Halide Edib ADIVAR-Kalp Ağrısı
KİTABIN ADI.................: Kalp Ağrısı
KİTABIN YAZARI............: HALİDE EDİB ADIVAR
YAYIM EVİ.....................: ÖZGÜR YAYINLARI
ADRESİ........................: ANKARA CAD.31/2 ÇAĞALOĞLU-İST.
BASIM YILI...................: 2000
KİTABIN KONUSU : Kitabın konusu beş insanın bir birlerine karşı besledikleri sevginin saygının bazen tam tersine dönüşüp kine bazen de katmerli şekilde artışı olmuştur.
ÖZET: Romanımız kitabın kahramanlarından Zeynep ile doktor babasının konuşmasıyla daha doğrusu Zeynepin babasına hikayesini anlatmasıyla başlar.
Zeyne hikayesinin adını kalpağrısı olarak koymuştur çünkü bu onun için gerçektende bir kalp acısıdır.
Zeyno babası gibi doktor olan Saffetten hoşlanmaktadır bu duygusallık aşktan öteye zihinde canlanan bir fırtınadır yani Saffete duyduğu saygı çok üst seviyededir. Ayrıca bunlar resmi olarak da nişanlılardır. Hikayemizin başlangıcı Zeynepin canından çok sevdiği Azizelerde gercekleşir: Azize, Zeynepe herkesin deyimiyle Zeynoya, platonik olarak nitelendirdiği aşkı ve aynı zamanada akrabası olan zabit (Bnb) Hasandan bahseder ve onun geleceğini söyler, onunla tanıştırır. Bu saatten sonra Zeynonun kalp ağrısı başlar. Çünkü Zeyno ile Hasanın aşkları için bu bir başlangıç teşkil edecektir. Günler geçer Zeyno ile Saffet birbirlerine daha da yaklaşırlar ama zeyno bu ilişkinin bir sonuca bağlanamayacağını bilmekte ve bu yüzden de çeşitli buhranlara girmektedir. Sonuçta Zeynoda bi rahatsızlık baş gösterir. Bu olay üzerine Saffet Zeynoyu Ayastefanostaki evlerine dinlenmelesi için götürür. Bir müddet sonra Hasan ile Azize buraya onu ziyaret için gelirler artık her gün Zeyno ile Hasan birlikte ava gitmektedirler. Bir gün yine bir avda Hasan, Zeynoya evlenme teklif eder. Cevapsız kalan bu tekliften sonra hasan Azizeye onunla evlenmeyeceğini söylüyor. Bu olayın ardından Hasan Zeyno ya tekrar evlenme teklifediyor. Bu olayın ardından Zeyno nişan yüzüğünü boynuna asıyor ve Saffete kararını babası gelince vereceğini söylüyor.(Babası orada değildir ve hikayesini babasına, Ayastefonosa gidinceye kadarını anlatır diğer olaylar daha sonra gerçekleşir. Zaten bu sırada Azizenin kıskançlık kırizleri tutmuştur ve çok ciddi anlamda hasta olmuştur. Doktorluk görevi ise Saffete düşmüştür. Saffet bir süre sonra Zeynonun yanına gelir ve Azizenin iyileştiğini söyler ve onu görmeye giderler. Orada garcekleri öğrenir ve Azizenin kıskançlıktan dolayı intihara kalkıştığını öğrenir. Azizenin refakatini yaptığı birgün Azize olanları anlatır ve Hasandan bahseder. Zeyno da Azizeye Hasanın onun olduğunu ve onu elinden almayacağına sözverir. Bu olayın ardından Zeyno, Hasan ile bu işin olmayacağından bahseder ve bunun üzerine Azize ile Hasan evlenirler. Bu sürede Azizenin rahatsızlığı devam etmiştir ve iyleşmesi için İsviçreye gitmesi gerekmiştir. Evlendikten sonra Hasan izin alarak Viyanaya giderler. Viyanadan Azize Zeynoya mektuplar yazar nekadar saadetli olduğundan bahsediyor.Ancak busefer de orada Dora isminde babasının aradaşının kızını kıskanıyor. Günler geçip gider ama Hasan, Zeynoyu unutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir ama mektubu göndermez. Tam mektubu yazarken odaya Dora girer ve Hasan olayı Doraya anlatır ve ona karşı da çeşitli duygularından bahseder. Bu duygular Dora tarafından olumlu karşılanır. Bu ilişki devam ederken bir gün Azize ikisini Doranın odasında bulur ve iyiden iyiye Azizenin kıskançlık kırizi artar. Bu arada Hasannın 1 ay izini kalmıştır ve şarka tayini çıkmıştır. Bunların hepsini Azize mektubunda Zeynoya anlatır.
Zeynep ile babası evde konuşur iken eve babasının arkadaşı Miralay Muhsin girer. Muhsin Bey evlenmek istemektedir ve Zeynonun babasından yardım istemektedir. Ancak bu sırada Zeynoya karşı da bir ilgisi oluşmaya başlamıştır. Bir gün Miralay Zeynoya ondan hoşlandığını söyler. Bunları Zeyno Azizeye yazdığı mektubunda söylüyor. Zeyno onu sevip sevmemede kararsızdır ama bu sevgiden haz aldığını da saklamamaktadır. Olayın tesadüfi tarafı Miralayın, Hasanı tanımasıdır. Hasan zamanında Miralayın yaverliğini yapmıştır. Bir de ilginç hiraye giçmiştir başlarından. Eski çalıştıkları yerde yine Zeyno isminde bir kürt kızını Hasan hamile bırakmış ve tam kızın akrabaları tarafından öldürülecek iken Muhsin Bey tarafından kurtarılmıştır.
Zeyno akıp geçen zaman zarfında Miralayın aşkına cevap vermeye başlar. Zeynepin kalbinde artık iki büyük zevk vardır birisi Miralay birisi de cektiği acının sebebi Hasandan alacağı intikamdır. Hasanın tayin yeri de miralayın fırkasıdır.
Azize, Hasanın odasında Doradan bir mektup bulur. Mektupta Dora, Hasana istediği zaman yanına gelebileceğini söylemektedir. O gün Viyanaya inen Hasana Azize bir telgıraf çeker ve hemen yanına gelmesini çok hasta olduğunu söyler. Hasan gelir, doktorlar muayne ederler ve Azizenin hamile olduğunu söylerler. Ancak bu güzel olay bebeği doğurmanın çok riskli olacağının öğrenilmesiyle bir buhrana döner. Hasan İstanbula gelip iznini uzattırır bu sırada Zeynoyu görür. Ama artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.
Azizenin tedavisi için yine Saffet getirtilir bu sırada Azize bir oyun yapıp Zeyno ile Saffeti bir araya getirmeye çalışsa da başarılı olamaz.
Zaman ilerler ve Azizenin doğumu gerçekleşir ve bir oğul dünyaya getirir ama bu oğul artık hayata öksüz olarak devam etmek zorundadır.
ANA FİKRİ: Hayat bazen insanları hiç ummadıklara durumlara hiç ummadıkları zamanda iteler ve insan bu durdan kurtulmak için bazen başkalarına zararverebilir.
KİTAPTAKİ ŞAHSİYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ZEYNEP: Asil ruhlu bir kızdır. Arkadaşının saadeti için kendi aşkını ndan vazgeçebilecek karekterde bir şahsiyettir.
SAFFET: Belkide romanımızın en fedakarı Saffetdir. Çünkü Zeynonun başkasına aşık olduğunu bile bile ona olan desteğinden vazgeçmemiş son ana kadar onun yanında olmuştur.
HASAN: Genç zabit Hasan aşkları içinde boğuşmayı kendisine hayat tarzı olarak benimsemiş çapkın denilemeyecek kadar duygusal bir şahsiyettir. Çok çabuk aşık olması en önemli özelliğidir. Karizmatik bir yapısı vardır.
AZİZE: Hayatta tek tutunağı olarak Hasanı gören bir aşıkta öte değildir. Bu aşkı uğruna ölümü göze almıştır. Kıskanç bir yapısı vardır. Biraz çocuk ruhludur. Bu da zaman zaman başına işler açmıştır.
MİRALAY MUHSİN: Tuttuğunu koparan cinsinden bir askerdir. Nezaman nasıl davranması gerektiğini bilen bir şahsiyet olup Zeynoya ilan-ı aşk etmiş ve umduğunu almayı da bilmiştir.
ZEYNONUN BABASI: Olaylara daha çok dışardan bakmayı tercih etmiştir. Kızıyla illgili konularda bütün insiyatifi kızına vermiştir.
