- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Hüseyin Rahminin küçüklüğünde annesi ve babası her Cuma ve Pazartesi akşamları boza partileri düzenlerlerdi. Bu toplantılarda sohbet ederler, masallar anlatırlardı. Bu toplantıların vazgeçilmez bir üyesi de Muhsine Ninedir. Bu yaşlı kadın her gelişinde çocukların isteği üzerine masallar anlatırdı. O masalların en heyecanlısı da Gulyabani idi.
Muhsine Hanım kızlığında çok iyi bir çocuktur fakat küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Bir yaşa gelinceye kadar o komşu, bu akraba deyip yanlarında yaşamıştır. Sonunda bir adamla evlenir, ama adam ters çıkar. Her gün Muhsine yi dövüyor, hırpalıyordur. Bir gün Muhsine tasını tarağını toplayıp kaçar ve o adamdan boşanır.
Bir zaman sonra aile dostları olan Ayşe Hanım ın çağrılarına uyarak zorla bir köşkte hizmetçiliğe başlar. Burası Üsküdar dan biraz uzak , adı cin, peri yuvasına çıkmış Yedi çobanlar çiftliği adında büyükçe bir yerdir . Fakat Muhsine yalnız ve güçsüz bir kadındır ve çok da korkmaktadır.
Varmalarından bir gün sonra Ayşe Kadın onu orada bırakarak kaçar. Burada Ruşen ve Çeşmi Felek kadınla tanıştır. Ruşen bir Arap, öteki de zayıf bir kadındır. Onlardan buranın cinli bir yer olduğunu öğrenir ve neredeyse korkudan ölecek duruma gelir. Buradan gitmek istediği halde gidemeyeceğini anlar. Çünkü buraya gelen bir daha çıkamıyordur. Zaten kaçmak isteyen hizmetçilerde boğulup öldürülmüştür. Sonunda bu eve alışmaya başlar. Her zamanki yapılması gereken tütsüleri ve şerbetleri gerekli yerlere döküyordur. Fakat bu evde girilmesi yasak olan yerler vardır ve geceleri uyumak da çok zordur. Her yer gürültülerden ,perilerden geçilmiyordur.Geceleri tuvalete gitmek yada dışarı çıkmak yasaktır.Yoksa periler adama musallat olmaktadırlar.
Muhsine yolda gelirken arabacıdan o evin hanımının deli olup bir odada kapalı tutulduğunu öğrenmiştir. Fakat en kötüsü burada insan hiçbir şey görmemeli ve duymamalıdır. Evin herkes üzerinde geçerli olan kaidesi budur. Nihayet bir gün Muhsine merakını yenemeyerek odalardan birine girer. Ve bu kadının sesini duyduğunda, kaçarak uzaklaşır. Daha sonraları bunu evdekilerle konuşur ve bundan sonra onlar Muhsine yi aralarına alma kararı alırlar. Tüm bunların yanı sıra evin birde Gulyabani si, yani tüm cinlerin efendisi Ahu Baba sı vardır. Bu zat o kadar tehlikelidir ki, kızdığı kişileri yemesin diye ona mutfaktan tencerelerle yemek verilmektedir.
Muhsine evin kurallarına ve yaşam tarzına iyice alışmaya başlamıştır. Birkaç hafta sonunda topluca evin hanımının kapalı olduğu odaya giderler ve onu hanımla tanıştırırlar. O, iyi ve zeki bir kadındır ve hiç de deliye benzememektedir.
Bir gece Muhsine odasında her zamankinden daha çok gürültü duyar ve çeşitli batıl savunmalarını yapar, fakat hiçbiri bir işe yaramaz.Yüklükten bir cin çıkar.Onu korkutmaya başlar ve sonra tekrar içeri girer. Daha sonra yüklükten çok yakışıklı bir delikanlı çıkarak ona aşkını ilan eder ve onu kandırmayı başarır. Fakat muskanı çıkarda yanına geleyim demesiyle muhsine onu kovar. Fakat cin ona musallat olur.Cin adının Hasan olduğunu söylemiş ve kendisinin cin değil bu köşkün bekçilerinden biri olduğunu söylemiştir.
