Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Felsefenin İzdüşümü

_MaVi_

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    17 May 2013
  • Mesajlar
    474
  • MFC Puanı
    0
Felsefenin İzdüşümü - Felsefesiz bilim ağaçlara bakıp ormanı görememek,bilimsiz felsefe ise ağaçsız orman tarifi yapmak gibidir.

Felsefe,yaşam üzerine üretilen düşüncelerden oluşur.Birçok filozof kendinden önce gelenlerin görüşlerinden farklı ,kimi zaman onlara zıt bir görüşle ortaya çıkmış;kendinden sonra gelen filozoflar tarafından reddedilme kaderiyle de karşılaşmıştır.Bir bakıma,filozofun,felsefede kendisine kadar olan gelişmeleri ve savları gözden geçirerek yeni bir felsefe sistemine ulaşma çabası içinde olduğu söylenebilir.

Felsefi düşünce ,insan topluluğunun diğer temel kültürel kurumları ile o kadar yakından bağlantılı olmuştur ki,dönemin genel entellektüel karakterini, dünya görüşünü ,özel düşünce yöntemlerini ,temel savlarını ve düşünce ortamını genellikle bu çağın felsefesi olarak adlandırabiliriz.

Felsefenin ortaya çıkışı düşünürlerin belirli sorular üzerine düzenli,bilinçli ve sürekli düşünmeleriyle gerçekleşmiştir.
Bu sorular önceleri sadece din tarafından cevaplandırılır ve cevaplar tartışmasız hakikatler olarak kabul edilirdi.Ancak cevaplardan kuşku duyulmaya başlanıp,yeni cevap bulma yolları aranmaya başlandığında felsefe de ortaya çıkmış oldu.

Benim gibi düşünmeyenlere çok şey borçluydum.Bana taban tabana karşıt olsalar da benim düşündüklerimi çürütmekten başka bir amaç gütmeseler de hınca kapılmayıp aklımla hareket edersem,düzgün düşünmede onlardan da bir şeyler öğrenebilirim.


Felsefe doğruya ulaşmak ister ,bunun için uğraşır.Düşünme olsun,deney olsun burada varılmak istenen şey ,''hakikattir.''
Eldekileri bu amacı bakımından sürekli sorgular,eleştirel bir süzgeçten geçirir.

Renkler ile ışığın güzelliğini tatmanın verdiği beğeni,felsefenin bulup meydana çıkardığı nesnelerden edinilen bilginin verdiği sevinçle ölçülemez.

Felsefe,adımlarımıza yol göstermek için gözlerimizi kullanmaktan çok daha gereklidir.Bir devlette var olabilecek en büyük kazanç,o devlette filozofların bulunmasıdır.

Felsefi düşünüşün bilim dallarında olduğu gibi doğruluğu tahkik edilemez;yani herkes için,her zaman ve her yerde geçerli ve doğru olan bir felsefi sistemden,düşünüşten sözedilemez.

Felsefi davranış,sadece kendi inançları üzerinde eleştirici olmak değil,aynı zamanda başkalarının fikirlerine de açık olmaktır.Felsefeci her türlü söze açıktır.

Onları akıl süzgecinden geçirmeden kabul etmeyendir.Her zaman diğerlerinin deneyimlerini paylaşandır.Ne zaman iki birbirine zıt fikirlere sahipse ,birbirinden öğrenecek bir şeyleri var demektir.

Bilimin yalnızca olgularla ilgilenmesine karşılık ,felsefe,olgular yanında aynı zamanda değerler,anlamlar,idealler diye adlandırılan varlık alanını kendisine konu edinir.

Felsefe yapmanın olanaklı bağımsızlığı ,hiçbir felsefe okuluna bağlanmamak,anlatılabilecek hiçbir gerçekliği kesin,tek ve biricik
diye benimsememek,kendi düşüncemizin egemeni olmaktır.

Felsefe ,doğanın bize vermiş olduğu bir şey değildir;o,kendini elde etmek için herhangi bir çaba göstermemizi gerektirmeyecek biçimde zihnimizde içkin olan bir şey de değildir.Felsefe,her kişinin kendinde oluşturduğu bir şeye karşılık gelir.

Felsefede filozof ,doğrudan doğruya doğa,tarih,toplum üzerinde eleştirici bir bakış açısıyla düşünebileceği gibi,kendi deneyleri ve çeşitli bilimler tarafından bu varlık alanlarıyla ilgili olarak kendisine sağlanan veriler üzerinde de düşünebilir;bunların geçerlilik derecelerini ve sınırlarını sorgulayabilir.

Filozoflar ,belirli bir toplumda ve kültürde yetişen,dolayısıyla görüşleriyle o toplumu açıklamanın yanında sözkonusu toplumun ve kültürün izlerini de taşımaktadırlar.Filozofların görüşlerini ele alırken,içinde bulundukları kültür ve ortamı gözardı etmemek gerekir.

