Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hovardalik türleri

DeStina

Her Nasip Vaktine Esirdir
MFC Üyesi
Konum
İzmir
  • Üyelik Tarihi
    9 Haz 2015
  • Mesajlar
    12,474
  • MFC Puanı
    1,810
HOVARDALIK TÜRLERİ...

Başlığa bakıp da kendinizi biyoloji dersinde sanmayın sakın. İşimiz yok; tür, cins, familya gibi şeylerle. Bizimki, çeşit anlamında kullanılan cinsten `tür`.

Hovarda; sadece erkeğin yaptığı bir eylemdir. Ama sadece erkeğin, hem de evli erkeğin! Maazallah kadın yaparsa, ......luk olur ve de zina sayılır!.. Demedi demeyin. Aman ha kadınlar, yeltenmeyin bile, o daha da kötüymüş. "Şuyu vukuundan beterdir" dememiş miydi Binaenaleyh Sülü Babamız...

Öncelikle, gelin birlikte girelim Türk Dil Kurumu`nun internet sitesine ve bakalım hovardalık ne demekmiş;

1:Zevki için para harcamaktan kaçınmayan (kimse).
2:Çapkın
3:Uygunsuz kadının paralı âşığı.
Şimdi `bu tanımlamaların hangisini ele alacağımı şaşırdım` desem, yalan olur. Zaten, sonunda hepsi aynı kapıya çıkıyor gibi. Ben yine de, kendimce tanımlamaya çalışayım bari!..
Resmen evli iki karşı cinsten, erkek olanının diğerinin izni(!) ve haberi(!) olmadan, başka bir kadınla cinsel ilişkiye girmek yoluyla birlikte olma anında gerçekleştirdiği eyleme hovardalık ve bu eylemi gerçekleştiren erkeğe de hovarda denir. Yapanla, yaptığı eylem arasında sadece bir "lık" kadar fark vardır. Aynı .... "lik" gibi bir şey işte canım!.. Ne alınganlık gösteriyorlar hemen!.. Zaten göbeğim çatladı tanımın içine "aldatma" kelimesini yerleştirmemek için, daha ne istiyorlar? Hem bu "lık"... "lik" değil ki...

Bir yerinden tutunmaya çalışmayın sakın, elinizde kalır!.. Hadeeee, kalkıyoooo hovardalar treni... eksikleri de bir zahmet siz getirin...



1) DÜŞÜNCELİ HOVARDALAR: Bu kategoriye girenler, eşlerini çok düşündükleri için hovardalık yaptıklarını söylerler. Yemek, ütü, çamaşır, temizlik, çocuk bakımı gibi işlerden helak olan kadıncağıza, bir de kendileri yük olmak istemediklerinden hovardalık yaparlar(mış) bizim düşünceli horozlar. `Basit bir ihtiyaçtan öte olmayan seks konusu için de kadıncağızı yormaya ne gerek var canım?` deyip kendilerini dışarılarda `feda` ederler, düşünceli karakter yapılarının yüzünden. Aslında hiç istemezler öyle yapmayı ama Tanrı onları öyle yaratmış işte. Şimdi, Tanrının yarattığı bir şeyi değiştirmeye kalkmak, -haşa- onun işine karışmak olmaz mı? Bunlar kendilerini, "yaptıklarının amaç değil, sonuç olduğuna" inandırarak, rahatlatma yöntemini geliştiren yaygın hovardalardandır.

2) EV ERKEĞİ HOVARDALAR: Genellikle serbest çalışanlardır bunlar. Bu da ne demekse; "serbest çalışanlar", sanki biz greko-romen çalışıyoruz!.. neyse, serbest çalışanlardan kastımız, sabit bir mesai kavramı olmayan kişiler olarak algılanmalıdır, diyelim. Evden ve eşinin dizinin dibinden ayrılmazlar. Hele bir de eşinin, hem güzel hem de dul olan bayan arkadaşları da varsa, kovsan gitmez evden, bu türdekiler. Muhakkak bir bahane bulurlar evde kalmak için. Ama ne tesadüftür ki, aniden evi terk etmek de isterler kimsenin anlam veremediği bir şekilde. E, adam çok meşgul oluvermiştir aniden, ne var bunda yani? Misafiri, gideceği yere kim götürecek? Yorulsun, bunalsın mı kadıncağız şimdi, bu sıcakta minibüste, otobüste? Hiç yakışır mı, bir hovardaya...ay pardon hiç yakışır mı ev erkeğine; misafire eziyet çektirmek. Atalarımız boşuna mı "misafir baş(?) tacıdır" demişler. Adamcağız, durağa kadar bırakıp gelecektir, misafiri, ne var bunda yani?..