Birkaç zaman sonra Muhsine Hasanı tekrar görür ve onunla konuşup aynı numaranın kendisi kılığında Hasana da yapıldığını öğrenir. Bu cin onları Muhsine nin odasında yakalar ve diğer bazı cinlerle Hasanı götürür.
Muhsine Hasan a aşık olduğundan çok üzülür. Fakat içinde büyük bir öc alma hırsı doğar. Bundan sonra cinler Muhsine yi öldürmeye kalkarlar. Evdekiler cinlerin isteklerine karşı çıkarak hep bir odada yatarlar. Sonunda Gulyabani cin askerleriyle birlikte köşke gelir. Tam Muhsine ve diğerlerini öldürecekken Hasan köylüler ve zabitler ile çıkagelir ve Gulyabaniyi yaralayıp zabitlerle birlikte cinleri de yakalarlar. Evet, Hasan ölmemiş ve cinlerin elinden kurtulmuştur.
Zabitlerle birlikte cinlerin postlarını çıkarırlar, maskelerini düşürürler. Bunlar köşkün çalışanları, Gulyabani ise Hanım Efendi nin yeğeni Şevki Bey idir.
Meğer bunlar hanım efendiyi çıldırtıp mallarını ele geçirmek yapılmış düzen bazlıklardır.
Evdeki gizli geçitleri kullanıp herkesin odasına yüklüğün içinden girebilmekte, geceleri yaptıkları gürültülerle herkesi korkutmaktadırlar.
Suçlular tutuklanıp hapse götürülür, fakat Muhsine Hasan a daha önce odasında niye ondan muskasını çıkarmasını istediğini sorar ve Hasan dan namusunu kontrol etmek amacıyla yaptığı cevabını alır. Kısa bir düğün hazırlığından sonra evlenirler, mutluluk içinde yaşarlar.
Muhsine Nine masalını bitirmiştir ve bozasını içtikten sonra kocası onu alır ve evlerine giderler.
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Bir zaman sonra aile dostları olan Ayşe Hanım ın çağrılarına uyarak zorla bir köşkte hizmetçiliğe başlar. Burası Üsküdar dan biraz uzak , adı cin, peri yuvasına çıkmış Yedi çobanlar çiftliği adında büyükçe bir yerdir . Fakat Muhsine yalnız ve güçsüz bir kadındır ve çok da korkmaktadır.
Varmalarından bir gün sonra Ayşe Kadın onu orada bırakarak kaçar. Burada Ruşen ve Çeşmi Felek kadınla tanıştır. Ruşen bir Arap, öteki de zayıf bir kadındır. Onlardan buranın cinli bir yer olduğunu öğrenir ve neredeyse korkudan ölecek duruma gelir. Buradan gitmek istediği halde gidemeyeceğini anlar. Çünkü buraya gelen bir daha çıkamıyordur. Zaten kaçmak isteyen hizmetçilerde boğulup öldürülmüştür. Sonunda bu eve alışmaya başlar. Her zamanki yapılması gereken tütsüleri ve şerbetleri gerekli yerlere döküyordur. Fakat bu evde girilmesi yasak olan yerler vardır ve geceleri uyumak da çok zordur. Her yer gürültülerden ,perilerden geçilmiyordur.Geceleri tuvalete gitmek yada dışarı çıkmak yasaktır.Yoksa periler adama musallat olmaktadırlar.
Muhsine yolda gelirken arabacıdan o evin hanımının deli olup bir odada kapalı tutulduğunu öğrenmiştir. Fakat en kötüsü burada insan hiçbir şey görmemeli ve duymamalıdır. Evin herkes üzerinde geçerli olan kaidesi budur. Nihayet bir gün Muhsine merakını yenemeyerek odalardan birine girer. Ve bu kadının sesini duyduğunda, kaçarak uzaklaşır. Daha sonraları bunu evdekilerle konuşur ve bundan sonra onlar Muhsine yi aralarına alma kararı alırlar. Tüm bunların yanı sıra evin birde Gulyabani si, yani tüm cinlerin efendisi Ahu Baba sı vardır. Bu zat o kadar tehlikelidir ki, kızdığı kişileri yemesin diye ona mutfaktan tencerelerle yemek verilmektedir.
Muhsine evin kurallarına ve yaşam tarzına iyice alışmaya başlamıştır. Birkaç hafta sonunda topluca evin hanımının kapalı olduğu odaya giderler ve onu hanımla tanıştırırlar. O, iyi ve zeki bir kadındır ve hiç de deliye benzememektedir.
Bir gece Muhsine odasında her zamankinden daha çok gürültü duyar ve çeşitli batıl savunmalarını yapar, fakat hiçbiri bir işe yaramaz.Yüklükten bir cin çıkar.Onu korkutmaya başlar ve sonra tekrar içeri girer. Daha sonra yüklükten çok yakışıklı bir delikanlı çıkarak ona aşkını ilan eder ve onu kandırmayı başarır. Fakat muskanı çıkarda yanına geleyim demesiyle muhsine onu kovar. Fakat cin ona musallat olur.Cin adının Hasan olduğunu söylemiş ve kendisinin cin değil bu köşkün bekçilerinden biri olduğunu söylemiştir.
Birkaç zaman sonra Muhsine Hasanı tekrar görür ve onunla konuşup aynı numaranın kendisi kılığında Hasana da yapıldığını öğrenir. Bu cin onları Muhsine nin odasında yakalar ve diğer bazı cinlerle Hasanı götürür.
Muhsine Hasan a aşık olduğundan çok üzülür. Fakat içinde büyük bir öc alma hırsı doğar. Bundan sonra cinler Muhsine yi öldürmeye kalkarlar. Evdekiler cinlerin isteklerine karşı çıkarak hep bir odada yatarlar. Sonunda Gulyabani cin askerleriyle birlikte köşke gelir. Tam Muhsine ve diğerlerini öldürecekken Hasan köylüler ve zabitler ile çıkagelir ve Gulyabaniyi yaralayıp zabitlerle birlikte cinleri de yakalarlar. Evet, Hasan ölmemiş ve cinlerin elinden kurtulmuştur.
Zabitlerle birlikte cinlerin postlarını çıkarırlar, maskelerini düşürürler. Bunlar köşkün çalışanları, Gulyabani ise Hanım Efendi nin yeğeni Şevki Bey idir.
Meğer bunlar hanım efendiyi çıldırtıp mallarını ele geçirmek yapılmış düzen bazlıklardır.
Evdeki gizli geçitleri kullanıp herkesin odasına yüklüğün içinden girebilmekte, geceleri yaptıkları gürültülerle herkesi korkutmaktadırlar.
Suçlular tutuklanıp hapse götürülür, fakat Muhsine Hasan a daha önce odasında niye ondan muskasını çıkarmasını istediğini sorar ve Hasan dan namusunu kontrol etmek amacıyla yaptığı cevabını alır. Kısa bir düğün hazırlığından sonra evlenirler, mutluluk içinde yaşarlar.
Muhsine Nine masalını bitirmiştir ve bozasını içtikten sonra kocası onu alır ve evlerine giderler.
Hüseyin Rahmi Gürpınar
3. MUHTEVA BİLGİSİ
A. ANA FİKİR:
Bazı saçma inanışlar, hurafeler ve manevi korkular insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Aslında bu normal bir durumdur fakat bunları gerçek inanışlar, saplantılar haline getirmek yanlıştır ve kötü sonuçlar doğurur. İnsan korkularını olduğu gibi kabullenmemeli, sorgulamalı gerekirse takip etmeli ve üzerine gitmelidir. En önemlisi ise mantığını ve aklını elinden bırakmayarak tarafsızca düşünmeli ve bu kötü korkuları, düşünceleri üzerlerine giderek yok etmelidir.
Bazı saçma inanışlar, hurafeler ve manevi korkular insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Aslında bu normal bir durumdur fakat bunları gerçek inanışlar, saplantılar haline getirmek yanlıştır ve kötü sonuçlar doğurur. İnsan korkularını olduğu gibi kabullenmemeli, sorgulamalı gerekirse takip etmeli ve üzerine gitmelidir. En önemlisi ise mantığını ve aklını elinden bırakmayarak tarafsızca düşünmeli ve bu kötü korkuları, düşünceleri üzerlerine giderek yok etmelidir.
B. ALINACAK DERSLER:
Herkes öyle veya böyle bir inanç sahibi olmalıdır fakat inançlarını mantığı ile sorgulayamıyorsa o zaman inançlarının bazı yanlış yönleri var demektir.
Her duyulana, her işitilene inanmak , hatta her gördüğüne bile olduğu gibi inanmak yanlış sonuçlar doğurur.
Aklı, mantığı ve bilimi tümüyle elden bırakmak kör, sağır ve dilsiz yaşamak demektir.
Korkmak insanın doğasında bulunan en doğal duygulardan bir tanesidir. Ancak korkular sorgulanmazsa, üzerlerine gidilmezse gittikçe büyürler ve içinden çıkılmaz durumlar oluşur.
Çevremizdeki insanlara, çok samimi ve yakın bulduklarımıza dahi güvenmemeliyiz ve insanlarla ilişkilerimizde çok dikkatli olmalıyız.
Hayat, insanlar için kimi zaman kolaylıklar doğuran güzelliklerle dolu bir bahçe, kimi zaman ise karanlıklara bürünmüş ıssız bir sokak olabilir. Önemli olan her zaman iyilik meşalesi ile bu karanlık sokağı aydınlatmaya çalışmaktır.
İyi insanlar, kalbi temiz olanlar mutlaka ve eninde sonunda bu iyiliklerinin karşılığını alarak saadete ulaşırlar.
Herkes öyle veya böyle bir inanç sahibi olmalıdır fakat inançlarını mantığı ile sorgulayamıyorsa o zaman inançlarının bazı yanlış yönleri var demektir.
Her duyulana, her işitilene inanmak , hatta her gördüğüne bile olduğu gibi inanmak yanlış sonuçlar doğurur.
Aklı, mantığı ve bilimi tümüyle elden bırakmak kör, sağır ve dilsiz yaşamak demektir.
Korkmak insanın doğasında bulunan en doğal duygulardan bir tanesidir. Ancak korkular sorgulanmazsa, üzerlerine gidilmezse gittikçe büyürler ve içinden çıkılmaz durumlar oluşur.
Çevremizdeki insanlara, çok samimi ve yakın bulduklarımıza dahi güvenmemeliyiz ve insanlarla ilişkilerimizde çok dikkatli olmalıyız.
Hayat, insanlar için kimi zaman kolaylıklar doğuran güzelliklerle dolu bir bahçe, kimi zaman ise karanlıklara bürünmüş ıssız bir sokak olabilir. Önemli olan her zaman iyilik meşalesi ile bu karanlık sokağı aydınlatmaya çalışmaktır.
İyi insanlar, kalbi temiz olanlar mutlaka ve eninde sonunda bu iyiliklerinin karşılığını alarak saadete ulaşırlar.
C. OLAYIN KİŞİLERİ VE TAHLİLLERİ
1. FİZİKİ TAHLİLLER
Muhsine: Muhsine, zayıf, uzun boylu, uzun siyah saçlarını devamlı toplayan, beyaz tenli, al yanaklı bir kadındır.
Ayşe Kadın: Ayşe Kadın biraz boydan fakir, hafif tombul, saçları alacalanmış, sivri burnuyla dikkati çeken, yürüyüşü tıpkı bir ördeğe benzeyen bir kadındır.
Bekir Çavuş: Bekir Çavuş zayıflıktan bir deri bir kemik gibi görünen, bıyıklarını incecik ve uzun bir şekilde bırakan, kılık kıyafetine pek de dikkat etmeyen, buğday tenli bir adamdır.
Çeşmi Felek Kalfa: Çeşmi Felek Kalfa, orta yaşlı, ince, uzun boylu, yaşına rağmen simsiyah saçlarında beyaz tel bulunmayan, uzun çeneli bir kadındır.
Ruşen Hanım: Bir Arap olan bu kadın , tarif gerektirmeyecek şekilde esmer, şişman, patlak gözlü, iri dudaklı, kıvırcık ve siyah saçlı bir kadındır.
Evin Hanımı: Uzun süredir kapalı tutulduğu karanlık ve yalnız ortamın etkisiyle ve psikolojik çöküntü yüzünden yaşlı bitkin gösteren, zayıf, devamlı tebessüm etmeye çalışan, siyah saçları hemen hemen tamamiyle kırarmış, orta yaşlı bir kadındır.