Beklenmedik bir kazaya karışmış bir sürücü ile başkasına saldıran insan arasında fark var mıdır?İnsanın, eylemlerini yapıp yapmamak konusunda başka seçeneğinin olmadığını düşünmeye başladığımızda bir felsefi problemle karşı karşıyayızdır.

Çünkü felsefe,farklı düşünme biçimlerini karşılaştırmayı ve onların nasıl birbirleriyle ilişkili olduğunu görmeyi gerektirir.

Değişik felsefe akımlarının varlık,bilgi,değer,ahlak,insan ve insanın eğitimine ilişkin bakış açıları değişebilmektedir.

Felsefe insanı,evrendeki varlık ve değerleri en geniş şekilde araştırma,önceden kazanılmış bilgileri birleştirip bütünleyici bir görüş ortaya koyma çabasıdır.

''İnsan yaşamının amacı nedir?''
Bu,felsefenin daima üzerinde durduğu bir sorudur.Kuşkusuz bu soruya bir yanıt verilebilir;ancak insan,kendi kendini sorun yapmaktan vazgeçmeyen bir varlıktır.

Bir düşünür:''Filozoflar dünyayı değişik biçimlerde yorumladılar;oysa sorun,onu değiştirmektir ''demektedir.

Felsefe,insanın durmadan ileriye atılma ,verileni eleştirme,yeni çözüm yolları arama çabasının ürünüdür.Jaspers'ın
dediği gibi ,felsefe yolda olma sürecidir.

Felsefe kendimizle buluşabilmektir.Üzerimizdeki iç ve dış baskıları bilinçli olarak inceleyebilmek ve kendi gemimizin kaptanı olabilmektir.

Felsefe çok yönlü bakıştır.
Felsefe ,çözülmemiş problemlerin bilgisidir.
Felsefenin özü,gerçekliğin elde bulundurulması demek değildir;gerçekliğin aranmasıdır.Felsefenin soruları yanıtlarından daha özlüdür;her yanıt yeni bir soruya dönüşür.


alıntı(test paragrafları)

''İnsan yaşamının amacı nedir?''
Bu,felsefenin daima üzerinde durduğu bir sorudur.Kuşkusuz bu soruya bir yanıt verilebilir;ancak insan,kendi kendini sorun yapmaktan vazgeçmeyen bir varlıktır.

Bir düşünür:''Filozoflar dünyayı değişik biçimlerde yorumladılar;oysa sorun,onu değiştirmektir ''demektedir.

Felsefe,insanın durmadan ileriye atılma ,verileni eleştirme,yeni çözüm yolları arama çabasının ürünüdür.Jaspers'ın
dediği gibi ,felsefe yolda olma sürecidir.

Felsefe kendimizle buluşabilmektir.Üzerimizdeki iç ve dış baskıları bilinçli olarak inceleyebilmek ve kendi gemimizin kaptanı olabilmektir.

Felsefe çok yönlü bakıştır.
Felsefe ,çözülmemiş problemlerin bilgisidir.
Felsefenin özü,gerçekliğin elde bulundurulması demek değildir;gerçekliğin aranmasıdır.Felsefenin soruları yanıtlarından daha özlüdür;her yanıt yeni bir soruya dönüşür.


Felsefenin konuları içinde yer alan şeyler duyuların ya da duyusal kavrayışın çok ötesinde kaldığı için,
felsefe duyuları kullanmaktan özenle kaçınır.
Felsefe kavramsal analiz temeli üstüne yükselir.Öte yandan,felsefe ulaştığı sonuçları kanıtlamak için belirli bir takım
işlemlere başvurmaz.

Felsefe,çözülmemiş problemlerin bilgisidir.

Felsefe tek yanlılığa yanaşmaz.Açıklamalarında tek bir anlayışa ilgisizdir.Bu tutumu,onun problemler karşısında
çok yönlü bakışından ileri gelir.

Felsefenin özü,gerçekliğin elde bulundurulması demek değildir;gerçekliğin aranmasıdır.Felsefenin soruları yanıtlarından
daha özlüdür;her yanıt yeni bir soruya dönüşür.
Felsefe,kişisel inanç ve değerlerimizin farkına varmamıza,kim olduğumuzu ,varolma nedenimizi ve bir ölçüde nereye gideceğimizi
anlamamıza yardımcı olur.

Felsefenin ruhunda şüphe vardır.Her filozof kendinden öncekilerin eleştirisini yaparak kendi düşüncelerini ortaya koyar.
Felsefi düşünce bir tavır olarak kuşkuculuktan beslenir.Kuşkuya dayanmayan bir felsefi düşünce olamaz.



