- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Füreya Kitap Özeti
Füreya Ayşe Kulin
Ayşe Kulin, Füreya romanı ile Cumhuriyet tarihinin ilk kadın seramik sanatçısı olan Füreya Koralın hayat hikayesi ile birlikte dönemi de anlatıyor ve yine okurlarına mükemmel bir roman sunuyor.
Füreya 1910 yılında doğdu ve Büyük Babasının, babası ve annesine hediye ettiği konakta kalabalık bir ailenin içinde büyüdü. Aile içinde yaşanan bir kargaşa sonrası büyük dayısı büyük babasını vurunca aileyi zorlu günler bekler. Savaşın başması ile durumları daha da kötüye gider ve bu yüzden konaklarını satmak zorunda kalırlar.
Füreyanın babası Mustafa Kemalın sınıf arkadaşıdır ve savaş boyunca Büyük Önderin yanında yer almıştır. Bu vesile ile Füreya Atatürk ile dokuz yaşında iken tanışma fırsatı bulur. Annesinin evde olmadığı bir akşam Mustafa Kemal misafirleğe gelince Füreya babası ve misafirlerine hizmet eder. Fransızca bilgisi ve keman çalması ile Atatürkü etkiler ve Atatürk, Füreyanın defterine Millet sizden çok şey bekliyor.Siz çalışmalı ve memlekete bir şeyler vermelisiniz yazar. Bu Füreyayı oldukça çok etkiler ve hayatını buna göre şekillendirmeye başlar.
Erken yaşta evlenen Füreya ilk evliliğinde umduğunu bulamaz. Eşinin ona kötü davranması sonucu çocuğunu kaybeder ve bunalıma girer. Tedavi ile zorda olsa bunalımı atlatan ve ilk evliliğini sonlandıran Füreya, ikinci evliliğini tüm itirazlara rağmen Atatürkün yakın arkadaşı ile yapar. Kılıç Ali, Ankarada tanınan bir isimldir ve bu vesile ile Füreya da Ankara sosyetesinde yerini alır.
1938de Atatürkün ölümü ile Kılıç Ali derin bir bunalıma girer. Onu mutlu etmek isterken Füreya da verem hastalığına yakalanır. İsviçrede detavi görür ve hastalığı ile boğuşurken hobi olarak sanatın içine girer. İlk olarak çamur ile başladığı yeni sanatına Fransaye gitmesi ile seramik sanatına yönelir. İlk sergisi ile büyük beğeni kazanır. Seramik sanatı sayesinde dünyaca ünlenir ve kendi atölyesinde pek çok da öğrenci yetiştirir.
Hastalığı nedeni ile zor geçen hayatını seramik sanatı ile güzelleştirmeye çalışırken erkek kardeşinin kızını da evlat edinerek hayatında eksik olan evlat özlemini de bu şekilde dindirir. Fakat bunların hiç biri ikinci evliliğini kurtarmaya yetmez.
Bundan sonraki hayatını tamamen sanata ve seramike adar ve ülkesine bir çok değerli eser bırakır. 1997 yılında yılında vefat ettiğinde dünyaca tanınan bir seramik sanatçısıdır ve zamanında Atatürkün istediği gibi memleketine bir çok değerli sanat eseri vermiştir.