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kalp Ağrısı, Halide Edibin okuduğum en güzel romanıdır. Alışılmışın dışında Milli Mücadele dönemi yıllarından pek fazla birşey göremiyoruz. Bunun yerine bir avuç insanın kalp ağrılarından dolayı çektikleri acıyı görüyoruz. Dili oldukca iyi seviyede kullanmış ve okuyucuya anlatmak istediğini noktasından virgülüne aktarabilmiştir. Bu kitabın bir başka özelliği Halide Edibin son tutkulu aşk romanı olmasıdır.
Halide Edib ADIVAR XX. yy. romancılarından
Doğum/Ölüm: 1884-9 Ocak 1964
Doğum Yeri: İstanbul
Biography
Üsküdar Amerikan Kız Kolejini bitirdi (1901), özel olarak da Rıza Tevfikten felsefe ve sosyoloji, Salih Zekiden matematik dersleri aldı. İstanbul Kız Öğretmen Okulunda, Kız Lisesinde öğretmenlik ve müfettişlik; Beyrut, Lübnan ve Şamda Türk Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği (1917) yaptı. Darülfünunda garp edebiyatı okuttu (1918-1919), Milli Mücadeleye katıldı, Cumhuriyetin ilanından sonra kocası Adnan Adıvarla gittiği Avrupa ve Amerikada on beş sene kadar kaldı (1926-1938), 1939da yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü (1940), İzmir milletvekili (1950-1954) oldu, sonra gene Edebiyat Fakültesindeki profesörlüğüne döndü (1954). Merkezefendi mezarlığında gömülü 1908den sonraki dergilerde Halide Salih imzasıyla göründü (örneğin: Şehbal dergisinde, 1911-1912). 1919da Büyük Mecmuada Halide Edib imzasıyla "edebiyatımızın son simaları ve safhaları" başlığı altında Yakup Kadri, Mehmet Emin, Ömer Seyfettin... üzerine incelemeler, "Kadınlığa dair" başlığı altında kadın hakları üzerine yazılar, ayrıca hikayeler yayımladı. 11. sayıdan başlayarak (18 Eylül 1919) bu derginin başyazarı da olmuştu Halide Edibi, bu yazıları yanında asıl, İngiliz edebiyatı etkisinde, o zaman için yeni, fakat çağdaşlarının çapraşık, aksak ve pürüzlü buldukları bir üslupla yazılmış romanları tanıttı. İlk romanlarında aşk konularını işliyor, kadın psikolojisi üzerinde duruyordu. Sonra türkçülük akımını benimsedi; duygulandırma ve süslemeden kaçınan, realizmi ön planda tutan romanlar verdi. Hele yurda döndükten sonraki romanlarında konularını bir olay çevresinde toplanan tek insanlara değil; devirlere, nesillere, gelenek ve törelere bağladı Romanları: Raikin Annesi (1909), *Seviyye Talib (1910), *Handan (1912), *Yeni Turan (1912), *Son Eseri (1912), *Mevut Hüküm (1918), *Ateşten Gömlek (1922) *Kalp Ağrısı (1924), *Vurun Kahpeye (1926), *Zeynonun Oğlu (1928), *Sinekli Bakkal (1936), *Yolpalas Cinayeti (1938), *Tatarcık (1939), *Sonsuz Panayır (1946), *Döner Ayna (1954), *Akıle Hanım Sokağı (1958), *Hayat Parçaları (1963), *Sevda Sokağı Komedyası (1972), *Çaresiz (1972), *Kerim Ustanın Oğlu (1974) Hikaye Kitapları: Harap Mabetler (1911), *Dağa Çıkan Kurt (1922), *İzmirden Bursaya (1922) Anıları: Türkün Ateşle İmtihanı (1962), *Mor Salkımlı Ev (1963) Oyunları: Kenan Çobanları (1918), *Maske ve Ruh (1945), Kitapları Özgür ve İnkılap Yayınlarınca yeniden basılıyor. Sinekli Bakkal romanı, CHP Roman Ödülünde birincilik kazanmış, romancılığımızda satış rekoru kıran eser olmuştur (30 b. 1972) Çevirileri, incelemeleri, İngilizce eserleri de olan yazarın romanları filme de alınmıştır: Ateşten Gömlek (1923, 1940), Vurun Kahpeye (1949, 1964, 1973), Sinekli Bakkal (1967), Yolpalas Cinayeti (1956) Halide Edib üzerine yazılmış kitaplardan bazıları: Halide Edib Adıvar (1968), Halide Edip ile Adım Adım, (1974) Nazan Güntürkün ve Muzaffer Uyguner, Halide Edib Adıvar, (1986; genişletilmiş 2.baskı, 1989) İnci Enginün çıkardılar.