Giordano Bruno 'ya göre filozofun hayatı ve eylemi güçlü ,coşkulu bir isteme ,ateşli bir arama ve araştırmayı içerir.
Her yerde aşırılıkları ,karşıtlıkları görür,cesaretle ve korkmadan onlarda derinleşmeye çalışır.
Filozof güçlü bir bilgi isteği ile dünya ilişkilerinin ,hayat tarzlarının içine girer.

''Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum ama ,ben kendimi henüz ,gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan ,düzgün bir çakıltaşı ya da güzel deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum..Isaac Newton

«Felsefe» sözü eski yunancadan arapçaya ve bu dilden türkçeye geçmiştir.
Bu sözün yunanca aslı «pihilosophia» dır ve iki kelimeden meydana gelmiştir.

«Philia» kelimesi «sevgi» anlamına gelir; «sophia» ise «bilgelik» ya da genel olarak «bilgi» demektir, öyleyse, «philosopihia», «bilgeliği - sevmek» ya da «bilgi - sevgisi» anlamına geliyor.

«Philosophos» (filozof), «bilgeliği -seven», «bilgeliği arayan ve ona ulaşmak isteyen kişi» dir; bilgi ve hakikat âşığıdır.

Eski yunancadaki «sopihia» kelimesinin, sadece kuru ve soyut bilgi anlamına değil; akıllıca hareket etmek, aşırılıktan kaçınmak, kendine egemen olmak ve kötü durumlara göğüs germeyi bilmek anlamına geldiğini de belirtmeliyiz. Demek ki, filozof, hayatın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun şekilde yaşamaya çalışan kimsedir.

Felsefenin amacı, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda doğru davranışlarda bulunmamızı sağlamak, ahlâklı yaşamanın yollarını öğretmektir. Eski yunan düşüncesi bilgi ile bilgelik; bilmek ile işlemek (ahlâk) arasında sıkı bir ilinti görüyordu. Sokrates, bundan ötürü, «kimse bilerek kötülük işlemez» diyordu. Demek ki, «felsefe» kelimesini başlangıçta taşıdığı anlam içinde ele alırsak, sadece bilme¬nin değil, ahlâka uygun ve mutlu bir hayat yaşamanın da söz konusu olduğunu; «felsefe» denince, sağlam bilgiler edinilme çabası kadar, doğru, ahlâklı ve mutlu yaşama çabasının da kastedildiğini görürüz.


Kelimenin taşıdığı bir başka anlam özelliği de, «philosophia» nın, bilgeliğe karşı duyulan «sevgi» ya da «dostluk» oluşudur. «Philosophos» yani filozof, kesin bilgilere yada mutlak hakikatlere sahip olduğunu sanan kimse degildir.

Bilgeliği ve bilgiyi seven, arayan, ele geçirmek için çaba harcayan kimsedir. «Philosophos» kelimesini, ilk olarak İsa'dan önce altıncı yüzyılda yaşayan eski yunan filozofu Pylhagoras'ın kendisi için kullandığı söylenir. Pythagoras, kendisinin, mutlak doğruları elde etmiş bir kimse degil, bilgi arayıcısı ve bilgelik âşığı olduğunu söylemek isliyordu. Demek ki, filozof, mutlak bilgileri ve hakikatleri bulduğunu düşünerek mutluluk duyan bir kimse değildir. Ama hiç bir şeyin bilinemeyeceğini düşünerek koyu bir şüpheciliğe düşen kimse de değildir.
Filozof, edinmiş olduğu bilgileri yetersiz bulan, tedirginlik duyan, eleştirmelere tlirişen ve arayan kimsedir. İnançlarına körükörüne bağlı kimse, bilgiye ve hakikate sahip olduğundan şüphe etmez.
Filozof ise, kendisine sunulan bilgileri, hakikatleri ve inançları eleştirir; irdeler; doğru olanı, gerçek bilgiyi, bilgeliği arar; insanoğlunun hayatını anlamlı kılacak, yaşanmaya değer hale getirecek ve mutluluğa ulaştıracak ilkeleri ve kuralları bulmak ister; bunlara uygun olarak yaşamaya çalışır. Bu ilkeleri ve kuralları, iyice araştırılıp akıl yoluyla bulunmuş temeller üzerine kurmaya çalışır.

