ÇANKAYA
FALİH RIFKI ATAY
YAYIN EVİ :YENİ GÜN HABER AJANSI
BASIM YILI :1999
KİTABIN KONUSU
Atatürkün doğumundan ölümüne kadar olan hayatı,harp zamanında düşmana ve Cumhuriyet zamanında yaptığı inkilaplarla gericilere karşı verdiği savaşı anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ
Atatürk, 1881 yılında ahşap bir evde doğmuştur.Annesi Zübeyde Hanım,babası ise öce gümrük muhafaza memurluğu sonra kerestecilik yapan Ali Rıza Efendidir.Naciye isimli bir kızkardeşi vardır fakat Naciye çocukken vefat etmiştir.Babasıda 1887 yılında vefat etmiştir.
Atatürk ilk eğitimine mahalle mektebinde başlamış daha sonra Şemsi Efendi okuluna geçmiştir.Bu okulda hocadan dayak yemesinden dolayı kaçmıştır.Bir müddet dayısını çiftliğinde çalışmış sonra halasının desteğiyle okula yeniden başlamıştır.Zübeyde Hanımın gitmesini hiç istemediği halde kendi çabasıyla askeri okula yazılmıştır.Lise hayatında çok başarılı olmuştur ve Kemal adını burada almıştır.Manastır Askeri İdadisinden sonra İstanbula gitmek istediği halde bir subayın tavsiyesiyle Manastır Pangaltı Harp Okuluna gitmeyi tercih etmiştir.
Atatürkün Harp Okulunda başından birçok olay geçmiştir.Komutanlarının onun hakkındaki iyi kanaatleri sayesinde ordudan atılmaktan birçok kez kurtulmuştur.Okulda gizlice yasak dergiler çıkarmış ve bazı arkadaşlarınca jurnal edilmiştir.Nihayetinde 1904 yılında Harp Akademisinide bitirerek kurmay yüzbaşı diplamasıyla göreve başlamıştır.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet
En büyük isteği SelanikI tekrar görebilmekti ve umutluydu fakat Şama tayin edilmişti.Bu birlik halkı soymakla görevli bir süvari birliğiydi ama Atatürk bu soygunların hiçbirinden kendine pay almamıştır ve bu hırsızlığa karşı koymaya calışmıştır.Daha da kötüsü bu durum heryerde bu şekildydi.
Vatanperver duyduları ağır basan Atatürk ,okuduğu kitaplarla İttihat veTerakki Cemiyetine yaklaşarak gelecekte vereceği büyük savaş için kendini yetiştirmeye başlamıştır.Şeriat kanunlarını isteyen ,bu yolda kan döken isyancıları bastırmada Hareket Ordusunda görev almış ve başarılı da olmuştur.
Çıkan isyanların bastırılmasından sonra Enver Paşanın yüzünden sürüklendiğimiz 1.Dünya Harbinde birçok cephede düşmanla çarpıştı.Balkan Savaşında,Çanakkaledeki birçok direnişte komutanlık yaptı.Trablusgarp cephesine gönderildi ama devletin acizliği nedeniyle bu toprakları bırakıp geri döndü. Veliaht Vahdettine Almanya seyehatinde yaverlik yaptı ve geleceğin padişahından bazı imtiyazlar alarak vatanın selamete ulaşmasında önemli adımlar atmak için çaba harcadı.
Kuvettli ama kabiliyetsiz müttefikimiz Almanyanın aldığı yenilgilerden dolayı bizde savaşı kaybetmiş sayılıyorduk.İmzalanan Mondros ve Sevr mütarekeleriyle vatan düşmanın acımasız ellerine bırakıldı.Silahımızı yetmedi istedikleri topraklarımızı aldılar.Büyük Türk ,bu yenilgiyi İstanbuldakiler gibi kabullenip elini kolunu bağlayarak beklememekte kararlı idi.
Yunan gavurun 16 Mayısta İzmire çıkmasıyla Atatürkde 19 Mayısta Samsuna çıktı.Amacı direniş için gerekli kuvvetleri toplamaktı ama satılmış İstanbul Hukümeti ,İngilizlerin talimatıyla Atatürkü görevden aldı.Bunun üzerine o da orduan istifa etti.Doğuda Kazım Karabekir Paşanın desteğiyle harekete geçti.Birçok ilde toplantılar düzenledi.Milleti uyandırdı ve gerekenleri yapmaya başladı.
