PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,671
-
- MFC Puanı
- 26,804
Orta Çağ felsefesi 15.yy’da Yunan okullarının kapatılması ve Hristiyanlığın ortaya çıkmasıyla Batı felsefesini adlandırmak için Hristiyanlık Felsefesi ortaya atılmıştır. Her düşünceye karşı bir düşünce olduğu gibi Hristiyanlık felsefesine karşı çıkan fikirler de olmuştur. Hristiyanlık felsefesine karşı çıkanlara, felsefeyi savunmak adına Hristiyanlık dinini bilen din adamlarından bazı filozoflar ortaya çıkmıştır. Bu filozofların temel prensibi apoloji yani savunmadır. İlk çıkış zamanlarında savunma olarak ortaya çıksa da daha sonradan Hristiyanlık dinini açıklayan bir felsefeye dönüşmüştür.
Felsefenin din etkisinde olması bazı olumsuz sonuçlara sebep olmuştur. Bu fikir akımı ile baskıcı düşünce sistemi oluşmuş ve bilim geride kalmıştır. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirememiş ve bilim adına çalışma yapan merkezler tek tek kapatılmıştır. Hristiyanlık felsefesinin temel amacı yeni bilgi öğrenmek değil kutsal olan bilgileri anlamaya çalışmaktır.
Hristiyanlık Felsefesinin Temel Dönemleri
Hristiyanlık felsefesinin temel amacı apoloji yani savunma olsa da daha sonraları amacı Hristiyanlığı açıklamak olmuştur. Felsefe, yeni bilgi öğrenmeyi değil; olan kutsal bilgileri anlamayı öğütlemektedir. Çok uzun bir dönemi kapsayan Hristiyanlık felsefesinin temel dönemleri vardır.
Patristik Felsefe
M.S. 2.yy. ile M. S 8.yy arasında kalan Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan zamandır. Bu dönemde filozof olan kişiler aynı zamanda din adamlarıdır. Hatta önemli temsilcilerinden olan Tertullian, Augustinus ve Cellemens bu dönemde ” Kilise Babaları” olarak adlandırılırlar. Bu dönemin temel düşüncesini oluşturan kişi Augustinus’tur. Augustinus’a göre felsefe, dini açıklama yoludur ve Tanrı olmadan insan bir hiçtir. Bütün her şeyini Tanrıya borçludur. Bu gücün karşısında insan, acizliğini kabul etmeli ve iman etmelidir. Bu dönemin başlangıcı, İsa Peygamberin zamanı; bitişi de 430 yılının St. Augustine’ in ölümüne denk gelmektedir. Patristik felsefe bir zaman sonra tanrıbilimi olan Helenistik dönem ile birleşmiştir. Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan Patristik felsefe, her bilginin ve tecrübenin insanı Tanrıya yönlendirdiğini ve herkesin Tanrının hizmetinde olduğunu savunur. İnsanları yaratan Tanrıdır; bu yüzden de insanlarda Tanrıyı anlamalı ve ona hizmet etmelidirler.
Skolastik Felsefe
Skolastik felsefe, okul felsefesi anlamına gelmektedir ve schola kelimesinden türemektedir. Orta Çağ zamanlarında Patristik dönemden sonra uzun zaman ortada olan Skolastik felsefe, tanrı kavramını sistemli bir şekilde ele alan ve okullarda öğretilmeye başlayan bir felsefi akımdır. Skolastik felsefeye göre özgür bir düşünme ortamı yoktur. Herkes kiliseye ve kilisenin kurallarına bağlıdır. Kafada oluşan sorular kiliseye sorulur, İncil veya kilisenin kendi kafasına göre verdiği cevaplarla yetinilir. Farklı cevaplar aranmaz. Bu felsefi akım insanları dar bir bakış açısı kazandırmıştır ve bilim gelişmemiştir.
Erken Dönem Skolastik Felsefe( 800-1200)
Patristik dönemim bitişi Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışı ile ortaya çıkan felsefi akımdır. Bu akımın ilk filozofu Johannes Scottus’tur. Bu döneme göre, Tanrı’nın gerçekte olup olmadığının belli olmadığı, varlığının sadece çevremizdeki simgeler ile anlaşılabileceği ve bu simgelerin Tanrı’nın kendisi olmadığı görüşü savunulur.
Yükseliş Döneminde Skolastik Felsefe (1200-1300)
Zaman geçtikçe artan tecrübe ve bilgi ile insanlar faklı dilleri öğrenmeye başlamışlardır. Bu sayede Arapça metinlerin çevrilmesi ile Arap felsefesi anlaşılmaya başlamıştır ve bu dönemde genelde Yunan ve İslam felsefesi yükselişe geçmiştir. Bu dönemin temel felsefesi ” inanmak için bilme”dir. İnsanın bir şeye inanması için onu doğru olduğunu bilmesi gereklidir anlayışındadırlar.
