Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hanefi Fıkhı Açısından Kertenkele Öldürmek sevap mıdır?

Kaf_Dağı

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    9 May 2015
  • Mesajlar
    267
  • MFC Puanı
    49
Hanefi Fıkhı Açısından Kertenkele Öldürmek sevap mıdır?

A)Kertenkelenin öldürülmesi hakkındaki klasik görüş ve Cübbelİ Ahmed Hoca'nın hadisler üzerinden verdiği cevabın yetersizliğinin irdelenmesi:

Kertenkele'nin Öldürülmesi
1.Amir b. Sa'd'in babasından demiştir ki: Rasûlullah (s.a.), zehirli kertenkelenin öldürülmesini emretti ve ona Füveysik: fasıkcık adını verdi. [Buharî, bedü'l-halk 15, enbiya 8; Müslim, selam 142. 144; Nesâî, men'asik 115; İbn Mace. sayd" 12; Darımı, edahi 72; Ahmed b. Hanbel, I. 176. VI. 421. 426.Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/622.]

2. Hz. Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sa.) şöyle buyurmuştur:
Her kim zehirli kertenkeleyi bir vuruşta öldürürse ona şu ve şu kadar sevap vardır. Kim de onu ikinci vuruşta öldürürse ona birinci*den aşağı olmak üzere şu ve şu kadar sevap vardır. Kim üçüncü vu*ruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere şu ve şu kadar se*vap vardır.[ Müslim, selam 146; Tirmizî, sayd 12; Ahmed b. Hanbel, I, 420, II, 355.Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/622.]
3.Hz. Ebu Hüreyre'den Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Zehirli kertenkeleyi) İlk vuruşta (öldüren kimse için) yetmiş sevap vardır."[ Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/622-623]

Açıklama
el-Vezeğa: "Sâmm abraş" da denilen alaca ve zehirli kertenkelelerdir.[ Mütercim Asım, Tercümetu'l-Kamus, II, 722; el-Mu'cemu'l-Vasit s. 1029., Çağrı Yayınla*rı, 1986.] Halk onun zararlı böceklerden olduğunda ittifak etmişlerdir.[ Abdurrahman ibn İbrahim eterdi, tere. Hayatu'l-Hayvan, II, 308.] Bu ha*şere hakkında Şafiî ilimlerinden Kemalüddin Dümeyrî "Hayatü'l-Hayvan" isimli eserinde şöyle diyor: "Zehirli keler, sağırdır derler.
Sağır ol*masına sebep İbrahim aleyhisselâm üzerine ateşi üfürüp alevlendirirdi. Bu sebepten sağır ve abraş (alaca) oldu. Zehirli kelerin (kertenkelenin) tabiatı böyledir ki içinde zaferan kokusu olan eve girmez. Yılan ile arasında ülfet vardır. Akrep ile dokuzlan böceğinin arasında ülfet olduğu gibi."[ a.g.e. 11,310.]Ahmed b. Hanbel'in Hz. Aişe'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöy*le deniliyor. "Hz. Aişe'nin evinde dayalı bir süngü vardı. Bu kendisine so*ruldu da şunları söyledi:"Biz onunla kertenkele öldürürüz. Çünkü Peygamber (s.a.) haber ver*di ki: İbrahim (a.s.) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar onu söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele buna katılmamıştır. Çünkü o ate*şi üfürmüştür. Bu sebepten Peygamber (s.a.) onun öldürülmesini emir bu*yurmuştur."[İbn Mâce, sayd 12; Ahmed b. Hanbel, VI, 83, 109, 217.]Yine Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre Beyt-i Makdis (Kudüs) yan*dığı vakit kertenkeleler ateşi üfürmüşlerdir.[ A.b. İbrahim tere. Hayatu'l-Hayvan, II, 308.]Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, zehirli keler, zehirli ve zararlı olduğu için, Hz. Fahr-i Kainat efendimiz onu yoldan çıkan anlamına ge*len "fasık" sıfatıyla sıfatlandırmış, vücut itibariyle küçük olduğu için de ona "küçük fasık" anlamına gelen "füveysika" ismini vermiş ve bu özel*liğinden dolayı da onun öldürülmesini emretmiştir...İzzüddin b. Abdisselâm'ın "Emâli" isimli eserindeki şu açıklamasına göre söz konusu zehirli kelerleri bir vuruşta öldürenin ikinci vuruşta öldürmekten daha faziletli olması; "şüphesiz Allah her şeyde iyiliği farz kılmıştır. O halde siz öldürdüğünüz vakit öldürmeyi iyi yapın..."[ Müslim, sayd 57, Ebu Davud, edahi 11; Tirmizî diyat 14; Nesâî, Dahaya 22, 26-27,45, 51-54, İbn Mâce, zebaih 3; Darımı, edahi 10.] hadisinin kapsamı içine girebileceği gibi , "Siz hayır işlerde yarı*şın..."[ Bakara (2), 148; Ali İmran (3), I 14] âyet-i kerimelerinin kapsamlarına da girebilir. Ayrıca "kerten*keleyi ilk vuruşta öldürene yetmiş sevap vardır" mealindeki (3) nolu hadis-i şerifle, Müslim'in rivayet ettiği: "Her kim bir vuruşta bir kertenkele öldürürse ona yüz sevap yazılır"[ Müslim, selam 147.] mealindeki hadis-i şerif arasında da bir çelişki yoktur. Çünkü:
1. Usulda ma'lum olduğu üzere bir meselede belli bir sayının zikredil*miş olması daha fazlasının hak edilmiş olmasına mâni değildir.Bu itibar*la bir kimseye yetmiş sevabın verileceğinden bahsedilmesi o kimsenin yetmişten fazla sevap almasına mani değildir.
2. Önceden yüce Allah kertenkeleyi bir vuruşta öldürene amelinin kar*şılığı olarak yetmiş sevap verileceğini bildirmişken, sonradan otuz sevap daha ihsan ederek kertenkeleyi bir vuruşta öldürene toplam yüz sevap ve*rileceğini Rasûlüne bildirmiş olabilir.
3. Kertenkeleyi ilk vuruşta öldüren kimselerin ihlâsları farklı olacağın*dan onlara verilecek sevapların da ihlâsları nispetinde yetmiş ila yüz se*vap arasında değişmesi mümkündür.

