- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
Hz.Hatice Annemize Neden Hatice'tül Kübra denilmiştir?
Örnek Bir Kadin Önder: Hatice'tül Kübra
Biliyorsunuz Hazret-i Hatice, Peygamber-i Âlisan Efendimiz'in (sav) ilk esidir. Aralarinda onbes yas fark bulunmakla birlikte, Efendimiz onu hep özlemis, "Hiristiyan kadinlarin en hayirlisi Imrân'in kizi Meryem, Müslüman kadinlarin en hayirlisi ise, Hüveylid'in kizi Hatice'dir", ya da "Dünya ve âhirette degerli dört kadin vardir:
Imran'in kizi Meryem, Firavun'un karisi Asiye, Hüveylid'in kizi Hatice ve Muhammed'in kizi Fâtima" seklinde hadislerle ilk esini övmüs, ölümünden sonra bile akrabalariyla yakindan ilgilenmis, hatta bu yüzden Hz. Ayse, Hz. Hatice'yi kiskanmistir.
Öte yandan Hz. Hatice, "kisilik" olarak, bana çok ilginç gelen bir "kadin"dir. Tabii bunun çesitli sebepleri var:
1. Efendimiz'in peygamber olduguna inanan ilk insan olmasi? (Bazi din âlimleri, "ilk Müslüman" olma serefini bir kadina vermeyi kabullenememis gibi, Hz. Hatice'nin "ilk kadin Müslüman" oldugundan söz ederler;
halbuki, Efendimiz'e, Hz. Hatice'den önce iman eden kimse yoktur, dolayisiyla Hz. Hatice erkekler ve kadinlar arasinda ilk Müslümandir)
2. Kocasiyla aralarindaki yas farkini kadin duyarliligiyla telafi edip hissettirmemesi
3. Peygamber oldugunu söylediginde kocasini yadirgamayacak, yargilamayacak, düsünmeye bile gerek görmeyecek kadar yakindan gözlemlemis, bir anlamda hayat arkadasini derinlemesine okumus olmasi
4. Efendimiz'e babaligi tattiran ilk kadin olmasi? (Ikisi erkek, dördü kiz olmak üzere alti çocuklari oldu. Sirasiyla, Kaasim, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fâtima ve Abdullah)
5. Esine her sart altinda çok güvenmesi
6. Efendimiz'e tüm varligiyla âsik olmasi
7. Yillarca çalisarak kazandigi servetin her kurusunu, Islâm'in gelecegi için harcamasi.
Efendimiz'e o kadar âsikti ki, yörede geçerli adetlere meydan okuma pahasina sevdigi erkegi istemis, O'na evlenme teklifinde bulunmustu
Kadinin önemsenmedigi, hatta kiz çocuklarinin diri diri topraga gömüldügü bir dünyada, hem de evlilik gibi kurallari son derece belirgin bir konuda sartlari zorlamak, toplumun hismina ugramaya sebepti. Bu yüzden, Hz. Hatice Validemiz'in bu tavri, erkek egemen dünyanin geleneklerine derin ve anlamli bir meydan okuyustu.
Hz. Hatice bunu göze alabildi: Bu bakimdan, sadece Müslümanligiyla degil, meydan okuyan kadinligiyla da kadinlar dünyasinda bir "ilk"tir.Efendimiz'e öyle âsiktir ki, deve kervaniyla ticari seferlere çiktigi sicak günlerde, "O simdi günes altinda yaniyor" düsüncesiyle evinin damina çikmakta, günes altinda aksama kadar oturmaktadir
Tâ ki, onun yasadiklarini yasasin? Onun çektiklerini çeksin.
Meziyetlerinden dolayi Islâm Tarihi ona "Kübra" lâkabini verdi,"Hatice'tül Kübra" (Büyük Hatice)olarak andı
Ve meziyetlerinden dolayi, 39-40 yaslarinda, basindan iki evlilik geçmis bir kadin olmasina ragmen, o tarihte 25'ini süren Son Peygamber'e es olmayi hak etti.
Efendimiz, aldigi vahyin etkisinden titreye titreye girdigi yatakta, "Ey bürünüp sarinan, kalk ve uyar!" emrini Allah'tan alir almaz, ilk uyarisini ona yapti: "Ben peygamberim, peygamberligime iman et!"