İngilizlerin, İstanbulu işgaliyle hukümete duyulmayan güven tamamen sona erdi.Bu arada Kuvayi Milliye birlikleri Antep,Maraş ve Urfada düşmana dişini göstermekteydi ama alınan kesin ve kalıcı bir zafer yoktu.Bu sebeple Atatürk bu çete kuvvetlerini toplayarak düzenli orduya geçmek istiyordu.Zaten bu çeteci birliklerin bazı yararlarının yanında birçok zararları vardı.Bu çeteler halkı soyuyor,adam öldürüyorlardı.Afyonda aldıkları yenilgi bu olaylara son verdi ve düzenli orduya geçildi.
Düzenli orduya geçmiştik ama ordu başına geçirilecek komutanlar ve askerler binbir zorluklarla toplanabildi.Tüm zorluklara ,yokluklara hatta duyulan güvensizliğe rağmen düşman Akdenize döküldü.Düşman dökülmüştü ama şimdi çok daha zor olan savaş başlamıştı.İnkilaplar dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti
İlk iş olarak saltanat kaldırıldı. Gericilerin hatta, Atatürkün ilk destekleyicisi Kazım Karabekirin tüm uğraşlarına rağmen halifelik kaldırıldı. Ayrıca hilafetin kaldırılmasına zorluk çıkaran kesimler, yani yobazlar yapılan tüm yeniliklerde yine köstek olmuşlardır. Ama Atatürkün azmi ve kararlılığı karşısında dayanamamışlardır. Ankaranın başkent yapılmasını, şapka kanunu, Latin harflerinin kabulünü, Tevhid-I Tedrisat Kanununu, Medeni Kanunun kabulünü, kadılnlara verilen eşitlik hakkını ve soyadı kanununu zor da olsa halka benimsetmiştir. Başkenti Ankara yapmıştır ve Ankaranın yenileştirilmesinde çok çaba harcamıştır. Hükümette çok partili sisteme geçiş için denemeler yapmıştır. Ama alınan sonuçlar zamanın daha erken olduğunu göstermiştir. Herkese soyadı verilmesine önayak olmuştur. Ülkenin her yerinde eğitim seferberliği başlatmıştır. Bu devrimleri hayatı pahasına yapmıştır. İzmirde yapılan süikast girişimi de bunun en iyi göstergesidir.
Atatürk yapacağı işleri, vediği davetlerde anlatırdı. Bu davetleri sabaha kadar sürerdi, ancak o çok kısa bir uykunun ardından yapacağı işleri düşünürdü. Davet masasından sohbet ve onu hazin sona götürecek rakısı hiç eksik olmazdı. Fakat içmesini bilirdi, hiçbir zaman şuurunu kaybedecek şekilde içmemiştir. Diğer hobileri; bilardo oynamak, köpeği Fox, Floryada yüzmek, alaturka musiki dinlemek, dostlarıyla sohbet etmek ve Savarona yatıyla gezmekti. Ayrıca giyimde, evinin döşenmesinde ve temizlik konusunda çok titizdi. En büyük dertleri ise; Hatay sorunu, dil sorunu ve eğitim konuları idi. Türk kadınına verdiği değer çok büyüktü. O, her zaman Türk milleti ve Türkiye için çalıştı. Son zamanlarında bazı kişler İsmet Paşa ile arasını açmıştı. Ama O, her zaman İsmet İnönüyü çok sevmiş ve güvenmiştir.
Atatürkün şaşılacak bir hafızası vardı. Fakat son zamanlarda hafızası iyice zayıflamıştı ve asabileşmeye başlamıştı. Bunun sebebi ise, hastalıktan başka birşey değildi. Karaciğerlerinde su toplanıyordu. Hastalığında gezmek için alınan Savarona yatında dinlenmekte idi. Fakat bir sabah çok ağırlaşmıştı ve son olarak Saat kaç? diyerek ebedi uykuya çekilmiştir. Saat dokuzu beş geçiyor ve Türk milletinin gözlerinde yaşlar dinmiyordu.
KİTABIN ANA FİKRİ
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürkün attığı tohumlarla ve bir çok zorluklar aşılarak kurulmuş,onu geliştirmek, gericilerin karşısında durmak ve yeniliklerin arkasında olmak bizim en önemli görevimizdir.
KİTAPTAKİ OLAYLAR VE KİŞİLERİN TAHLİLİ
FALİH RIFKI ATAY:Atatürk ile bir gezide tanışan ve daha sonra varlığıyla ve yazılarıyla daima Atatürkün yanında olan bir gazetecidir.
