Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Fobilerin Kaynağı

Asrevya

Özgürlük=Öze B/akış
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ocak 2014
  • Mesajlar
    1,409
  • MFC Puanı
    354
Psikiyatr Demirbek, ‘kapalı alan, açık alan ve hayvan fobisi başta olmak üzere sosyal yaşantıda sorun yaratan korkuların temelinde çocukluktaki kötü anılar olduğunu söyledi.

Klastrofobi” (kapalı yer korkusu), “Agorafobi” (açık alan korkusu) ve “Zoofobi” (hayvan korkusu) gibi korkuylar toplumda yüzde 5 ile 10 oranında görülüyor. Psikiyatr Dr. Bülent Demirbek, kapalı yer korkusunun daha çok sıkışık trafik, uzun tüneller, asansör, duş kabinleri, MR görüntüleme cihazlarıda kendini gösterdiğini ifade etti.

Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatr Dr. Bülent Demirbek, açık alan korkusunun ise sinema, tiyatro salonu, pazar yerleri ve alışveriş merkezleri gibi insanların yoğun bulunduğu yerlerde kendini gösterdiğini söyledi. Demirbek, zoofobinin de kedi, köpek, fare, kurbağa ve diğer bütün hayvanlarla karşı karşıya gelindiğinde kişiyi olumsuz etkilediğini belirtti.

KÖTÜ ANILAR KORKULARI TETİKLİYOR
Yapılan araştırmalar ve aldıkları hasta öykülerinden, fobilerin temelinde çocuklukta yaşanan kötü olayların yattığını gördüklerini ifade eden Demirbek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kişide kapalı alan korkusu varsa mutlaka çocukluğunda bir odaya kilitlenmiş, evde yalnız bırakılmış ya da böyle bir ortamda şiddet görmüştür. Açık alan korkusu varsa böyle bir alanda mutlaka kötü bir anı yaşamış olması ihtimaldir. Hayvan korkusu ise genellikle çocukluk döneminde hayvan sevgisi kazandırılmayanlarda görülüyor.”

Demirbek, ailelere uyarılarda da bulunarak, çocuklarının tüm yaşamlarını olumsuz etkileyebilecek fobilere sahip olmamaları için bunlara zemin hazırlayacak davranışlardan kaçınmalarını istedi.

TEDAVİYE BAŞVURULMUYOR
Demirbek, çoğu kişinin, bu fobileri doğuştan bir alışkanlık olarak gördüğünü, bu yüzden tedavi yoluna da gitmediğini belirtti ve “Oysa kişiyi bazı durumlarda çok güç, komik hatta arkadaş çevreleri arasında mahcup duruma düşüren bu fobiler kadınlarda, erkeklere göre iki katı daha fazla görülüyor” dedi.

KORKUYLA YÜZLEŞMEK GEREKİYOR
Fobilerden, ilaçla psikoterapi ve hipnozla kurtulma şansı bulunduğunu vurgulayan Demirbek, “Fobilerin tedavisinde öncelikle kişinin kendisinde korku yaratan durumla yüzleşmesini sağlıyoruz. Bu yüzleşme sırasında kişiyi isterse bu korkuları yenebileceğine inandırıyoruz” diye konuştu.

Demirbek, yüz kızarması, ağız kuruluğu, yutkunma güçlüğü, mide bulantısı, titreme, terleme ve bulanık görmenin yanı sıra bilinç kaybı ile ani tansiyon düşüşü ve bayılmalara kadar yol açabilen bu fobilerin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini, aksi halde başka psikolojik ve biyolojik sorunlara yol açabileceğini söyledi.

Alıntı
 
Üst Alt