Geç Dönem Skolastik Felsefe (1300-1500)
Bu dönem felsefede her şeyin bir cevabı olmadığı, her şeyin akla ve mantığa dayanmak zorunda olmadığına inanılmıştır. Kutsal soruları hayal ederek inanılması gerektiği nesnel bir cevap beklememesi gerektiği savunulmuştur.
Felsefenin din etkisinde olması bazı olumsuz sonuçlara sebep olmuştur. Bu fikir akımı ile baskıcı düşünce sistemi oluşmuş ve bilim geride kalmıştır. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirememiş ve bilim adına çalışma yapan merkezler tek tek kapatılmıştır. Hristiyanlık felsefesinin temel amacı yeni bilgi öğrenmek değil kutsal olan bilgileri anlamaya çalışmaktır.
Hristiyanlık Felsefesinin Temel Dönemleri
Hristiyanlık felsefesinin temel amacı apoloji yani savunma olsa da daha sonraları amacı Hristiyanlığı açıklamak olmuştur. Felsefe, yeni bilgi öğrenmeyi değil; olan kutsal bilgileri anlamayı öğütlemektedir. Çok uzun bir dönemi kapsayan Hristiyanlık felsefesinin temel dönemleri vardır.
Patristik Felsefe
M.S. 2.yy. ile M. S 8.yy arasında kalan Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan zamandır. Bu dönemde filozof olan kişiler aynı zamanda din adamlarıdır. Hatta önemli temsilcilerinden olan Tertullian, Augustinus ve Cellemens bu dönemde ” Kilise Babaları” olarak adlandırılırlar. Bu dönemin temel düşüncesini oluşturan kişi Augustinus’tur. Augustinus’a göre felsefe, dini açıklama yoludur ve Tanrı olmadan insan bir hiçtir. Bütün her şeyini Tanrıya borçludur. Bu gücün karşısında insan, acizliğini kabul etmeli ve iman etmelidir. Bu dönemin başlangıcı, İsa Peygamberin zamanı; bitişi de 430 yılının St. Augustine’ in ölümüne denk gelmektedir. Patristik felsefe bir zaman sonra tanrıbilimi olan Helenistik dönem ile birleşmiştir. Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan Patristik felsefe, her bilginin ve tecrübenin insanı Tanrıya yönlendirdiğini ve herkesin Tanrının hizmetinde olduğunu savunur. İnsanları yaratan Tanrıdır; bu yüzden de insanlarda Tanrıyı anlamalı ve ona hizmet etmelidirler.
Skolastik Felsefe
Skolastik felsefe, okul felsefesi anlamına gelmektedir ve schola kelimesinden türemektedir. Orta Çağ zamanlarında Patristik dönemden sonra uzun zaman ortada olan Skolastik felsefe, tanrı kavramını sistemli bir şekilde ele alan ve okullarda öğretilmeye başlayan bir felsefi akımdır. Skolastik felsefeye göre özgür bir düşünme ortamı yoktur. Herkes kiliseye ve kilisenin kurallarına bağlıdır. Kafada oluşan sorular kiliseye sorulur, İncil veya kilisenin kendi kafasına göre verdiği cevaplarla yetinilir. Farklı cevaplar aranmaz. Bu felsefi akım insanları dar bir bakış açısı kazandırmıştır ve bilim gelişmemiştir.
Erken Dönem Skolastik Felsefe( 800-1200)
Patristik dönemim bitişi Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışı ile ortaya çıkan felsefi akımdır. Bu akımın ilk filozofu Johannes Scottus’tur. Bu döneme göre, Tanrı’nın gerçekte olup olmadığının belli olmadığı, varlığının sadece çevremizdeki simgeler ile anlaşılabileceği ve bu simgelerin Tanrı’nın kendisi olmadığı görüşü savunulur.
Yükseliş Döneminde Skolastik Felsefe (1200-1300)
Zaman geçtikçe artan tecrübe ve bilgi ile insanlar faklı dilleri öğrenmeye başlamışlardır. Bu sayede Arapça metinlerin çevrilmesi ile Arap felsefesi anlaşılmaya başlamıştır ve bu dönemde genelde Yunan ve İslam felsefesi yükselişe geçmiştir. Bu dönemin temel felsefesi ” inanmak için bilme”dir. İnsanın bir şeye inanması için onu doğru olduğunu bilmesi gereklidir anlayışındadırlar.
Geç Dönem Skolastik Felsefe (1300-1500)
Bu dönem felsefede her şeyin bir cevabı olmadığı, her şeyin akla ve mantığa dayanmak zorunda olmadığına inanılmıştır. Kutsal soruları hayal ederek inanılması gerektiği nesnel bir cevap beklememesi gerektiği savunulmuştur.