İSMET İNÖNÜ:Savaştan önce tanışan ve sonra Atatürkün yanında olan değerli bir komutan ve devlet adamıdır.
FEVZİ ÇAKMAK:Savaşta ve cumhuriyet döneminde Atatürkün yanında olan ayrıca mareşal rütbesi alan büyük bir komutandır.
KAZIM KARABEKİR:Atatürke ilk yardım elini uzatan, vatanperver ,büyük ama hilafetçi bir komutandır.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Okurken bazen çoşturan bazen hüzünlendiren ,sade bir dille büyük bir destanı anlatan ve her Türk evladının okuması gerektiğine inandığım çok önemli bir eserdir.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ
1894 yılında İstanbulda doğdu. Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürkü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi Tahsil Rüştiyesini bitirdikten sonra Hüseyin Cahitin Yalçın müdürlük yaptığı Mercan İdadisinde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat bölümünü bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkının edebiyat zevkinin gelişmesine yardımcı oldular. İlk Yazıları, Serveti Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkının Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahrinin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşimin eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı. 1912′de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı. 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreşten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I. Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriyeye gitti; 4. Ordu kumandanı Cemal Paşanın hususi katipliğini yaptı. Suriye ve Filistindeki savaş anılarını Ateş ve Güneş (1918) kitabında topladı. Cemal Paşanın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917).
Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam Gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede Günün Fıkraları başlığıyla sürekli yazılar yazdı. Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili yazıları dolayısıyla idam istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbine verildi. Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu değiştirdiği için idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada İzmirde Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı. Atatürkün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisine Boludan milletvekili seçildi (1922). Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili olarak T.B.M.M.de bulundu. Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus gazetelerinin başyazarlığını yaptı. Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkasının tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda başkanlık yaptı. 1946′da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHPnin savunuculuğunu sürdürdü. Demokrat Partinin 1950′de iktidara geçmesinden sonra Dünya Gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu. Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, çekici, anlatımı ve duru Türkçesiyle Cumhuriyet basınının Encümeninde usta kalemlerinden biriydi. Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında Ulus ve Dünya gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık yazılarında çok usta bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği gösteriyordu. Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi.
FALİH RIFKI ATAY
YAYIN EVİ :YENİ GÜN HABER AJANSI
BASIM YILI :1999
KİTABIN KONUSU
Atatürkün doğumundan ölümüne kadar olan hayatı,harp zamanında düşmana ve Cumhuriyet zamanında yaptığı inkilaplarla gericilere karşı verdiği savaşı anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ
Atatürk, 1881 yılında ahşap bir evde doğmuştur.Annesi Zübeyde Hanım,babası ise öce gümrük muhafaza memurluğu sonra kerestecilik yapan Ali Rıza Efendidir.Naciye isimli bir kızkardeşi vardır fakat Naciye çocukken vefat etmiştir.Babasıda 1887 yılında vefat etmiştir.
Atatürk ilk eğitimine mahalle mektebinde başlamış daha sonra Şemsi Efendi okuluna geçmiştir.Bu okulda hocadan dayak yemesinden dolayı kaçmıştır.Bir müddet dayısını çiftliğinde çalışmış sonra halasının desteğiyle okula yeniden başlamıştır.Zübeyde Hanımın gitmesini hiç istemediği halde kendi çabasıyla askeri okula yazılmıştır.Lise hayatında çok başarılı olmuştur ve Kemal adını burada almıştır.Manastır Askeri İdadisinden sonra İstanbula gitmek istediği halde bir subayın tavsiyesiyle Manastır Pangaltı Harp Okuluna gitmeyi tercih etmiştir.
Atatürkün Harp Okulunda başından birçok olay geçmiştir.Komutanlarının onun hakkındaki iyi kanaatleri sayesinde ordudan atılmaktan birçok kez kurtulmuştur.Okulda gizlice yasak dergiler çıkarmış ve bazı arkadaşlarınca jurnal edilmiştir.Nihayetinde 1904 yılında Harp Akademisinide bitirerek kurmay yüzbaşı diplamasıyla göreve başlamıştır.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet
En büyük isteği SelanikI tekrar görebilmekti ve umutluydu fakat Şama tayin edilmişti.Bu birlik halkı soymakla görevli bir süvari birliğiydi ama Atatürk bu soygunların hiçbirinden kendine pay almamıştır ve bu hırsızlığa karşı koymaya calışmıştır.Daha da kötüsü bu durum heryerde bu şekildydi.