KİTABIN ADI.................: Kalp Ağrısı
KİTABIN YAZARI............: HALİDE EDİB ADIVAR
YAYIM EVİ.....................: ÖZGÜR YAYINLARI
ADRESİ........................: ANKARA CAD.31/2 ÇAĞALOĞLU-İST.
BASIM YILI...................: 2000
KİTABIN KONUSU : Kitabın konusu beş insanın bir birlerine karşı besledikleri sevginin saygının bazen tam tersine dönüşüp kine bazen de katmerli şekilde artışı olmuştur.
ÖZET: Romanımız kitabın kahramanlarından Zeynep ile doktor babasının konuşmasıyla daha doğrusu Zeynepin babasına hikayesini anlatmasıyla başlar.
Zeyne hikayesinin adını kalpağrısı olarak koymuştur çünkü bu onun için gerçektende bir kalp acısıdır.
Zeyno babası gibi doktor olan Saffetten hoşlanmaktadır bu duygusallık aşktan öteye zihinde canlanan bir fırtınadır yani Saffete duyduğu saygı çok üst seviyededir. Ayrıca bunlar resmi olarak da nişanlılardır. Hikayemizin başlangıcı Zeynepin canından çok sevdiği Azizelerde gercekleşir: Azize, Zeynepe herkesin deyimiyle Zeynoya, platonik olarak nitelendirdiği aşkı ve aynı zamanada akrabası olan zabit (Bnb) Hasandan bahseder ve onun geleceğini söyler, onunla tanıştırır. Bu saatten sonra Zeynonun kalp ağrısı başlar. Çünkü Zeyno ile Hasanın aşkları için bu bir başlangıç teşkil edecektir. Günler geçer Zeyno ile Saffet birbirlerine daha da yaklaşırlar ama zeyno bu ilişkinin bir sonuca bağlanamayacağını bilmekte ve bu yüzden de çeşitli buhranlara girmektedir. Sonuçta Zeynoda bi rahatsızlık baş gösterir. Bu olay üzerine Saffet Zeynoyu Ayastefanostaki evlerine dinlenmelesi için götürür. Bir müddet sonra Hasan ile Azize buraya onu ziyaret için gelirler artık her gün Zeyno ile Hasan birlikte ava gitmektedirler. Bir gün yine bir avda Hasan, Zeynoya evlenme teklif eder. Cevapsız kalan bu tekliften sonra hasan Azizeye onunla evlenmeyeceğini söylüyor. Bu olayın ardından Hasan Zeyno ya tekrar evlenme teklifediyor. Bu olayın ardından Zeyno nişan yüzüğünü boynuna asıyor ve Saffete kararını babası gelince vereceğini söylüyor.(Babası orada değildir ve hikayesini babasına, Ayastefonosa gidinceye kadarını anlatır diğer olaylar daha sonra gerçekleşir. Zaten bu sırada Azizenin kıskançlık kırizleri tutmuştur ve çok ciddi anlamda hasta olmuştur. Doktorluk görevi ise Saffete düşmüştür. Saffet bir süre sonra Zeynonun yanına gelir ve Azizenin iyileştiğini söyler ve onu görmeye giderler. Orada garcekleri öğrenir ve Azizenin kıskançlıktan dolayı intihara kalkıştığını öğrenir. Azizenin refakatini yaptığı birgün Azize olanları anlatır ve Hasandan bahseder. Zeyno da Azizeye Hasanın onun olduğunu ve onu elinden almayacağına sözverir. Bu olayın ardından Zeyno, Hasan ile bu işin olmayacağından bahseder ve bunun üzerine Azize ile Hasan evlenirler. Bu sürede Azizenin rahatsızlığı devam etmiştir ve iyleşmesi için İsviçreye gitmesi gerekmiştir. Evlendikten sonra Hasan izin alarak Viyanaya giderler. Viyanadan Azize Zeynoya mektuplar yazar nekadar saadetli olduğundan bahsediyor.Ancak busefer de orada Dora isminde babasının aradaşının kızını kıskanıyor. Günler geçip gider ama Hasan, Zeynoyu unutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir ama mektubu göndermez. Tam mektubu yazarken odaya Dora girer ve Hasan olayı Doraya anlatır ve ona karşı da çeşitli duygularından bahseder. Bu duygular Dora tarafından olumlu karşılanır. Bu ilişki devam ederken bir gün Azize ikisini Doranın odasında bulur ve iyiden iyiye Azizenin kıskançlık kırizi artar. Bu arada Hasannın 1 ay izini kalmıştır ve şarka tayini çıkmıştır. Bunların hepsini Azize mektubunda Zeynoya anlatır.
