Gaia ve Uranüs'ün Bitmeyen Yaratmaları
Uranos ve Gaia'nın kucaklaşmaları üç Çocuk serisini meydana getirdi: on iki erkek ve on iki kız Titan, üç Kiklop, üç Yüz kollu. Titanların kardeşleri altı erkek ve altı kız çocuğundan oluşur. Gökyüzünün egemenliği "Çin yapılan kavgada Zeus'un rakibi olan Kronos en gençleri ve en sonuncularıdır. Arkaik bir anlatımla, Pelasge, yaratılış mitinden, Titanlar ve gezegenlerin güçleri arasındaki bağlantıyı kurmuştur: "Tanrıça yedi gezegensel güç yarattı ve her birinin yönetimini bir Titan'a ve bir Titanid'e verdi. Theia ve Hyperion Güneş'te, Phoebe ve Atlas Ay'da, Dione ve Krios Jüpiter gezegeninde, Tethys ve Okeanos Venüs'te, Rhea ve Kronos Satürn'de hüküm sürdüler. Uranos ve Gaia'nın üç kuşak çocuklarıyla kozmogonik sürecin son bölümünü oynayacak oyuncular yerlerini almışlardır, ilkel gücünün basitliği içerisinde Uranos cinsel etkinlikten başka bir şey tanımaz. Bitmeyen bir gecede, Gaia'nın üzerine yatarak onu her yanından sarar, çevreler ve hiç durmandan ona kalbini açar, duygularını söyler. Bu sabit aşk taşkınlığı Uranos'ta "saklı" olanı meydana getirir; üzerine yatıp uzandığı Gaia'yı saklar; çocuklarını gebe bıraktığı yerde, inleyen Gaia'nın çocuklarının yüküyle derinliklerde tıkanmış kamında saklar. Doğurucu Uranos gündüzün gece ile ardı ardına dönüp gelmesi gibi çocuklarının ışığa ulaşmalarını engelleyerek üremelerin meydana gelişini engeller. Aşkından çılgın, Gaia ile bütünleşmiş, çocukları büyüdüğünden kendilerinin arasına girmelerinden korkarak, onlara karşı nefret dolu olarak hayat verdiği yavrularını doğum öncesi karanlıklara, Gaia'nın kucağına atar. Taşkın cinsel gücünün fazlalığı yaratılışı kımıldamaz hale getirir. Uranos, Gaia ile birleşmiş kalarak artık üreyemez ama Toprağı ve Dalgayı eken üreme organı çocuklarına okuduğu laneti gerçekleştirecek ve gelecek, bu kötü cinayetin intikamını alacaktır. Toprağın üzerindeki kan damlaları üç kutsal güç grubunun doğmasına sebep olur: ebeveynlerinin cinayetlerinin cezasını ve intikamını gerçekleştirme görevini üzerine alanlar (Erinys'ler), savaş girişimlerini, kavgaları, güç gösterilerini koruyanlar (Devler, Su Perileri ve Meliai). Uranos'un cinsel organı uzun süre Pontos'un dalgalarında dolaşarak denizin köpüğüne karışır. Üreme organından fışkıran sperm köpüğü denizin köpüğü ile sarılır. Bu köpüklerden (Afros) tanrıların ve insanların Afrodit diye adlandırdıkları bir kız doğar. Kıbrıs'a ayak basar basmaz Aşk ve Tutku (Eros, Himeros) onun için tören yaparlar. Demek ki Uranos'un hadım edilmesi Toprakta ve Denizde, zıtlıkları içinde birbirinden ayrılamayan sonuçların iki düzenini oluşturur, bir tarafta şiddet, nefret, savaş: öbür tarafta şefkat, uyum, aşk. Demek ki yeryüzü zıtların karışımı ve karşıtların bileşimi aracılığıyla kendi kendini düzenlemiştir ama uyum ve karşıtın güçlerinin dengelendiği bu karışımlar dünyasında iyinin ve kötünün arasındaki paylaştırma çizgisi kurulmamıştır. Savaş ve sevgi güçleri eşit şekilde aydınlık ve karanlık görünümlere sahiptir. Onları birbirlerinden ayıran gerilim ilişkisi her birinin arasında kendi doğasına özgü anlaşılmazlığı ile bir kutupsallık şeklinde belli olur.