3)AİLE DÜŞKÜNÜ HOVARDALAR: Bunlar biraz tembel ve miskindirler. Ama hovardalık konusunda en sistemli çalışanlardandırlar. Hovardalığı çok sevdikleri halde, pek fazla peşinde koşmak istemezler. Ve bunun için de ilginç bir yöntem geliştirmişlerdir. Birbirine yakın yaşlarda en az üç kız kardeşin yer aldığı ailelerden içeri girebilmeye çalışırlar. Eğer bunu başarırlarsa, artık kendini o aileye adarlar. Çünkü bunlar aileye çok düşkündürler. Hiç kimsenin birbirinden haberi bile olmadan hepsini mutlu etmeye çalışırlar. Biraz pahalı bir türdür, ama olsun `aile her şeye değer.` Hem O, onlar için her şeyini vermeyi göze almıştır zaten. Genellikle ithalat işiyle uğraşırlar. İhracattan hoşlanmazlar. Çünkü ihracat, kendinin olan bir şeyin tamamen elden gitmesi demektir. Bunlar "ben yiyemedim, al sen ye" diyen atadan da nefret ederler.

4)GELECEĞİ GÖREN HOVARDALAR: Bunlar çok ama çok uzak görüşlü hovardalardır. Biraz egoist gibi görünseler de, hiç öyle değiller aslında. Onlar sadece geleceği düşünürler. "Yarınsız insan, aynı zamanda öbür günsüzdür de!" sözü tam bunlar içindir. İlerde yaşlandıklarında, kendine bakacak sağlam bir kişinin olmasını istedikleri için hovardalık yaparlar. Nikah memurunun sadece ama sadece "gençlikte-yaşlılıkta, sağlıkta-hastalıkta" sözlerini hiç unutmazlar. Ve "Yarını garantiye almak için bugünden yatırım yapmak lazım" sözüne dayanarak, evdekini -kendi tabirleriyle- "hor kullanmama"ya özen gösterirler. Hem, "evdeki, nasıl olsa elde var bir" değil midir? E, ne gerek var bununla uğraşmaya, daldaki kuş dururken?..

5. SAĞIR HOVARDALAR: Bunların duyma yetilerinde hiçbir yetersizlik olmamasına rağmen sürekli, duyma yetersizliğinden şikayet ederler. Yanlış duyma, anlamama, hiç duymama numaralarına yatarak eşini çileden çıkartırlar. Ve kadıncağız sonunda "böyle sağır bir adamı kim ne yapsın?" deyip, üstüne düşmekten vazgeçer. Bunların ruhani liderleri İnönü`dür. İşlerine gelmeyeni duymazlıktan gelmekle kalmayıp, önderleri gibi kulaklık almaya kadar da işi ileri götürebilirler. Eşinin olduğu ortamlarda pek konuşmazlar, çünkü konuşunca kulaklarında bir rahatsızlık olmadığının anlaşılacağını çok iyi bilirler. Ama hovardalık yaptığı bayanla ise `fısır fısır` muhabbet etmeyi de çok severler.

6. GÖZ HOVARDALARI: Bunlar, en zararsız olanlarıdır. Sadece bakarlar... Sevap kazanmak için midir(?) Trene duydukları özlemden midir(?) bilinmez, ama bakarlar. Baktıkları yanına kâr kalır. Hepsi o kadar. Eyleme hiç dönüştürmezler, düşüncelerini. Bu türden olanlar, eşini de çok severler. En sevdikleri şeylerden birisi de, eşlerine "benim yanımda bari bakma" dedirtebilmektir. Eşlerini çok sevdikleri için, onun kıskançlık duygularını kıpırdatmaya yönelik bu eylem, onların yapabileceği en ileri eylemdir. Zararsız ve tehlikesizdir benim tren-sever canlarım.

7.DEPLASMAN HOVARDALARI: En korkakları bunlardır hovardaların. Eşiyle ikamet ettiği şehirde dişi sineğe bile bakmazlar. Yuvasının sarsılmaması için müthiş özen gösterirler. Ama iş icabı(!) şehir dışına gitmek zorunda kaldıklarında(!) zincirlerinden boşanmış sapıklar gibi oluverirler. Bunların dış seyahate gittikleri şehir sayısı üçü geçmez. Çünkü bu şehirlerde birilerini ayarlamışlardır. Memnuniyet derecesine göre, sıraya koyduğu bu şehirlerde yapılması gereken bir iş çıkarmayı her zaman başarırlar. Ama evine, yani o çok sevdiği yuvasına döndüğünde ise hiçbir şey olmamış gibi her şeye kaldığı yerden devam ederler. Tam örnek bir eş, baba ve ev erkeğidir onlar.

8. ÇARESİZ HOVARDALAR: Bunlar çaresizlikten kıvranan zavallı tiplerdir. Kendinden beş altı yaş küçük eşinin seks hayatının -nasıl oluyorsa?- çok erken sona ermesi nedeniyle çaresiz kaldıklarından dolayı hovardalık yaptıklarını söylerler. Çok masumdur gariplerim. E, hayat her şeye rağmen devam ediyor. "İhtiyaçlar karşılanmak için vardır." Ne yapsın garibim? O yaştan sonra kendi kendini tatmin etmek hiç yakışır mı ona? Hem o eski bir futbolcu olarak bunu, "kendi kalesine gol atmak" olarak tanımlarken!..

9. TÖRESEL HOVARDALAR: Nasıl olmuşsa olmuştur, itelemişlerdir garibime kısır karıyı!.. Tamam çok seviyordur karısını, ama çocuk istiyordur çocuk!.. Çocuğu olmayan adama erkek denir mi? Belki çocuğunu alıp parka gezmeye götürmeyecektir, belki sinemaya da gitmeyecektir onunla, ama olsun, yine de istiyordur işte. Karısını boşasa olmaz. Eve kuma getirse olmaz. "En iyisi, aç ayrı bir ev, bindir geceleri sıraya, olsun bitsin" der kendi kendine ve "eğer, o da kısırsa kovması kolay olur" diye, plan da yapar içten içe. "Allah yüzüme baksa da ilkinde bulabilsem" diye Tanrıyı da teşvik eder çabasına!.. Koskoca Tanrı, kırar mı kulunu? Verir onun gönlüne göre üç beş tane çocuk. Ama öldüğünde, kısır karısı miras ortaklarını görünce, içinden "vay hınzır, bana bunu da mı yapacaktın?" diye geçirir sadece. Hepsi o kadar...

10. DİNDAR HOVARDALAR: En masumlardandır bunlar. Bu uğurda, başlarına ne geliyorsa içlerindeki Allah sevgisinden geliyordur. Kendileri aslında çok masumdurlar. Küçücük bir unutkanlığın kurbanı olduklarına inanırlar. Ne mi bu unuttukları şey? Tespih!.. Boş zamanlarında daha çok sevap kazanmak adına, çekmesi gereken tespihi yanına almayı unutunca başlar, o malum organını tespih niyetine çekmeye. E, dedik ya; o tespih değildir diye. Hemen isyan ederek ayağa kalkıverir malum şey. O an anlar bizimki, yanlış bir yerini çekiştirdiğini, ama iş işten geçmiştir. Bu isyanı bastırmak için ne yapması gerekiyorsa onu yapar garibim. Ve kendine, tespihini "bir daha hiç unutmayacağım" sözünü verir ama nafile, bu unutkanlık artık alışkanlık olmuştur onun için. Hem bunun neresi hovardalık canım. Adam ne yaparsa hak yoluna yapmıyor mu?..

11.ENERJIK HOVARDALAR: Çok değişik bir organizmaya sahip olduklarını söyler bu tip hovardalar. Vücutlarını sperm fabrikası gibi anlatırlar. Havadan sudan, cinsel enerji üreten bir organizma vermiştir Tanrı bunlara. Adamlar ne yapsın? Böyle seks makinesi bir yaratığa evdeki nasıl dayansın? Doğal olarak evdekinin performansı bir türlü yetişemiyordur, onların açığa çıkan enerjilerini tüketmeye! Kendi vücut yapılarına bile kızdıkları olur bunların: "neden ben böyleyim?" diye. Çünkü eşlerini çok seviyorlardır aslında ama Tanrı da bunları böyle yaratmış. Ne yapsınlar yani? Hapşırmayla mı atsınlar birikenlerini? Her şeyin çıkış yeri farklıdır:Ter, deriden çıkmıyor mu? Aslanım benim, yürüüü kim tutar seni be!..

12. JÖN TÜRKLER: Artisttir onlar artist. Alen Del-10`un Türkiye şubesidir onlar. Dikkat çekmeye, tüm bakışları üzerlerinde toplamaya bayılır, ölürler onlar, ölürler... Eşlerini kıskandırmak için dünyaya gelmişlerdir sanki. "Hovardanın kralı" diye bilinmeleri yeter onlara. Hızlı zammoney olduğu imajı yaratmak için her şeyi denerler. O şıklık ve yakışıklılıkla bunu temin etmekte zaten hiç zorlanmazlar. Hepsi bu kadar. Daha ötesi hiç yoktur. Çünkü, eşlerini çok sever bu tipler. Maksat `görüntü olsun`dan, başka bir şey değil. Ha! "Niye böyle bir şeye gereksinim duyarlar?" diye soruyorsanız, inanın bende bilmiyorum... Kompleks olabilir mi?..

13. DOST MANYAĞI HOVARDALAR: Beşeri ilişkilere çok önem verdiklerinden, evlilik dışı ilişkilerini de dostane bir şekilde sürdürmeyi tercih ederler. Bunlar hovarda olarak görmezler kendilerini hiçbir zaman. Dost aşığıdırlar Dost! "bir dost bulamadım gün akşam oldu" diyen şairi haklı çıkarmamak için parayla da olsa bir dost bulurlar... ay pardon `tutarlar.` Gerçi, sonunda "dost dost diye, diye diye, nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır" dizelerine teslim olsalar da hiç üzülmezler ve "olsun, bir zamanlar bir dost sahibiydim ya, bu da bana yeter" diye düşünürler. `Dost` fanatiği olan bunlara halk arasında "Dost Sahibi" derler, hovarda değil!..

14. İSİM HOVARDALARI: Bunlar çok kindardırlar. Geçmişte, örneğin Dürdane isimli bir bayandan canları yanmışsa, vay haline bunun karşısına çıkacak Dürdanelerin. Ölene kadar bu ismi unutmazlar. Filmde canlandırılan karakterin adının bile Dürdane olması yeterlidir, kulaklarının dikilmesine. Böyle birini gerçekten tanıyorum. Çok gülmüştüm onun bu isim tutkusuna. O kadar risklere girmesine rağmen pek bir şeyler yapamamış olmasına da çok güldüm. Bu yurdum insanı, şimdilerde ülkemizde ortalama ömrün on beş yaş üzerinde olmasına rağmen, -karşılaşmalarımızda- alerjisi olduğu ismi, her seferinde değişik bir senaryo uydurarak ortaya attığımda, hemen dikkatini bana yönlendiriverir benim canım İhtiyar Delikanlı`m. Takma kafanı, senin bu yönünü sadece ben biliyorum ve "ilelebet muhafaza ve müdafaa" pozisyonunda kalacağımdan emin olabilirsin...

15. MEVSİMSEL HOVARDALAR: Bunlar, hep bulunduğu mevsimde yaşamayı severler. Ve hovardalıklarını da "her gün kuru fasulye yenmez. Hele hele tazesi de çıkmışken asla" diye açıklamalarına bakıp da onların manav olduklarını sanmayın sakin. Öyle olsalardı ben onlara, "ıspanağın arkasından, salatalık çıkar" derdim zaten. Onların böyle konuşmaları sadece "teşbih sanatı"dır. Çünkü arkasından "teşbihte hata olmaz" diyeceklerdir de, ona yatırım olsun diye böyle örnek verirler kurnazlar.
Kendilerinin hiç eskimeyeceği inancı onlarda acayip derecede yaygındır. Ve bunu desteklemek için de "erkeğin eskisi olmaz" sözünü kullanırlar. Ama, devran dönüp de, ne zaman "kuş uçmaz, kervan geçmez bir yaşam"ın kucağına düşüp, acı gerçek karşılarına dikildiğinde, günbegün eriyip giderler kahırlarından. Fazla da yaşamaz bu hovarda tipleri o noktalara gelince. Çünkü kendisiyle beraber doğan biricik çocuğu kendinden önce ölmüştür. "En büyük acı, evlat acısı" derler ya, Allah kimsenin -kinin- başına vermesin... Amin!..

16. VIAGRAŞÖRLER: "Tüfeng icat oldu, mertlik bozuldu" diyen Köroğlu, şimdilerde yaşasaydı, sözünü herhalde "viagra icat oldu, erkeklik bozuldu" şeklinde değiştirirdi.
Unutmaya başladıkları bir hazzın uğruna, takarlar bellerine çift şarjör viagralarını ve dağılırlar sokaklara bizim, kınalı keklik "Viagraşörler." Ama sakın hiç kimse bunlara hovarda demesin, kızarım ha!.. Onlar bizim, dedelerimiz, babalarımız, amcalarımız, dayılarımızdır. İnsan büyükleri hakkında kötü şey konuşur mu hiç? Cısssss....

17.ÖZÜRCÜ HOVARDALAR: İş üstünde yakalandıklarında özür dilemeyi bir fazilet sayan bu gruptakiler, genellikle açık düşen ve yedeksiz dolaşan ünlülerden oluşur. Şatafatlı, medyatik düğünlerle dünya evine giren (sanki daha önce uzay evinde yaşıyordu!) bu armutların çoğu da artisttir. Rol aldıkları filmlerden edindikleri tecrübeleriyle, sevgili rolü oynamayı çok iyi becerirler. İş doktorculuk oynamaya gelince "enjektörü muayenehanede unutmuşum" deyip, mızıkçılık çıkarırlar hep. Sonra birden bir bakarız ki, adam evdeki ebeyle değil, dışarıdakilerle söbeleşiyormuş.
E, adam artist ya! Bundan sıyrılma yolunu hemen buluverir tabii ki! Özrün arasına biraz da gururlu erkek imajı serpiştiriverip ortaya şööööylee karışık bir "özür-ızgara" çıkartıverir şapkasından. "Ama sadece eşimden özür diliyorum" diye döktürmeleri yok mu öldürecek beni gülmekten. Bre armut kafalı, tabii ki eşinden -ama sadece aldattığın eşin- dileyeceksin, benden değil... Kafanı yorma, o da seni af edecektir zaten. Bir daha senin gibi artisti nereden bulacak? Değil mi ama?..

18) GARANTİCİ HOVARDALAR: Uygunsuz bir halde yakalanan bazı hovardalar vardır ki, bunlar çok delikanlı görünürler.
"Yaptığımın sonuna kadar arkasındayım"...
"Yaptıklarımdan hiç pişman değilim, çünkü ben yaptım"...
"Sonu nereye giderse gitsin, hiç umurumda bile değil" der, bizim hovardaların en kahraman görülen bu türü! Hepsi yalan! Bunların kendinden bu kadar emin konuşmalarının tek veya yek nedeni "garantici hovarda" olmalarıdır. Yani yedekte tuttukları birinin olmasına güvenirler. "yerine yenisini koyabileceğin şeyleri atmaktan çekinme" diyen bir büyüğümün söylediği bu söz bu türdeki hovardalara `cuk oturdu` valla!

Özür dilemeyi acizlik sayan bu tipler, ansızın hazırlıksız yakalandıkları bir terk edilme olayı karşısında, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yalvarma yakarmalarını duyacağınız tipler olacağından adım gibi eminim. Her zaman birileriyle yaşamış bir erkek, yalnızlığa terk edildiğinde, gideceği yer; ya tımarhane ya hastane ya hapishane ya da mezarlık olacaktır. Kendine güven müven hikaye!.. Bunu çok iyi bildikleri için bu gruptakiler her zaman yedekte birini bulundururlar. Ve, sirkülasyonu inanılmaz bir başarıyla uygularlar. Ne yapalım bunlar da böyle yaratılmış işte!..

19) KUSURCU HOVARDALAR: Bunlar hovardalıklarına !.. evdeki hiçbir şey bilmiyor. İnek gibi yatıyor. Kendimi, kovboyu esir almış şerif gibi görüyorum onu öyle eller yukarı pozisyonda gördükçe ; diyerek kılıf bulanlardır. Ama maazallah eşi yatakta biraz aktifse sen nereden öğrendin ulan bunları ha? Sen ...... musun diyerek, cinayet işlemeye kadar gidenleri de vardır bu tiplerin.

Her gördüğü bayanla yatmak isterler ama iş evliliğe gelince benim alacağım kişi bakire olmalı" şartını, olmazsa olmazı olarak ortaya koyar, bu tipler. Yok öyle yağma "hem şoför yanı olsun, hem beleş olsun.; diyeceğim geliyor bunlara, ama dinleyen kim!..

Tanrının değil ama anasının danasının yardımıyla böyle birini bulduğunda yine başa döner bu tipler: ya, evdeki hiçbir şey bilmiyor. İnek gibi yatıyor. Kendimi, kovboyu esir almış şerif gibi görüyorum onu öyle eller yukarı pozisyonda gördükçe."... ama bunların bilmediği bir gerçek daha vardır, O da kusur ararken kusurlu duruma düşmektir.

20.EŞİYLE HOVARDALIK YAPANLAR: Eşinden iki, üç katı yaşa sahip olduğu halde, bu yaş farkını hiç dert etmeden evlenmekle, kendini eşiyle aldatan tiplerdir bunlar. İsim zikretmeyeyim şimdi ama sizler de biliyorsunuzdur bu ünlü kişileri. Neyse, bunlardan birinin evlilik haberi gözüme iliştiğinde, filozof zekasına sahip olduğuna inandığım, yaşlı çınarlarımdan birine bu durumu anlatıp yorumunu sorduğumda bana sadece şöyle dedi; ;kart kedi, körpe fareden hoşlanır




 
Üst Alt