Tatarcık
Konu
Tatarcık (1939), Halide Edipin, fakir bir köyün fakir insanlarını işlediği bir roman. Suat Dervişin o yıllardaki değerlendirmesiyle; Tatarcık, Müellifin iddia ettiği gibi kendi neslinden herhangi bir Türk kızının ayrı ayrı ve biraz da aykırı cephelerini nefsinde toplamış olan genç bir mahluk değildir.
O daha fazla Poyraz köyünün müsbet tipi, müellifin genç Türk kızlarına, hatta genç Türk erkeklerine örnek olarak vermek istediği bir numunedir. O, bu köy halkının en basitinden en yükseğine bilaistisna hepsini şaşırtmaktadır. Hayatını çalışarak kazanan, kolej / üniversite tahsili yapmış, zenginlerin yalılarında İngilizce dersi veren, köy yollarında bisikletiyle dolaşan, köylüye davranış adabı öğreten, Türk münevverinin memleketi medenileştirmek için yapacağı savaşın ancak bundan ibaret olduğunu zanneden bir genç kızdır
Halkın hakiki ıstırap ve hayatı bütünüyle gösterilemediği için sadece hayatın üst yüzünü gösteren Tatarcık, Halide Edipin bütün romanlarında hayalini kurduğu; Batı kültürüyle Doğu geleneklerini -şeklen- birleştiren kadın tipidir. Romanlarda idealize edilen kadın öğretmen tiplemeleri, gerçekten de Cumhuriyet kadını için bir model oluşturmuştur.
Özet
Osman Kaptan ve Lalezar Hanımın tek kızı olan Tatarcık lakaplı La-le, ailesiyle beraber Boğazın Karadenize bakan yamacındaki Poyraz köyünde yaşamlarını sürdürmektedir. Toplum tarafından pek sevilme-yen baba, Tatarcık on üç yaşında iken vefat eder.
Babasız kalan Ta-tarcık, insanlardan uzaklaşıp içine kapanır. Köyde dışlanan Tatarcık, buna tepki olarak okuyup İngilizce öğretmeni olur. Maddî durumu dü-zelince bulunduğu toplumda farklı bir yaşantı sürecine girer. Aslında liseyi bitirdikten sonra aldığı bisikletle toplum nezdinde yadırganma-ya başlamıştır. Eskiden konaklara ve yalılara sahip olan bazı İstan-bullular, Cumhuriyet devrindeki sosyal değişmelere ayak uydurama-dıkları için, eski konaklarını ve yalılarını satarak gözden uzak olan bu sahil köyüne yerleşirler.
Köye sonradan yerleşen bu gruba İngilizce ders veren Tatarcık, bisikletiyle geçtiği yolu kapatan Kör İsmaille tartışır. Tatarcık, kendisine takılmak isteyen Kübik Palasın sahibi Sungur Baltayı da köylülerin gözü önünde paylar. Köylüler, genç kız-lar ve ev hanımları tarafından eş olmaya uygun görülmeyen Tatarcık, çeşitli kıskançlıklara ve engellere rağmen, duygularında samimi olan Receple nişanlanır.
Şahıslar ve Olaylar
Tatarcıkda olaylar, Boğazın Karadeniz yakınlarındaki Poyraz Köyünde geçmektedir. Romanın aslî tipi, asıl adı Lâle olan Tatarcıktır. Eserde imparatorluk Türkiyesinden Cumhuriyet devrine geçişte, eski-yeni çatışmasında bilginin önemine inanan Lâlenin şahsında yeninin zaferi üzerinde durulur.
Romanda iki mekân vardır. Biri genelde halkın yaşadığı Poyraz Köyü, diğeri de Feridun Paşa Korusudur.
Konu
Tatarcık (1939), Halide Edipin, fakir bir köyün fakir insanlarını işlediği bir roman. Suat Dervişin o yıllardaki değerlendirmesiyle; Tatarcık, Müellifin iddia ettiği gibi kendi neslinden herhangi bir Türk kızının ayrı ayrı ve biraz da aykırı cephelerini nefsinde toplamış olan genç bir mahluk değildir.
O daha fazla Poyraz köyünün müsbet tipi, müellifin genç Türk kızlarına, hatta genç Türk erkeklerine örnek olarak vermek istediği bir numunedir. O, bu köy halkının en basitinden en yükseğine bilaistisna hepsini şaşırtmaktadır. Hayatını çalışarak kazanan, kolej / üniversite tahsili yapmış, zenginlerin yalılarında İngilizce dersi veren, köy yollarında bisikletiyle dolaşan, köylüye davranış adabı öğreten, Türk münevverinin memleketi medenileştirmek için yapacağı savaşın ancak bundan ibaret olduğunu zanneden bir genç kızdır
Halkın hakiki ıstırap ve hayatı bütünüyle gösterilemediği için sadece hayatın üst yüzünü gösteren Tatarcık, Halide Edipin bütün romanlarında hayalini kurduğu; Batı kültürüyle Doğu geleneklerini -şeklen- birleştiren kadın tipidir. Romanlarda idealize edilen kadın öğretmen tiplemeleri, gerçekten de Cumhuriyet kadını için bir model oluşturmuştur.
Özet
Osman Kaptan ve Lalezar Hanımın tek kızı olan Tatarcık lakaplı La-le, ailesiyle beraber Boğazın Karadenize bakan yamacındaki Poyraz köyünde yaşamlarını sürdürmektedir. Toplum tarafından pek sevilme-yen baba, Tatarcık on üç yaşında iken vefat eder.
Babasız kalan Ta-tarcık, insanlardan uzaklaşıp içine kapanır. Köyde dışlanan Tatarcık, buna tepki olarak okuyup İngilizce öğretmeni olur. Maddî durumu dü-zelince bulunduğu toplumda farklı bir yaşantı sürecine girer. Aslında liseyi bitirdikten sonra aldığı bisikletle toplum nezdinde yadırganma-ya başlamıştır. Eskiden konaklara ve yalılara sahip olan bazı İstan-bullular, Cumhuriyet devrindeki sosyal değişmelere ayak uydurama-dıkları için, eski konaklarını ve yalılarını satarak gözden uzak olan bu sahil köyüne yerleşirler.
Köye sonradan yerleşen bu gruba İngilizce ders veren Tatarcık, bisikletiyle geçtiği yolu kapatan Kör İsmaille tartışır. Tatarcık, kendisine takılmak isteyen Kübik Palasın sahibi Sungur Baltayı da köylülerin gözü önünde paylar. Köylüler, genç kız-lar ve ev hanımları tarafından eş olmaya uygun görülmeyen Tatarcık, çeşitli kıskançlıklara ve engellere rağmen, duygularında samimi olan Receple nişanlanır.
Şahıslar ve Olaylar
Tatarcıkda olaylar, Boğazın Karadeniz yakınlarındaki Poyraz Köyünde geçmektedir. Romanın aslî tipi, asıl adı Lâle olan Tatarcıktır. Eserde imparatorluk Türkiyesinden Cumhuriyet devrine geçişte, eski-yeni çatışmasında bilginin önemine inanan Lâlenin şahsında yeninin zaferi üzerinde durulur.
Romanda iki mekân vardır. Biri genelde halkın yaşadığı Poyraz Köyü, diğeri de Feridun Paşa Korusudur.