-
- Üyelik Tarihi
- 8 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 17,522
-
- MFC Puanı
- 3,901
Galileo? Galileo kimdir? Galileo Hakkında Bilmediğimiz 8 Şey Nedir?
Neredeyse hepimizin hakkında az ya da çok bilgiye sahip olduğu, dünyaca ünlü, İtalyan, astronom ve fizikçi Galileo Galilei, yaşadığı dönemin ve hatta şuan içinde bulunduğumuz dönemin çok ötesinde bir insandır. Yaptığı çalışmalar ve yayımlarının günümüz biliminin oluşmasındaki etkisi yadsınamaz. Hele ki üzerinde kafa yorduğu ve çeşitli yöntemlerle kanıtlamak için deneyler yaptığı çıkarımlarına olan bağlılığını o dönem neredeyse mutlak güç olan kilise baskısına bile boyun eğmemesiyle gözlemleyebiliyoruz.
Zamanında Avrupada bilimsel çalışmaları sonucu çıkarımlarından ötürü her türlü işkence ve zulüm gören bu bilim dahisi Galileonun değeri çok daha sonra anlaşılmıştır. Teleskopla yaptığı çalışmaların ardından Dünyanın (Yerküre) değil de Güneşin merkez olduğunu söylemesi o dönem hem halkın hem yönetimin hem de kilisenin sinirlenmesine yol açmasına rağmen yargılandığı engizisyon mahkemesinde bile doğru bildiği ve bilimsel sonuçlarla desteklediği gerçeklerden dönmemiştir. Bilim insanı olmanın en zor olduğu dönemde bile yeni şeyler keşfedip hem kendi hem de insanların bilgilerini arttırmaya çalışan Galileoya çok şey borçluyuz. Bilimi sadece bir merak değil kullanışlı çıkarımlar ve sorunlara çözümler getirebilmek adına kullanabilmemizi sağlayan Galileo günümüzde hala birçok bilim insanının ilham kaynağı olmaktadır. Bu ilham kaynağı olmasının nedeni sadece yaptığı deneyler değil bilime olan güveni sayesinde karşısındaki bilim ve adalet yoksunu Orta Çağ Avrupası ortamına gösterdiği başkaldırıdır. Galileo sadece bilim literatürüne çok yeni bilgiler katmadı. Aynı zamanda kilisenin önlerine bilgi olarak serdiği şeylerin yanlış olabileceğini de tartışmaya açtı. Belki de kendisinden sonra dünyada yapılan çoğu çalışma bu girişim sayesinde başladı. Hem buluşlarıyla hem de kişiliğiyle fark yaratan Galileoyu ne kadar tanıyoruz? İşte karşınızda Galileo hakkında hiç bilmediğimiz 8 şey:
1.Galileo Üniversiteyi Terk Etti
Babası bir müzisyen ve müzik teorisyeni olan Galileo İtalyanın Pisa kentinde doğdu. Babası asil bir aileden gelmesine karşın zengin değildi. Küçük yaşta çalışması gereken Galileo bir manastırda çalışmaya başladı. Fakat manastırdaki marjinal gözüken ve alışılmışın dışında sorgulayan yapıda olması dolayısıyla kısa süre sonra manastırdan uzaklaştırıldı. Babasıyla çok zıt görüşlere sahip olmasına karşın Galileo, babasının ısrarı üzerine tıp okumak için Pisa Üniversitesine kaydoldu. Henüz 16 yaşındayken tıp fakültesine kaydolan Galileonun gönlü aslında matematik bölümündeydi. Tıp eğitimini yarıda bırakan Galileo ilgi odağını matematik bölümüne kaydırdı. 1585 yılında ise dereceyle kazandığı okul olan Pisa Üniversitesinden ayrıldı. Matematik çalışmalarına kendi başına devam etmeye karar veren Galileo 1589 yılında Pisa Üniversitesine dönmeden önce ağırlıklı olarak üniversite öğrencilerine özel ders vererek para kazandı.
