-
- Üyelik Tarihi
- 16 Eyl 2014
-
- Mesajlar
- 1,713
-
- MFC Puanı
- 6
Hedef psikologların, sosyologların, yaşam koçlarının ve danışmanların vazgeçilmez konularından bir tanesidir. Tüm bireysel gelişim uzmanları araştırmalarında ve danışan-danışman görüşmelerinde hedef çalışmalarına büyük ölçüde yer verir. Bunun sebebi kişiyi harekete geçirebilmektir çünkü tüm problemler hissedilen çaresizlikten dolayı durağan kalmaktan kaynaklanır. Danışan-danışman görüşmelerinde kişiye özgü tasarlanan hedefler onu yapabilen ve böylece başarabilen biri haline getirir. Elbette bu, önce danışana kazandırılan farkındalık, sonra danışanın bu farkındalıkla istemesi ve bu yolda emek sarf etmesi ile devam eder. Bu süreçte danışan ve danışman kendi rollerinin gerektirdiği şekilde el ele verir. Kurulan bu birliktelik sayesinde danışan, gittikçe artan bir ivmeyle kendini daha çok özgüvenli hisseder ve başarılı olacağına dair inancı gelişir. İlk adım her zaman farkındalıktır; istemekten önce gelir. Bir kişinin bir konuda dilediği değişimi gerçekleştirebilmesi için önce onunla ilgili farkındalık kazanması, daha sonra istemesi ve devamında harekete geçmesi gerekir. Aksi halde amacına ulaşması pek mümkün olmaz. Bir hedefi gerçekleştirebilmemiz için ilk olarak motive olmamız gerekir. Eğer kendimizi doğru motive edebilirsek hayallerimizdeki Küba gerçeğimiz olur. Bu ve devamında gelecek olan yazı Konya hayatınızı Kübaya dönüştürebilmek için kendinizi nasıl motive edebileceğinizi anlatacak. Bu uzun bir konu olduğu için motivasyon araçlarımızı bir sonraki yazıda paylaşacağım. Ancak önce hedef kavramını tek başına ele alarak başlamalıyız. Zira hayatımızdaki kavramların ne olduğunu tam anlamadan yola çıkmak, tutunduğumuz dalı yolun başında kesmek anlamına gelir. Bu nedenle öncelikle hedef kavramıyla empati kurup, daha sonra hedefe ulaştıran rehberlerden faydalanmak önümüzü açacak bir davranış olur. Böylece karşımıza çıkacak olan zorluklara karşı en başında tedbir alarak hedefe giden yolda kendi kalemize gol atmayı engellemiş oluruz.
Bu yazıyla beraber dilerseniz bu aşamada kendinize bir hedef belirleyebilir, bilgileri teoriden pratiğe geçirebilirsiniz ve böylece verilen stratejileri (motivasyon kaynağımız olan rehberler) uygulayabilir, kendinizdeki belki de hiç bilmediğiniz yapabilme potansiyelinize şaşırabilirsiniz. Belki de bazı hedeflerinizden, onlara aslında hiç ihtiyaç duymadığınızı anlayarak vazgeçebilirsiniz. Kararınız hangi yönde olursa olsun sizi temin ederim ki birazdan hedef kavramına bakış açınız değişecek. Öyleyse hazır mısınız? Haydi, başlayalım.
Hedef, yaşam enerjisi veren umuttur
Baskılanan, üzerinde otorite kurulan her insan bir süre sonra kendisinden ve çevresinden soğumaya başlar. Kızgınlık ve ortamdan kaçma isteği artarak dayanılamayacak bir boyuta gelir. Bir insanın var olan yeteneklerinin desteklenmemesi, onun kendisine olan güvenini ve değerini alt üst eder. Üzerinde kurulan dominantlık sevgiyi hissetmesini engeller. Eğer bu kişi böyle bir durum içerisinde olmasına rağmen hala akıl sağlığını koruyabiliyorsa yaşamını kurtarmanın peşine düşer. Böylece bir arayış başlar. Ne yazık ki bu arayış her zaman olumlu yollardan yapılmaz. Bazıları anlık zevklerle (alkol, uyuşturucu, bar eğlenceleri vb.) acısını dindirmeye çalışır, bazıları ise bir uzmandan destek almaya karar verir. Ve ne yazık ki bazıları en trajik yolu seçer; kendi yaşamına son verir. Bu, varlık sebebini başka kaynaklara bağlamış bir kişinin çaresizliğidir.