Felsefî düşünce, eleştirici bir tavır takınmaktır; eylem (ahlâk) alanında, peşîn hükümlerden, içinde, yaşadığımız çevrenin bize kabul ettirdiği inançlardan, tutkulardan, duygulardan ve alışkanlıklardan sıyrılıp uzak durmak, onlara dışardan bakmak, onları irdelemek ve eleştirmektir. Kısacası, bilginin temeli olacak doğrulara ve davranışımızı yönetecek ilkelere ulaşmak çabasıdır; arayışıdır, sevgisidir.
Tarih boyunca çeşitli filozoflar gelip geçmiş, farklı felsefe sistemleri kurulmuştur. Hatta, bu sistemlerin bazıları, uzun ya da kısa süreler boyunca, mutlak bir hakikat fllbi kabul edilmiş; insan düşüncesini ve hayatını etkilemiştir. Bununla birlikte, gerçek felsefenin özünde, yukarda açıkladığımız «philosophia» sözünün ilk anlamı, her zaman varolagelmiştir.

Yani, gerçek felsefeler, her zaman, bir eleştirme, bir hakikat sevgisi ve arayışı; bir yaşayış, davranış ve ahlâk meselesi olarak, bu amaçlara yönelmiş bir çaba olarak ortaya çıkmıştır. Sistemlerin ve çeşitli felsefî düşünüşlerin derinine inilince, bu sevgiyi, arayışı ve çabayı görmek her zaman mümkündür.

Filozoflar genellikle varoluş veya varlık, ahlak veya iyilik, bilgi, gerçek ve güzellik konularıyla ilgilenmişlerdir. Tarihsel olarak birçok filozof dini inançlara veya bilime de eğilmiştir. Filozoflar genellikle bilimin dışında kalan bu kavramlarla ilgili kritik sorular sorarlar. Felsefe nedir sorusunun cevabının aranması da bir felsefi uğraştır. Filozoflar genellikle şu soruların cevaplarını ararlar:

Gerçek nedir?
Bir ifadeyi nasıl veya niye doğru veya yanlış olarak tanımlarız? Nasıl karar veririz?
Bilgi mümkün müdür? Bildiğimizi nasıl biliriz? Doğru bilginin kökeni ve sınırları ?
Ahlaken doğru veya yanlış hareketler (veya değerler, veya kurumlar) arasında bir fark var mıdır? Hangi hareketler doğrudur, hangileri yanlıştır? Değerler mutlak mı, izafi midir? Yani nasıl yaşamak gerekir? Ahlakın kaynağı nedir ?
Gerçeklik nedir ve neler gerçek olarak nitelendirilebilir? Gerçek olan şeylerin doğası nedir? Bazı şeyler algımızdan bağımsız olarak var olabilir mi? Zaman ve mekanın doğası nedir? Düşünme ve düşüncenin doğası nedir? Birey olmak ne demektir?
Güzel nedir?
Güzel şeylerin farkı nedir? Sanat nedir?
Din kavramının kökeni nedir ? Tanrı insanların korkularından kaynaklanan bir varsayım mıdır ? Tanrı var mıdır ?
Antik Yunan felsefesinde, yukarıdaki beş soru sırasıyla, analitik veya mantıksal, epistemoloji, etik, metafizik ve estetik olarak adlandırılırdı. Bunların dışında da konular vardı ve bu tanımlamaları ilk kez kullanan Aristo aynı zamanda politika, modern fizik, jeoloji, biyoloji, meteoroloji ve astronomi'yi de felsefenin konuları arasına almıştır. Yunanlılar Sokrates'in etkisiyle bir Analiz geleneği geliştirmişler ve konuyu daha iyi anlamak için parçalarına ayırmışlardır.

Diğer gelenekler bu tip tanımlalar kullanmamış veya aynı temaları ön plana çıkartmamıştır. Hint felsefesi Batı felsefesi ile benzerlikler taşısa da, binlerce yıldır felsefe ile ilgilenmiş olsalarda Japonca, Korece ve Çince'de felsefe kelimesi 19.yy'a kadar yoktu. Özellikle Çinli filozofların Yunanlılara göre farklı bir sınıflandırması vardı. Tanımlamaları da genel özelliklere değil çoğunlukla metaforikti ve aynı anda birkaç konuya ilintiliydi . Ancak batı felsefesinde de konular arasında kesin sınırlar yoktur ve 19.yy'a kadar batı filozoflarının çalışamalarında konusal bir ayrım yapılmamıştır. Gerçek felsefe Rönesans sonrası Alman İdealizmi sonrasında doruk noktasına ulaşmıştır.



"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir."
Karl JASPERS

"Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir."
SOKRATES

"Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (İdealist) bir çalışmadır."
PLATON

"İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe."
ARİSTOTELES

"Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir."
EPİKUROS

"Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir."
AUGUSTİNUS

"İnanılanı anlamaya çalışmaktır."
ANSELMUS

"İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır."
ABAELARDUS

"Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır."
A. THOMAS

"Eleştiridir."
CAMPENELLA

"Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir."
F. BACON

"Felsefe yapmak doğru düşünmektir."
T. HOBBES

"Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için."
DESCARTES

Sonuç olarak; Felsefe Yaşamdır...


Alıntı

 
Üst Alt