- Konum
- Karı$ık..
-
- Üyelik Tarihi
- 7 Mar 2013
-
- Mesajlar
- 2,021
-
- MFC Puanı
- 297
Küçük kasabanın birinde,
bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler,
ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine
nasıl bir iş yeri açacağına da
yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey,
imamın öncülüğünde bu genelev için
hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala
her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu
genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati
bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti
saklamaya gerek görmemişler,
ancak genelev sahibi adam,
cami imamının ve cemaatin
direk veya indirek olarak
bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile
camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat,
savcılığa verdikleri savunmalarında
bu konuda herhangi bir şekilde
sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın
kendi dualarından dolayı meydana gelmiş
olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp
mahkemeye günü geldiğinde
hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve
taraflara dönüp:
"Bu konuda
nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
....Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak
ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi
duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise
duanın gücüne kesinlikle inanmayan
bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anektod..
Aynen günümüzde olduğu gibi
Kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna
nasıl dindar gözüktükleri ile,
kimi dindarların
çıkarları uğruna
nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi..
bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler,
ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine
nasıl bir iş yeri açacağına da
yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey,
imamın öncülüğünde bu genelev için
hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala
her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu
genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati
bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti
saklamaya gerek görmemişler,
ancak genelev sahibi adam,
cami imamının ve cemaatin
direk veya indirek olarak
bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile
camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat,
savcılığa verdikleri savunmalarında
bu konuda herhangi bir şekilde
sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın
kendi dualarından dolayı meydana gelmiş
olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp
mahkemeye günü geldiğinde
hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve
taraflara dönüp:
"Bu konuda
nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
....Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak
ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi
duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise
duanın gücüne kesinlikle inanmayan
bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anektod..
Aynen günümüzde olduğu gibi
Kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna
nasıl dindar gözüktükleri ile,
kimi dindarların
çıkarları uğruna
nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi..