- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Kişinin bir hakkın sahibi konumuna gelmesine hakkın kazanılması, hak sahibi konumundan çıkmasına ise hakkın kaybedilmesi denir. Hakların kazanılması veya kaybedilmesi, bir hukuki olay, hukuki fiil veya hukuki işlem sonucu gerçekleşir. Hukuki olay; hukukun kendisine sonuç bağladığı olaydır. Hukuki fiil ise; kendisine hukuki sonuç bağlanmış insan fiilleridir. Geniş anlamda kullanıldığı zaman hukuki olay deyimi hukuki fiilleri de kapsar Hukuki işlemler ise : hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş iradi açıklamalardır.
Hakkın Kazanılması: üç yolla olur. Aslen, devren ve tesisen.
Aslen kazanma: bu durumda hak sahibi bu hakkın ilk sahibi olarak, doğrudan doğruya hakkı kazanmaktadır. Hakkın daha önce bir sahibi yoktur. Örnek: avlanmak suretiyle bir hayvanın mülkiyetinin elde edilmesi.
Devren Kazanma: burada hak bir başkasından devren kazanılmaktadır. Bir kişi şey üzerindeki hakkını kaybederken, bir diğeri bu şeyin sahipliğini kazanmaktadır. Hakkın devren kazanılması külli halefiyet (tümden geçiş) veya cüzi halefiyet (tekten geçiş) tarzında ortaya çıkar. Tümden geçişin tipik örneği mirastır. Miras bırakanın ölümü nedeniyle tüm mal varlığı herhangi bir devir işlemine gerek kalmaksızın bir bütün olarak mirasçılarına geçer. Cüzi halefiyette ise kişinin malvarlığını oluşturan şey tek olarak (münferiden) bir başkasına devredilmektedir. Bu şeyin hak sahipliğinin devralana geçmesi için taşınmazlarda tescil, taşınırlarda teslim, alacaklarda ise temlik işlemine gerek vardır. Ancak bir işletmeyi aktif ve pasifiyle devralan kimse alacaklılara bildirdiği ve gazetelerde duyurduğu tarihten itibaren onlara karşı malvarlığının veya işletmenin borçlarından sorumludur, ancak iki yıl süre ile, eski borçluda yenisi ile birlikte müteselsilen borçludur.
Tesisen Kazanma: Burada mevcut bir hakka dayanarak bir başka hak kurulmaktadır. Bir malın maliki bu mal üzerinde bir başkası lehine (borcuna karşılık) bir rehin hakkı kurmaktadır.
HAKKIN KAYBEDİLMESİ
Bir hakkın sona ermesi ya hakkın bir başkasına geçmesi ya da hakkın yok olması sonucu meydana gelir.
HAKLARIN KAZANILMASINDA İYİNİYET (SUBJEKTİF İYİNİYET)
Subjektif iyiniyet; kişinin bir hakkın kazanılmasına engel olan bir eksikliği bilmemesi veya gerekli tüm dikkat ve özeni gösterse dahi bilecek durumda olmaması şeklinde tanımlanır. Subjektif iyiniyet hakların kazanılmasındaki iyiniyettir. İyiniyetin koruyucu etkisinden yararlanacak kimse, iyiniyetli olduğunu ispatlamak zorunda değildir. İyiniyet karinesine göre bunu ispatlamak karşı tarafa aittir. Karşı taraf korunan kimsenin iyiniyetin ilişkin olduğu engeli öğrenmek için gerekli dikkat ve özeni sarf etmediğini ispatlarsa, bu, karinenin çürütülmesi için yeterli olacaktır.
Subjektif iyiniyetin unsurları
Hakkın kazanılmasına engel olan bir eksiklik bulunmalıdır.
Kişi bu engeli bilmemeli ve bilecek durumda da olmamalıdır.
Kanun hakkın kazanılması için iyiniyeti aramış olmalıdır.
İyiniyetin Korunduğu haller
Bir taşınırın mülkiyetin iyiniyetle kazanılıp kazanılmayacağını incelerken, üzerinde mülkiyet kazanılacak taşınırın sahibinin elinden rızası ile çıkıp çıkmadığına bakılarak bir ayrım yapmak gerekir. Hakkın kazanılmasındaki iyiniyeti, malın sahibinin elinden rızasıyla çıktığı hallerde korumuştur. Burada iyiniyetten emin sıfatıyla üçüncü kişinin kazanımı korunur. Emin sıfatıyla zilyed, mal sahibi tarafından malın kullanılması, saklanması, korunması ve bir başkasına iletilmek üzere bırakıldığı kişidir. Kanun, mal sahibinin bu durumu kendisinin yarattığını düşünerek üçüncü kişiyi tam olarak korumuştur.
