Sekka
Abbas (a.s)a, kardeşi İmam Hüseyin (a.s) için su talebinde bulunduğundan Sekka denilmiştir.[1]
Curmi b. Ala, Zubeyrden o da amcasından şöyle naklediyor: Abbas b. Ali dünyaya geldiğinde ona Sekka denildi ve Ebu Kırba künyesi verildi. [2]
Babul-Hevâic
Hz. Abbas (a.s), düşman İmam Hasan (a.s)ı terör etme düşüncesinde olduğundan dolayı her zaman kardeşini canı gönülden koruyordu. Kardeşi İmam Hasan (a.s)ın şahadetinden sonra da, Hz. İmam Hüseyin (a.s) için koruyuculuk ve hizmetçilik yapıyordu. Halkın isteklerini ve hacetlerini İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s)a ulaştırdığı ve onlardan gelen emirleri de halka ulaştırdığı için, o Hazrete Babul-Hevâic yani hacetler kapısı denilmiştir.
Kamer-i Beni Haşim
Hz. Abbas (a.s), çocukluğunun ilk günlerinden itibaren fevkalade güzel ve sevimli bir çocuktu. Onu çocukların hepsinden güzel buluyorlardı. Bu yüzden herkes ona Kamer-i Beni Haşim lakabını taktı. Çünkü Arapların örfünde, fiziki güzelliğe sahip, cesaretli, yiğit, korkusuz ve manevi güzelliğe sahip olan kimselere Kamer yani Ay unvanı verilirdi. Arapların bu örfünden dolayı, tarihte, Haşimin babası olan Abdumenafa; Kamer-i Betha denilmiştir. Yine, Peygamber efendimiz (s.a.a)in babasına; Kamer-i Harem de-nilmiştir. Keza insanlar, hem Bisetten önce, hem de sonrasında rüyalarında Ayı gördüklerinde, Peygamber Efendimizi (saa) görmeğe yormuşlardır.
Bir gün müminlerin annesi Safiyye (Huyey b. Ahtabınkızıydı), rüyasında Ayı, Medinenin göklerinde iken kendi evine indiğini görür. Yahudi ve zengin birisi olan Safiyyenin kocası, bu rüyayı yorumlatıp anladığında, Safiyyenin yüzüne yumruklarla darbe indirmişti. Zira biliyordu ki, Medinenin Ayı, Hz. Muhammed (s.a.a)dir. Ve çok geçmeden Safiyye, O Hazretin hanımı olacaktır.
Evet, Safiyyenin kocası Hayber savaşında Hz. Ali (a.s)ın eliyle öldürüldü. Safiyye de esir oldu ve serbest bırakıldıktan sonra, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile evlendi. [3]
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a)in annesi Amine (a.s) da, Hz. Muhammed (s.a.a)e hamile olduğunda, rüya aleminde Ay görmüş ve o anda kayıptan birisi ona şöyle seslenmişti: Bu kadın hamiledir, rahminde beslediği çocuk, gelecekte bu ümmetin efendisi olacaktır. Hz. Abbas (a.s)a da Kamer-i Beni Haşim lakabı verilmiştir. Bu lakap, onun manevi ve cismi güzelliklerini göstermektedir.
Saki-yi Teşnekan (Susuzları Doyuran)
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)ın bu lakapla lâkaplanması, onun yiğitlik ve fedakârlığından kaynaklanmaktadır. Zira o Kerbelada İmam Hüseyin (a.s) ve yaranına su getiriyordu. Düşman, Fırat nehrini muhasara altına alarak, Hz. Hüseyin (a.s)ın çadırlarına su götürülmesine engel oldu, ama Hz. Abbas, birçok kez su getirdi. Ancak Aşura günü bu kutsal vazifesini yerine getirirken, Rabbinin çağrısına lebbeyk dedi ve şahadet şerbetini içti.
Abd-i Salih
Abd-i Salih salih kul anlamındadır. Anlam olarak Aşura kahramanına en çok yakışan unvanlardan birisidir.Bu unvanı, İmam Cafer-i Sadık (a.s) Hz. Ebul-Fazlil- Abbas (a.s)ın ziyaret namesinde buyurmuştur.[4]
Masum İmam tarafından bir kişiye bu şekilde hitap edilmesi onun ne derece yüce bir makama sahip olduğunun göstergesidir.
Etles
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)ın lakaplarından biri de Etlestir. Etles; şecaatli ve yiğit anlamına gelmektedir.
Şehid
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)a verilen unvanlardan birisi de şehiddir.
