- Konum
- Dünya Sürgünü.
-
- Üyelik Tarihi
- 10 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 953
-
- MFC Puanı
- 142
Dünyanın küçülüp bir köy hükmüne geldiği, Allah’ın ihsanı olarak teknolojinin gelişip uzakların yakın olduğu, bir kimsenin oturduğu yerden başka yerlerdeki işleri
yapıp denetleyebildiği zamanın insanları yani bizler, artık biliyoruz ki,
gözümüze sınırsız dediğimiz kâinat, Allah’ın kudretine küçüktür. Allah’ın
rahmeti, her tarafı kuşatıcıdır. Kainat ve içindekilerin sahibi, Allah’tır.
Güneşi kendine musahhar edemeyen insan, rızkını kendisi kazanıyor değildir.
Yani elmayı ağacın dalına insan asmadığı gibi, başka hiçbir sebep de buna
muktedir olamaz demektir. Kimse nerede doğacağına, hangi ana babanın çocuğu
olacağına, rengine ve şekline kendisi karar verememektedir.
gözümüze sınırsız dediğimiz kâinat, Allah’ın kudretine küçüktür. Allah’ın
rahmeti, her tarafı kuşatıcıdır. Kainat ve içindekilerin sahibi, Allah’tır.
Güneşi kendine musahhar edemeyen insan, rızkını kendisi kazanıyor değildir.
Yani elmayı ağacın dalına insan asmadığı gibi, başka hiçbir sebep de buna
muktedir olamaz demektir. Kimse nerede doğacağına, hangi ana babanın çocuğu
olacağına, rengine ve şekline kendisi karar verememektedir.
Elhasıl, Allah’ın sahip ve hükümran olduğu şu dünya ve hayatında, bütün gayret
Allah’ı tanımak ve O’na ibadet etmek olması gerekirken, bizlere ne oluyor ki
nefsimizin kavgasına tutuşmuşuz? Her şeyi geride bırakıp gidecekken, neden
-sahip olmaklık uğruna- ebedi düşmanlıklar peşindeyiz? Allah’ın
hükümranlığında kullar olmak lazım gelirken, neden kula kulluk kavgaları
içindeyiz?
Farkında mıyız? Ölüm var!
Farkında mıyız? Allah (c.c.) var!
Farkında mıyız? Ölümden sonra yepyeni ve daimi bir hayat var!