- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
biz ki
bu memleketin
börtüsünü böceğini
gülünü çiçeğini
yolunu yokuşunu geçeğini
davarını tavşanını yavşanını
gelmişini geçmişini gerçeğini
sevgimizle bilgimizle bir bir sayarız
düzlükler puşt elinde rehin
çakmak taşlarını kirtim kirtim toz edip
kurttan kuştan kulaban kurtarabildiğimiz
bir tas çorbayla yedi nüfus doyarız
ve her lokmamızı
alın teri kan emeğiyle yoğur
soframızı
göz nurunun ışığıyla boyarız
biz ki
bir annenin göz yaşını
bir bebeğin gülüşünü
bir gencin düşünü
ta yüreğimizde duyarız
gel gör ki
sol yanımızda sefaletin sopası
sızımızla siyim siyim ağlarız
sağ yanımızda cehaletin ahbabı hempası
kızımızla başını bağlarız
dağ yanımızda muhabbetin katmer katmer kahpesi
gül yanımızda ceberutun idam sehpası
sazımızla sözümüzle yaramızı dağlarız
gel de gör ki ustam
eline iline yaban
fettan sağır kör şeytan
mankurt bir çoban
ne uyanırız ne ayarız
nece dilden söveyim
gel de gör ki
oban
sürü davar
tebaan
dilsiz duvar
biz söyleriz biz duyarız
ustam
hangi gönülden seveyim
ama sen dur ki
Toroslar, Tilbeşer ovası
Erzurum yaylası düşmedi daha
Fırat Dicle Kızılırmak taşmadı daha
Dadaloğlu, Köroğlu coşmadı daha
sınır boylarında dağ gibi yatar şehitler
sen ayağa kalksın da gör
Karafatmayı, Kılavuz Haticeyi,Nene Hatunu
Pirsultanlar, Yunuslar yollara düşmedi daha
Ne eşraf takar ne şah ne padişah
Erenler evliyalar
Kırklar yediler tutuşup el ele
akar da gelir dağlardan
halay halay semah semah
söylenmemiş türkülerimiz
yazılmamış destanlarımız
kitaba geçmemiş öykülerimiz var daha
varsın acılar biriksin gecemizde
geçit vermez bu dağlar
haine laine işbirlikçiye
su yolunu bulur yine de
Mahmut Nazik
bu memleketin
börtüsünü böceğini
gülünü çiçeğini
yolunu yokuşunu geçeğini
davarını tavşanını yavşanını
gelmişini geçmişini gerçeğini
sevgimizle bilgimizle bir bir sayarız
düzlükler puşt elinde rehin
çakmak taşlarını kirtim kirtim toz edip
kurttan kuştan kulaban kurtarabildiğimiz
bir tas çorbayla yedi nüfus doyarız
ve her lokmamızı
alın teri kan emeğiyle yoğur
soframızı
göz nurunun ışığıyla boyarız
biz ki
bir annenin göz yaşını
bir bebeğin gülüşünü
bir gencin düşünü
ta yüreğimizde duyarız
gel gör ki
sol yanımızda sefaletin sopası
sızımızla siyim siyim ağlarız
sağ yanımızda cehaletin ahbabı hempası
kızımızla başını bağlarız
dağ yanımızda muhabbetin katmer katmer kahpesi
gül yanımızda ceberutun idam sehpası
sazımızla sözümüzle yaramızı dağlarız
gel de gör ki ustam
eline iline yaban
fettan sağır kör şeytan
mankurt bir çoban
ne uyanırız ne ayarız
nece dilden söveyim
gel de gör ki
oban
sürü davar
tebaan
dilsiz duvar
biz söyleriz biz duyarız
ustam
hangi gönülden seveyim
ama sen dur ki
Toroslar, Tilbeşer ovası
Erzurum yaylası düşmedi daha
Fırat Dicle Kızılırmak taşmadı daha
Dadaloğlu, Köroğlu coşmadı daha
sınır boylarında dağ gibi yatar şehitler
sen ayağa kalksın da gör
Karafatmayı, Kılavuz Haticeyi,Nene Hatunu
Pirsultanlar, Yunuslar yollara düşmedi daha
Ne eşraf takar ne şah ne padişah
Erenler evliyalar
Kırklar yediler tutuşup el ele
akar da gelir dağlardan
halay halay semah semah
söylenmemiş türkülerimiz
yazılmamış destanlarımız
kitaba geçmemiş öykülerimiz var daha
varsın acılar biriksin gecemizde
geçit vermez bu dağlar
haine laine işbirlikçiye
su yolunu bulur yine de
Mahmut Nazik