• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hep erkekler mağdur

Seth

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
7 May 2015
Konular
135
Mesajlar
138
MFC Puanı
150
Talip Emiroğlu isminden haberdar değilken Sayım Çınar’ın röportajını gördüm gazeteciler.com’da. Bir kitap yazmış “Babanın Adı Var” diye, “Bir 21. Yüzyıl Dramı” alt başlıklı...

‘Sarsıcı bir yüzleşme’ diyor Çınar kitap için. Sonra bakıyoruz ‘yüzleşme’ burada kişinin kendisiyle değil eski karısıyla ve hep erkeği ezen kahpe düzenle yüzleşmesi anlamında... Şaka yapmıyorum, yazarın ifadeleri bir baba, bir koca olarak sürekli mağdur olduğunu gösteriyor. “Ağıtı kadınlar yakar, babalar içine atar” diyor... “Kadınlar söyler, babalar susar.” Artık neresiyse o kadınların söyleyip erkeklerin sustuğu coğrafya, oradan bildiriyor...

Ama bir eğitimci, bir kolejin yönetim kurulu başkanı, boşanmış, ilkokul çağındaki kızları onu reddetmiş. O da derdini bir roman yazarak anlatmak istemiş.

Anlaşılmaya değer bir çaba. Zaten “Kadınlar boşanma halinde şahane davranırlar, çocuklarına zarar vermeyecek en doğru tutumları takınırlar” diyemez kimse. Elbette her iki tarafın da içinden şeytan çıktığı oluyor bu dönemlerde.

Fakat sonra Youtube’a korkunç bir video düşüyor. Bir erkekle bir kadının kavgası. Daha doğrusu tamamen aklını kaybetmiş gibi görünen bir adamın -ki kendisinin Talip Bey olduğunu anlıyoruz- (eski) karısına akla hayale gelmeyecek küfürler sıralayarak saldırması. Konu çocuklarla ilgili, onu anlıyoruz, gerisi “Seni öldürmezsem Allah’ım yok”a kadar varan bir küfür kıyamet, tehditler silsilesi... Ve en acısı, arada duyduğumuz çocuk ağlamaları. Bizim kanımızı ekran başında donduran sahnenin içinde o an çünkü o çocuklar.

Görüntüler 2014 yılındanmış, öyle diyor Talip Emiroğlu. “Karım o kavgayı planlayarak çıkarttı, tahrik etti” diyor... “Bana şiddet uygulayan asıl o” diyor... “O görüntüleri vermemek için benden şu kadar para istedi” diyor... “Evlatlarımın bunu yaşamasının acısını zaten taşıyorum, bu kitabı bana bu acı yaşattı” diyor.

Ama hangi tahrik insanı o hale getirebilir, açıklamıyor. Veya bugün hiç değilse o sahne için özür dilemek yerine hâlâ çocuklarının annesini suçlamaktan vazgeçmiyor. Kendisine gelen destek mesajlarını tweet’liyor ha bire. Ve evet inanır mısınız çoklar. “Çok bile dayanmışsın, kadın değil bu, bela” diyenler var, bu şiddeti makul bulanlar, buna alkış tutanlar var. “Evlilik dört duvar arasında yaşanmalıydı” diye kadını suçlayan kadınlar var. Gene o bildik “Kim bilir ne yaptı da adamı çıldırttı” korosu işbaşında...

Çok ilginç sahiden. Bu ülkede en çok kadınlar şiddet görüyor ve biz ısrarla en çok erkeklere acıyoruz... Anlaşılmaz bir denklem...

Tarihe iz bırakmak

Gördünüz değil mi, Roma’daki 1800 yıllık tarihi sütuna adını kazıyarak ölümsüzleşmeye kalkan yurdum gencini? Bir Erasmus öğrencisi kendisi, İmparatorluk Forumları’nı (Fori Imperiali) gezerken şeytan dürtüyor, sütunlardan birine bozuk parayla “Aziz” yazıyor.

Aslında o dürtenin şeytan olduğunun bile farkında değil çünkü ne var, biz tarihi kalıntılarımızı ya umumi hela olarak kullanırız, ya yazı tahtası. Her Türk, memleketin bir köşesine ismini kazımıştır, Aziz da hazır fırsatı varken Roma kapılarına dayanmış.

Ama işte orada bir İrlandalı turist Aziz’in eserini görüp şikâyet ediyor, çıkışta polisler delikanlıyı gözaltına alıp ertesi gün de mahkemeye çıkarıyorlar. İtalyan Corriere della Sera gazetesinin ‘vandal’ diye söz ettiği genç 2200 euro ceza ödüyor, 2000’i sütunun restorasyonunda kullanılmak üzere.

Ve ifadelerinde hâlâ bir hayret... “Yasak olduğunu bilmiyordum” diyor, ötesi var mı?

Tarihin, kültürün korunması konusunda verdiğimiz eğitimle ne kadar övünsek az. Erasmus öğrencisi bu, yoldan geçen herhangi biri değil, üniversitede okuyor ve tarihi kalıntıları dolaşırken 2. yüzyıldan kalma bir sütuna zarar verilmemesi gerektiğini bilmiyor. Ya da ‘tarihe iz bırakmak”tan anladığı budur belki, kim bilir? Bilimle, sanatla mı olacaktı yok?




































ALINTIDIR: Parçalı Bulutlu | Asu Maro
 
Üst