Hatice Ana'miz, hiç tereddüt etmeden, düsünmek için zaman istemeden iman etti.Her insan için, esinin destegi kuskusuz önemlidir, ama Âlisan Efendimiz için, o an, esinin destegi her seyden daha önemliydi. Çünkü Hz. Âlisan Efendimiz öksüz ve yetimdi. Önce babasini, sonra annesini kaybetmis, bir anlamda yapayalniz kalmisti.
Hatice Ana'mizla evlenince, bütün sevgisini ve ilgisini ona verdi, yüreginde olusan sevda bosluklarini onunla doldurdu. Bu yüzden onun tarafindan onaylanmak çok mühimdi. Omuzlarina binen agir sorumlulugu tasima gücü ve cesareti veriyordu.
Cebrail'den namaz kilmayi ögrenir ögrenmez de, yine ona kostu. Namazi ilk ona ögretti. Ilk kez ona imam oldu ve ilk cemaatle namazi onunla kildi.
Bir gün Cebrail, Peygamber Efendimiz'e gelerek, "Hatice'ye Allah'in selamlarini söyle ve onu Cennet'te inciden yapilmis bir sarayla müjdele" dedi. Resul-i Ekrem, "Ya Hatice, bu Cebrail'dir, sana Allah'tan selam getirdi" deyince, Hz. Hatice, Allah'in selamini büyük bir memnuniyetle aldi. Bu hadise Hz. Hatice'nin Allah katindaki degerinin çok güzel bir göstergesi ve Cennet'le müjdelenmesinin de delilidir.
Efendimiz, onunla yirmi bes yil süren mutlu bir evlilik yasadi. O kadar sevdi ki, kendisinden on bes sene kadar büyük olmasina ve Araplar arasinda çok eslilik gelenegi bulunmasina ragmen, sagliginda baska kadin almadi.
Hz. Hatice, nübüvvetin onuncu yilinda, Ramazan ayinda vefât etti (Milâdi 10 Şubat 620). Mezari Mekke'deki Hacun Kabristani'ndadir.
Biliyorsunuz Hazret-i Hatice, Peygamber-i Âlisan Efendimiz'in (sav) ilk esidir. Aralarinda onbes yas fark bulunmakla birlikte, Efendimiz onu hep özlemis, "Hiristiyan kadinlarin en hayirlisi Imrân'in kizi Meryem, Müslüman kadinlarin en hayirlisi ise, Hüveylid'in kizi Hatice'dir", ya da "Dünya ve âhirette degerli dört kadin vardir:
Imran'in kizi Meryem, Firavun'un karisi Asiye, Hüveylid'in kizi Hatice ve Muhammed'in kizi Fâtima" seklinde hadislerle ilk esini övmüs, ölümünden sonra bile akrabalariyla yakindan ilgilenmis, hatta bu yüzden Hz. Ayse, Hz. Hatice'yi kiskanmistir.
Öte yandan Hz. Hatice, "kisilik" olarak, bana çok ilginç gelen bir "kadin"dir. Tabii bunun çesitli sebepleri var:
1. Efendimiz'in peygamber olduguna inanan ilk insan olmasi? (Bazi din âlimleri, "ilk Müslüman" olma serefini bir kadina vermeyi kabullenememis gibi, Hz. Hatice'nin "ilk kadin Müslüman" oldugundan söz ederler;
halbuki, Efendimiz'e, Hz. Hatice'den önce iman eden kimse yoktur, dolayisiyla Hz. Hatice erkekler ve kadinlar arasinda ilk Müslümandir)
2. Kocasiyla aralarindaki yas farkini kadin duyarliligiyla telafi edip hissettirmemesi
3. Peygamber oldugunu söylediginde kocasini yadirgamayacak, yargilamayacak, düsünmeye bile gerek görmeyecek kadar yakindan gözlemlemis, bir anlamda hayat arkadasini derinlemesine okumus olmasi
4. Efendimiz'e babaligi tattiran ilk kadin olmasi? (Ikisi erkek, dördü kiz olmak üzere alti çocuklari oldu. Sirasiyla, Kaasim, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fâtima ve Abdullah)
