PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,658
-
- MFC Puanı
- 26,764
Eski siyah beyaz ve düşük çözünürlüklü filmlerde hızlı hızlı yürüyen insanları akıllı telefonlarımızla çektiğimiz renkli selfie’lerimizle (özçekim) ve videolarımızla karşılaştırınca kendimizi nimetten sayıyoruz. Bu, anlamı ortadan kaldırıyor.
Ben gazeteceliğe Reuters makinesinden fotoğraf seçip resimaltı yazarak başlamıştım. Elon Musk ve Mark Zuckerberg alınmasın ama fotoğrafla beraber gelen kısa not işe yaramazdı. Bütün haber akışınıtakip ettiğinizde o fotoğrafın altını yazardınız; ne kadar iyi biliyorsanız, o kadar kısa yazmanız mümkün olurdu. Yazdığım bu konu benim çok uzun süre üzerinde düşündüğüm bir konudur ve olabildiğince kısa yazabildiğimi düşünüyorum.
İlk akla gelen, “Gazi Mustafa Kemal’in zamanında dijitalleşme mi vardı” olabilir. Ben, onun eserinin kaynak kodundan yola çıkarrak bugün olmayanlara odaklanmayı hedefledim. Geçmişin kökünden ve kurma/işletme bilgisinden yoksun olunca, teknoloji ve dijitalleşme, cihazlarımızı önümüze sererek göstermeye çalıştığımız birer olguya dönüşüyor.
Bulunduğumuz bu nokta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarkenki deneyimine dayanan dijital model oluşturma dersini daha değerli hale getiriyor. Sonunda algılayabildiğim kadarıyla bu dersi mühendis gözüyle vermek istiyorum.
Dijital işletmenin temeli olan fikrin oluşturulması: Her dijital işletmenin kuruluşu, bir fikir ile başlıyor. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a uzanan yolculuğa çıkarken bu fikre sahip olduğunu düşünüyorum. Bu fikir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar giden yolu belirliyor.
Fikrin yazılıma dönüştürülmesi: Fikir kendi başına operasyona dönüşmüyor. Bunun için dile dökülmesi gerekiyor ki, dijital işletmelerde bu yazılım oluyor. Yazılım, ana koddan çevre birimler ile iletişimi sağlayan sürücülere kadar birçok bileşenden oluşuyor. Bunun çalışacağı bir ortama yani donanıma yerleştirilmesi gerekiyor. Mustafa Kemal, burada çok dahiyane bir yaklaşımla kendi yazılımını kurumlardan ziyade insanların içine yerleştiriyor.
Kavramın kanıtlanması (POC): Mustafa Kemal’in fikrinin yani yazılımın insanın içine yerleştirilmesi, fikrin yaygınlaşması açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Bunu günümüzün dünyasında her yerden, her cihazdan erişim ile ifade ediyoruz ve en iyi örneğini herkese açık (public) bulut hizmetleri oluşturuyor. Tabii, ortada bir çatışma ortamı bulunduğu için Mustafa Kemal’in sisteminin tamamı, bir kısmı herkese ve bir kısmı organizasyona açık hibrit buluta benziyor. Fikir insanların içinde olunca ona güven sağlama yani kavram kanıtlaması POC daha kolay yapılıyor. POC, bir yandan gerçek veri ile diğer yandan ise operasyon ortamının tamamında yapılması nedeniyle sonuç veriyor. Bazıları manda gibi tartışmaları sürdürürken Mustafa Kemal cephesinde asıl işin yani kurtuluş savaşının POC’si yapılıyor. Gerçek sistem üzerinde yapılan bu POC, başarıya giden yolda önemli bir unsur oluyor.
Şebekenin (network) kurulması: Kongreler ile hedeflenen sınırlar içindeki ülkenin her yanına ulaşan bir şebeke ya da iletişim altyapısı kuruluyor. Bu, POC ile oluşan güvenin sisteme dönüştürülmesinde kilit bir adım oluyor.
Veri merkezinin oluşturulması: Veri merkezi, bulut bilişimin kalbinde yer alan ve veri tabanlı işletmelerde operasyonun odağındaki tesistir. Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile Cumhuriyet’in veri merkezini kuruyor.
Kurumsal kaynak planlaması (ERP) sisteminin kurulması: Nutuk’un giriş böümünde Anadolu ve Rumeli’de faaliyet gösteren yapılar listelendiği için ERP’yi nereye yazacağıma karar vermek zor oldu. Dijital sistem tasarımından işletme ya da operasyon tarafına geçişe işaret etmek için buraya alıyorum.
API entegrasyonu yapılması: Mustafa Kemal, veri merkezi ya da kurumlar ile üçüncü partileri bağlamada kullanılan API entegrasyonunu TBMM ile yerel yapıları bağlamak için kullanıyor. Böylece herkes aynı altyapı üzerinde çalışabiliyor.