2. Galileo Teleskobu İcat Etmedi
Toplum tarafından yaygın olarak bilinenin askine Galileo teleskopu icat etmedi. Teleskop aslında Hollandalı gözlük üreticisi Hans Lippersheyin temellerini attığı bir aygıttır ama Galileonun uzay hakkında yaptığı çalışmaların çok fazla olması nedeniyle birçok insan Galileyu teleskobun mucidi sanmaktadır. Lippershey uzayı sistematik olarak incelemek için optikler yardımıyla bir alet geliştirdi. Lippershey 1608 yılında geliştirdiği teleskop için Hollanda Hükümetine patent başvurusunda bulundu. Bu başvuru teleskop için yapılmış ilk patent başvurusu olmasına karşın Hollanda Hükümeti teleskobun kopyalanmasının çok kolay olduğuna karar verdi ve Lippersheyin hemen ardından bir başka Hollandalı da benzer bir teleskop için başvuru yapması dolayısıyla patent verilmedi. 1609da, Galileo, cihazı öğrendiğini ve tasarımını önemli ölçüde geliştirerek kendi tasarımlarıyla birleştirip Galileo usulü teleskobuyla uzay gözlemleri yaptığı bilinmektedir. Galileo bu geliştirdiği teleskop yardımıyla Ayın aslında pürüzsüz bir yüzey olmadığını, aksine yüzeyinde kraterlerin ve dağların olduğunu keşfedip Ay hakkında o dönem toplumda bilinenleri yıkmış oldu.
Galileo çok geçmeden Jüpiterin etrafında dönen dört uydu olduğunu ve Venüsün tam bir aşamadan geçtiği (gezegenin güneşin etrafında gezdiğini gösteren) de dahil olmak üzere teleskobu ile başka bulguları bulup dillendirmeye devam etti. Galileonun keşifleri onu takip eden bilim zümreleri tarafından büyük bir hayranlıkla karşılandı ve 1610da Toskanada ve Pisa Üniversitesinde bbaş matematikçi ve filozof olarak seçilmesini sağladı. Daha da önemlisi, Galileonun gözlemleri onu, 1543te Polonyalı matematikçi ve astronom Nicolaus Copernicus tarafından ortaya konan teoriyi desteklemesine yol açacaktı. Güneş, evrenin merkezi ve Dünyanın ve diğer gezegenlerin etrafında dönüyordu. Bu teori o zamana kadar ortaya atılmış olmasına karşın ilk defa bu kadar iyi belgelenebilmişti.
3. Galileonun Kızları Rahibeydi
Galileonun Marina Gamba isimli bir kadından üç çocuğu vardır. 1613 yılında, 1600de doğan iki kızı ve 1601de doğan Livia, Floransanın yakınlarındaki bir manastıra, babalarının Katolik Kilisesi ile ilgili sıkıntılarına rağmen, hayatlarının geri kalanını geçirmek için gittiler. Galileo, Rahibe Maria Celeste olarak bilinen büyük kızını sürekli takip etti ve iletişimi asla koparmadı. Kızı manastırdaki görevlerine rağmen Galileo için de yemek pişirip kıyafet dikiyordu. Manastırın yoksulluk nedeniyle gıda bulamadığı dönemlerde Galileo rahibe olan kızının bakımını tekrar üstlendi. Galileonun oğlu, Vincenzo, ise 1606 doğumludur. Ailenin en küçüğü olan Vincenzo Pisa Üniversitesinde tıp eğitimi aldıktan sonra başarılı bir evlilik yaptı. Ardından Floransaya taşınan Galileonun oğlu babasıyla hep iyi ilişkiler kurmasının yanında toplum tarafından da sevilen bir insan haline gelmiştir.
4. Galileo, Roma Engizisyonu Tarafından Hapis Cezasına Çarptırıldı
Copernicusun evrenin işleyiş şeklindeki serüven merkezli teorisi, ikinci yüzyılda astronom Ptolemy tarafından benimsenen ve Dünyayı güneş sisteminin merkezine koyan o zamanın din anlayışındaki yaygın kabul görünen inanışa meydan okuyordu. 1616da Katolik Kilisesi Kopernik teorisini sapkın olarak ilan etti, çünkü bazı İncil ayetlerine aykırı olduğu düşünülüyordu. Galileo, Kopernikin fikirlerini, tuttuğu veya savunmadığı sürece araştırmaya devam etmek için Kiliseden izin aldı. 1632de Dünyanın İki Temel Sisteminin Diyaloğu başlıklı makalesini yayımladı ve Ptolemy ve Copernicusun fikirleri hakkında arkadaşça bir tartışma başlatmasına rağmen, kitabın evrenin Kopernik modelini desteklediği acıkça ortaya çıkmıştı. Sonuç olarak, bir ertesi sene Galileonun Romadaki Engizisyon mahkemesinde yargılanması emredildi. Bu yargılanma neticesinde Galileo, Kopernikin görüşlerini benimsediğinden sapkınlık suçundan suçlu bulunup hapis cezasına çarptırıldı. Aslında ilk başlarda o dönemin yönetimiyle çok zıtlaşmak istememesine karşın ortaya koyduğu gerçeklerin kilisenin doğru algısının çok dışında olması dolayısıyla kiliseyle ters düşmeye başlamıştır.
