- Konum
- İzmir Kayseri
-
- Üyelik Tarihi
- 1 Eki 2016
-
- Mesajlar
- 340
-
- MFC Puanı
- -5
“SONSUZLUĞA KADAR SÜRECEK VARLIĞIN
SEN VAROLDUKÇA SÜRECEK SONSUZLUK”
1. BÖLÜM : SOSYAL HAYATA DAİR
Eski Mısırlılar tanrısal firavunlarında üç kutsal nitelik ararlardı. “Hu”; (yetkili ve etkin konuşma) ya da (yönlendirici, yaratıcı buyruklar), “Sia”; (doğru görüş, duyuş, her şeyi anlama yeteneği) ve “Maat”; (adalet, iyi yönetim becerisi, hak, doğruluk ve gerçekçilik)... “Üçüncü Amenhotep İçin Övgü” adlı şiirde bu üç kutsal nitelik açıkça dile getirilmiştir.
“...
O, hayatın ta kendisidir, serinlik veriyor ruha...
Halkını doyurmak için sebil ediyor hazinelerini.
Ardından gelenlerin karnı tok, sırtı pek...
Firavun demek, yiyecek demektir.
Bolluk fışkırıyor ağzından”
Sosyal hayatta çoğunlukla tarım insanı olan Mısırlı şairler, askerliğin ne kadar zor ve gereksiz bir iş olduğunu, bunun karşılığında katip ya da memur olmanın erdemi üzerinde çok yazı/şiir üretmişlerdir. Mısırlı baba oğluna öğüt olarak memur olmasını salık vermiş; savaşın kişiye şan getirmeyeceğini ve aşağılayıcı bir etkisi olduğunu anlatmıştır hep.
MEMUR ŞİİRİ
“Asker, sabahleyin kalkar kalkmaz azar işitir.
Sonra, bütün gün ya talimde,
ya savaş alanında zahmet çeker.
Sırtına yaman bir darbe iner sonra,
Derken kafasına iki gürz vururlar.
Sonra gözünü patlatırlar,
burnunun direğini kırarlar.
Katip ol oğul:
mafsalların ince kalsın,
ellerin yumuşak...
Şanınla şerefinle,
beyaz fistanlar içinde dolaş;
Saraylılar selam versin sana.”Okuması yazması olan, devlet işlerini yöneten, bir çeşit halkın kaderini belirleyen bu seçkin sınıf, devletin en gözde sınıfıydı kuşkusuz. Yönetici ve memur olmak; halkın dertlerini dinlemek, onlara rehberlik etmek son derece önemli bir erdem sayılırdı eski Mısır'da. Bu konuda daha çok Mısırlı önderlere öğüt niteliği taşıyan iki şiir parçacığı da elimizde.
ÖĞÜT ŞİİRİ – 1 –
“Öndersen,
halkı yönetiyorsan,
mükemmel olmaya çalış!
Yaptıklarında pürüz olmasın.
Dürüstlük yücedir.
Değerli olan, sürekli olur.
Kötülük,
önderi hiçbir zaman
sakin bir limana götürmez.”
ÖĞÜT ŞİİRİ – 2 –
“Öndersen,
dilek sunanları can kulağıyla dinle.
Dertlerini sana iyice anlatsınlar.
Sabırla kulak ver,
sertlik gösterme.
Yakınanlar, derman bulamasalar bile,
içlerini döküp rahatlamak isterler.”
"""ANKHU'NUN BOZUK DÜZENDEN YAKINMASI""""
“Olup bitenler, çileden çıkarıyor insanı :
...
Kargaşalık var ülkede, yıkımın eşiğindeyiz.
Kapı dışarı ettiler adaleti,
...
Tanrı buyruklarına aldırış eden yok.
Gün doğunca baş çeviriyoruz,
gece olanları görmemek için.
Olup bitenler, çileden çıkarıyor insanı :
...
Memleket baştan başa tedirgin,
Ama ağzını açıp tek kelime söyleyen yok.
Masum insan kalmadı artık,
Herkesin işi gücü fesat.
Yürekler yas içinde, tasa içinde.
Komut verenle komut alan bir örnek,
İkisinin de dünya umurunda değil.
Her sabah kalkar kalkmaz görüyoruz durumu,
Ama düzeltmek için bir çabaya girişmiyoruz.