Hasan: Hasan çok yakışıklı, buğday tenli, uzun boylu, iri yapılı, siyah saçlı, bıyıklı ve heybetli bir adamdır.
Şevki Bey: Şevki Bey bıyıklı, kısa boylu, göbekli, saçları önden dökülmüş, orta yaşlı bir adamdır.
Ayşe Kadın: Ayşe Kadın biraz boydan fakir, hafif tombul, saçları alacalanmış, sivri burnuyla dikkati çeken, yürüyüşü tıpkı bir ördeğe benzeyen bir kadındır.
Bekir Çavuş: Bekir Çavuş zayıflıktan bir deri bir kemik gibi görünen, bıyıklarını incecik ve uzun bir şekilde bırakan, kılık kıyafetine pek de dikkat etmeyen, buğday tenli bir adamdır.
Çeşmi Felek Kalfa: Çeşmi Felek Kalfa, orta yaşlı, ince, uzun boylu, yaşına rağmen simsiyah saçlarında beyaz tel bulunmayan, uzun çeneli bir kadındır.
Ruşen Hanım: Bir Arap olan bu kadın , tarif gerektirmeyecek şekilde esmer, şişman, patlak gözlü, iri dudaklı, kıvırcık ve siyah saçlı bir kadındır.
Evin Hanımı: Uzun süredir kapalı tutulduğu karanlık ve yalnız ortamın etkisiyle ve psikolojik çöküntü yüzünden yaşlı bitkin gösteren, zayıf, devamlı tebessüm etmeye çalışan, siyah saçları hemen hemen tamamiyle kırarmış, orta yaşlı bir kadındır.
Hasan: Hasan çok yakışıklı, buğday tenli, uzun boylu, iri yapılı, siyah saçlı, bıyıklı ve heybetli bir adamdır.
Şevki Bey: Şevki Bey bıyıklı, kısa boylu, göbekli, saçları önden dökülmüş, orta yaşlı bir adamdır.
2. RUHİ TAHLİLLER
Muhsine: Çok temiz kalpli, iyiliksever, kimsenin kötülüğünü istemeyen, saf, her şeye çabuk inanan, sevgi dolu, her şeye rağmen iyimser olmaya çalışan bir kadın.
Ayşe Kadın: Emeline ulaşmak için her kötülüğü yapabilecek düzeyde sahtekar, menfaatçi, düzenbaz, gözü kendisinden başkasını görmeyen, nankör biridir.
Bekir Çavuş: Bekir Çavuş da Ayşe Kadın dan aşağı kalmayacak kadar sahtekar ve düzenbaz bir adamdır.
Çeşmi Felek Kalfa: İyi ve temiz kalpli bir kadındır. Her şeye çabucak inanması , insanlara çabuk güvenmesi ve yardımsever olması da bu özelliğini desteklemektedir.
Ruşen Hanım: Ruşen Hanım biraz daha kurnaz , fakat Muhsine ve Çeşmi Felek Kalfa kadar iyiliksever , olayları daha çok sorgulayan , anlayışlı bir kadındır.
Evin Hanımı: Ruhsal bakımdan diğerlerinin değerlendirdiğinin aksine gayet zeki , anlayışlı, biraz korkmuş, yıpranmış, iyiliksever, temiz kalpli bir kadındır.
Hasan: Fiziksel güzelliğini ruhuna da yansıtabilmiş , sevdiği insan için her şeyi yapabilecek derecede fedakar, iyi kalpli bir adam.
Şevki Bey: Aşırı derecede para düşkünlüğü yüzünden bütün iyi vasıflarını kaybetmiş, düzenbaz, sahtekar, hain bir adam.
Ayşe Kadın: Emeline ulaşmak için her kötülüğü yapabilecek düzeyde sahtekar, menfaatçi, düzenbaz, gözü kendisinden başkasını görmeyen, nankör biridir.
Bekir Çavuş: Bekir Çavuş da Ayşe Kadın dan aşağı kalmayacak kadar sahtekar ve düzenbaz bir adamdır.
Çeşmi Felek Kalfa: İyi ve temiz kalpli bir kadındır. Her şeye çabucak inanması , insanlara çabuk güvenmesi ve yardımsever olması da bu özelliğini desteklemektedir.