5. Son Yıllarını Ev Hapsinde Geçirdi
Galileonun hayatının son dönemlerinin çoğu parmaklıklar arkasında geçmiş olmasına rağmen hayatının en son döneminde tekrardan yargılanarak hapis cezası ev hapsine çevrildi. Hayatının son yıllarını Floransa yakınlarındaki Arcetri kasabasındaki evi olan Villa II Gioielloda geçirmiştir. Arkadaşlarını görme ve kitap yayınlama faaliyetleri bu dönemde çok azalmıştır. Bunun sebebi olarak da dışarı çıkıp gözlem yapamamadan kaynaklı sıkıntılar olduğu düşünülmektedir. Bu sıkıntılı döneminde yine de filozof Thomas Hobbes ve şair John Miltonın da aralarında bulunduğu Avrupadan ziyaretçiler kabul etmiştir. Ayrıca, bu sıkıntılı ev hapsi döneminde bile yeni bir çalışması olan Yeni Bilime İlişkin Söylemler ve Matematiksel Gösteriler i için fiziği ve mekaniği daha yakından incelemek adına çalışmalar yaptı. Bu kadar buhranlı ve evden dışarı çıkamadığı dönemde bile bilimde, fizik ve mekaniğe yeni keşifler kazandırmayı başardı. Galileonun son kitabı, 1638de Hollandada yayınlandı. Yine aynı yıl içerisinde, Galileo talihsiz bir kaza sonucu tamamen kör oldu. 8 Ocak 1642de 77 yaşındayken hayatını kaybetti.
6. Orta Parmağı Bir Müzede Sergileniyor
Galileo öldükten sonra, Floransadaki Santa Croce kilisesinin yanındaki şapele gömüldü. Ölümünden neredeyse yüzyıl sonra, 1737 yılında bilim adamının kalıntıları Santa Croce Bazilikasının onuruna başka bir yere taşınmasına karar verildi. Bu taşıma esnasında ise parmaklarının üçü, bir omuru ve bir dişi cesetten çıkartıldı. Galileonun iki parmağı, dişiyle birlikte, hayranlarından biri tarafından alındı ve akrabalarının kalan nesillerine teslim edildi. Eşyaların 1900lü yılların başında kaybolduğu düşünülüyordu. Bununla birlikte, 2009 yılında, iki parmak ve diş bir açık artırma sırasında ortaya çıktı ve özel bir koleksiyoncu tarafından yüksek bir meblaya satın alındı. Bilim insanları çeşitli analizler ve tarihsel belgeleri kullanarak yaptıkları çalışmaların sonucunda bu parmak ve dişin Galileonun olduğunu ortaya koymuşlardır. Bun ek olarak Galileonun cesedinden alınan üçüncü parmak olan sağ elin orta parmağı ise 1800lü yılların başından itibaren İtalyada farklı müzelerde sergilenmeye başlamıştır. Galileonun omuru ise 1592 yılında Padula Üniversitesine verilmiştir.