Vatanperver duyduları ağır basan Atatürk ,okuduğu kitaplarla İttihat veTerakki Cemiyetine yaklaşarak gelecekte vereceği büyük savaş için kendini yetiştirmeye başlamıştır.Şeriat kanunlarını isteyen ,bu yolda kan döken isyancıları bastırmada Hareket Ordusunda görev almış ve başarılı da olmuştur.
Çıkan isyanların bastırılmasından sonra Enver Paşanın yüzünden sürüklendiğimiz 1.Dünya Harbinde birçok cephede düşmanla çarpıştı.Balkan Savaşında,Çanakkaledeki birçok direnişte komutanlık yaptı.Trablusgarp cephesine gönderildi ama devletin acizliği nedeniyle bu toprakları bırakıp geri döndü. Veliaht Vahdettine Almanya seyehatinde yaverlik yaptı ve geleceğin padişahından bazı imtiyazlar alarak vatanın selamete ulaşmasında önemli adımlar atmak için çaba harcadı.
Kuvettli ama kabiliyetsiz müttefikimiz Almanyanın aldığı yenilgilerden dolayı bizde savaşı kaybetmiş sayılıyorduk.İmzalanan Mondros ve Sevr mütarekeleriyle vatan düşmanın acımasız ellerine bırakıldı.Silahımızı yetmedi istedikleri topraklarımızı aldılar.Büyük Türk ,bu yenilgiyi İstanbuldakiler gibi kabullenip elini kolunu bağlayarak beklememekte kararlı idi.
Yunan gavurun 16 Mayısta İzmire çıkmasıyla Atatürkde 19 Mayısta Samsuna çıktı.Amacı direniş için gerekli kuvvetleri toplamaktı ama satılmış İstanbul Hukümeti ,İngilizlerin talimatıyla Atatürkü görevden aldı.Bunun üzerine o da orduan istifa etti.Doğuda Kazım Karabekir Paşanın desteğiyle harekete geçti.Birçok ilde toplantılar düzenledi.Milleti uyandırdı ve gerekenleri yapmaya başladı.
İngilizlerin, İstanbulu işgaliyle hukümete duyulmayan güven tamamen sona erdi.Bu arada Kuvayi Milliye birlikleri Antep,Maraş ve Urfada düşmana dişini göstermekteydi ama alınan kesin ve kalıcı bir zafer yoktu.Bu sebeple Atatürk bu çete kuvvetlerini toplayarak düzenli orduya geçmek istiyordu.Zaten bu çeteci birliklerin bazı yararlarının yanında birçok zararları vardı.Bu çeteler halkı soyuyor,adam öldürüyorlardı.Afyonda aldıkları yenilgi bu olaylara son verdi ve düzenli orduya geçildi.
Düzenli orduya geçmiştik ama ordu başına geçirilecek komutanlar ve askerler binbir zorluklarla toplanabildi.Tüm zorluklara ,yokluklara hatta duyulan güvensizliğe rağmen düşman Akdenize döküldü.Düşman dökülmüştü ama şimdi çok daha zor olan savaş başlamıştı.İnkilaplar dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti
İlk iş olarak saltanat kaldırıldı. Gericilerin hatta, Atatürkün ilk destekleyicisi Kazım Karabekirin tüm uğraşlarına rağmen halifelik kaldırıldı. Ayrıca hilafetin kaldırılmasına zorluk çıkaran kesimler, yani yobazlar yapılan tüm yeniliklerde yine köstek olmuşlardır. Ama Atatürkün azmi ve kararlılığı karşısında dayanamamışlardır. Ankaranın başkent yapılmasını, şapka kanunu, Latin harflerinin kabulünü, Tevhid-I Tedrisat Kanununu, Medeni Kanunun kabulünü, kadılnlara verilen eşitlik hakkını ve soyadı kanununu zor da olsa halka benimsetmiştir. Başkenti Ankara yapmıştır ve Ankaranın yenileştirilmesinde çok çaba harcamıştır. Hükümette çok partili sisteme geçiş için denemeler yapmıştır. Ama alınan sonuçlar zamanın daha erken olduğunu göstermiştir. Herkese soyadı verilmesine önayak olmuştur. Ülkenin her yerinde eğitim seferberliği başlatmıştır. Bu devrimleri hayatı pahasına yapmıştır. İzmirde yapılan süikast girişimi de bunun en iyi göstergesidir.