Gündemden hiç düşmeyen bir konudur intihar! Ne trajik bir acı! Bir insanın hazin sonu! İnsanın yüreğini acıtan bir olay! Her gün haberlerde ve hatta en yakınlarımızın hayatlarında yaşanan bir durumdur. Sözün bittiği yerdir. Peki, bir insan bu acı sona nasıl gelir? Bunun cevabı, kişinin yaşama dair en ufak bir umut kırıntısının dahi kalmamasıdır. İşte hedef bizi bundan korur. Hedef, insana umut verir. Bir insanın yaşamda yapmayı dileyebileceği, sabah gözünü açmasını sağlayacak, onu yatağından çıkarıp yaşamın içine katılmasına neden olacak güçlü bir arzusu yoksa, bu kişinin içinde umudun olmadığı büyük bir boşluk duygusu var demektir. Umut, en değerli yaşam enerjisidir. Umut, nefes alabilmeyi sağlar. Umudun bittiği yerde yaşam sona erer. İşte bu nedenle bir insanın hiçbir hedefinin kalmaması ona, yaşamı gereksiz kılar. Bu yüzden her insanın hedefi olmak zorundadır. Dikkat edilmesi gereken nokta boş umutlara bel bağlamamaktır. Gerçek ve gerçekleştirilebilecek hedefler planlanmalıdır. Aksi halde tek yaptığımız hayal kurmak olur. Bizi bundan koruyacak olan şey bir sonraki yazıda anlatacağım hedefin motivasyon araçlarıdır.
Peki, öyleyse hedef ne değildir? Niçin bazı hedeflerimize ulaşamıyoruz?
Hedef, bunca yıldır öğrendiğimiz 1 yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık ya da kısa vadeli ve uzun vadeli gibi bizi her zaman sonuca ulaştıran bir stratejiden ibaret değildir. Elbette bunlar da önemlidir ancak tek başlarına yeterli değildir. Bize daha güçlü motivasyon gereklidir. Aksi halde sadece bu zamanlamalar yeterli olsaydı hedeflerimizi gerçekleştirmek üzere bir hevesle çıktığımız yoldan bir süre sonra vazgeçmezdik. Bu nedenle her stratejide olduğu gibi diğer tüm stratejileri de geliştirmemiz gerekir. Hani derler ya; Her ilaç her hastaya deva olmaz. Stratejiler de böyledir. Yol alabilmemiz ve arzuladığımız noktaya gelebilmemiz için kendimize uyan rehberleri bulmalıyız. İşte ben de size bu rehberlerden bahsedeceğim. Ama hayır, size hedef stratejilerinin yetkilendirilmiş, detaylandırılmış, zamanı belirlenmiş olmalı gibi özelliklerinden bahsetmeyeceğim. Elbette bunlar da gerekli ancak yeterli değil. Zira bunları hepimiz ezberledik. Peki, ne kadar mutlu ve başarılı olduk? Elbette başarılı olanlarımız var ancak genele baktığımızda birçoğumuz stres altında. Stresten yaşanan rahatsızlıklar da cabası. O halde artık durdur vedönüştür düğmelerini aktifleştirmemiz gerek. Bunun için de bize yeni bir kan gerek. İşte bu kan yeni rehberleriniz olacak ve canınızı uyandıracak. O halde tazelenmeye hazır mısınız? Size bir dilek tutun demiyorum; bir hedef belirleyin. Yaşamınızda ne olsun? Neyi görmek, hissetmek, yaşamak istersiniz? Rehberleriniz hazır, peki ya siz?
Bir sonraki yazıda rehberlerimizle tanışmak üzere, umutla kalın
Yazar: Sosyolog Esma ÇERÇİL
Bu yazıyla beraber dilerseniz bu aşamada kendinize bir hedef belirleyebilir, bilgileri teoriden pratiğe geçirebilirsiniz ve böylece verilen stratejileri (motivasyon kaynağımız olan rehberler) uygulayabilir, kendinizdeki belki de hiç bilmediğiniz yapabilme potansiyelinize şaşırabilirsiniz. Belki de bazı hedeflerinizden, onlara aslında hiç ihtiyaç duymadığınızı anlayarak vazgeçebilirsiniz. Kararınız hangi yönde olursa olsun sizi temin ederim ki birazdan hedef kavramına bakış açınız değişecek. Öyleyse hazır mısınız? Haydi, başlayalım.