7. NASA Galileo Adını Bir Uzay Mekiğine Verdi
1989da NASA ve Almanyadan ortaklaşa çalışan bir ekip, Galileonun adını yeni geliştirdikleri uzay mekiğine vermeye karar verdi. 1995 yılında bu uzay mekiği Jüpitere ulaştıktan sonra, Galileo uzay aracı, gezegeni ve uydularını uzun bir süre boyunca inceleyen ilk uzay mekiği oldu. Yaşadığı dönemin çok daha ilerisinde eserler ortaya koyan Galileo zamanının çok ötesinde çalışmalar yapmasına minnet gösterisi olarak bu kadar uzun süre uzayı inceleyen bir uzay mekiğinin isminin Galileo olması çok önemlidir. Uzay aracı, Jüpiterin üç uydusunun, Europa, Callisto ve Ganymedenin yüzeyinin altında bulunan tuzlu su kanıtlarını buldu ve gezegenin uydularından bir diğerinde, volkanik aktivite hakkında saptadıklarını raporladı. Bu uydular aslında 1610 yılında Galileonun geliştirdiği bir teleskop yardımıyla ortaya konmuştur. 2003 yılında, NASAnın uzay aracının kontrolsüzleşip risk yaşatmasına engel olmak için uzay aracını Jüpitere (güneş sisteminin en büyük gezegeni) kasıtlı olarak çarptığında bu hikaye de sona ermiş oldu.
8. Vatikan Galileonun 1992a Kadar Haksız Yere Yargılandığını İtiraf Etmedi
1979yılında dönemin papası, Papa John Paul II, Katolik Kilisesinin Galileoyu kınaması hakkında çıkan davanın yıllar sonra incelenmesi için bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma çok kapsamlı olduğundan hızlı ilerleyemedi. Soruşturmanın açılmasından yaklaşık on üç yıl sonra ve Galileonun Engizisyon tarafından yargılanmasından 359 yıl sonra, papa, resmi olarak soruşturmayı kapattı ve davada hakimler tarafından hataların yapıldığını kabul ederek, resmi bir özür diledi. Bu zamanının kilise baskısı altında geçen karanlık dönemlerinin de itirafı niteliği taşımaktadır. Galileo o dönem bilimle keşfettiği bilgileri savunması dolayısıyla kilise tarafından çok defa suçlu bulunmuş olmasının yanında kilisenin halk üzerindeki baskıcı etkisinden ötürü de halkta da çok sevilememişti. Tabii ki Galileo daha sonra çok meşhur olması dolayısıyla bu yaşanmışlıklar gün yüzüne çıkmıştır. Aynı zamanda yaşamış birden fazla bilim insanı kilisenin o dönemki zorlamalarından nasiplerini almışlardır.
Neredeyse hepimizin hakkında az ya da çok bilgiye sahip olduğu, dünyaca ünlü, İtalyan, astronom ve fizikçi Galileo Galilei, yaşadığı dönemin ve hatta şuan içinde bulunduğumuz dönemin çok ötesinde bir insandır. Yaptığı çalışmalar ve yayımlarının günümüz biliminin oluşmasındaki etkisi yadsınamaz. Hele ki üzerinde kafa yorduğu ve çeşitli yöntemlerle kanıtlamak için deneyler yaptığı çıkarımlarına olan bağlılığını o dönem neredeyse mutlak güç olan kilise baskısına bile boyun eğmemesiyle gözlemleyebiliyoruz.
Zamanında Avrupada bilimsel çalışmaları sonucu çıkarımlarından ötürü her türlü işkence ve zulüm gören bu bilim dahisi Galileonun değeri çok daha sonra anlaşılmıştır. Teleskopla yaptığı çalışmaların ardından Dünyanın (Yerküre) değil de Güneşin merkez olduğunu söylemesi o dönem hem halkın hem yönetimin hem de kilisenin sinirlenmesine yol açmasına rağmen yargılandığı engizisyon mahkemesinde bile doğru bildiği ve bilimsel sonuçlarla desteklediği gerçeklerden dönmemiştir. Bilim insanı olmanın en zor olduğu dönemde bile yeni şeyler keşfedip hem kendi hem de insanların bilgilerini arttırmaya çalışan Galileoya çok şey borçluyuz. Bilimi sadece bir merak değil kullanışlı çıkarımlar ve sorunlara çözümler getirebilmek adına kullanabilmemizi sağlayan Galileo günümüzde hala birçok bilim insanının ilham kaynağı olmaktadır. Bu ilham kaynağı olmasının nedeni sadece yaptığı deneyler değil bilime olan güveni sayesinde karşısındaki bilim ve adalet yoksunu Orta Çağ Avrupası ortamına gösterdiği başkaldırıdır. Galileo sadece bilim literatürüne çok yeni bilgiler katmadı. Aynı zamanda kilisenin önlerine bilgi olarak serdiği şeylerin yanlış olabileceğini de tartışmaya açtı. Belki de kendisinden sonra dünyada yapılan çoğu çalışma bu girişim sayesinde başladı. Hem buluşlarıyla hem de kişiliğiyle fark yaratan Galileoyu ne kadar tanıyoruz? İşte karşınızda Galileo hakkında hiç bilmediğimiz 8 şey:
1.Galileo Üniversiteyi Terk Etti
Babası bir müzisyen ve müzik teorisyeni olan Galileo İtalyanın Pisa kentinde doğdu. Babası asil bir aileden gelmesine karşın zengin değildi. Küçük yaşta çalışması gereken Galileo bir manastırda çalışmaya başladı. Fakat manastırdaki marjinal gözüken ve alışılmışın dışında sorgulayan yapıda olması dolayısıyla kısa süre sonra manastırdan uzaklaştırıldı. Babasıyla çok zıt görüşlere sahip olmasına karşın Galileo, babasının ısrarı üzerine tıp okumak için Pisa Üniversitesine kaydoldu. Henüz 16 yaşındayken tıp fakültesine kaydolan Galileonun gönlü aslında matematik bölümündeydi. Tıp eğitimini yarıda bırakan Galileo ilgi odağını matematik bölümüne kaydırdı. 1585 yılında ise dereceyle kazandığı okul olan Pisa Üniversitesinden ayrıldı. Matematik çalışmalarına kendi başına devam etmeye karar veren Galileo 1589 yılında Pisa Üniversitesine dönmeden önce ağırlıklı olarak üniversite öğrencilerine özel ders vererek para kazandı.
2. Galileo Teleskobu İcat Etmedi
Toplum tarafından yaygın olarak bilinenin askine Galileo teleskopu icat etmedi. Teleskop aslında Hollandalı gözlük üreticisi Hans Lippersheyin temellerini attığı bir aygıttır ama Galileonun uzay hakkında yaptığı çalışmaların çok fazla olması nedeniyle birçok insan Galileyu teleskobun mucidi sanmaktadır. Lippershey uzayı sistematik olarak incelemek için optikler yardımıyla bir alet geliştirdi. Lippershey 1608 yılında geliştirdiği teleskop için Hollanda Hükümetine patent başvurusunda bulundu. Bu başvuru teleskop için yapılmış ilk patent başvurusu olmasına karşın Hollanda Hükümeti teleskobun kopyalanmasının çok kolay olduğuna karar verdi ve Lippersheyin hemen ardından bir başka Hollandalı da benzer bir teleskop için başvuru yapması dolayısıyla patent verilmedi. 1609da, Galileo, cihazı öğrendiğini ve tasarımını önemli ölçüde geliştirerek kendi tasarımlarıyla birleştirip Galileo usulü teleskobuyla uzay gözlemleri yaptığı bilinmektedir. Galileo bu geliştirdiği teleskop yardımıyla Ayın aslında pürüzsüz bir yüzey olmadığını, aksine yüzeyinde kraterlerin ve dağların olduğunu keşfedip Ay hakkında o dönem toplumda bilinenleri yıkmış oldu.
Galileo çok geçmeden Jüpiterin etrafında dönen dört uydu olduğunu ve Venüsün tam bir aşamadan geçtiği (gezegenin güneşin etrafında gezdiğini gösteren) de dahil olmak üzere teleskobu ile başka bulguları bulup dillendirmeye devam etti. Galileonun keşifleri onu takip eden bilim zümreleri tarafından büyük bir hayranlıkla karşılandı ve 1610da Toskanada ve Pisa Üniversitesinde bbaş matematikçi ve filozof olarak seçilmesini sağladı. Daha da önemlisi, Galileonun gözlemleri onu, 1543te Polonyalı matematikçi ve astronom Nicolaus Copernicus tarafından ortaya konan teoriyi desteklemesine yol açacaktı. Güneş, evrenin merkezi ve Dünyanın ve diğer gezegenlerin etrafında dönüyordu. Bu teori o zamana kadar ortaya atılmış olmasına karşın ilk defa bu kadar iyi belgelenebilmişti.