Dün neyse bugün de o...
Miskinlik sinmiş insanların yüzüne.
...
Ne acıklı bunu görüp de haykırmamak
Ama anlamayanlara dil dökmek daha (da) acı.
...
Bugünlerde herkes sırf kendini dinliyor;
Kendinden başkasına inanan yok.
Hiç ilişki kalmadı gerçekle söz arasında...
2. BÖLÜM : DİN MERKEZLİ ŞİİRLERE DAİR
DÖRDÜNCÜ AMENOFİS'İN ŞİİRİ
“...
Kanat çırpıp uçanların hepsi
Sen yükselince yaşar.
Gemiler sana özenerek
Gidip gelir ırmak boyunca.
Açılır bütün yollar
Sen geliyorsun diye.
Sıçrar bütün balıklar
Yüzünü görmek umuduyla.
Işıltıların ulaşır
Taa denizin yüreğine.
REFORMCU İKHENETON'UN TEK TANRI ÜZERİNE YAZDIĞI ŞİİR
“Tanrı birdir, tektir, ondan başkası yoktur.
Bir tanedir, O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur tanrı, görünmeyen bir ruh,
Ruhlar ruhu, Mısır'ın yüce ruhu, kutsal ruh.
Ta başlangıçta vardı tanrı.
İlk varlıktır O. Hiçbir şey yokken O vardı.
Her şeyi O yarattı kendi doğduktan sonra.
Başlayanların yaratanı, sonsuzdur tanrı.
Zamanın başından sonuna kadar.
Ezelden beri süregelen varlığı,
Sonsuzluğa kadar sürecek.”
GÜNEŞ TANRININ ÖVGÜSÜ
“...
Re'sin sen, bütün varlıklar sana tutsak,
Aşkınla esir etmişsin hepsini.
Yukarılarda dursan da,
gün ışığı ayak izlerindir senin.
...
Sen batınca...
Yeryüzü ölü karanlığına gömülüyor.
...
Sen ufuktan yükselip Aton gibi ışıldayınca,
Şölenler başlıyor.
...
Uyanıp kalkıyor herkes senin uğruna.
Gövdeler yıkanıyor, giysiler cicili bicili,
Kollar yükseliyor sana tapınmak için.
Memleketin dört bucağında işe sarılıyor
insanlar şafaktan gün batımına kadar.
TERTEMİZ ADAM
Tanrım sana geldim işte
Gerçekleri bir bir sunmaya:
Senin uğruna ezdim kötülüğün kafasını,
Kılına dokunmadım tek bir kişinin.
...
Dostluk etmedim değersiz kişilerle,
Ama kötülük de etmedim onlara.
Böbürlenmedim faziletliyim diye.
Yüksek mevkilere ulaşmaya çırpınmadım.
Kan kusturmadım (bu uğurda kimselere)
...
Hiç kimsenin canını yakmadım,
Aç bırakmadım tek kişiyi.
Ağlatmadım, öldürmedim
Acı çektirmedim hiç kimseye.
...
Hile karıştırmadım tartılara,
Süt çalmadım çocukların ağzından.
...
Balık tutmak için
Yem yapmadım (başka) balıkları.
Akan suları durdurtmadım,
Yıkmadım su yollarını
Yanan ocakları söndürmedim.
...
Asla karşı gelmedim Tanrıma.
Tertemizim, tertemizim, tertemiz.”
3. BÖLÜM : SANAT VE GÜNLÜK YAŞAYIŞA DAİR
ŞEN GÜNLER
“Şen geçir günlerini, bıkmadan, yorulmadan:
Ne malını mülkünü öbür dünyaya götürebilirsin
Ne de geri gelirsin öteki tarafa gidince.”
ÖLÜM
Ecel karşıma dikildi işte,
burcu burcu,
öd ağacı kokusu gibi
Sanki rüzgarlı bir gün,
oturmuş yelkeni altında..
Ecel karşıma dikildi işte
Lotüs çiçekleri kokuşlu
Soğuk ırmağın kıyısında..
-------------
yaşama sevinci, Mısırlı için ecele karşı bir zaferdi. Mezarlar ve tapınaklar, ölümden sonra hayatın devam edeceğine inanıldığından ötürü, doğa güzelliklerinin, bayram ve şenliklerin, ziyafet ve oyunların resimleriyle süslenirdi.
