Cohen
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 2 Şub 2013
-
- Mesajlar
- 1,686
-
- MFC Puanı
- 66
Hazret-i Ebû Bekir anlatıyor.
Resûlullah efendimizin peygamberliği tebliğ edilmeden evvel, ticaret için Yemene gitmiştim. Semâvî kitapları okumuş, 100 yaşında bir ihtiyara misafir oldum. Beni görünce sordu:
- Sen Mekkeden misin?
- Evet.
- Kureyşden misin?
- Evet.
- Benî Temimden misin?
... - Evet.
- Bir alâmet kaldı?
- Nedir?
- Karnını aç!
- Niyetini söylemeden açmam.
- İlâhî kitaplarda okudum ki; Haremden bir Peygamber çıkacaktır. Biri genç, diğeri ihtiyar iki yardımcısı olacaktır. Genci kuvvetli ve adaletli, ihtiyarı zayıf ve karnında ben olacaktır.
Karnımı açtım. Göbeğimin üstünde siyah bir ben gördü:
- Kâbenin hakkı için sen o ihtiyar yardımcısın! O peygamberin dinine sıkı sarıl ve Allahü teâlânın sana bağışladığı şeyleri gizle! Bana birkaç beyit verdi ve dedi ki:
- Bunları o Peygambere vermeni ricâ ediyorum.
Mekkeye geldim. Mekkenin uluları beni görmeye geldiler. Dedim ki:
- Ben yokken hiç garip bir hâdise oldu mu?
- Bundan daha garip bir şey olmaz ki, Ebû Talibin yetimi Peygamberlik iddia ediyor, seni bekliyorduk.
Onları münâsip bir şekilde başımdan savdım. Resûlullahın nerede olduğunu sordum. Hatice-tül-Kübrânın evindedir. dediler. Gittim, kapıyı çaldım. Dışarı çıktılar.
Kendisine dedim ki:
- Senin atalarının dinini bıraktığını söylüyorlar, doğru mu?
Buyurdu ki:
- Ben Hak teâlânın Resûlüyüm, seni ve bütün insanları, Allahü teâlâya îmân etmeye çağırıyorum.
- Delilin nedir?
- Yemende görmüş olduğun ihtiyardır.
- Bunu sana kim haber verdi?
- Benden evvelki Peygamberlere de gelen büyük bir melek haber verdi.
Hemen mübârek elini tutup kelime-i şehâdet getirdim. Îmân şerefine kavuştuğum için benden ferah kimse yoktu....
Resûlullah efendimizin peygamberliği tebliğ edilmeden evvel, ticaret için Yemene gitmiştim. Semâvî kitapları okumuş, 100 yaşında bir ihtiyara misafir oldum. Beni görünce sordu:
- Sen Mekkeden misin?
- Evet.
- Kureyşden misin?
- Evet.
- Benî Temimden misin?
... - Evet.
- Bir alâmet kaldı?
- Nedir?
- Karnını aç!
- Niyetini söylemeden açmam.
- İlâhî kitaplarda okudum ki; Haremden bir Peygamber çıkacaktır. Biri genç, diğeri ihtiyar iki yardımcısı olacaktır. Genci kuvvetli ve adaletli, ihtiyarı zayıf ve karnında ben olacaktır.
Karnımı açtım. Göbeğimin üstünde siyah bir ben gördü:
- Kâbenin hakkı için sen o ihtiyar yardımcısın! O peygamberin dinine sıkı sarıl ve Allahü teâlânın sana bağışladığı şeyleri gizle! Bana birkaç beyit verdi ve dedi ki:
- Bunları o Peygambere vermeni ricâ ediyorum.
Mekkeye geldim. Mekkenin uluları beni görmeye geldiler. Dedim ki:
- Ben yokken hiç garip bir hâdise oldu mu?
- Bundan daha garip bir şey olmaz ki, Ebû Talibin yetimi Peygamberlik iddia ediyor, seni bekliyorduk.
Onları münâsip bir şekilde başımdan savdım. Resûlullahın nerede olduğunu sordum. Hatice-tül-Kübrânın evindedir. dediler. Gittim, kapıyı çaldım. Dışarı çıktılar.
Kendisine dedim ki:
- Senin atalarının dinini bıraktığını söylüyorlar, doğru mu?
Buyurdu ki:
- Ben Hak teâlânın Resûlüyüm, seni ve bütün insanları, Allahü teâlâya îmân etmeye çağırıyorum.
- Delilin nedir?
- Yemende görmüş olduğun ihtiyardır.
- Bunu sana kim haber verdi?
- Benden evvelki Peygamberlere de gelen büyük bir melek haber verdi.
Hemen mübârek elini tutup kelime-i şehâdet getirdim. Îmân şerefine kavuştuğum için benden ferah kimse yoktu....