3. Galileonun Kızları Rahibeydi
Galileonun Marina Gamba isimli bir kadından üç çocuğu vardır. 1613 yılında, 1600de doğan iki kızı ve 1601de doğan Livia, Floransanın yakınlarındaki bir manastıra, babalarının Katolik Kilisesi ile ilgili sıkıntılarına rağmen, hayatlarının geri kalanını geçirmek için gittiler. Galileo, Rahibe Maria Celeste olarak bilinen büyük kızını sürekli takip etti ve iletişimi asla koparmadı. Kızı manastırdaki görevlerine rağmen Galileo için de yemek pişirip kıyafet dikiyordu. Manastırın yoksulluk nedeniyle gıda bulamadığı dönemlerde Galileo rahibe olan kızının bakımını tekrar üstlendi. Galileonun oğlu, Vincenzo, ise 1606 doğumludur. Ailenin en küçüğü olan Vincenzo Pisa Üniversitesinde tıp eğitimi aldıktan sonra başarılı bir evlilik yaptı. Ardından Floransaya taşınan Galileonun oğlu babasıyla hep iyi ilişkiler kurmasının yanında toplum tarafından da sevilen bir insan haline gelmiştir.
4. Galileo, Roma Engizisyonu Tarafından Hapis Cezasına Çarptırıldı
Copernicusun evrenin işleyiş şeklindeki serüven merkezli teorisi, ikinci yüzyılda astronom Ptolemy tarafından benimsenen ve Dünyayı güneş sisteminin merkezine koyan o zamanın din anlayışındaki yaygın kabul görünen inanışa meydan okuyordu. 1616da Katolik Kilisesi Kopernik teorisini sapkın olarak ilan etti, çünkü bazı İncil ayetlerine aykırı olduğu düşünülüyordu. Galileo, Kopernikin fikirlerini, tuttuğu veya savunmadığı sürece araştırmaya devam etmek için Kiliseden izin aldı. 1632de Dünyanın İki Temel Sisteminin Diyaloğu başlıklı makalesini yayımladı ve Ptolemy ve Copernicusun fikirleri hakkında arkadaşça bir tartışma başlatmasına rağmen, kitabın evrenin Kopernik modelini desteklediği acıkça ortaya çıkmıştı. Sonuç olarak, bir ertesi sene Galileonun Romadaki Engizisyon mahkemesinde yargılanması emredildi. Bu yargılanma neticesinde Galileo, Kopernikin görüşlerini benimsediğinden sapkınlık suçundan suçlu bulunup hapis cezasına çarptırıldı. Aslında ilk başlarda o dönemin yönetimiyle çok zıtlaşmak istememesine karşın ortaya koyduğu gerçeklerin kilisenin doğru algısının çok dışında olması dolayısıyla kiliseyle ters düşmeye başlamıştır.
5. Son Yıllarını Ev Hapsinde Geçirdi
Galileonun hayatının son dönemlerinin çoğu parmaklıklar arkasında geçmiş olmasına rağmen hayatının en son döneminde tekrardan yargılanarak hapis cezası ev hapsine çevrildi. Hayatının son yıllarını Floransa yakınlarındaki Arcetri kasabasındaki evi olan Villa II Gioielloda geçirmiştir. Arkadaşlarını görme ve kitap yayınlama faaliyetleri bu dönemde çok azalmıştır. Bunun sebebi olarak da dışarı çıkıp gözlem yapamamadan kaynaklı sıkıntılar olduğu düşünülmektedir. Bu sıkıntılı döneminde yine de filozof Thomas Hobbes ve şair John Miltonın da aralarında bulunduğu Avrupadan ziyaretçiler kabul etmiştir. Ayrıca, bu sıkıntılı ev hapsi döneminde bile yeni bir çalışması olan Yeni Bilime İlişkin Söylemler ve Matematiksel Gösteriler i için fiziği ve mekaniği daha yakından incelemek adına çalışmalar yaptı. Bu kadar buhranlı ve evden dışarı çıkamadığı dönemde bile bilimde, fizik ve mekaniğe yeni keşifler kazandırmayı başardı. Galileonun son kitabı, 1638de Hollandada yayınlandı. Yine aynı yıl içerisinde, Galileo talihsiz bir kaza sonucu tamamen kör oldu. 8 Ocak 1642de 77 yaşındayken hayatını kaybetti.