Keler-Kertenkele
Arapça "dabb" diye anılan keler ve kertenkele sürüngenler takımındandır. Bunların birçok çeşitleri bulunuyor: Yeraltında yaşayanları, ağaç üzerinde yaşayanları, suda yüzenleri yani su yüzeyinde koşanları vardır. Renk değiştirme kabiliyetinde olan bukalemun gibi türleri vardır. Keler-kertenkeleler genellikle küçük böcekleri yiyerek geçinirler. [Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri, Uysal Kitabevi]
Konuyla İlgili Hadisler
1.îbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayette, Halîd b. Velid'in ona şöyle haber verdiği belirtilmektedir: Hali d b. Velîd (r.a.) Resûlüllah (a.S Efendimizle beraber Meymune'nin (r.a.) evine girmişler -ki bu hanım hem İbn Abbas'ın, hem de Hâlid'in teyzesi oluyordu.Meymune'nin yanında güneşte pişirilmiş bir kertenkele bulunu*yordu. Bunu, onun kızkardeşi Hufeyde binti Haris, Necd'den göndermişti. Meymune de o kertenkeleyi Resulullah'a (a.s.) takdim etti. Peygamberimiz (a.s.) elini ona doğru uzatırken orada hazır bulunan kadınlardan biri şöyle dedi: "Neyi takdim ettiğinizi Resûlüllah'a (a.s.) haber versen ya?" Onlar da: "Bu, keler etidir" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz elini (sofradan) kaldırıp çekti. Halid b. Velid (r.a.): "Ya Resûlallah! Keler haram mıdır?" diye sordu. Resûlüllah (a.s.) ona şu cevabı verdi: "Hayır, haram değildir. Ancak benim kavmimin toprağında (bu tür) keler mevcut değildir. O bakımdan onu yemeyi kendim için hoş görmüyorum!"Halid devamla diyor ki: "Onu kendime doğru çektim ve yedim. Resûlüllah (a.s.) da bana bakıyordu, ama beni ondan men'etmedi." [ Buharî/zebayih: 33, et'ime: 10. Müslim/sayd: 44. Ebû Dâvud/et'ime: 27. Ta-berânî/isti'zan: 10]
2.îbn Ömer (r.a.) dan yapılan rivayette, adı geçen diyor ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den keler-kertenkele hakkında soruldu. Efendimiz sorana şu cevabı verdi: "Ondan yemiyorum ve haram da kılmıyorum." [Müslim/sayd: 39, 40. Tirmizî/et'ime: 3. Ebû Dâvud/et'ime: 27. Dâremî/sayd: 8. Nesâî/sayd: 26. Ahmed: 2/9, 10]
3.Diğer bir rivayette ise îbn Abbas şu bilgiyi vermiştir:"Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bir grup insan bulunuyordu ki Sa'd da onların arasında idi. Derken kertenkele eti getirdiler. Getirenin kadınlarından biri "o kertenkele etidir" diye seslendi. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz: "Sizler yiyiniz, çünkü gerçekten o helâldir. Ancak o benim yiyeceğim değildir" buyurdu. [Buharî/sayd: 6. Müslim/sayd: 42, 47. İbn Mâce/sayd: 16. Nesâî/sayd:.26 Ah*med: 1/326]
4.Câbir (r.a.) den yapılan rivayette, Ömer b. Hattab (r.a.) kertenkele hakkında şunu söylemiştir: "Şüphesiz Resûlüllah (a.s.) Efendimiz onu haram kılmamıştır. Sonra Ömer (r.a.) devamla şöyle demiştir: "Şüphesiz ki Allah bununla nice kimselere fayda sağlamıştır. Hem genellikle çobanların yiyeceği de kertenkeledir. Eğer şu anda yanımda olsaydı ondan yerdim." [Müslim/sayd: 49, 50. İbn Mâce/sayd: 16. Ahmed: 3/5, 342]
5.Yine Cabir (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir:"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e keler getirildi. Onu yemekten kaçındı ve şöyle buyurdu:"Bilemiyorum belki meshe uğrayan yani insan iken hayvan şekline dönüştürülen geçmiş asırda ki yaşayanlar olabilir." [Müslim/sayd: 26. ibn Mâce/sayd: 16. Ahmed: 3/41]
6.Ebû Said (r.a.)'den yapılan rivayette: Bedevilerden biri Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e geldi ve şöyle sordu: “Doğrusu ben genişçe keler-kertenkele vadisinde bulunuyorum ve kertenkele çoluk-çocuğumun genellikle yiyeceği olarak bulunuyor?" Peygamber (a.s.) Efendimiz ona cevap vermedi. Biz o bedeviye sorunu tekrar et dedik. O da tekrar sordu ve üç defa tekrarladı ve her üç, defasında da Resûlüllah (a.s.) onacevap vermedi. Sonra üçüncü defasında (biraz sustuktan sonra) Resûlüllah (a.s.) Efendimiz o bedeviye seslenerek şöyle buyurdu: 'Ya bedevi, şüphesiz ki Cenâb-ı Hak İsrail oğullarından bir kabile, bir kola gazabda bulunup onları yeryüzünde yüzü koyun hareket eden canlılara çevirdi. Bilemiyorum, belki de bu kertenkeleler onlardan olabilir. O bakımdan ben bundan yemiyorum ve yenilmesini de men'etmiyorum." [Ahmed: 3/3,19, 62. İbn Mâce/sayd: 16] Oysa Resûlüllah (a.s.)
Efendimiz'den rivayet edilen sahih hadîslerde meshedilenlerin hiçbir nesli olmadığı belirtilmiştir. Tabii vahiy inmeden önce Resûlüllah (a.s.) bu konuda fazla bir şey bilemez. Onun kertenkele hakkındaki bu tereddüdü vahiy inmeden önce olmuştur.

[Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri, Uysal Kitabevi: 6/]

Hadislerin Işığında Müctehidlerin Görüş ve İstidlalleri

a) Hanefîlere göre, akıcı kanı olmayan yılan, akrep, çıyan ve karada yaşayan diğer bütün haşerat, fare, maymun, kirpi, keler-kertenkele ve benzeri canlılar haramdır yenilmez. Ancak Şâfiilere göre, keler-kertenkele helâldir yenilir.Hanefîler keler-kertenkele konusunda ilgili hadîslerle değil, A'raf sûresi 157. âyette geçen şu cümleyi delil olarak seçmişlerdir: "Onlara temiz, iyi faydalı şeyleri helâl kılar. Habâisi (her türlü murdar, kötü, zararlı şeyleri) haram kılar."Şüphesiz imam Ebû Hanîfe'nin bu meselede belirtilen âyeti delil seçmesinin bazı sebepleri söz konusudur: Ya bu konudaki sahih hadîsler kendisine ulaşmamıştır. Veyahut haber-i ahad kapsamında olduğundan bunlarla istidlal etmemiştir. Ancak ikinci şık biraz zayıftır. Zira keler-kertenkele hakkındaki rivayetlerin çokluğu onu şöhret derecesine ulaştıracak sayıdadır.Hicrî beşinci, altıncı, yedinci yıllarında ve bu yıllardan sonra kendi mezhep imamlarının görüş ve içtihadının isabetini ortaya koymak isteyen fukaha, imam Ebû Hanîfe'nin kertenkele hakkındaki görüş ve içtihadına şu rivayeti de delil olarak göstermişlerdir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e kertenkele eti hediye edildi. O bunu yemekten kaçındı. Derken bir dilenci çıkageldi. Hz. Aişe (r.a.) bu eti o dilenciye yedirmek istedi. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ona: 'Yemediğin bir şeyi ona mı yediriyorsun?' buyurdu. [Kâsânî/Bedayi': 5/36, 37. Beyrut: 1394] Bu rivayetin sıhhati üzerinde duranlar olmuştur. Aynı zamanda Resûlüllah'ın (a.s.) o etten yemesi ve Hz. Aişe'nin (r.a.) onu bir dilenciye vermek istemesi ve buna karşı Resûlüllah'ın "yemediğin bir şeyi ona mı yedirmek istiyorsun" ifadesi, kertenkele etinin haram olduğuna delâlet etmemektedir. "Gerçek iyilik ve hayra erişemezsiniz, tâ ki sevdiğinizi infak etmedikçe" mealindeki Al-i İmrân 92. âyetine işarettir.

b) Şâfîîlere göre, karada yaşayan hayvanlardan davarlar, at, yabanî sığır, yabanî eşek, geyik, ceylan, sırtlan, keler-kertenkele, tavşan, tilki, arap tavşanı, vizon, sansar, samur eti helâldir. Katır, evcil eşek ve yırtıcı parçalayıcı yan dişi olan her canavar, yırtıcı parçalayıcı tırnakları ve gagası olan her kuş haramdır. [el-Gamrâvî/es-Siracü'l-Vehhac: 565. Mısır: 1352-1933]
c) Hanbelîlere göre de sırtlan ve keler-kertenkele helâldir, eti yenilir. Sırtlan'ın mubah olduğu Sa'd, Ömer, Ebu Hüreyre, Urve b. Zübeyr, İkrime ve İshak'dan (r.a.) rivayet edilmiştir. Ancak bu hayvan hakkında çok farklı rivayetler mevcuttur. Nitekim İmam Ebu Hanîfe, İmam Mâlik ve imam Sevrî bunun haram olduğunu belirtmişlerdir. [Bilgi için bkz: Şemsüddin İbn Kudama/eş-Şerhü'l-Kebîr: 11/82, 83] Keler-kertenkele ise ilim adamlarının çoğuna göre mübahtır. Ömer b. Hattab, İbn Abbas, Ebû Saîd (r.a.)'den yapılan rivayete göre, bu zatlar da kelere-kertenkeleye cevaz vermişlerdir. Yani bunlara göre bu hayvanın eti mubahtır, yenilir. İmam Mâlik, Leys, İmam Şâfii ve ibn Münzir de aynı görüştedirler. İmam Sevrî ile İmam Ebû Hanîfe'ye göre haramdır yenilmez.Şüphesiz iki tarafın da görüşlerinin isabetini ortaya koyan delilleri bulunuyor. Nitekim Resûlüllah'tan (a.s.) ve bir de Hz. Ali (r.a.) den kelerin-kertenkelenin yenilenmeyeceğine dair rivayet vardır. [Bilgi için bkz: Şemsüddin ibn Kudama/eş-Şerhü'l-Kebîr: 11/84, 85.Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri, Uysal Kitabevi: 6/]
Tahliller ve Rivayetler

1 nolu îbn Abbas hadîsi sahîh olup istidlale salihtir. Hadîs, kelerin-kertenkelenin mubah olduğuna delâlet etmektedir. Ancak Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bu hayvanı yemeyi kendine hoş görmemiştir.
Ümmetini ise bu hususta serbest bırakmıştır. Bundan çıkaracağımız netice şöyledir: Aç kalındığında, aile hayvanı ete fazla ihtiyaç hissettiği zamanlarda keler-kertenkele yenilebilir. Bolluk günlerinde ise yenilmemesi daha uygun olur. Özellikle çölde yaşayanlar, dağlık kesimlerde oturanlar zaman zaman buna ihtiyaç duyarlar.Takdim edilen kertenkele etini Resûlüllah'ın (a.s.) yemeyip elini geri çekmesi ve yanında duran Halid b. Velid'in onu yemesine Resûlüllah'ın (a.s.) engel olmaması bu hayvanın helâl olduğuna yeterli delil sayılır.2 nolu İbn Ömer Hadisi de sahihtir. Kelerin-kertenkelenin mubah olduğuna delalet

etmektedir. Ancak Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bundan biraz tiksinip yememiştir.