Gerçek zamanlı veri ile çalışılması: Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı o zaman telgrafçılar üzerinden kurulan ve güncel gelişmeleri takip etmeyi sağlayan iletişim altyapısı ile yönetiyor. Güncel bilgiyi büyük bir hassasiyetle takip ve analiz etmeyi sağlayan bu altyapıya biz ancak 5G şebekesi ile ulaşabileceğiz. Kendisi bunu uykusuz kalarak yapıyor.
Kestirimsel (predictive) analitik yapılması: Mustafa Kemal, saha verisini gerçek zamanlı olarak takip etmesi ve deneyimine dayanarak kendi gücü için doğru kararları alıp sonuca gidiyor. Bunu yaparken düşmanının atacağı adımları da doğru öngörmesi ve hesaplı riskler alması başlı başına bir başarı faktörü.
Dokümantasyon oluşturulması: Sözü daha fazla uzatmamak açısından sistem analizini burada kesip savaşın kazanılmasının sonrasına geçmek istiyorum. Mustafa Kemal, Nutuk ile gelinen noktaya kadarki “yazılım geliştirme” süreçlerini belgelendiriyor. Bu, aynı zamanda, eserin telif belgesi değerini taşıyor.
Versiyonun yükseltilmesi: Savaşın sonrasında diplomasi ve ekonomik kalkınma konusunda atılan adımlar, benim deyimimle Dijital Türkiye’nin yeni versiyonlarının oluşturulması oluyor. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlardan kalkınma adımlarına kadar bir çok unsur, artık cumhuriyete dönüşmüş fikrin yeni versiyonlarını ortaya çıkarıyor. Bunu yapabilme gücü, günümüzde bir dijital işletmenin rekabet gücünün ana bileşenidir.
Açık kaynağa geçiş yapılması: Gençliğe Hitabe, bir yandan Cumhuriyet’in açık kaynak koduna geçmesi diğer yandan payidar kalabilmesi için servis düzeyi anlaşmasının (SLA) koşullarının ifade edilmesi işlevini görüyor. Ayrıca aklımda kalan, Cumhuriyet’in bir fazilet rejimi olduğuna vurgudur. Mustafa Kemal, son kertede sistemin çökmesini engelleyecek kodu da bu şekilde ilk adımda olduğu yazılım paketinin içine koyuyor.
Ortada böyle bir örnek varsa, “o zaman dijitalleşme mi vardı” sorusu teferruattır.
Kerem Özdemir
Ben gazeteceliğe Reuters makinesinden fotoğraf seçip resimaltı yazarak başlamıştım. Elon Musk ve Mark Zuckerberg alınmasın ama fotoğrafla beraber gelen kısa not işe yaramazdı. Bütün haber akışınıtakip ettiğinizde o fotoğrafın altını yazardınız; ne kadar iyi biliyorsanız, o kadar kısa yazmanız mümkün olurdu. Yazdığım bu konu benim çok uzun süre üzerinde düşündüğüm bir konudur ve olabildiğince kısa yazabildiğimi düşünüyorum.
İlk akla gelen, “Gazi Mustafa Kemal’in zamanında dijitalleşme mi vardı” olabilir. Ben, onun eserinin kaynak kodundan yola çıkarrak bugün olmayanlara odaklanmayı hedefledim. Geçmişin kökünden ve kurma/işletme bilgisinden yoksun olunca, teknoloji ve dijitalleşme, cihazlarımızı önümüze sererek göstermeye çalıştığımız birer olguya dönüşüyor.
Bulunduğumuz bu nokta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarkenki deneyimine dayanan dijital model oluşturma dersini daha değerli hale getiriyor. Sonunda algılayabildiğim kadarıyla bu dersi mühendis gözüyle vermek istiyorum.
Dijital işletmenin temeli olan fikrin oluşturulması: Her dijital işletmenin kuruluşu, bir fikir ile başlıyor. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a uzanan yolculuğa çıkarken bu fikre sahip olduğunu düşünüyorum. Bu fikir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar giden yolu belirliyor.
Fikrin yazılıma dönüştürülmesi: Fikir kendi başına operasyona dönüşmüyor. Bunun için dile dökülmesi gerekiyor ki, dijital işletmelerde bu yazılım oluyor. Yazılım, ana koddan çevre birimler ile iletişimi sağlayan sürücülere kadar birçok bileşenden oluşuyor. Bunun çalışacağı bir ortama yani donanıma yerleştirilmesi gerekiyor. Mustafa Kemal, burada çok dahiyane bir yaklaşımla kendi yazılımını kurumlardan ziyade insanların içine yerleştiriyor.