6. Orta Parmağı Bir Müzede Sergileniyor
Galileo öldükten sonra, Floransadaki Santa Croce kilisesinin yanındaki şapele gömüldü. Ölümünden neredeyse yüzyıl sonra, 1737 yılında bilim adamının kalıntıları Santa Croce Bazilikasının onuruna başka bir yere taşınmasına karar verildi. Bu taşıma esnasında ise parmaklarının üçü, bir omuru ve bir dişi cesetten çıkartıldı. Galileonun iki parmağı, dişiyle birlikte, hayranlarından biri tarafından alındı ve akrabalarının kalan nesillerine teslim edildi. Eşyaların 1900lü yılların başında kaybolduğu düşünülüyordu. Bununla birlikte, 2009 yılında, iki parmak ve diş bir açık artırma sırasında ortaya çıktı ve özel bir koleksiyoncu tarafından yüksek bir meblaya satın alındı. Bilim insanları çeşitli analizler ve tarihsel belgeleri kullanarak yaptıkları çalışmaların sonucunda bu parmak ve dişin Galileonun olduğunu ortaya koymuşlardır. Bun ek olarak Galileonun cesedinden alınan üçüncü parmak olan sağ elin orta parmağı ise 1800lü yılların başından itibaren İtalyada farklı müzelerde sergilenmeye başlamıştır. Galileonun omuru ise 1592 yılında Padula Üniversitesine verilmiştir.
7. NASA Galileo Adını Bir Uzay Mekiğine Verdi
1989da NASA ve Almanyadan ortaklaşa çalışan bir ekip, Galileonun adını yeni geliştirdikleri uzay mekiğine vermeye karar verdi. 1995 yılında bu uzay mekiği Jüpitere ulaştıktan sonra, Galileo uzay aracı, gezegeni ve uydularını uzun bir süre boyunca inceleyen ilk uzay mekiği oldu. Yaşadığı dönemin çok daha ilerisinde eserler ortaya koyan Galileo zamanının çok ötesinde çalışmalar yapmasına minnet gösterisi olarak bu kadar uzun süre uzayı inceleyen bir uzay mekiğinin isminin Galileo olması çok önemlidir. Uzay aracı, Jüpiterin üç uydusunun, Europa, Callisto ve Ganymedenin yüzeyinin altında bulunan tuzlu su kanıtlarını buldu ve gezegenin uydularından bir diğerinde, volkanik aktivite hakkında saptadıklarını raporladı. Bu uydular aslında 1610 yılında Galileonun geliştirdiği bir teleskop yardımıyla ortaya konmuştur. 2003 yılında, NASAnın uzay aracının kontrolsüzleşip risk yaşatmasına engel olmak için uzay aracını Jüpitere (güneş sisteminin en büyük gezegeni) kasıtlı olarak çarptığında bu hikaye de sona ermiş oldu.
8. Vatikan Galileonun 1992a Kadar Haksız Yere Yargılandığını İtiraf Etmedi
1979yılında dönemin papası, Papa John Paul II, Katolik Kilisesinin Galileoyu kınaması hakkında çıkan davanın yıllar sonra incelenmesi için bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma çok kapsamlı olduğundan hızlı ilerleyemedi. Soruşturmanın açılmasından yaklaşık on üç yıl sonra ve Galileonun Engizisyon tarafından yargılanmasından 359 yıl sonra, papa, resmi olarak soruşturmayı kapattı ve davada hakimler tarafından hataların yapıldığını kabul ederek, resmi bir özür diledi. Bu zamanının kilise baskısı altında geçen karanlık dönemlerinin de itirafı niteliği taşımaktadır. Galileo o dönem bilimle keşfettiği bilgileri savunması dolayısıyla kilise tarafından çok defa suçlu bulunmuş olmasının yanında kilisenin halk üzerindeki baskıcı etkisinden ötürü de halkta da çok sevilememişti. Tabii ki Galileo daha sonra çok meşhur olması dolayısıyla bu yaşanmışlıklar gün yüzüne çıkmıştır. Aynı zamanda yaşamış birden fazla bilim insanı kilisenin o dönemki zorlamalarından nasiplerini almışlardır.
Alıntıdır.