Atatürk yapacağı işleri, vediği davetlerde anlatırdı. Bu davetleri sabaha kadar sürerdi, ancak o çok kısa bir uykunun ardından yapacağı işleri düşünürdü. Davet masasından sohbet ve onu hazin sona götürecek rakısı hiç eksik olmazdı. Fakat içmesini bilirdi, hiçbir zaman şuurunu kaybedecek şekilde içmemiştir. Diğer hobileri; bilardo oynamak, köpeği Fox, Floryada yüzmek, alaturka musiki dinlemek, dostlarıyla sohbet etmek ve Savarona yatıyla gezmekti. Ayrıca giyimde, evinin döşenmesinde ve temizlik konusunda çok titizdi. En büyük dertleri ise; Hatay sorunu, dil sorunu ve eğitim konuları idi. Türk kadınına verdiği değer çok büyüktü. O, her zaman Türk milleti ve Türkiye için çalıştı. Son zamanlarında bazı kişler İsmet Paşa ile arasını açmıştı. Ama O, her zaman İsmet İnönüyü çok sevmiş ve güvenmiştir.
Atatürkün şaşılacak bir hafızası vardı. Fakat son zamanlarda hafızası iyice zayıflamıştı ve asabileşmeye başlamıştı. Bunun sebebi ise, hastalıktan başka birşey değildi. Karaciğerlerinde su toplanıyordu. Hastalığında gezmek için alınan Savarona yatında dinlenmekte idi. Fakat bir sabah çok ağırlaşmıştı ve son olarak Saat kaç? diyerek ebedi uykuya çekilmiştir. Saat dokuzu beş geçiyor ve Türk milletinin gözlerinde yaşlar dinmiyordu.
KİTABIN ANA FİKRİ
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürkün attığı tohumlarla ve bir çok zorluklar aşılarak kurulmuş,onu geliştirmek, gericilerin karşısında durmak ve yeniliklerin arkasında olmak bizim en önemli görevimizdir.
KİTAPTAKİ OLAYLAR VE KİŞİLERİN TAHLİLİ
FALİH RIFKI ATAY:Atatürk ile bir gezide tanışan ve daha sonra varlığıyla ve yazılarıyla daima Atatürkün yanında olan bir gazetecidir.
İSMET İNÖNÜ:Savaştan önce tanışan ve sonra Atatürkün yanında olan değerli bir komutan ve devlet adamıdır.
FEVZİ ÇAKMAK:Savaşta ve cumhuriyet döneminde Atatürkün yanında olan ayrıca mareşal rütbesi alan büyük bir komutandır.
KAZIM KARABEKİR:Atatürke ilk yardım elini uzatan, vatanperver ,büyük ama hilafetçi bir komutandır.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Okurken bazen çoşturan bazen hüzünlendiren ,sade bir dille büyük bir destanı anlatan ve her Türk evladının okuması gerektiğine inandığım çok önemli bir eserdir.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ
1894 yılında İstanbulda doğdu. Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürkü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi Tahsil Rüştiyesini bitirdikten sonra Hüseyin Cahitin Yalçın müdürlük yaptığı Mercan İdadisinde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat bölümünü bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkının edebiyat zevkinin gelişmesine yardımcı oldular. İlk Yazıları, Serveti Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkının Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahrinin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşimin eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı. 1912′de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı. 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreşten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I. Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriyeye gitti; 4. Ordu kumandanı Cemal Paşanın hususi katipliğini yaptı. Suriye ve Filistindeki savaş anılarını Ateş ve Güneş (1918) kitabında topladı. Cemal Paşanın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917).
Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam Gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede Günün Fıkraları başlığıyla sürekli yazılar yazdı. Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili yazıları dolayısıyla idam istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbine verildi. Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu değiştirdiği için idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada İzmirde Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı. Atatürkün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisine Boludan milletvekili seçildi (1922). Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili olarak T.B.M.M.de bulundu. Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus gazetelerinin başyazarlığını yaptı. Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkasının tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda başkanlık yaptı. 1946′da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHPnin savunuculuğunu sürdürdü. Demokrat Partinin 1950′de iktidara geçmesinden sonra Dünya Gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu. Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, çekici, anlatımı ve duru Türkçesiyle Cumhuriyet basınının Encümeninde usta kalemlerinden biriydi. Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında Ulus ve Dünya gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık yazılarında çok usta bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği gösteriyordu. Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi.