Ne kadar zeki, başarılı, güçlü olursanız olun yeterli bir duygusal zekanız yoksa hayat her noktada sizi zorlamaya devam edecektir. Daha güçlü bir EQ yani duygusal zeka için uzmanlar tarafından açıklanan 12 tavsiyeyi sizin için anlattık.
Kişilerin zeka seviyesini ölçmeyi amaçlayan IQ testlerini ve oranlarını herkes biliyor. Fakat iyi bir psikoloji için en az onun kadar önemli olan EQ yani duygusal zeka konusunda pek çok kişinin kafasında soru işaretleri var. Halbuki bir insan en güçlü IQ seviyesinde bile olsa duygusal zeka konusunda güçlü değilse hayattaki zorluklar devam edecektir.
IQ seviyesi pek çok uzmana göre sabittir, doğuştan gelir ve kişiler çalışarak belirli bir noktaya kadar bu seviyeyi arttırabilirler. Fakat EQ yani duygusal zeka seviyenizi yükseltmek tamamen sizin elinizde. Sizin için duygusal zeka nedir sorusunu yanıtladık ve uzmanlar tarafından açıklanan, kulağa küpe niteliğindeki 12 tavsiyeyi anlattık.
Duygusal zeka nedir?
Emotional Quotient kısaca EQ yani "duygusal zeka" kavramı, ilk kez yaklaşık 30 yıl önce Psikolog Daniel Goleman tarafından kullanıldı. Duygusal zeka; kişilerin duyguları tanıması, anlaması, yönetmesi ve günlük hayatta diğer kişilerle arasında kurduğu ilişkileri yürütme gücünü anlatır.
The Big Bang Theory dizisindeki Sheldon Cooper karakteri yetersiz duygusal zeka seviyesine iyi bir örnek. Güçlü bir duygusal zeka ile iş hayatınızda, aşk hayatınızda, arkadaşlık ilişkilerinizde daha başarılı sonuçlar alır ve çok daha mutlu olursunuz. Duygusal zekanızı geliştirmek için uzmanların anlattığı bazı temel tavsiyeler var.
Duygusal zeka gelişimi için 12 tavsiye:
İlk buluşmalarda, iş görüşmelerinde, arkadaş ortamınıza yeni biri girdiğinde her zaman garip sessizlikler olacaktır. Sonuçta kimsenin elinde önceden yazılmış bir senaryo yok ve size bir soru sorulduğunda 10 hatta 15 saniye sessiz kalmanız kesinlikle normaldir.
Size bir soru sorulduğunda, özellikle bu soru sıradan bir soru değil aksine derin ve zorlayıcı ise, hemen cevap vermenize gerek yok. O garip sessizlik anını yaratın. Hızlı yanıt vereceğim diye daha sonra pişman olacağınız bir şeyler söylemek yerine bir süre düşünün ve en doğru yanıtı verdiğinizden emin olun.
Üç soruyu asla unutmayın:
Üç soru kuralı, ünlü komedyen Craig Ferguson’un verdiği bir röportaj sonrası duygusal zeka tavsiyeleri arasına girmiştir. Ferguson verdiği bir röportaj sırasında, her şeyden önce kendinize sormanız gereken üç şey var, diyor:
Düşüncelerinizi kontrol edin:
Düşünce kontrolü çok klasik bir kişisel gelişim cümlesi gibi görünüyor olabilir ama kontrol etmeyi başardığınız anda kazanacağınız manevi hatta maddi değerleri bir düşünün. Özellikle her şeyin kontrolden çıktığı ve kötü olduğu zamanlarda düşünce kontrolü hayat kurtaracaktır.
Elbette var olan ve gerçekten kötü olan bir şeyi düşünmeyerek o kötülükten kurtulamazsınız. Fakat o kötü duyguya odaklanarak neden onu daha kötü bir hale getiresiniz? Düşüncelerinizde o kötü şeyin etrafından dolanın, görmezden gelmeye çalışın. Hala kötü olsa bile en azından sizi daha az etkilemesini sağlayın.