Buna karşılık, taşınır malın sahibin rızası dışında elinden çıkması durumda üçüncü kişi iyiniyetli olsa bile üçüncü kişi bu malın mülkiyetini kazanamaz. Ancak belli koşullar altında üçüncü kişinin iyiniyetli olmasına sonuçlar bağlanmıştır. Bunlar,
Para ve hamiline yazılı senetler çalınmış, kaybedilmiş, sahibinin elinden rızası dışında çıkmış da olsa, bunları iyiniyetle elde eden kimsenin bu kazanımı tam olarak korunur.
Bir taşınır malı bir açık artırmadan veye pazardan veya ona benzer eşya satan bir tacirden iyiniyetle kazanan kişi, ancak ödediği bedel kendisine iade edilirse malı iadeye mecbur olur. (bedel karşılığı iade, kısmen korumadır)
Bunun dışında, çalınmış, kaybedilmiş veya sahibinin rızası dışında elinden çıkan malları iyiniyetle sahibi zilyedlere karşı beş senelik bir hak düşürücü süre vardır. Bu süreden sonra dava açılamaz. Oysa zilyedliği kötüniyetle kazananlarda böyle bir durum söz konusu değildir.
Taşınmazlarda iyiniyetin korunması
Tapu sicilindeki kayda güvenerek mülkiyet ve diğer aynı hak kazanan kişinin bu kazanımı geçerlidir.
HAKLARIN KULLANILMASINDA İYİNİYET (OBJEKTİF İYİNİYET)
Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifade hüsnüniyet kaidelerine riayetle mükelleftir. Yani hakların kullanılmasındaki iyiniyet objektif iyiniyettir. Hakkın kötüye kullanılmasını kanun korumaz. Mk.2 maddesinin birinci fıkrası dürüstlük kuralını ikinci fıkrası hakkın kötüye kullanılmasını yasağını düzenlemektedir. Böylece hakkı kullanılmasını sınırlamak için dürüstlük kuralına başvurulmamalı, ancak yasada başka bir sınır bulamadığımız takdirde dürüstlük kuralına başvurulmalıdır. Dürüstlük kuralı ise: orta zekalı ve dürüst bir kişinin, toplumda gösterebileceği ve herkesce benimsenen davranış biçimidir.
Hakkın Kazanılması: üç yolla olur. Aslen, devren ve tesisen.
Aslen kazanma: bu durumda hak sahibi bu hakkın ilk sahibi olarak, doğrudan doğruya hakkı kazanmaktadır. Hakkın daha önce bir sahibi yoktur. Örnek: avlanmak suretiyle bir hayvanın mülkiyetinin elde edilmesi.
Devren Kazanma: burada hak bir başkasından devren kazanılmaktadır. Bir kişi şey üzerindeki hakkını kaybederken, bir diğeri bu şeyin sahipliğini kazanmaktadır. Hakkın devren kazanılması külli halefiyet (tümden geçiş) veya cüzi halefiyet (tekten geçiş) tarzında ortaya çıkar. Tümden geçişin tipik örneği mirastır. Miras bırakanın ölümü nedeniyle tüm mal varlığı herhangi bir devir işlemine gerek kalmaksızın bir bütün olarak mirasçılarına geçer. Cüzi halefiyette ise kişinin malvarlığını oluşturan şey tek olarak (münferiden) bir başkasına devredilmektedir. Bu şeyin hak sahipliğinin devralana geçmesi için taşınmazlarda tescil, taşınırlarda teslim, alacaklarda ise temlik işlemine gerek vardır. Ancak bir işletmeyi aktif ve pasifiyle devralan kimse alacaklılara bildirdiği ve gazetelerde duyurduğu tarihten itibaren onlara karşı malvarlığının veya işletmenin borçlarından sorumludur, ancak iki yıl süre ile, eski borçluda yenisi ile birlikte müteselsilen borçludur.
Tesisen Kazanma: Burada mevcut bir hakka dayanarak bir başka hak kurulmaktadır. Bir malın maliki bu mal üzerinde bir başkası lehine (borcuna karşılık) bir rehin hakkı kurmaktadır.