Ruşen Hanım: Ruşen Hanım biraz daha kurnaz , fakat Muhsine ve Çeşmi Felek Kalfa kadar iyiliksever , olayları daha çok sorgulayan , anlayışlı bir kadındır.
Evin Hanımı: Ruhsal bakımdan diğerlerinin değerlendirdiğinin aksine gayet zeki , anlayışlı, biraz korkmuş, yıpranmış, iyiliksever, temiz kalpli bir kadındır.
Hasan: Fiziksel güzelliğini ruhuna da yansıtabilmiş , sevdiği insan için her şeyi yapabilecek derecede fedakar, iyi kalpli bir adam.
Şevki Bey: Aşırı derecede para düşkünlüğü yüzünden bütün iyi vasıflarını kaybetmiş, düzenbaz, sahtekar, hain bir adam.
3. SOSYOLOJİK TAHLİLLER
Muhsine: Çevresindekilerle iyi geçinmeye çalışan, onlara yardım etmeye çalışan, kendisini çabuk sevdirebilen fakat kötü insanları ayırt edemeyerek kendini insanlara göre ayarlayamayan ve herkese eşit davranan bir kadın.
Ayşe Kadın: İkna kabiliyeti çok yüksek olan , insanları iyi tanıyan, ve ona göre davranarak çevresindekilerle yapmacık ilişkiler kuran bir kadın.
Bekir Çavuş: Menfaatleri doğrultusunda ilişki kurması yönünden Ayşe Kadın a benzer fakat işine gelmeyenlere karşı aldığı sert tavırlarıyla dikkati çekmektedir.
Çeşmi Felek Kalfa: saygılı ve seviyeli ilişkileri ile kendini sevdiren, gerektiği gibi davranan,insanları seven ve onları iyi değerlendiren bir kadın.
Ruşen Hanım: Tarafsız, herkese eşit davranan, kimseyi kayırmayan, kırmayan, insanların kişiliklerini iyi tespit edebilen ve bu yüzden de ilişkilerinde hep dengeleyici rolde olan bir kadındır.
Evin Hanımı: Tek başına kapalı bir odada tutulduğu için dışa pek açık olamayan bu kadın aslında iyi geçimli, insanlarla diyalog kurmasını iyi bilen ve gerçek dostları tarafından çok sevilen bir kadındır.
Hasan : Fiziki ve ruhi güzelliği sayesinde insanlar ile kolay dostluklar kurabilen, hoşsohbeti ile çekici ve kibarlığı ile yakınlaştırıcı bir erkektir.
Şevki Bey: Sinsiliği ve düşkünü olduğu para yüzünden insanların yüzlerine gülerek onları kandıran fakat menfaatleri doğrultusun da kurduğu ilişkileri işi bittiğinde bitiren, pek de sevilmeyen biridir.
Ayşe Kadın: İkna kabiliyeti çok yüksek olan , insanları iyi tanıyan, ve ona göre davranarak çevresindekilerle yapmacık ilişkiler kuran bir kadın.
Bekir Çavuş: Menfaatleri doğrultusunda ilişki kurması yönünden Ayşe Kadın a benzer fakat işine gelmeyenlere karşı aldığı sert tavırlarıyla dikkati çekmektedir.
Çeşmi Felek Kalfa: saygılı ve seviyeli ilişkileri ile kendini sevdiren, gerektiği gibi davranan,insanları seven ve onları iyi değerlendiren bir kadın.
Ruşen Hanım: Tarafsız, herkese eşit davranan, kimseyi kayırmayan, kırmayan, insanların kişiliklerini iyi tespit edebilen ve bu yüzden de ilişkilerinde hep dengeleyici rolde olan bir kadındır.
Evin Hanımı: Tek başına kapalı bir odada tutulduğu için dışa pek açık olamayan bu kadın aslında iyi geçimli, insanlarla diyalog kurmasını iyi bilen ve gerçek dostları tarafından çok sevilen bir kadındır.
Hasan : Fiziki ve ruhi güzelliği sayesinde insanlar ile kolay dostluklar kurabilen, hoşsohbeti ile çekici ve kibarlığı ile yakınlaştırıcı bir erkektir.