Eleştirilere kulak verin:
Kendinizi çok başarılı, olumlu, güçlü, insanlar tarafından sevilen biri olarak görüyor olabilirsiniz ama bir noktada diğer insanları da dinlemeli onların sizi eleştirmelerine izin vermelisiniz. Buradaki önemli noktada insanların sizi yargılamasına izin vermek değil, eleştirilerine kulak vermek.
Pek çok insan eleştirilmeyi hiç sevmez hatta bunu bir hakaret olarak kabul eder. Fakat herhangi bir insandan alacağınız bir geri dönüş, bir eleştiri sizi bildiğiniz halinizden çok daha iyi bir insan yapabilir. Bir eleştiri aldığınız zaman hemen savunmaya geçmek yerine kulak verin ve bunun sizi nasıl geliştirebileceğini düşünün.
Her zaman yapıcı olun:
Eleştirilere kulak vermek kadar doğru eleştiri yapmak da önemlidir. Eleştirdiğiniz kişiye negatif duygularla yaklaşır, onun bir konuda ne kadar kötü olduğunu vurgularsanız bu ne sizi mutlu edecek ne de karşınızdaki kişiyi daha iyi bir insan yapacaktır.
Olumsuz eleştiriler yerine yapıcı olmaya çalışın. Ortada bir yanlış görüyorsanız bunu acımasızca yermek yerine, benzer sorunları nasıl çözdüğünüzü anlatmak gibi bir yola başvurarak hem yanlışı ortadan kaldırabilir hem de yanlışı yapan kişiye doğrunun ne olduğunu gösterebilirsiniz.
Razı olmayın, anlaşın:
Mutlaka iş hayatınızda, aşk hayatınızda ya da arkadaşlık ilişkilerinizde size hiçte uygun olmayan durumların içinde kalmışsınızdır. Bu duruma sessizce razı olmak hem sizi mutsuz etmiştir hem de karşı taraf sizin gerçekten ne istediğinizi asla öğrenememiştir.
İstemediğiniz durumlarda razı olmak yerine anlaşma yoluna gidin. Konunun sizin için artılarını ve eksilerini karşı tarafa anlatın. Daha iyi bir yol nasıl bulunur sorusuna yanıt arayın. Doğru bir anlaşma yolu bulana kadar ve karşılıklı güveni sağlayana kadar insanlarla konuşmaktan çekinmeyin.
Empati kurun:
En yakınızdaki kişi bile sizden farklı bir hayattan, farklı bir kültürden gelen ve bambaşka tecrübelere sahip biri olabilir. Bu noktada yalnızca kendi doğrularınızla ilerlemek sizi kör bir çıkmaza sokmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Empati kurmanın ilk yolu karşı tarafı dinlemekten geçer. Onun hislerini, düşüncelerini, tecrübelerini dinleyin. Kendinizi yüceltmeden, karşı tarafı yermeden onu anlamaya çalışın. Böyle bir şeyi siz yaşasanız, siz hissetseniz, siz düşünseniz ne yapmak, size ne yapılmasını istersiniz?
Yardım istemekten korkmayın:
Herhangi birinden yardım istemek bazı kişileri aciz, yardıma muhtaç hissettiriyor. Bu anlamsız hisse genellikle kişinin gururu neden oluyor ve bu gurur bazen çok yıkıcı sonuçlara da neden olabiliyor. Bir başka kişinin yeteneklerine değer vermek neden gurursuzluk olsun?
Her insanın sınırlı bir ömrü ve bu sınırlı ömür içinde öğrenebileceği belli başlı konular var. Hiç kimse, her şeyi bilemez. Zorlu bir meseleyle mücadele ederken başkalarının değerli yeteneklerine, bulunmaz tecrübelerine güvenmek ve o meseleyi birlikte yapmayı tercih etmek hayatınızı son derece kolaylaştıracaktır.