Hedef, yaşam enerjisi veren umuttur
Baskılanan, üzerinde otorite kurulan her insan bir süre sonra kendisinden ve çevresinden soğumaya başlar. Kızgınlık ve ortamdan kaçma isteği artarak dayanılamayacak bir boyuta gelir. Bir insanın var olan yeteneklerinin desteklenmemesi, onun kendisine olan güvenini ve değerini alt üst eder. Üzerinde kurulan dominantlık sevgiyi hissetmesini engeller. Eğer bu kişi böyle bir durum içerisinde olmasına rağmen hala akıl sağlığını koruyabiliyorsa yaşamını kurtarmanın peşine düşer. Böylece bir arayış başlar. Ne yazık ki bu arayış her zaman olumlu yollardan yapılmaz. Bazıları anlık zevklerle (alkol, uyuşturucu, bar eğlenceleri vb.) acısını dindirmeye çalışır, bazıları ise bir uzmandan destek almaya karar verir. Ve ne yazık ki bazıları en trajik yolu seçer; kendi yaşamına son verir. Bu, varlık sebebini başka kaynaklara bağlamış bir kişinin çaresizliğidir.
Gündemden hiç düşmeyen bir konudur intihar! Ne trajik bir acı! Bir insanın hazin sonu! İnsanın yüreğini acıtan bir olay! Her gün haberlerde ve hatta en yakınlarımızın hayatlarında yaşanan bir durumdur. Sözün bittiği yerdir. Peki, bir insan bu acı sona nasıl gelir? Bunun cevabı, kişinin yaşama dair en ufak bir umut kırıntısının dahi kalmamasıdır. İşte hedef bizi bundan korur. Hedef, insana umut verir. Bir insanın yaşamda yapmayı dileyebileceği, sabah gözünü açmasını sağlayacak, onu yatağından çıkarıp yaşamın içine katılmasına neden olacak güçlü bir arzusu yoksa, bu kişinin içinde umudun olmadığı büyük bir boşluk duygusu var demektir. Umut, en değerli yaşam enerjisidir. Umut, nefes alabilmeyi sağlar. Umudun bittiği yerde yaşam sona erer. İşte bu nedenle bir insanın hiçbir hedefinin kalmaması ona, yaşamı gereksiz kılar. Bu yüzden her insanın hedefi olmak zorundadır. Dikkat edilmesi gereken nokta boş umutlara bel bağlamamaktır. Gerçek ve gerçekleştirilebilecek hedefler planlanmalıdır. Aksi halde tek yaptığımız hayal kurmak olur. Bizi bundan koruyacak olan şey bir sonraki yazıda anlatacağım hedefin motivasyon araçlarıdır.
Peki, öyleyse hedef ne değildir? Niçin bazı hedeflerimize ulaşamıyoruz?
Hedef, bunca yıldır öğrendiğimiz 1 yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık ya da kısa vadeli ve uzun vadeli gibi bizi her zaman sonuca ulaştıran bir stratejiden ibaret değildir. Elbette bunlar da önemlidir ancak tek başlarına yeterli değildir. Bize daha güçlü motivasyon gereklidir. Aksi halde sadece bu zamanlamalar yeterli olsaydı hedeflerimizi gerçekleştirmek üzere bir hevesle çıktığımız yoldan bir süre sonra vazgeçmezdik. Bu nedenle her stratejide olduğu gibi diğer tüm stratejileri de geliştirmemiz gerekir. Hani derler ya; Her ilaç her hastaya deva olmaz. Stratejiler de böyledir. Yol alabilmemiz ve arzuladığımız noktaya gelebilmemiz için kendimize uyan rehberleri bulmalıyız. İşte ben de size bu rehberlerden bahsedeceğim. Ama hayır, size hedef stratejilerinin yetkilendirilmiş, detaylandırılmış, zamanı belirlenmiş olmalı gibi özelliklerinden bahsetmeyeceğim. Elbette bunlar da gerekli ancak yeterli değil. Zira bunları hepimiz ezberledik. Peki, ne kadar mutlu ve başarılı olduk? Elbette başarılı olanlarımız var ancak genele baktığımızda birçoğumuz stres altında. Stresten yaşanan rahatsızlıklar da cabası. O halde artık durdur vedönüştür düğmelerini aktifleştirmemiz gerek. Bunun için de bize yeni bir kan gerek. İşte bu kan yeni rehberleriniz olacak ve canınızı uyandıracak. O halde tazelenmeye hazır mısınız? Size bir dilek tutun demiyorum; bir hedef belirleyin. Yaşamınızda ne olsun? Neyi görmek, hissetmek, yaşamak istersiniz? Rehberleriniz hazır, peki ya siz?
Bir sonraki yazıda rehberlerimizle tanışmak üzere, umutla kalın
Yazar: Sosyolog Esma ÇERÇİL