Şevki Bey: Sinsiliği ve düşkünü olduğu para yüzünden insanların yüzlerine gülerek onları kandıran fakat menfaatleri doğrultusun da kurduğu ilişkileri işi bittiğinde bitiren, pek de sevilmeyen biridir.
D. OLAYIN GEÇTİĞİ MEKAN
Olay, eski İstanbul da, Üsküdar semti yakınlarındaki ünü herkes tarafından bilinen , adı cin , peri yuvasına çıkmış, insanların akşam saatinden sonra uğramaya pek yanaşmadığı, gayet büyük, eski görünüşlü ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir çiftlik evinde geçmektedir.
E. TÜR BİLGİSİ
ROMAN
ROMAN
Yaşanmış ya da tasarlanmış olayları ayrıntılı bir biçimde anlatan yapıtlara roman denir.
Roman ve öykü birbirine benzemektedir. Ancak romanda bir ana olaya bağlı birden çok olaya , çok sayıda kişiye , değişik yer ve zamana yer verilir. Anlatım daha kompleks , daha ağır ve edebidir.
Romanlar konularına ve bu konuları ele alışlarına göre türlere ayrılır: Kişilerin iç dünyalarını ön plana çıkararak işleyen romanlara psikolojik roman ; konusunu tarihi bir olaydan alan romanlara tarihsel roman ; toplumun gelenek ve göreneklerini , yaşayış biçimlerini anlatan romanlara töre romanı; okuyucuyu ilginç olaylar ve serüvenler içinde yaşatmayı amaç edinen romanlara serüven (macera) romanı denir.
Okumuş olduğumuz eser de bir romandır ve tür olarak da bir macera romanıdır.
Roman ve öykü birbirine benzemektedir. Ancak romanda bir ana olaya bağlı birden çok olaya , çok sayıda kişiye , değişik yer ve zamana yer verilir. Anlatım daha kompleks , daha ağır ve edebidir.
Romanlar konularına ve bu konuları ele alışlarına göre türlere ayrılır: Kişilerin iç dünyalarını ön plana çıkararak işleyen romanlara psikolojik roman ; konusunu tarihi bir olaydan alan romanlara tarihsel roman ; toplumun gelenek ve göreneklerini , yaşayış biçimlerini anlatan romanlara töre romanı; okuyucuyu ilginç olaylar ve serüvenler içinde yaşatmayı amaç edinen romanlara serüven (macera) romanı denir.
Okumuş olduğumuz eser de bir romandır ve tür olarak da bir macera romanıdır.
4. YAZAR HAKKINDA BİLGİ
A. YAZARIN HAYATI
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864 yılında İstanbul da doğdu. Babası Sait Paşa adlı bir subay idi. Annesini üç yaşında iken kaybetti. Çocukluğu teyzesinin yanında geçti. Mülkiye mektebinde okudu. Kısa bir zaman memurluk yaptı. 1908 den sonra gazetecilik ve romanlarının geliri ile geçindi.
İlk esrini on iki yaşında iken yazdı. Yirmi iki yaşında Tercüman-ı Hakikat gazetesine Ahmet Mithat Efendi nin yardımıyla bir roman yazdı.
1944 yılında Heybeliada da ki köşkünde öldü ve Heybeliada mezarlığına gömüldü.
İlk esrini on iki yaşında iken yazdı. Yirmi iki yaşında Tercüman-ı Hakikat gazetesine Ahmet Mithat Efendi nin yardımıyla bir roman yazdı.
1944 yılında Heybeliada da ki köşkünde öldü ve Heybeliada mezarlığına gömüldü.
B. EDEBİ KİŞİLİĞİ
Türk edebiyatına yüzün üzerinde eser vermiş olan bu yazarımız, ömrünün sonuna kadar yazdığı romanları ve hikayeleriyle kendini her sınıftan okuyucuya sevdirdi. İstanbul un konuşma dilini mahalle kadınlarını çok iyi canlandırdı.
Sürekli olarak boş inançlarla cahil halkın durumuyla, sosyal yapının bozukluğu ve bunun gibi güncel konular üzerinde durdu ve hepsi hakkında bize hep yeni çözümler , düşünceler sundu.
