Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Hoştur Bana Senden Gelen..!

LiyA

HeP YeK HeP TeK . . .
Onursal Üye
  • Üyelik Tarihi
    5 Kas 2012
  • Mesajlar
    17,407
  • MFC Puanı
    2,777





Meşhur Wimbledon'un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı
AIDS'den ölüm döşeğindeydi..
Hayranlarından biri sordu.. "Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden
seni seçti?"
Arthur Ashe cevap verdi..
"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı
öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5
bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı
finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman
Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı'ya
nasıl 'Neden ben?' derim?.
Mutluluk insanı hoş yapar. Başarı ışıl ışıl.. Zorluklar güçlü.. Hüzün insanı
insan yapar, yenilgi mütevazı..
Tarihin mübarek hatunlarından Rabiatül adeviye bir gün başı ağrıyınca bir
tülbenti başına sarıvermişti. Sarıvermesi ile çıkarıp atması bir olmuş.
Kendi kendine" Ey utanmaz nefsim. Rabbim yıllar boyu sağlık, afiyet verdi.
Bir günden bir güne bu sağlığını belirtecek bir zünnarı başına sarmamışken,
bir defacık başın ağrıyınca başına bu zünnarı bağlayıp, dünya aleme ilan
etmeye haya etmiyor musun" diye nefsine öfkelenivermiş.
Başınıza gelen sıkıntı ve musibetlerde dahi ALLAH'A asla 'Neden ben?' diye
sormayın. Şekva etmeyin. Sabrederek ve size verdiği nimetlere teşekkür
ederek karşılayın. Ne olacaksa olur zaten.

Hoştur bana senden gelen
Ya hilat yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Kahrın da hoş lutfun da hoş.

Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
Ikisi de cana safa
Kahrın da hoş lutfun da hoş


***

Bir Defa Dahâ Söyle (Peygamberimiz Cebrail ve ashab arasında yaşanmış hikaye)
Cebrâîl aleyhisselâm dedi:
- Yâ Rabbel âlemîn! Resûlullah 'sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem' hazretlerinin dostluğu Ebû Bekrin gönlünde ne mikdâr ve ne kadar olduğunu bilmek isterim.
Bayram günü idi. Ebû Bekr-i Sıddîk 'radıyallahü teâlâ anh' kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omuzuna almış idi. Cebrâîl aleyhisselâm a'mâ sûretinde gelip, yol üzerinde oturdu. Oraya Ebû Bekr-i Sıddîk geldi. Ona yaklaşdı. Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki,
- Allahü tebâreke ve teâlâ afv etsin o kimseyi ki, Muhammed Mustafâ dostluğuna bana birşey versin.
Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' o sözü işitdi. Mubârek omuzundan şalını çıkarıp, ona verdi.
Buyurdu ki,
- Bir def'a dahâ söyle. Bir def'a dahâ söyledi.
Ebû Bekr-i Sıddîk kaftanını çıkarıp, ona verdi. Dördüncüde, setr-i avretini örten elbiseden başka, bütün elbiselerini ona verdi. Beşincide na'lınını çıkarıp ona verdi. Sonunda artık elbisesi kalmadı. Bilâli 'radıyallahü anh' çağırdı ve Ona buyurdu:
- Yâ Bilâl. Âişenin evine var. Birşey getir.
Bilâl 'radıyallahü teâlâ anh' giderken, Resûlullah 'sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem' hazretlerine rast gelip, buyurdular ki,
- Nereye gidersin, yâ Bilâl! Sen mi söylersin, ben mi söyliyeyim.
Bilâl 'radıyallahü teâlâ anh' dedi ki,
- Yâ Resûlallah, siz buyurun.
Buyurdular ki:
- Yâ Bilâl! Bil ki, o a'mâ Cebrâîl-i emîndir. Allahü tebâreke ve teâlâ onu bu şeklde gönderdi ki, Ebû Bekr-i Sıddîkın bana muhabbeti ne kadardır anlasın.
Hazret-i Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' Bilâli bekler idi. Hazret-i Bilâl elbise getirdi. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk o elbiseyi giydi. Hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm, Resûlullahın 'sallallahü aleyhi ve sellem' huzûr-ı şerîflerine gelip, dedi ki,
- Yâ Muhammed! Ebû Bekr-i Sıddîkı tecrübe ederdim. Elbiseler benim işime yaramaz. Resûlullah 'sallallahü aleyhi ve sellem' Cebrâîl aleyhisselâmın getirdiği elbiseleri Ebû Bekr-i Sıddîka getirdi. Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh':
- Bir nesneyi ki senin dostluğun uğruna vermiş olayım, artık o bana gerekmez. Nereye uygun bulursanız, oraya tasarruf ediniz, dedi.



 
Üst Alt