Giyeceği, Yiyeceği, Ev Döşemesi
Peygamber Efendimiz ( s.a.s.) elbisesinin temiz ve tertipli oluşuna önem verirdi. Giyiminde titizdi; elbisesini korur, dağınıklıktan hoşlanmazdı. Bu münasebetle bir elbisenin kumaş olarak sağlam kalma süresi ne ise o süreyi tabii akışı içinde tamamlardı. Yeni bir elbise giydiğinde Allaha Hamdeder, elbisenin hayırlara vesile olmasını diler, elbisenin örttüğü organlarının şerrinden de Ona sığınırdı.
Hz. Peygamber ( s.a.s.) rengi hafif bozuldu, boyası hafifi attı diye herhangi bir elbiseyi giymemezlik etmezdi. Alacalı, desenli, göze batan, çiğ renkte elbiseler giymekten kaçınırdı. Demek ki, estetiğe önem veriyordu.
Elbisesiyle övünmez, bu konuda lüks ve israfa kaçmazdı. Çünkü ona göre elbise sıcaktan, soğuktan korunmaya, insanlara ülfete, toplum içine girmeye ve hizmete vasıta idi
Peygamber Efendimiz ( s.a.s.)in giyecekle ilgili tutumu: Temizlik, tertiplik, estetiği gözetme, kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama olarak özetleyebiliriz. Bu sebeple gerektiğinde O, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyer ve tevazu göstererek: ben aciz bir kulum buyururlardı.
Hz. Peygamber ( s.a.s) özel hayatında ihtiyari fakrı tercih etmiş, daha ziyade Hz. Aişenin odasında ashabtan gelen hediyelerin çoğunu yoksullara ve suffe talebelerine aktarmıştır. Bununla beraber O, Müslümanlara meşru odluğunu göstermek ve beslenmenin önemini vurgulamak için çeşitli gıdalardan yemiştir. Mesela tavuk eti, bazı kuş etleri, koyun etinden hazırlanmış kebap, kurutulmuş et ( bir çeşit pastırma ), süt, bal, peynir bunlardan bazılarıdır. Yiyecekleri arasında zeytin yağı sirke, kabak, tirit, kavrulmuş un ve helvaya da rastlıyoruz. Her gün aynı gıdayı değil de mümkünse farklı gıdalar almayı tercih etmiş; yemeklere zaman zaman biber, zencefil, tarçın gibi baharat çeşitlerini serpmiştir. Onun sofrasında daima baş köşede olan iki yiyecek maddesinden biri arpa ekmeği, diğeri de ise hurma idi. Bazen uzun süre bunlarla yetindiği olurdu.
Peygamberimiz ( s.a.s.) yemekten önce ellerini, yemek sonra hem ellerini hem ağzını yıkardı. Yemeğe besmele ile başlar, bitirince elhamdulillah derdi, sofrada çöpe atılacak herhangi bir yemek yada ekmek artığına müsaade etmezdi. Yemek devam ederken müsaade almaksızın herkesten önce kakılmasını doğru bulmazdı. Karnını tıka basa doldurmaz, bir yemeği beğenmemezlik etmezdi; arzu ederse yer, etmezse yemezdi; vakti müsaitse davete icabet ederdi. Suyu, dibi görünen bir kaptan içerdi. Bal şerbetini ve nebiz denilen bir çeşit hurma ve üzüm kompostosunun tazesini severdi.
Peygamberimiz ( s.a.s.) örfe mevcut olan sedir, divan, yatak, yorgan, ihram, ibrik, leğen, ve bunun gibi ev eşyası kullanmış, ama en pahalısı olsun diye özel bir arzu beslememiştir. Elbisesi konusunda belirttiğimiz gibi Peygamberimizin ( s.a.s.) bu konudaki prensibi de sadelik, ihtiyacı giderme, tertiplilik ve temizliktir.
Peygamber Efendimiz ( s.a.s.) elbisesinin temiz ve tertipli oluşuna önem verirdi. Giyiminde titizdi; elbisesini korur, dağınıklıktan hoşlanmazdı. Bu münasebetle bir elbisenin kumaş olarak sağlam kalma süresi ne ise o süreyi tabii akışı içinde tamamlardı. Yeni bir elbise giydiğinde Allaha Hamdeder, elbisenin hayırlara vesile olmasını diler, elbisenin örttüğü organlarının şerrinden de Ona sığınırdı.
Hz. Peygamber ( s.a.s.) rengi hafif bozuldu, boyası hafifi attı diye herhangi bir elbiseyi giymemezlik etmezdi. Alacalı, desenli, göze batan, çiğ renkte elbiseler giymekten kaçınırdı. Demek ki, estetiğe önem veriyordu.
Elbisesiyle övünmez, bu konuda lüks ve israfa kaçmazdı. Çünkü ona göre elbise sıcaktan, soğuktan korunmaya, insanlara ülfete, toplum içine girmeye ve hizmete vasıta idi
Peygamber Efendimiz ( s.a.s.)in giyecekle ilgili tutumu: Temizlik, tertiplik, estetiği gözetme, kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama olarak özetleyebiliriz. Bu sebeple gerektiğinde O, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyer ve tevazu göstererek: ben aciz bir kulum buyururlardı.
Hz. Peygamber ( s.a.s) özel hayatında ihtiyari fakrı tercih etmiş, daha ziyade Hz. Aişenin odasında ashabtan gelen hediyelerin çoğunu yoksullara ve suffe talebelerine aktarmıştır. Bununla beraber O, Müslümanlara meşru odluğunu göstermek ve beslenmenin önemini vurgulamak için çeşitli gıdalardan yemiştir. Mesela tavuk eti, bazı kuş etleri, koyun etinden hazırlanmış kebap, kurutulmuş et ( bir çeşit pastırma ), süt, bal, peynir bunlardan bazılarıdır. Yiyecekleri arasında zeytin yağı sirke, kabak, tirit, kavrulmuş un ve helvaya da rastlıyoruz. Her gün aynı gıdayı değil de mümkünse farklı gıdalar almayı tercih etmiş; yemeklere zaman zaman biber, zencefil, tarçın gibi baharat çeşitlerini serpmiştir. Onun sofrasında daima baş köşede olan iki yiyecek maddesinden biri arpa ekmeği, diğeri de ise hurma idi. Bazen uzun süre bunlarla yetindiği olurdu.
Peygamberimiz ( s.a.s.) yemekten önce ellerini, yemek sonra hem ellerini hem ağzını yıkardı. Yemeğe besmele ile başlar, bitirince elhamdulillah derdi, sofrada çöpe atılacak herhangi bir yemek yada ekmek artığına müsaade etmezdi. Yemek devam ederken müsaade almaksızın herkesten önce kakılmasını doğru bulmazdı. Karnını tıka basa doldurmaz, bir yemeği beğenmemezlik etmezdi; arzu ederse yer, etmezse yemezdi; vakti müsaitse davete icabet ederdi. Suyu, dibi görünen bir kaptan içerdi. Bal şerbetini ve nebiz denilen bir çeşit hurma ve üzüm kompostosunun tazesini severdi.
Peygamberimiz ( s.a.s.) örfe mevcut olan sedir, divan, yatak, yorgan, ihram, ibrik, leğen, ve bunun gibi ev eşyası kullanmış, ama en pahalısı olsun diye özel bir arzu beslememiştir. Elbisesi konusunda belirttiğimiz gibi Peygamberimizin ( s.a.s.) bu konudaki prensibi de sadelik, ihtiyacı giderme, tertiplilik ve temizliktir.