4 nolu Câbir rivayeti de sahihtir. Hz. Ömer'in (r.a.) kertenkele etinin mübah olduğuna dair görüşünü yansıtmaktadır. Çobanlardan çoğunun da bu hayvanın etini yiyerek geçindikleri bildiriliyor.5 no'lu Câbir hadisi üzerinde duranlar olmuştur. Zira mesha uğrayanların yani insan iken hayvan şekline dönüştürülenlerin neslinin olmadığına delâlet eden sahîh hadîsler mevcuttur. Diğer bir ihtimal ise, Resûlüllah'm (a.s.) kertenkelenin mesha uğrayan önceki karnilerden bir karın olduğunu kesin biçimde ifade etmeyip "leâlle" kelimesiyle ifade etmiştir. Bu da, belirtilen hususta kendisine bir vahiy inmediğine ve sadece öyle sandığına delâlet etmektedir. Nitekim İmam Kurtubî de bu hadîsi belirttiğimiz şekilde yorumlamıştır. "Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak mesha uğrayan için bir nesil var kılmamıştır" [Müsned-i Ahmed: 1/390-Neylül-Evtar: 8/136] mealindeki hadîs açık biçimde mesha uğrayanların neslinin devam ettirilmediğine delâlet etmektedir.Ebû Sâid hadisiyle Câbir hadisi aynı mana ve hüküm üzerinde birleşmektedir. Resûlüllah (a.s.) bu konuda kendisine vahiy indirilmeden önce bu hayvan hakkında kendi zannına göre bir yorumda bulunmuş ve sonra vahiy gelince bu yorumundan vazgeçmiştir. İbn Abbas,(r.a.) ile Ömer'in (r.a.) hadisleri buna açık şekilde delalet etmekte ve meshle ilgili hadislerin hükmünün kaldırıldığını göstermektedir.Müslim ve Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettikleri bir diğer hadiste bizim bu yorumumuzu kuvvetlendirir anlamda şöyle buyrulmuştur: "Şüphesiz ki Allah bir kavmi helak etmeye veya azap etmeye görsün, artık onların neslini bırakmaz."Böylece kelerin meshedilen bir kavmin devam eden nesli olduğu söz konusu olmaktan çıkıyor.Diğer bir hadîste ise bu husus çok açık ve net biçimde şöyle açıklanmıştır: "Şüphesiz Allah (c.c.) mesih için bir nesil, onu takip eden bir soy meydana getirmemiştir. Maymunlar ve domuzlar mesh olayından önce de vardı..."[ Müsned-i Ahmed: 1/413, 466 Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri, Uysal Kitabevi: 6/]
Çıkarılan Hükümler

1- Hanefîlere göre, keler-kertenkele haramdır , eti yenilmez.
2- Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bazı şeyleri mübah kıldığı halde kendisi o şeylerden yememiştir. Bu da O'nun peygamberlik derecesiyle ilgili bir husustur. Nitekim Tebuk seferine çıktığında Semûd Kavminin helak edildiği topraktan geçerken oradaki sudan içmemiş ve içilmesini de pek uygun görmemiştir. Bu, putperest zalim bir kavmin ne kadar tiksindirici ve üzücü olduğuna bir işaret sayılır
3- İmam Şafiî, İmam Mâlik, İmam Ahmed, İmam Leys, îbn Münzir ve bu kanaatte olan ilim adamlarına göre keler, kertenkele helâldir eti yenilir.

4- Kertenkele meshe uğratılmış bir kavmin nesli ve devamı değildir.Domuz, maymun, keler mesh olayından önce de mevcut idiler.
5- Keler-Kertenkele, çok fakir olup çölde, dağda yaşayan ve normal şekilde et bulamayan kimseler için bir dayanaktır. Tiksinmedikleri taktirde yiyebilirler.
6- Sırtlan, sansar, tilki, arap tavşanı (yabani fare) benzeri hayvanlar Hanefîlere göre haramdır yenilmez. Safilere göre mübahtır yenilir.
10- Hanbelîlere göre de sırtlan, ve kertenkele mübahtır yenilir.
[ Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri, Uysal Kitabevi: 6/]
 
Üst Alt