“Yarınından ürkerek yatağa girme sakın.
Düşünme ertesi gün nasıl geçecek diye.
İnsan bilmez yarın neler getirecektir,
Tanrının elindedir yarının gerçekleri.”
SANATÇININ AYDINLIĞI ŞİİRİ
“ Elinde keskiyle çalışan sanatçı
Tarlayı belleyen ırgattan fazla yorulur.
Akşam olunca yan gelip yatar mı?
Ne gezer?
Kolları koparcasına çalışır
ortalığı aydınlığa kavuşturmak için.
4. BÖLÜM : ESKİ MISIR EDEBİYATI VE AŞK ŞİİRLERİNE DAİR
DİLİN GÜCÜ
“Güçlü olmak istersen söz ustası ol.
Dil, yiğit elindeki kırbaç gibidir.
İyi konuşan daha merttir iyi dövüşenden.
Dize getiremezler yüreği aşkla dolu olanı.
İyilikle, adaletle hüküm sürer
atalarının dilini güzel konuşan.”
YAZARLIĞA ÖVGÜ
“İnsan ölüp gider,
Toprak olur eti kemiği.
Çökmek ve çürümek herkesin alın yazısı.
Ama okurlar var oldukça,
yazanlar sonsuz yaşar .”
ŞEN TÜRKÜ
“Ben seninim sevgilim,
Bütün güzelliğimle senin.
Çiçeklerle, kokulu otlarla
Süslediğim bahçem gibi senin...
...
Kol kolayız,, el eleyiz...
Tepeden tırnağa huzur içindeyiz.
...
Sesin şarap gibi iç okşayıcı,
Seni duydukça güzeldir yaşamak.
(Seninle olmak, devirmektir tanrının doldurduğu aşk bardaklarını)
En güzel yemeklere,
en keskin içkilere değişmem
yüzümde gezinen bakışlarını...
”SENİ SEVE SEVE
“Senin o tatlı soluğunu sindiriyorum içime
Eşsiz güzelliğini seyrediyorum her gün.
...
Seni seve seve gençleşsin diyorum bedenim.
Ruhumu okşayan ellerini ver bana
Ellerini tutarak yaşasam diyorum
Adım düşmesin dilinden ... sonsuzluğa kadar.
SEVGİ EZGİLERİ
“...
Dedim ki: Sevgilim yaşatır beni,
adını duysam dirilirim.
Canıma can katar yolladığı haberler.
Sevgilim, ilaçların en güçlüsüdür,
üstündür bütün ilaçlardan.
Sağlığım onun gelmesine bağlı,
onu bir görsem bir şeyciğim kalmayacak.
... (+)
Sevgilimi görme (saati) yaklaşırken,
Güzelliğin böylesini...
Gönlümde sonsuz bir sevinç.
Sonsuz zaman geri alamaz,
bana sevgilimin getirdiğini.
... (+)
Ey sevgilim,
Sonsuzluğa kadar sürecek varlığın,
Sen var oldukça sürecek sonsuzluk.
HOŞ TÜRKÜ
“Mekmek çiçekleri, barış getirin bize!
Yüreğimin sözünü dinleyeceğim artık.
Sen beni kucaklayınca,
Saçtığın ışık öyle parlak ki,
gözlerime merhem sürmem gerekiyor.
...
Bütün erkekler içinde sensin benim erkeğim.
...
Yeryüzü aydınlığa gömülmüş :
Ne olur, birlikte uyusak böyle.
(Zaman dursa)
Sonsuzluğun sonuna kadar.
EROTİK SEVGİ ŞİİRLERİ
“Yemek vakti gitmek istiyorsun demek?
(Demek) senin asıl sevgilin yemek.
Bu telaş niye?
Giysi satın almak da niye bu saatte?
Üzme tatlı canını sevgilim,
Yatağımın örtülerinden (daha iyi bir giysi) yok bizim için.
Susadın mı?
Al memelerimi.
Bak, dolmuş taşıyorlar.
Güzellikleri lotüs çiçeği gibi
Memelerim, dünyanın en güzel yemişleri.
...
Memfis'e gidiyorum ırmak boyunca.
Koca tanrı Ta'ya diyeceğim ki:
“Gerçekler tanrısı Ta,
bu gece sevgilimle yatır beni.”