Zeynep ile babası evde konuşur iken eve babasının arkadaşı Miralay Muhsin girer. Muhsin Bey evlenmek istemektedir ve Zeynonun babasından yardım istemektedir. Ancak bu sırada Zeynoya karşı da bir ilgisi oluşmaya başlamıştır. Bir gün Miralay Zeynoya ondan hoşlandığını söyler. Bunları Zeyno Azizeye yazdığı mektubunda söylüyor. Zeyno onu sevip sevmemede kararsızdır ama bu sevgiden haz aldığını da saklamamaktadır. Olayın tesadüfi tarafı Miralayın, Hasanı tanımasıdır. Hasan zamanında Miralayın yaverliğini yapmıştır. Bir de ilginç hiraye giçmiştir başlarından. Eski çalıştıkları yerde yine Zeyno isminde bir kürt kızını Hasan hamile bırakmış ve tam kızın akrabaları tarafından öldürülecek iken Muhsin Bey tarafından kurtarılmıştır.
Zeyno akıp geçen zaman zarfında Miralayın aşkına cevap vermeye başlar. Zeynepin kalbinde artık iki büyük zevk vardır birisi Miralay birisi de cektiği acının sebebi Hasandan alacağı intikamdır. Hasanın tayin yeri de miralayın fırkasıdır.
Azize, Hasanın odasında Doradan bir mektup bulur. Mektupta Dora, Hasana istediği zaman yanına gelebileceğini söylemektedir. O gün Viyanaya inen Hasana Azize bir telgıraf çeker ve hemen yanına gelmesini çok hasta olduğunu söyler. Hasan gelir, doktorlar muayne ederler ve Azizenin hamile olduğunu söylerler. Ancak bu güzel olay bebeği doğurmanın çok riskli olacağının öğrenilmesiyle bir buhrana döner. Hasan İstanbula gelip iznini uzattırır bu sırada Zeynoyu görür. Ama artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.
Azizenin tedavisi için yine Saffet getirtilir bu sırada Azize bir oyun yapıp Zeyno ile Saffeti bir araya getirmeye çalışsa da başarılı olamaz.
Zaman ilerler ve Azizenin doğumu gerçekleşir ve bir oğul dünyaya getirir ama bu oğul artık hayata öksüz olarak devam etmek zorundadır.
ANA FİKRİ: Hayat bazen insanları hiç ummadıklara durumlara hiç ummadıkları zamanda iteler ve insan bu durdan kurtulmak için bazen başkalarına zararverebilir.
KİTAPTAKİ ŞAHSİYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ZEYNEP: Asil ruhlu bir kızdır. Arkadaşının saadeti için kendi aşkını ndan vazgeçebilecek karekterde bir şahsiyettir.
SAFFET: Belkide romanımızın en fedakarı Saffetdir. Çünkü Zeynonun başkasına aşık olduğunu bile bile ona olan desteğinden vazgeçmemiş son ana kadar onun yanında olmuştur.
HASAN: Genç zabit Hasan aşkları içinde boğuşmayı kendisine hayat tarzı olarak benimsemiş çapkın denilemeyecek kadar duygusal bir şahsiyettir. Çok çabuk aşık olması en önemli özelliğidir. Karizmatik bir yapısı vardır.
AZİZE: Hayatta tek tutunağı olarak Hasanı gören bir aşıkta öte değildir. Bu aşkı uğruna ölümü göze almıştır. Kıskanç bir yapısı vardır. Biraz çocuk ruhludur. Bu da zaman zaman başına işler açmıştır.
MİRALAY MUHSİN: Tuttuğunu koparan cinsinden bir askerdir. Nezaman nasıl davranması gerektiğini bilen bir şahsiyet olup Zeynoya ilan-ı aşk etmiş ve umduğunu almayı da bilmiştir.
ZEYNONUN BABASI: Olaylara daha çok dışardan bakmayı tercih etmiştir. Kızıyla illgili konularda bütün insiyatifi kızına vermiştir.
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kalp Ağrısı, Halide Edibin okuduğum en güzel romanıdır. Alışılmışın dışında Milli Mücadele dönemi yıllarından pek fazla birşey göremiyoruz. Bunun yerine bir avuç insanın kalp ağrılarından dolayı çektikleri acıyı görüyoruz. Dili oldukca iyi seviyede kullanmış ve okuyucuya anlatmak istediğini noktasından virgülüne aktarabilmiştir. Bu kitabın bir başka özelliği Halide Edibin son tutkulu aşk romanı olmasıdır.
