I. Anayasa
Halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasası kadın ve erkek arasında tam bir eşitlik içermektedir. Özel bir kaç madde dışında "herkes, herkim, hiç kimse" gibi ayrımcılık içermeyen kavramlar kullanılmıştır. Anayasanın genelindeki bu eşitlikçi yaklaşıma ek olarak eşitlik ilkesi 10. maddeyle ayrıca güvence altına alınmıştır. Bu madde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" şeklindedir.
Son yıllarda Medeni Kanun ve Ceza Kanununun bazı maddeleri hakkında kadınlara karşı ayrımcılık içerdiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine çeşitli başvurular yapılmıştır. Mahkeme bu başvurulardan bir kısmını Anayasanın eşitliği düzenleyen 10. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.
Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinde yer alan cinsiyet kriteri bazı maddelerde tekrar edilerek vurgulanmakta, bazı maddelerde de kadınları koruyucu hükümler yer almaktadır. Örneğin 41. madde "Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar" şeklindedir.
Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen 42. maddede ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu olduğu belirtilerek cinsiyet eşitliği kriteri tekrarlanmaktadır. Çalışma ile ilgili hükümler içerisinde bulunan ve çalışma şartları ve dinlenme hakkını düzenleyen 50. maddede kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı belirtilerek cinsiyet eşitliği vurgulanmakla birlikte aynı maddede küçükler ve kadınların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları ifadesi yer almaktadır.
Anayasa değişiklikleri çerçevesinde kadın-erkek eşitliği açısından atılan önemli adımlar söz konusudur. Bunlardan ilki 41. maddeye "aile toplumun temelidir"ibaresinden sonra gelmek üzere "ve eşler arasında esitliğe dayanır"ibaresinin eklenmiş olmasıdır.Diğer değişiklik ise Anayasanın 66. maddesinin ikinci fıkrasının"yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenir."şeklindeki ikinci cümlesinin madde metninden çıkarılmasıdır. Bu değişiklikler 17.Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde (CEDAW) ve Pekin'de yapılan IV. Dünya Kadın Konferansında da "pozitif ayrımcılık" veya "geçici özel önlemler" olarak adlandırılan yeni bir eşitlik anlayışı gündeme gelmiştir. Anayasada kadın erkek eşitliği teminat altında olmasına rağmen, kadınların erkeklerle normatif hukuk karşısında eşit olmasının her zaman reel olarak eşitlik getirmediği şeklinde görüşler mevcuttur. Bu yaklaşım doğrultusunda Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Anayasanın 10. Maddesinde değişiklik yapacak bir kanun taslağı üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu değişiklikle Anayasa' da "geçici özel önlemler" ifadesine yer verilerek buna uygun olarak yapılacak müteakip yasal değişikliklere anayasal dayanak sağlanmış olacaktır.
10. maddenin olumlu ayrımcılığı öngören bir ifadeyi kapsaması ile özellikle siyasete katılımda kota uygulaması için gerekli yasal değişikliklerin gerçekleşmesi kolaylaşacaktır.
Halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasası kadın ve erkek arasında tam bir eşitlik içermektedir. Özel bir kaç madde dışında "herkes, herkim, hiç kimse" gibi ayrımcılık içermeyen kavramlar kullanılmıştır. Anayasanın genelindeki bu eşitlikçi yaklaşıma ek olarak eşitlik ilkesi 10. maddeyle ayrıca güvence altına alınmıştır. Bu madde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" şeklindedir.
Son yıllarda Medeni Kanun ve Ceza Kanununun bazı maddeleri hakkında kadınlara karşı ayrımcılık içerdiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine çeşitli başvurular yapılmıştır. Mahkeme bu başvurulardan bir kısmını Anayasanın eşitliği düzenleyen 10. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.
Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinde yer alan cinsiyet kriteri bazı maddelerde tekrar edilerek vurgulanmakta, bazı maddelerde de kadınları koruyucu hükümler yer almaktadır. Örneğin 41. madde "Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar" şeklindedir.
Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen 42. maddede ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu olduğu belirtilerek cinsiyet eşitliği kriteri tekrarlanmaktadır. Çalışma ile ilgili hükümler içerisinde bulunan ve çalışma şartları ve dinlenme hakkını düzenleyen 50. maddede kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı belirtilerek cinsiyet eşitliği vurgulanmakla birlikte aynı maddede küçükler ve kadınların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları ifadesi yer almaktadır.
Anayasa değişiklikleri çerçevesinde kadın-erkek eşitliği açısından atılan önemli adımlar söz konusudur. Bunlardan ilki 41. maddeye "aile toplumun temelidir"ibaresinden sonra gelmek üzere "ve eşler arasında esitliğe dayanır"ibaresinin eklenmiş olmasıdır.Diğer değişiklik ise Anayasanın 66. maddesinin ikinci fıkrasının"yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenir."şeklindeki ikinci cümlesinin madde metninden çıkarılmasıdır. Bu değişiklikler 17.Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde (CEDAW) ve Pekin'de yapılan IV. Dünya Kadın Konferansında da "pozitif ayrımcılık" veya "geçici özel önlemler" olarak adlandırılan yeni bir eşitlik anlayışı gündeme gelmiştir. Anayasada kadın erkek eşitliği teminat altında olmasına rağmen, kadınların erkeklerle normatif hukuk karşısında eşit olmasının her zaman reel olarak eşitlik getirmediği şeklinde görüşler mevcuttur. Bu yaklaşım doğrultusunda Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Anayasanın 10. Maddesinde değişiklik yapacak bir kanun taslağı üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu değişiklikle Anayasa' da "geçici özel önlemler" ifadesine yer verilerek buna uygun olarak yapılacak müteakip yasal değişikliklere anayasal dayanak sağlanmış olacaktır.
10. maddenin olumlu ayrımcılığı öngören bir ifadeyi kapsaması ile özellikle siyasete katılımda kota uygulaması için gerekli yasal değişikliklerin gerçekleşmesi kolaylaşacaktır.