Yardım etmekten çekinmeyin:
Konuşmak, düşünmek, empati kurmak, hissetmek duygusal zekayı geliştirecektir ama kolları sıvayıp bir kişiye yardım etmeye karar vermek tüm bunlardan daha güçlü bir gelişimin önünü açacaktır. Zor durumda olan birine yardım etmek, saatlerce konuşmaktan daha güçlü bir eylemdir.
Kimse, kimseye muhtaç değildir. Fakat zorlu bir mesele üzerinde çalışan birini gördüğünüz zaman yapabileceğiniz her şeyi yapmak hem sizi hem de yardım ettiğiniz kişi olumlu etkileyecektir. Kimsenin sormasını bile beklemeyin, hatta siz de sormayın. Kollarınızı sıvayın ve bir insanın gününü güzelleştirin.
Özür dileyin:
Duygusal zeka kavramı ile yeni tanıştınız ve bir anda aslında daha önce pek hoş olmayan şeyler yaptığınızı hissetmeye başladınız, bu durumu küçük bir özür kurtaracaktır. Pardon, üzgünüm, kusura bakmayın, özür dilerim cümleleri gerçekten içten bir şekilde söylendiği zaman en katı buzları bile eritecektir.
Herhangi birinden özür dilemek hiç kimseyi alçaltmaz ya da karşı tarafı yüceltmez. Herkes için sabit olan doğru ve yanlışlar da yoktur. Doğru bildiğiniz bir şey eğer karşı tarafı üzdüyse, kırdıysa, rahatsız ettiyse karşı tarafa verdiğiniz değeri göstermenin en güzel yolu özür dilemektir.
Affedin:
Dünyaya pembe gözlüklerle bakmak mümkün değil. Siz ne yaparsanız yapın, sizi bilerek kırmak isteyecek insanlar mutlaka çıkacaktır. Böyle bir durumda kin gütmek, nefret etmek, intikam planları yapmak hatta o kişinin hayatını karartmaya çalışmak size hiçbir şey kazandırmadığı gibi uykularınızın kaçmasına neden olacaktır.
Kötü duygular yaranıza tuz basacak ve sizin canınızı daha çok yakacaktır. Affetmek, yaranızı hemen iyileştirmese bile pansuman olacaktır. Birini affetmek, ruhsal ve zihinsel dünyanızın iyileştiğinin ve daha da iyi olacağının bir işaretidir. Kendiniz için yapacağınız en iyi şeydir affetmek.
Kendiniz olun:
Bir kahve kupasında ya da bir tişört üzerinde yazan havalı bir slogandan çok daha fazlası: kendin ol! Uzman psikologlar bile bunun ne kadar zor bir şey olduğunu itiraf ediyorlar. İster istemez maskelerin ardına saklanarak sürdürüyoruz yaşamlarımızı.
Yine de kendiniz olmak, başkalarının kurduğu hapishanelerde mutsuz olmaktan daha iyidir. Kendiniz olmaktan kastedilen bencillik değil. Kendi gülümsemenizle, kendi gözyaşlarınızla, kendi duygularınız ve fikirlerinizle dünyayı aydınlatmaktır kendiniz olmak. Yıllarca aradığınız ışık, kendi özünüzde saklıdır belki de.
Hayatınızı her açıdan çok daha güzelleştirecek, uzmanların açıkladığı 12 duygusal zeka tavsiyesini sizin için anlattık. Belki hemen değil ama bu tavsiyelere kulak vermeye başladığınız ve hayatınızda uyguladığınız zaman çok daha huzurlu ve mutlu günler sizi ve çevrenizdekileri bekliyor olacak.
