- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Rivâyet edilir ki, İbn-ül-Lebbân isminde bir kimse, Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretlerini üzmüştü. Bunun cezâsı olarak, ne kadar ilmi varsa, hepsi hâfızasından silinmişti. Seyyid hazretlerini üzdüğü için bu hâlin başına geldiğini düşündü ve yaptığına çok pişmân oldu. Yâkût-i Arşî hazretlerine sığındı. O da İskenderiyyeden çıkarak, hazret-i Seyyidin bulunduğu Tanta şehrine geldi. Bu kimse adına ondan özür dileyerek, bu kimsenin pişmân olup, tövbe ettiğini, yaptığı hatâdan büyük üzüntü duyduğunu ve sıkıntıda olduğunu bildirdi. Seyyid Ahmed-i Bedevî, Yâkût hazretlerinin hürmetine o kimsenin özrünü kabûl etti ve kabahatini affetti. Bundan sonra İbn-ül-Lebbân, eski ilminin tekrar hâfızasında bulunduğunu hissetti. Yâkût-i Arşî hazretlerinin yanından ayrılmadı. Onun talebesi oldu. Sonra Yâkût hazretleri bunu, kızı ile evlendirdi. İbn-ül-Lebbân, ilimde ve velîlik yolunda ilerleyip, üstün derece sâhibi oldu. Hocası Yâkût-i Arşîyi çok severdi. Bu sevgisinin çokluğu sebebiyle, vefâtına yakın, hanımının (Yâkût-i Arşî'nin kerîmesinin) ayak ucuna defnedilmesini vasiyet etti.