Halide Edib ADIVAR XX. yy. romancılarından
Doğum/Ölüm: 1884-9 Ocak 1964
Doğum Yeri: İstanbul
Biography
Üsküdar Amerikan Kız Kolejini bitirdi (1901), özel olarak da Rıza Tevfikten felsefe ve sosyoloji, Salih Zekiden matematik dersleri aldı. İstanbul Kız Öğretmen Okulunda, Kız Lisesinde öğretmenlik ve müfettişlik; Beyrut, Lübnan ve Şamda Türk Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği (1917) yaptı. Darülfünunda garp edebiyatı okuttu (1918-1919), Milli Mücadeleye katıldı, Cumhuriyetin ilanından sonra kocası Adnan Adıvarla gittiği Avrupa ve Amerikada on beş sene kadar kaldı (1926-1938), 1939da yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü (1940), İzmir milletvekili (1950-1954) oldu, sonra gene Edebiyat Fakültesindeki profesörlüğüne döndü (1954). Merkezefendi mezarlığında gömülü 1908den sonraki dergilerde Halide Salih imzasıyla göründü (örneğin: Şehbal dergisinde, 1911-1912). 1919da Büyük Mecmuada Halide Edib imzasıyla "edebiyatımızın son simaları ve safhaları" başlığı altında Yakup Kadri, Mehmet Emin, Ömer Seyfettin... üzerine incelemeler, "Kadınlığa dair" başlığı altında kadın hakları üzerine yazılar, ayrıca hikayeler yayımladı. 11. sayıdan başlayarak (18 Eylül 1919) bu derginin başyazarı da olmuştu Halide Edibi, bu yazıları yanında asıl, İngiliz edebiyatı etkisinde, o zaman için yeni, fakat çağdaşlarının çapraşık, aksak ve pürüzlü buldukları bir üslupla yazılmış romanları tanıttı. İlk romanlarında aşk konularını işliyor, kadın psikolojisi üzerinde duruyordu. Sonra türkçülük akımını benimsedi; duygulandırma ve süslemeden kaçınan, realizmi ön planda tutan romanlar verdi. Hele yurda döndükten sonraki romanlarında konularını bir olay çevresinde toplanan tek insanlara değil; devirlere, nesillere, gelenek ve törelere bağladı Romanları: Raikin Annesi (1909), *Seviyye Talib (1910), *Handan (1912), *Yeni Turan (1912), *Son Eseri (1912), *Mevut Hüküm (1918), *Ateşten Gömlek (1922) *Kalp Ağrısı (1924), *Vurun Kahpeye (1926), *Zeynonun Oğlu (1928), *Sinekli Bakkal (1936), *Yolpalas Cinayeti (1938), *Tatarcık (1939), *Sonsuz Panayır (1946), *Döner Ayna (1954), *Akıle Hanım Sokağı (1958), *Hayat Parçaları (1963), *Sevda Sokağı Komedyası (1972), *Çaresiz (1972), *Kerim Ustanın Oğlu (1974) Hikaye Kitapları: Harap Mabetler (1911), *Dağa Çıkan Kurt (1922), *İzmirden Bursaya (1922) Anıları: Türkün Ateşle İmtihanı (1962), *Mor Salkımlı Ev (1963) Oyunları: Kenan Çobanları (1918), *Maske ve Ruh (1945), Kitapları Özgür ve İnkılap Yayınlarınca yeniden basılıyor. Sinekli Bakkal romanı, CHP Roman Ödülünde birincilik kazanmış, romancılığımızda satış rekoru kıran eser olmuştur (30 b. 1972) Çevirileri, incelemeleri, İngilizce eserleri de olan yazarın romanları filme de alınmıştır: Ateşten Gömlek (1923, 1940), Vurun Kahpeye (1949, 1964, 1973), Sinekli Bakkal (1967), Yolpalas Cinayeti (1956) Halide Edib üzerine yazılmış kitaplardan bazıları: Halide Edib Adıvar (1968), Halide Edip ile Adım Adım, (1974) Nazan Güntürkün ve Muzaffer Uyguner, Halide Edib Adıvar, (1986; genişletilmiş 2.baskı, 1989) İnci Enginün çıkardılar.