Kavramın kanıtlanması (POC): Mustafa Kemal’in fikrinin yani yazılımın insanın içine yerleştirilmesi, fikrin yaygınlaşması açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Bunu günümüzün dünyasında her yerden, her cihazdan erişim ile ifade ediyoruz ve en iyi örneğini herkese açık (public) bulut hizmetleri oluşturuyor. Tabii, ortada bir çatışma ortamı bulunduğu için Mustafa Kemal’in sisteminin tamamı, bir kısmı herkese ve bir kısmı organizasyona açık hibrit buluta benziyor. Fikir insanların içinde olunca ona güven sağlama yani kavram kanıtlaması POC daha kolay yapılıyor. POC, bir yandan gerçek veri ile diğer yandan ise operasyon ortamının tamamında yapılması nedeniyle sonuç veriyor. Bazıları manda gibi tartışmaları sürdürürken Mustafa Kemal cephesinde asıl işin yani kurtuluş savaşının POC’si yapılıyor. Gerçek sistem üzerinde yapılan bu POC, başarıya giden yolda önemli bir unsur oluyor.
Şebekenin (network) kurulması: Kongreler ile hedeflenen sınırlar içindeki ülkenin her yanına ulaşan bir şebeke ya da iletişim altyapısı kuruluyor. Bu, POC ile oluşan güvenin sisteme dönüştürülmesinde kilit bir adım oluyor.
Veri merkezinin oluşturulması: Veri merkezi, bulut bilişimin kalbinde yer alan ve veri tabanlı işletmelerde operasyonun odağındaki tesistir. Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile Cumhuriyet’in veri merkezini kuruyor.
Kurumsal kaynak planlaması (ERP) sisteminin kurulması: Nutuk’un giriş böümünde Anadolu ve Rumeli’de faaliyet gösteren yapılar listelendiği için ERP’yi nereye yazacağıma karar vermek zor oldu. Dijital sistem tasarımından işletme ya da operasyon tarafına geçişe işaret etmek için buraya alıyorum.
API entegrasyonu yapılması: Mustafa Kemal, veri merkezi ya da kurumlar ile üçüncü partileri bağlamada kullanılan API entegrasyonunu TBMM ile yerel yapıları bağlamak için kullanıyor. Böylece herkes aynı altyapı üzerinde çalışabiliyor.
Gerçek zamanlı veri ile çalışılması: Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı o zaman telgrafçılar üzerinden kurulan ve güncel gelişmeleri takip etmeyi sağlayan iletişim altyapısı ile yönetiyor. Güncel bilgiyi büyük bir hassasiyetle takip ve analiz etmeyi sağlayan bu altyapıya biz ancak 5G şebekesi ile ulaşabileceğiz. Kendisi bunu uykusuz kalarak yapıyor.
Kestirimsel (predictive) analitik yapılması: Mustafa Kemal, saha verisini gerçek zamanlı olarak takip etmesi ve deneyimine dayanarak kendi gücü için doğru kararları alıp sonuca gidiyor. Bunu yaparken düşmanının atacağı adımları da doğru öngörmesi ve hesaplı riskler alması başlı başına bir başarı faktörü.
Dokümantasyon oluşturulması: Sözü daha fazla uzatmamak açısından sistem analizini burada kesip savaşın kazanılmasının sonrasına geçmek istiyorum. Mustafa Kemal, Nutuk ile gelinen noktaya kadarki “yazılım geliştirme” süreçlerini belgelendiriyor. Bu, aynı zamanda, eserin telif belgesi değerini taşıyor.
Versiyonun yükseltilmesi: Savaşın sonrasında diplomasi ve ekonomik kalkınma konusunda atılan adımlar, benim deyimimle Dijital Türkiye’nin yeni versiyonlarının oluşturulması oluyor. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlardan kalkınma adımlarına kadar bir çok unsur, artık cumhuriyete dönüşmüş fikrin yeni versiyonlarını ortaya çıkarıyor. Bunu yapabilme gücü, günümüzde bir dijital işletmenin rekabet gücünün ana bileşenidir.
Açık kaynağa geçiş yapılması: Gençliğe Hitabe, bir yandan Cumhuriyet’in açık kaynak koduna geçmesi diğer yandan payidar kalabilmesi için servis düzeyi anlaşmasının (SLA) koşullarının ifade edilmesi işlevini görüyor. Ayrıca aklımda kalan, Cumhuriyet’in bir fazilet rejimi olduğuna vurgudur. Mustafa Kemal, son kertede sistemin çökmesini engelleyecek kodu da bu şekilde ilk adımda olduğu yazılım paketinin içine koyuyor.
Ortada böyle bir örnek varsa, “o zaman dijitalleşme mi vardı” sorusu teferruattır.
Kerem Özdemir