Yunan MİTOLOJİSİ
Uranos ve Gaia'nın kucaklaşmaları üç Çocuk serisini meydana getirdi: on iki erkek ve on iki kız Titan, üç Kiklop, üç Yüz kollu. Titanların kardeşleri altı erkek ve altı kız çocuğundan oluşur. Gökyüzünün egemenliği "Çin yapılan kavgada Zeus'un rakibi olan Kronos en gençleri ve en sonuncularıdır. Arkaik bir anlatımla, Pelasge, yaratılış mitinden, Titanlar ve gezegenlerin güçleri arasındaki bağlantıyı kurmuştur: "Tanrıça yedi gezegensel güç yarattı ve her birinin yönetimini bir Titan'a ve bir Titanid'e verdi. Theia ve Hyperion Güneş'te, Phoebe ve Atlas Ay'da, Dione ve Krios Jüpiter gezegeninde, Tethys ve Okeanos Venüs'te, Rhea ve Kronos Satürn'de hüküm sürdüler. Uranos ve Gaia'nın üç kuşak çocuklarıyla kozmogonik sürecin son bölümünü oynayacak oyuncular yerlerini almışlardır, ilkel gücünün basitliği içerisinde Uranos cinsel etkinlikten başka bir şey tanımaz. Bitmeyen bir gecede, Gaia'nın üzerine yatarak onu her yanından sarar, çevreler ve hiç durmandan ona kalbini açar, duygularını söyler. Bu sabit aşk taşkınlığı Uranos'ta "saklı" olanı meydana getirir; üzerine yatıp uzandığı Gaia'yı saklar; çocuklarını gebe bıraktığı yerde, inleyen Gaia'nın çocuklarının yüküyle derinliklerde tıkanmış kamında saklar. Doğurucu Uranos gündüzün gece ile ardı ardına dönüp gelmesi gibi çocuklarının ışığa ulaşmalarını engelleyerek üremelerin meydana gelişini engeller. Aşkından çılgın, Gaia ile bütünleşmiş, çocukları büyüdüğünden kendilerinin arasına girmelerinden korkarak, onlara karşı nefret dolu olarak hayat verdiği yavrularını doğum öncesi karanlıklara, Gaia'nın kucağına atar. Taşkın cinsel gücünün fazlalığı yaratılışı kımıldamaz hale getirir. Uranos, Gaia ile birleşmiş kalarak artık üreyemez ama Toprağı ve Dalgayı eken üreme organı çocuklarına okuduğu laneti gerçekleştirecek ve gelecek, bu kötü cinayetin intikamını alacaktır. Toprağın üzerindeki kan damlaları üç kutsal güç grubunun doğmasına sebep olur: ebeveynlerinin cinayetlerinin cezasını ve intikamını gerçekleştirme görevini üzerine alanlar (Erinys'ler), savaş girişimlerini, kavgaları, güç gösterilerini koruyanlar (Devler, Su Perileri ve Meliai). Uranos'un cinsel organı uzun süre Pontos'un dalgalarında dolaşarak denizin köpüğüne karışır. Üreme organından fışkıran sperm köpüğü denizin köpüğü ile sarılır. Bu köpüklerden (Afros) tanrıların ve insanların Afrodit diye adlandırdıkları bir kız doğar. Kıbrıs'a ayak basar basmaz Aşk ve Tutku (Eros, Himeros) onun için tören yaparlar. Demek ki Uranos'un hadım edilmesi Toprakta ve Denizde, zıtlıkları içinde birbirinden ayrılamayan sonuçların iki düzenini oluşturur, bir tarafta şiddet, nefret, savaş: öbür tarafta şefkat, uyum, aşk. Demek ki yeryüzü zıtların karışımı ve karşıtların bileşimi aracılığıyla kendi kendini düzenlemiştir ama uyum ve karşıtın güçlerinin dengelendiği bu karışımlar dünyasında iyinin ve kötünün arasındaki paylaştırma çizgisi kurulmamıştır. Savaş ve sevgi güçleri eşit şekilde aydınlık ve karanlık görünümlere sahiptir. Onları birbirlerinden ayıran gerilim ilişkisi her birinin arasında kendi doğasına özgü anlaşılmazlığı ile bir kutupsallık şeklinde belli olur.
Yunan MİTOLOJİSİ