Şehid-i Kerbela
Bu unvan da, Hazretin ziyaret namesinde gelmiştir. Herkes onu Şehid-i Kerbela diye anmaktadır. İmam Zeynul-Abidin (a.s), O Hazretin şahadetindeki azametini ve manevi makamının yüceliğini ifade eden hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: Amcamız Abbasın Allah yanında öyle bir makamı vardır ki, kıyamet günü bütün şehitler ona gıpta edeceklerdir.[5]
1-Umdetut-Talib Fi Ensab-i Ali b. Ebi Talib, s. 349 356
2-Mekatilut-Talibiyyin, s. 59
3-Sefinetul- Bihar, c. 2 36; Biharul- Envar, c. 21, s. 33
4-Kamil-i Ziyaret, s. 256
5-Biharul- Envar, c. 44, s. 298
Abbas (a.s)a, kardeşi İmam Hüseyin (a.s) için su talebinde bulunduğundan Sekka denilmiştir.[1]
Curmi b. Ala, Zubeyrden o da amcasından şöyle naklediyor: Abbas b. Ali dünyaya geldiğinde ona Sekka denildi ve Ebu Kırba künyesi verildi. [2]
Babul-Hevâic
Hz. Abbas (a.s), düşman İmam Hasan (a.s)ı terör etme düşüncesinde olduğundan dolayı her zaman kardeşini canı gönülden koruyordu. Kardeşi İmam Hasan (a.s)ın şahadetinden sonra da, Hz. İmam Hüseyin (a.s) için koruyuculuk ve hizmetçilik yapıyordu. Halkın isteklerini ve hacetlerini İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s)a ulaştırdığı ve onlardan gelen emirleri de halka ulaştırdığı için, o Hazrete Babul-Hevâic yani hacetler kapısı denilmiştir.
Kamer-i Beni Haşim
Hz. Abbas (a.s), çocukluğunun ilk günlerinden itibaren fevkalade güzel ve sevimli bir çocuktu. Onu çocukların hepsinden güzel buluyorlardı. Bu yüzden herkes ona Kamer-i Beni Haşim lakabını taktı. Çünkü Arapların örfünde, fiziki güzelliğe sahip, cesaretli, yiğit, korkusuz ve manevi güzelliğe sahip olan kimselere Kamer yani Ay unvanı verilirdi. Arapların bu örfünden dolayı, tarihte, Haşimin babası olan Abdumenafa; Kamer-i Betha denilmiştir. Yine, Peygamber efendimiz (s.a.a)in babasına; Kamer-i Harem de-nilmiştir. Keza insanlar, hem Bisetten önce, hem de sonrasında rüyalarında Ayı gördüklerinde, Peygamber Efendimizi (saa) görmeğe yormuşlardır.
Bir gün müminlerin annesi Safiyye (Huyey b. Ahtabınkızıydı), rüyasında Ayı, Medinenin göklerinde iken kendi evine indiğini görür. Yahudi ve zengin birisi olan Safiyyenin kocası, bu rüyayı yorumlatıp anladığında, Safiyyenin yüzüne yumruklarla darbe indirmişti. Zira biliyordu ki, Medinenin Ayı, Hz. Muhammed (s.a.a)dir. Ve çok geçmeden Safiyye, O Hazretin hanımı olacaktır.
Evet, Safiyyenin kocası Hayber savaşında Hz. Ali (a.s)ın eliyle öldürüldü. Safiyye de esir oldu ve serbest bırakıldıktan sonra, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile evlendi. [3]
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a)in annesi Amine (a.s) da, Hz. Muhammed (s.a.a)e hamile olduğunda, rüya aleminde Ay görmüş ve o anda kayıptan birisi ona şöyle seslenmişti: Bu kadın hamiledir, rahminde beslediği çocuk, gelecekte bu ümmetin efendisi olacaktır. Hz. Abbas (a.s)a da Kamer-i Beni Haşim lakabı verilmiştir. Bu lakap, onun manevi ve cismi güzelliklerini göstermektedir.
Saki-yi Teşnekan (Susuzları Doyuran)
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)ın bu lakapla lâkaplanması, onun yiğitlik ve fedakârlığından kaynaklanmaktadır. Zira o Kerbelada İmam Hüseyin (a.s) ve yaranına su getiriyordu. Düşman, Fırat nehrini muhasara altına alarak, Hz. Hüseyin (a.s)ın çadırlarına su götürülmesine engel oldu, ama Hz. Abbas, birçok kez su getirdi. Ancak Aşura günü bu kutsal vazifesini yerine getirirken, Rabbinin çağrısına lebbeyk dedi ve şahadet şerbetini içti.
Abd-i Salih
Abd-i Salih salih kul anlamındadır. Anlam olarak Aşura kahramanına en çok yakışan unvanlardan birisidir.Bu unvanı, İmam Cafer-i Sadık (a.s) Hz. Ebul-Fazlil- Abbas (a.s)ın ziyaret namesinde buyurmuştur.[4]
Masum İmam tarafından bir kişiye bu şekilde hitap edilmesi onun ne derece yüce bir makama sahip olduğunun göstergesidir.
Etles
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)ın lakaplarından biri de Etlestir. Etles; şecaatli ve yiğit anlamına gelmektedir.
Şehid
Hz. Ebul-Fazlil-Abbas (a.s)a verilen unvanlardan birisi de şehiddir.
Şehid-i Kerbela
Bu unvan da, Hazretin ziyaret namesinde gelmiştir. Herkes onu Şehid-i Kerbela diye anmaktadır. İmam Zeynul-Abidin (a.s), O Hazretin şahadetindeki azametini ve manevi makamının yüceliğini ifade eden hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: Amcamız Abbasın Allah yanında öyle bir makamı vardır ki, kıyamet günü bütün şehitler ona gıpta edeceklerdir.[5]
1-Umdetut-Talib Fi Ensab-i Ali b. Ebi Talib, s. 349 356
2-Mekatilut-Talibiyyin, s. 59
3-Sefinetul- Bihar, c. 2 36; Biharul- Envar, c. 21, s. 33
4-Kamil-i Ziyaret, s. 256
5-Biharul- Envar, c. 44, s. 298