HAKKIN KAYBEDİLMESİ
Bir hakkın sona ermesi ya hakkın bir başkasına geçmesi ya da hakkın yok olması sonucu meydana gelir.
HAKLARIN KAZANILMASINDA İYİNİYET (SUBJEKTİF İYİNİYET)
Subjektif iyiniyet; kişinin bir hakkın kazanılmasına engel olan bir eksikliği bilmemesi veya gerekli tüm dikkat ve özeni gösterse dahi bilecek durumda olmaması şeklinde tanımlanır. Subjektif iyiniyet hakların kazanılmasındaki iyiniyettir. İyiniyetin koruyucu etkisinden yararlanacak kimse, iyiniyetli olduğunu ispatlamak zorunda değildir. İyiniyet karinesine göre bunu ispatlamak karşı tarafa aittir. Karşı taraf korunan kimsenin iyiniyetin ilişkin olduğu engeli öğrenmek için gerekli dikkat ve özeni sarf etmediğini ispatlarsa, bu, karinenin çürütülmesi için yeterli olacaktır.
Subjektif iyiniyetin unsurları
Hakkın kazanılmasına engel olan bir eksiklik bulunmalıdır.
Kişi bu engeli bilmemeli ve bilecek durumda da olmamalıdır.
Kanun hakkın kazanılması için iyiniyeti aramış olmalıdır.
İyiniyetin Korunduğu haller
Bir taşınırın mülkiyetin iyiniyetle kazanılıp kazanılmayacağını incelerken, üzerinde mülkiyet kazanılacak taşınırın sahibinin elinden rızası ile çıkıp çıkmadığına bakılarak bir ayrım yapmak gerekir. Hakkın kazanılmasındaki iyiniyeti, malın sahibinin elinden rızasıyla çıktığı hallerde korumuştur. Burada iyiniyetten emin sıfatıyla üçüncü kişinin kazanımı korunur. Emin sıfatıyla zilyed, mal sahibi tarafından malın kullanılması, saklanması, korunması ve bir başkasına iletilmek üzere bırakıldığı kişidir. Kanun, mal sahibinin bu durumu kendisinin yarattığını düşünerek üçüncü kişiyi tam olarak korumuştur.
Buna karşılık, taşınır malın sahibin rızası dışında elinden çıkması durumda üçüncü kişi iyiniyetli olsa bile üçüncü kişi bu malın mülkiyetini kazanamaz. Ancak belli koşullar altında üçüncü kişinin iyiniyetli olmasına sonuçlar bağlanmıştır. Bunlar,
Para ve hamiline yazılı senetler çalınmış, kaybedilmiş, sahibinin elinden rızası dışında çıkmış da olsa, bunları iyiniyetle elde eden kimsenin bu kazanımı tam olarak korunur.
Bir taşınır malı bir açık artırmadan veye pazardan veya ona benzer eşya satan bir tacirden iyiniyetle kazanan kişi, ancak ödediği bedel kendisine iade edilirse malı iadeye mecbur olur. (bedel karşılığı iade, kısmen korumadır)
Bunun dışında, çalınmış, kaybedilmiş veya sahibinin rızası dışında elinden çıkan malları iyiniyetle sahibi zilyedlere karşı beş senelik bir hak düşürücü süre vardır. Bu süreden sonra dava açılamaz. Oysa zilyedliği kötüniyetle kazananlarda böyle bir durum söz konusu değildir.
Taşınmazlarda iyiniyetin korunması
Tapu sicilindeki kayda güvenerek mülkiyet ve diğer aynı hak kazanan kişinin bu kazanımı geçerlidir.
HAKLARIN KULLANILMASINDA İYİNİYET (OBJEKTİF İYİNİYET)
Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifade hüsnüniyet kaidelerine riayetle mükelleftir. Yani hakların kullanılmasındaki iyiniyet objektif iyiniyettir. Hakkın kötüye kullanılmasını kanun korumaz. Mk.2 maddesinin birinci fıkrası dürüstlük kuralını ikinci fıkrası hakkın kötüye kullanılmasını yasağını düzenlemektedir. Böylece hakkı kullanılmasını sınırlamak için dürüstlük kuralına başvurulmamalı, ancak yasada başka bir sınır bulamadığımız takdirde dürüstlük kuralına başvurulmalıdır. Dürüstlük kuralı ise: orta zekalı ve dürüst bir kişinin, toplumda gösterebileceği ve herkesce benimsenen davranış biçimidir.