Sürekli olarak boş inançlarla cahil halkın durumuyla, sosyal yapının bozukluğu ve bunun gibi güncel konular üzerinde durdu ve hepsi hakkında bize hep yeni çözümler , düşünceler sundu.
C. ESERLERİ
Hüseyin Rahmi edebi mevkiini daha servet-i ünundan evvel yapmış ve servet-i fünunun edebi bir cereya halini aldığı yıllarda ondan ayrı ve müstakil bir şöhret olarak devam etmiştir. Sanatkarın bu çağlarda yazdığı eserler; ŞIK, İFFET, MUTALLAKA, MÜRBBİYE ,METRES NİMET ŞİNAS, BİR MUADELE-İ SEVDA, TESADÜF isimli romanlarıdır. Hüseyin Rahmi Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Sevda Peşinde gibi en tanınmış romanlarını 1908-1920 yılları arasında yapmıştır.
5. SONUÇ
Genellikle Hüseyin Rahmi Gürpınar ın eserlerini okumayı tercih eden bir okuyucu olarak yine bu romanda da büyük bir sürükleyicilik, insana heyecan veren bir konu ve anlatım buldum.
Olaylar gerçekten de çok güzel sıralanmış ve okuduğunuz zaman herhangi bir kopukluk hissetmiyorsunuz. Yazarın yaptığı ilginç tasvirler , yerinde kullandığı deyimler ve yaptığı nükteler yazıya ayrı bir güzellik katmış. Hüseyin Rahmi nin bir ekolu olarak yine kişiler iyi bir uyum içinde ve her biri toplumun çeşitli kesimlerinden ve çeşitli düşünce yapan insan manzaraları sergiliyor. Ayrıca yazıda anlatılmak istenilen olaylar okuyucunun gayet iyi, zorlanmadan anlayabileceği bir şekilde aktarılmış.
Kitaba geniş bir açıdan baktığımızda , aslında her yönüyle iyi bir eseri incelemekteyiz fakat bütün bu güzel eleştirilere rağmen beni sıkan ve sanırım diğer okuyucuları da sıkabilecek olan bir noktayı aktarmakta yarar görüyorum.
Yazar kendi görüşlerini kitaba çok fazla yansıtmış.kitabın her iki sayfasından birinde hemen araya girip nutuk atmaya başlıyor. Olayın en heyecanlı yerindeyken birdenbire doktora tezleri dinlemeye başlıyorsunuz.
Ancak, dediğim gibi bu ayrıntıya rağmen kitap herkesin okuyabileceği, eğlenceli ve aynı zamanda da sosyal içerikli, toplumumuzun gerçeklerini yansıtan bir eser olara göze çarpıyor.
Olaylar gerçekten de çok güzel sıralanmış ve okuduğunuz zaman herhangi bir kopukluk hissetmiyorsunuz. Yazarın yaptığı ilginç tasvirler , yerinde kullandığı deyimler ve yaptığı nükteler yazıya ayrı bir güzellik katmış. Hüseyin Rahmi nin bir ekolu olarak yine kişiler iyi bir uyum içinde ve her biri toplumun çeşitli kesimlerinden ve çeşitli düşünce yapan insan manzaraları sergiliyor. Ayrıca yazıda anlatılmak istenilen olaylar okuyucunun gayet iyi, zorlanmadan anlayabileceği bir şekilde aktarılmış.
Kitaba geniş bir açıdan baktığımızda , aslında her yönüyle iyi bir eseri incelemekteyiz fakat bütün bu güzel eleştirilere rağmen beni sıkan ve sanırım diğer okuyucuları da sıkabilecek olan bir noktayı aktarmakta yarar görüyorum.
Yazar kendi görüşlerini kitaba çok fazla yansıtmış.kitabın her iki sayfasından birinde hemen araya girip nutuk atmaya başlıyor. Olayın en heyecanlı yerindeyken birdenbire doktora tezleri dinlemeye başlıyorsunuz.
Ancak, dediğim gibi bu ayrıntıya rağmen kitap herkesin okuyabileceği, eğlenceli ve aynı zamanda da sosyal içerikli, toplumumuzun gerçeklerini yansıtan bir eser olara göze çarpıyor.