Kişilerin zeka seviyesini ölçmeyi amaçlayan IQ testlerini ve oranlarını herkes biliyor. Fakat iyi bir psikoloji için en az onun kadar önemli olan EQ yani duygusal zeka konusunda pek çok kişinin kafasında soru işaretleri var. Halbuki bir insan en güçlü IQ seviyesinde bile olsa duygusal zeka konusunda güçlü değilse hayattaki zorluklar devam edecektir.
IQ seviyesi pek çok uzmana göre sabittir, doğuştan gelir ve kişiler çalışarak belirli bir noktaya kadar bu seviyeyi arttırabilirler. Fakat EQ yani duygusal zeka seviyenizi yükseltmek tamamen sizin elinizde. Sizin için duygusal zeka nedir sorusunu yanıtladık ve uzmanlar tarafından açıklanan, kulağa küpe niteliğindeki 12 tavsiyeyi anlattık.
Duygusal zeka nedir?
Emotional Quotient kısaca EQ yani "duygusal zeka" kavramı, ilk kez yaklaşık 30 yıl önce Psikolog Daniel Goleman tarafından kullanıldı. Duygusal zeka; kişilerin duyguları tanıması, anlaması, yönetmesi ve günlük hayatta diğer kişilerle arasında kurduğu ilişkileri yürütme gücünü anlatır.
The Big Bang Theory dizisindeki Sheldon Cooper karakteri yetersiz duygusal zeka seviyesine iyi bir örnek. Güçlü bir duygusal zeka ile iş hayatınızda, aşk hayatınızda, arkadaşlık ilişkilerinizde daha başarılı sonuçlar alır ve çok daha mutlu olursunuz. Duygusal zekanızı geliştirmek için uzmanların anlattığı bazı temel tavsiyeler var.
Duygusal zeka gelişimi için 12 tavsiye:
- Garip sessizliklerden korkmayın
- Üç soruyu asla unutmayın
- Düşüncelerinizi kontrol edin
- Eleştirilere kulak verin
- Her zaman yapıcı olun
- Razı olmayın, anlaşın
- Empati kurun
- Yardım istemekten korkmayın
- Yardım etmekten çekinmeyin
- Özür dileyin
- Affedin
- Kendiniz olun
İlk buluşmalarda, iş görüşmelerinde, arkadaş ortamınıza yeni biri girdiğinde her zaman garip sessizlikler olacaktır. Sonuçta kimsenin elinde önceden yazılmış bir senaryo yok ve size bir soru sorulduğunda 10 hatta 15 saniye sessiz kalmanız kesinlikle normaldir.
Size bir soru sorulduğunda, özellikle bu soru sıradan bir soru değil aksine derin ve zorlayıcı ise, hemen cevap vermenize gerek yok. O garip sessizlik anını yaratın. Hızlı yanıt vereceğim diye daha sonra pişman olacağınız bir şeyler söylemek yerine bir süre düşünün ve en doğru yanıtı verdiğinizden emin olun.
Üç soruyu asla unutmayın:
Üç soru kuralı, ünlü komedyen Craig Ferguson’un verdiği bir röportaj sonrası duygusal zeka tavsiyeleri arasına girmiştir. Ferguson verdiği bir röportaj sırasında, her şeyden önce kendinize sormanız gereken üç şey var, diyor:
- Bunun söylenmesi gerekiyor mu?
- Bunun benim tarafımdan söylenmesi gerekiyor mu?
- Bunun benim tarafımdan şimdi mi söylenmesi gerekiyor?
Düşüncelerinizi kontrol edin:
Düşünce kontrolü çok klasik bir kişisel gelişim cümlesi gibi görünüyor olabilir ama kontrol etmeyi başardığınız anda kazanacağınız manevi hatta maddi değerleri bir düşünün. Özellikle her şeyin kontrolden çıktığı ve kötü olduğu zamanlarda düşünce kontrolü hayat kurtaracaktır.
