Ankara, geçmişte Anadolu Rumlarına başkentlik yapmış önemli bir şe*hirdir. Abbasi halifelerinden sekizincisi olan Mu'tasım Billâh döneminde fet*hedilip, Rumların elinden alınmıştır. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, "Çubuk Suyu" kenarında bir köyde (Solfasol Köyü'nde) dünyaya gelmiştir. Babası, Koyunluca Ahmed diye bili*nen bir zattır. Bu zatın üç oğlu vardı. En büyüğü "Hacı Bayram", ortancası "Safıyüddîn", küçüğünün adına da "Abdal Murad" denilmekte idi. İçlerinden Hacı Bayram, ilim tahsiline yöneldi. Sonunda iyi bir tahsil gö*rerek, kendisi isteklilerine ilim öğretmeye başladı. Bu sıralarda Hamidüddin-i Aksarâyî (Somuncu Baba) Hazretleriyle buluşup, hal rengine boyandı. Onun feyz kadehinden kana kana içti. Amacına ulaşıp gerçek bayram eyledi. Devri*nin velileri arasına karıştı. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri Emir Buhari (Emir Sultan) Hazretleri ile aynı dönemde yaşamışlardır. Rivayete göre Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri Bursa'ya gelir, Emir Buhari Hazretleri ile sohbette bulunurlardı. Emir Buhari Hazretleri vefat edip. ahirete yürüyünce onu bizzat Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri yıkamış ve namazını kıldırmıştır. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, Hicrî 833 yılında Ankara'da vefat edip Cemal âlemine yürümüştür. Halen türbesi açık olup ziyaretçileri ile dolup taş*maktadır. Gelibolulu (Malkaralı) Muhammed Bican Hazretleri, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin halifelerindendir. Meşhur "Muhammediyye" kitabı bu zatın eseridir. Bu zattan başka halifeleri de vardır. Bunlardan biri ve hatta en meşhu*ru "Şeyh-i Ekber-i Meyânî" Hazretleri'dir. "Hüsrev ile Şirin" adlı eseri nazımlı olarak bu zat te'lif etmiştir. Eserinde çok derin incelikler sergilemiştir. Avam tabakasının anlayış seviyesinin hayli üstünde yazılmış bir eserdir. Fatih Sultan Mehmet'in babası Sultan İkinci Murad Han Germiyan'a gi*derken, daha önce şöhretini duyduğu bu zatı imtihan etmiş, çok beğenmişi ve kendisini vezir yapmak istemişse de, araya bir takım hased ve fesadçılar gir*miş, vezir olmasına engel olmuşlar. Ancak Padişah kendisine birtakım hediye*ler verip iltifatta bulunarak, memleketine uğurlamıştır. Şeyh Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin halifelerinden birisi de Akşemseddin Hazretleri'dir. Akşemseddin Hazretleri, İstanbul'un fethi sıra*sında bulunup, Eyüp Sultan (Ebu Eyyub Halid) Hazretleri'nin türbesini mey*dana çıkarmıştır. Akşemseddin Hazretleri, şeriata sıkı sıkıya bağlı ve temkin sahibi idi. "Nura siyaha girmiş, çıkmıştır. Bu sözü ehli olan anlar. Buna dikkat etmek gerekir." Göynük'te bulunan Melâmî şeyhlerinden Ömer Sikkînî (Bıçakçı Ömer (Emir) Dede) Hazretleri de Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin halifeleri arasın*da yer almaktadır. Yine onun bağlılarından ve yetiştirdiklerinden birisi olan "Meczub-i İlâhî Allah delisi" Akbıyık Sultan Hazretleri de halifeleri arasında yer alır. Bu zatın da Bursa'da medfun bulunduğu ifade edilmektedir. Bu zatın, Yazıcızâde'den ve Akşemseddin'den daha üstün derecesi vardır. Edirne Eski Camii'de, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin vaktiyle vaaz ettiği kürsü halen konulmaktadır. Şeyhçe, mürşidce ve tasavvuf âlemine yaraşır şekilde şiirleri vardır ki, bunlar da onun ne derece irfan sahibi bir zat olduğunu ortaya koyar. "Çalabım bir şar yaratmış, iki cihan arasında." diye yazdığı manzumesini İsmail Hakkı Hazretleri şerh ve genişleterek, kaleme almıştır. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin şu sözü de meşhurdur: "Veli ister âlim ol*sun, isterse zahir ilmi olmasın, söylediği nazım keramettir." Çünkü onu hakikatler ortaya çıkarır. Velilerin kerameti, önce kendilerin*den şiir olarak meydana gelir. Sonra o şiir bir manevî kimya olur. Nitekim Yu*nus Emre Hazretleri de tam anlamıyla ümmî olmasına rağmen derecesinin yük*sekliğini cihan kabul etmiştir. Bir zamanlar Bursa'da "Gedâyî Baba" adında tamamen ümmî (okur-yazar olmayan) bir ihtiyar vardı. O da riyazet kuvvetiyle Yunus Emre Hazretleri gibi zarif ve yüksek seviyeli sözler söylerdi. O derece âşıktı ki, namazda secde halinde iken ahirete yürüdü. Yüce Allah ondan razı ol*sun.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre ve daha nicelerinin köylü olmaları veli olmalarına, çok yüksek seviyelere erişmelerine engel teşkil etmemiştir.
Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin şiirlerinden bir örnek:
Bilmek istersen seni, Kim ki hayrete vardı,
Can içinde ara canı, Nura müslağrak oldu.
Geç canından bu anı, Tevhîd-i Zat-ı buldu,
Sen seni bil, sen seni... Sen seni bil, sen seni.
Kim bildi cf âlini, Bayram özünü bildi,
O bildi sıfatını Bileni anda buldu.
Ande gördü zatını, Bulan ol kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni. Sen seni bil, sen seni.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre ve daha nicelerinin köylü olmaları veli olmalarına, çok yüksek seviyelere erişmelerine engel teşkil etmemiştir.
Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin şiirlerinden bir örnek:
Bilmek istersen seni, Kim ki hayrete vardı,
Can içinde ara canı, Nura müslağrak oldu.
Geç canından bu anı, Tevhîd-i Zat-ı buldu,
Sen seni bil, sen seni... Sen seni bil, sen seni.
Kim bildi cf âlini, Bayram özünü bildi,
O bildi sıfatını Bileni anda buldu.
Ande gördü zatını, Bulan ol kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni. Sen seni bil, sen seni.