• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hepimizin Ezbere Bildiği "Zeytinyağlı Yiyemem Aman" Türküsünün Pek Bilinmeyen İlginç Hikayesi

İlda

Özel Üye
Üyelik Tarihi
17 Kas 2012
Konular
1,235
Mesajlar
5,399
MFC Puanı
1,490
Hepimizin Ezbere Bildiği Zeytinyağlı Yiyemem Aman Türküsünün Çok İlginç Hikayesi
images


Daha önce sizinle birçok şarkının/türkünün hikayesini paylaşmıştık. Ancak bu kez anlatacağımız hikaye, hiç de alışık olduğumuz cinsten değil. Çünkü altında yarım kalmış bir aşk yok. Ticari çıkarlar, kandırılmış bir halk ve bu gibi sebeplerle yıllarca sağlıksız bir tüketime mecbur bırakılan insanlar var. İşte dinlerken büyük ihtimalle üzerine bir kez bile düşünmediğiniz, duyduğunuzda hayret edeceğiniz “Zeytinyağlı yiyemem aman” türküsünün hikayesi.

Gereken aydınlanmayı yaşamanız için türkü eşliğinde okumanız önerilir…
“Zeytinyağlı Yiyemem Aman” isimli türkü, Bursa yöresine aittir…


Hepimizin bildiği bu türkü, 2 Kasım 1954’te İhsan Kaplayan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir.

Bu çok bilinen türkünün çok ilginç hikayesini anlayabilmek adına öncelikle bilmeniz gereken şey, 2. Dünya Savaşı sonrasında yürürlüğe geçen Marshall Planı’dır.


Marshall Planı, 1947’de önerilen, 1948-1951 yılları arasında da yürürlüğe giren Amerika kaynaklı bir yardım paketidir. Bu yardım paketinden yararlanan ülkeler arasında, Türkiye de dahil tam 16 ülke bulunmaktadır.

Amerika çok eski yıllardan beri dünyanın en büyük mısır üreticisidir. Haliyle ülkede birikmiş olan mısırı eritmenin yolu da, bunu diğer ülkelere satmak; yani ihracattan geçecektir.
Dünyanın en büyük mısır üreticisi olan Amerika, biriken mısır dağını eritmek için, Marshall yardım paketinden faydalanmak isteyen ülkelere “mısırözü yağı alma” ön koşulunu koyar

(Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).
Türkiye de, buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar. Aynı dönemde sırf bu sebeple, birçok zeytin ağacı yerlerinden sökülür…

Katliamdan kurtulan az miktarda zeytin ağacından elde edilen zeytin yağı da, Amerika tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.

Sonra insanlar zeytinyağından uzaklaşıp margarin tüketsin diye, zeytinyağının ısındığında kanser yaptığına dair yalan yanlış iddialar ortaya atılır…


Oysa zeytinyağı, en zor yanan sıvı yağlardan biridir. Sonuç olarak Türk insanı, bu tarz haberlerle zeytinyağından uzaklaştırılıp, margarine alıştırılır.
Bu da yetmez… Yine zeytinyağını kötülemek için bir türkü sipariş edilir: “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…”

Sonra da bu türkü, döneminin en popüler türküsü haline gelir. Tıpkı bugün olduğu gibi. Margarinle, sırf bu nedenle tanışan insanlar, margarine çok çabuk alışır. Hatta hiçbirimiz, zeytinyağı kullanma alışkanlığını tam anlamıyla kazanmış sayılmayız hala. Ve türkünün devamında olduğu gibi, basma giyen kadınlar da zamanla bugünkü plastik giysilerle tanışır…

İnsan gerçekten hayret ediyor; ne kadar güzel kandırılmışız değil mi?

**Bu yazı “Prof. Dr. Kenan Demirkol”un yazısından hareketle hazırlanmıştır.
 
Üst