Elbette var olan ve gerçekten kötü olan bir şeyi düşünmeyerek o kötülükten kurtulamazsınız. Fakat o kötü duyguya odaklanarak neden onu daha kötü bir hale getiresiniz? Düşüncelerinizde o kötü şeyin etrafından dolanın, görmezden gelmeye çalışın. Hala kötü olsa bile en azından sizi daha az etkilemesini sağlayın.
Eleştirilere kulak verin:
Kendinizi çok başarılı, olumlu, güçlü, insanlar tarafından sevilen biri olarak görüyor olabilirsiniz ama bir noktada diğer insanları da dinlemeli onların sizi eleştirmelerine izin vermelisiniz. Buradaki önemli noktada insanların sizi yargılamasına izin vermek değil, eleştirilerine kulak vermek.
Pek çok insan eleştirilmeyi hiç sevmez hatta bunu bir hakaret olarak kabul eder. Fakat herhangi bir insandan alacağınız bir geri dönüş, bir eleştiri sizi bildiğiniz halinizden çok daha iyi bir insan yapabilir. Bir eleştiri aldığınız zaman hemen savunmaya geçmek yerine kulak verin ve bunun sizi nasıl geliştirebileceğini düşünün.
Her zaman yapıcı olun:
Eleştirilere kulak vermek kadar doğru eleştiri yapmak da önemlidir. Eleştirdiğiniz kişiye negatif duygularla yaklaşır, onun bir konuda ne kadar kötü olduğunu vurgularsanız bu ne sizi mutlu edecek ne de karşınızdaki kişiyi daha iyi bir insan yapacaktır.
Olumsuz eleştiriler yerine yapıcı olmaya çalışın. Ortada bir yanlış görüyorsanız bunu acımasızca yermek yerine, benzer sorunları nasıl çözdüğünüzü anlatmak gibi bir yola başvurarak hem yanlışı ortadan kaldırabilir hem de yanlışı yapan kişiye doğrunun ne olduğunu gösterebilirsiniz.
Razı olmayın, anlaşın:
Mutlaka iş hayatınızda, aşk hayatınızda ya da arkadaşlık ilişkilerinizde size hiçte uygun olmayan durumların içinde kalmışsınızdır. Bu duruma sessizce razı olmak hem sizi mutsuz etmiştir hem de karşı taraf sizin gerçekten ne istediğinizi asla öğrenememiştir.
İstemediğiniz durumlarda razı olmak yerine anlaşma yoluna gidin. Konunun sizin için artılarını ve eksilerini karşı tarafa anlatın. Daha iyi bir yol nasıl bulunur sorusuna yanıt arayın. Doğru bir anlaşma yolu bulana kadar ve karşılıklı güveni sağlayana kadar insanlarla konuşmaktan çekinmeyin.
Empati kurun:
En yakınızdaki kişi bile sizden farklı bir hayattan, farklı bir kültürden gelen ve bambaşka tecrübelere sahip biri olabilir. Bu noktada yalnızca kendi doğrularınızla ilerlemek sizi kör bir çıkmaza sokmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Empati kurmanın ilk yolu karşı tarafı dinlemekten geçer. Onun hislerini, düşüncelerini, tecrübelerini dinleyin. Kendinizi yüceltmeden, karşı tarafı yermeden onu anlamaya çalışın. Böyle bir şeyi siz yaşasanız, siz hissetseniz, siz düşünseniz ne yapmak, size ne yapılmasını istersiniz?
Yardım istemekten korkmayın:
Herhangi birinden yardım istemek bazı kişileri aciz, yardıma muhtaç hissettiriyor. Bu anlamsız hisse genellikle kişinin gururu neden oluyor ve bu gurur bazen çok yıkıcı sonuçlara da neden olabiliyor. Bir başka kişinin yeteneklerine değer vermek neden gurursuzluk olsun?
Her insanın sınırlı bir ömrü ve bu sınırlı ömür içinde öğrenebileceği belli başlı konular var. Hiç kimse, her şeyi bilemez. Zorlu bir meseleyle mücadele ederken başkalarının değerli yeteneklerine, bulunmaz tecrübelerine güvenmek ve o meseleyi birlikte yapmayı tercih etmek hayatınızı son derece kolaylaştıracaktır.
Yardım etmekten çekinmeyin:
Konuşmak, düşünmek, empati kurmak, hissetmek duygusal zekayı geliştirecektir ama kolları sıvayıp bir kişiye yardım etmeye karar vermek tüm bunlardan daha güçlü bir gelişimin önünü açacaktır. Zor durumda olan birine yardım etmek, saatlerce konuşmaktan daha güçlü bir eylemdir.
Kimse, kimseye muhtaç değildir. Fakat zorlu bir mesele üzerinde çalışan birini gördüğünüz zaman yapabileceğiniz her şeyi yapmak hem sizi hem de yardım ettiğiniz kişi olumlu etkileyecektir. Kimsenin sormasını bile beklemeyin, hatta siz de sormayın. Kollarınızı sıvayın ve bir insanın gününü güzelleştirin.
Özür dileyin:
Duygusal zeka kavramı ile yeni tanıştınız ve bir anda aslında daha önce pek hoş olmayan şeyler yaptığınızı hissetmeye başladınız, bu durumu küçük bir özür kurtaracaktır. Pardon, üzgünüm, kusura bakmayın, özür dilerim cümleleri gerçekten içten bir şekilde söylendiği zaman en katı buzları bile eritecektir.
Herhangi birinden özür dilemek hiç kimseyi alçaltmaz ya da karşı tarafı yüceltmez. Herkes için sabit olan doğru ve yanlışlar da yoktur. Doğru bildiğiniz bir şey eğer karşı tarafı üzdüyse, kırdıysa, rahatsız ettiyse karşı tarafa verdiğiniz değeri göstermenin en güzel yolu özür dilemektir.
Affedin:
Dünyaya pembe gözlüklerle bakmak mümkün değil. Siz ne yaparsanız yapın, sizi bilerek kırmak isteyecek insanlar mutlaka çıkacaktır. Böyle bir durumda kin gütmek, nefret etmek, intikam planları yapmak hatta o kişinin hayatını karartmaya çalışmak size hiçbir şey kazandırmadığı gibi uykularınızın kaçmasına neden olacaktır.
Kötü duygular yaranıza tuz basacak ve sizin canınızı daha çok yakacaktır. Affetmek, yaranızı hemen iyileştirmese bile pansuman olacaktır. Birini affetmek, ruhsal ve zihinsel dünyanızın iyileştiğinin ve daha da iyi olacağının bir işaretidir. Kendiniz için yapacağınız en iyi şeydir affetmek.
Kendiniz olun:
Bir kahve kupasında ya da bir tişört üzerinde yazan havalı bir slogandan çok daha fazlası: kendin ol! Uzman psikologlar bile bunun ne kadar zor bir şey olduğunu itiraf ediyorlar. İster istemez maskelerin ardına saklanarak sürdürüyoruz yaşamlarımızı.
Yine de kendiniz olmak, başkalarının kurduğu hapishanelerde mutsuz olmaktan daha iyidir. Kendiniz olmaktan kastedilen bencillik değil. Kendi gülümsemenizle, kendi gözyaşlarınızla, kendi duygularınız ve fikirlerinizle dünyayı aydınlatmaktır kendiniz olmak. Yıllarca aradığınız ışık, kendi özünüzde saklıdır belki de.
Hayatınızı her açıdan çok daha güzelleştirecek, uzmanların açıkladığı 12 duygusal zeka tavsiyesini sizin için anlattık. Belki hemen değil ama bu tavsiyelere kulak vermeye başladığınız ve hayatınızda uyguladığınız zaman çok daha huzurlu ve mutlu günler sizi ve çevrenizdekileri bekliyor olacak.