5. Esine her sart altinda çok güvenmesi
6. Efendimiz'e tüm varligiyla âsik olmasi
7. Yillarca çalisarak kazandigi servetin her kurusunu, Islâm'in gelecegi için harcamasi.
Efendimiz'e o kadar âsikti ki, yörede geçerli adetlere meydan okuma pahasina sevdigi erkegi istemis, O'na evlenme teklifinde bulunmustu
Kadinin önemsenmedigi, hatta kiz çocuklarinin diri diri topraga gömüldügü bir dünyada, hem de evlilik gibi kurallari son derece belirgin bir konuda sartlari zorlamak, toplumun hismina ugramaya sebepti. Bu yüzden, Hz. Hatice Validemiz'in bu tavri, erkek egemen dünyanin geleneklerine derin ve anlamli bir meydan okuyustu.
Hz. Hatice bunu göze alabildi: Bu bakimdan, sadece Müslümanligiyla degil, meydan okuyan kadinligiyla da kadinlar dünyasinda bir "ilk"tir.Efendimiz'e öyle âsiktir ki, deve kervaniyla ticari seferlere çiktigi sicak günlerde, "O simdi günes altinda yaniyor" düsüncesiyle evinin damina çikmakta, günes altinda aksama kadar oturmaktadir
Tâ ki, onun yasadiklarini yasasin? Onun çektiklerini çeksin.
Meziyetlerinden dolayi Islâm Tarihi ona "Kübra" lâkabini verdi,"Hatice'tül Kübra" (Büyük Hatice)olarak andı
Ve meziyetlerinden dolayi, 39-40 yaslarinda, basindan iki evlilik geçmis bir kadin olmasina ragmen, o tarihte 25'ini süren Son Peygamber'e es olmayi hak etti.
Efendimiz, aldigi vahyin etkisinden titreye titreye girdigi yatakta, "Ey bürünüp sarinan, kalk ve uyar!" emrini Allah'tan alir almaz, ilk uyarisini ona yapti: "Ben peygamberim, peygamberligime iman et!"
Hatice Ana'miz, hiç tereddüt etmeden, düsünmek için zaman istemeden iman etti.Her insan için, esinin destegi kuskusuz önemlidir, ama Âlisan Efendimiz için, o an, esinin destegi her seyden daha önemliydi. Çünkü Hz. Âlisan Efendimiz öksüz ve yetimdi. Önce babasini, sonra annesini kaybetmis, bir anlamda yapayalniz kalmisti.
Hatice Ana'mizla evlenince, bütün sevgisini ve ilgisini ona verdi, yüreginde olusan sevda bosluklarini onunla doldurdu. Bu yüzden onun tarafindan onaylanmak çok mühimdi. Omuzlarina binen agir sorumlulugu tasima gücü ve cesareti veriyordu.
Cebrail'den namaz kilmayi ögrenir ögrenmez de, yine ona kostu. Namazi ilk ona ögretti. Ilk kez ona imam oldu ve ilk cemaatle namazi onunla kildi.
Bir gün Cebrail, Peygamber Efendimiz'e gelerek, "Hatice'ye Allah'in selamlarini söyle ve onu Cennet'te inciden yapilmis bir sarayla müjdele" dedi. Resul-i Ekrem, "Ya Hatice, bu Cebrail'dir, sana Allah'tan selam getirdi" deyince, Hz. Hatice, Allah'in selamini büyük bir memnuniyetle aldi. Bu hadise Hz. Hatice'nin Allah katindaki degerinin çok güzel bir göstergesi ve Cennet'le müjdelenmesinin de delilidir.
Efendimiz, onunla yirmi bes yil süren mutlu bir evlilik yasadi. O kadar sevdi ki, kendisinden on bes sene kadar büyük olmasina ve Araplar arasinda çok eslilik gelenegi bulunmasina ragmen, sagliginda baska kadin almadi.
Hz. Hatice, nübüvvetin onuncu yilinda, Ramazan ayinda vefât etti (Milâdi 10 Şubat 620). Mezari Mekke'deki Hacun Kabristani'ndadir.