Ahh, bunu düşünmek bile şaraba çeviriyor ırmağı,
(titretiyor bedenimi)
..
Seninle olmak sevgilim,
Güneş kentinde olmak gibidir.
Ağaçlarla dolu bahçeye dönüyorum,
kucak kucak çiçekle…
...
Görüyorum,
Ayaklarının ucuna basa basa yaklaşıyorsun,
beni arkadan (kucaklayıp) öpmek için,
Ağır ve hoş kokular saçan saçlarımı öpmek için...
Sen kollarını dolayınca boynuma
Firavun olmuş gibi seviniyorum.”
YÜREĞİN ŞEN Mİ?
“Tanrının elinde yoksul musun?
Eksik olsun ambarlarda servet.
Yüreğin şen mi, için ferah mı?
Olmaz olsun,
üzüntü kumkuması zenginlik.”
Alıntıdır.
SEN VAROLDUKÇA SÜRECEK SONSUZLUK”
1. BÖLÜM : SOSYAL HAYATA DAİR
Eski Mısırlılar tanrısal firavunlarında üç kutsal nitelik ararlardı. “Hu”; (yetkili ve etkin konuşma) ya da (yönlendirici, yaratıcı buyruklar), “Sia”; (doğru görüş, duyuş, her şeyi anlama yeteneği) ve “Maat”; (adalet, iyi yönetim becerisi, hak, doğruluk ve gerçekçilik)... “Üçüncü Amenhotep İçin Övgü” adlı şiirde bu üç kutsal nitelik açıkça dile getirilmiştir.
“...
O, hayatın ta kendisidir, serinlik veriyor ruha...
Halkını doyurmak için sebil ediyor hazinelerini.
Ardından gelenlerin karnı tok, sırtı pek...
Firavun demek, yiyecek demektir.
Bolluk fışkırıyor ağzından”
Sosyal hayatta çoğunlukla tarım insanı olan Mısırlı şairler, askerliğin ne kadar zor ve gereksiz bir iş olduğunu, bunun karşılığında katip ya da memur olmanın erdemi üzerinde çok yazı/şiir üretmişlerdir. Mısırlı baba oğluna öğüt olarak memur olmasını salık vermiş; savaşın kişiye şan getirmeyeceğini ve aşağılayıcı bir etkisi olduğunu anlatmıştır hep.
MEMUR ŞİİRİ
“Asker, sabahleyin kalkar kalkmaz azar işitir.
Sonra, bütün gün ya talimde,
ya savaş alanında zahmet çeker.
Sırtına yaman bir darbe iner sonra,
Derken kafasına iki gürz vururlar.
Sonra gözünü patlatırlar,
burnunun direğini kırarlar.
Katip ol oğul:
mafsalların ince kalsın,
ellerin yumuşak...
Şanınla şerefinle,
beyaz fistanlar içinde dolaş;
Saraylılar selam versin sana.”Okuması yazması olan, devlet işlerini yöneten, bir çeşit halkın kaderini belirleyen bu seçkin sınıf, devletin en gözde sınıfıydı kuşkusuz. Yönetici ve memur olmak; halkın dertlerini dinlemek, onlara rehberlik etmek son derece önemli bir erdem sayılırdı eski Mısır'da. Bu konuda daha çok Mısırlı önderlere öğüt niteliği taşıyan iki şiir parçacığı da elimizde.
ÖĞÜT ŞİİRİ – 1 –
“Öndersen,
halkı yönetiyorsan,
mükemmel olmaya çalış!
Yaptıklarında pürüz olmasın.
Dürüstlük yücedir.
Değerli olan, sürekli olur.
Kötülük,
önderi hiçbir zaman
sakin bir limana götürmez.”
ÖĞÜT ŞİİRİ – 2 –
“Öndersen,
dilek sunanları can kulağıyla dinle.
Dertlerini sana iyice anlatsınlar.
Sabırla kulak ver,
sertlik gösterme.
Yakınanlar, derman bulamasalar bile,
içlerini döküp rahatlamak isterler.”
"""ANKHU'NUN BOZUK DÜZENDEN YAKINMASI""""
“Olup bitenler, çileden çıkarıyor insanı :
...
Kargaşalık var ülkede, yıkımın eşiğindeyiz.
Kapı dışarı ettiler adaleti,
...
Tanrı buyruklarına aldırış eden yok.
Gün doğunca baş çeviriyoruz,
gece olanları görmemek için.
Olup bitenler, çileden çıkarıyor insanı :
...
Memleket baştan başa tedirgin,
Ama ağzını açıp tek kelime söyleyen yok.
Masum insan kalmadı artık,
Herkesin işi gücü fesat.
Yürekler yas içinde, tasa içinde.
Komut verenle komut alan bir örnek,
İkisinin de dünya umurunda değil.
Her sabah kalkar kalkmaz görüyoruz durumu,
Ama düzeltmek için bir çabaya girişmiyoruz.
Dün neyse bugün de o...
Miskinlik sinmiş insanların yüzüne.
...
Ne acıklı bunu görüp de haykırmamak
Ama anlamayanlara dil dökmek daha (da) acı.
...
Bugünlerde herkes sırf kendini dinliyor;
Kendinden başkasına inanan yok.
Hiç ilişki kalmadı gerçekle söz arasında...
2. BÖLÜM : DİN MERKEZLİ ŞİİRLERE DAİR
DÖRDÜNCÜ AMENOFİS'İN ŞİİRİ
“...
Kanat çırpıp uçanların hepsi
Sen yükselince yaşar.
Gemiler sana özenerek
Gidip gelir ırmak boyunca.
Açılır bütün yollar
Sen geliyorsun diye.
Sıçrar bütün balıklar
Yüzünü görmek umuduyla.
Işıltıların ulaşır
Taa denizin yüreğine.
REFORMCU İKHENETON'UN TEK TANRI ÜZERİNE YAZDIĞI ŞİİR
“Tanrı birdir, tektir, ondan başkası yoktur.
Bir tanedir, O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur tanrı, görünmeyen bir ruh,
Ruhlar ruhu, Mısır'ın yüce ruhu, kutsal ruh.
Ta başlangıçta vardı tanrı.
İlk varlıktır O. Hiçbir şey yokken O vardı.
Her şeyi O yarattı kendi doğduktan sonra.
Başlayanların yaratanı, sonsuzdur tanrı.
Zamanın başından sonuna kadar.
Ezelden beri süregelen varlığı,
Sonsuzluğa kadar sürecek.”
GÜNEŞ TANRININ ÖVGÜSÜ
“...
Re'sin sen, bütün varlıklar sana tutsak,
Aşkınla esir etmişsin hepsini.
Yukarılarda dursan da,
gün ışığı ayak izlerindir senin.
...
Sen batınca...
Yeryüzü ölü karanlığına gömülüyor.
...
Sen ufuktan yükselip Aton gibi ışıldayınca,
Şölenler başlıyor.
...
Uyanıp kalkıyor herkes senin uğruna.
Gövdeler yıkanıyor, giysiler cicili bicili,
Kollar yükseliyor sana tapınmak için.
Memleketin dört bucağında işe sarılıyor
insanlar şafaktan gün batımına kadar.
TERTEMİZ ADAM
Tanrım sana geldim işte
Gerçekleri bir bir sunmaya:
Senin uğruna ezdim kötülüğün kafasını,
Kılına dokunmadım tek bir kişinin.
...
Dostluk etmedim değersiz kişilerle,
Ama kötülük de etmedim onlara.
Böbürlenmedim faziletliyim diye.
Yüksek mevkilere ulaşmaya çırpınmadım.
Kan kusturmadım (bu uğurda kimselere)
...
Hiç kimsenin canını yakmadım,
Aç bırakmadım tek kişiyi.
Ağlatmadım, öldürmedim
Acı çektirmedim hiç kimseye.
...
Hile karıştırmadım tartılara,
Süt çalmadım çocukların ağzından.
...
Balık tutmak için
Yem yapmadım (başka) balıkları.
Akan suları durdurtmadım,
Yıkmadım su yollarını
Yanan ocakları söndürmedim.
...
Asla karşı gelmedim Tanrıma.
Tertemizim, tertemizim, tertemiz.”
3. BÖLÜM : SANAT VE GÜNLÜK YAŞAYIŞA DAİR
ŞEN GÜNLER
“Şen geçir günlerini, bıkmadan, yorulmadan:
Ne malını mülkünü öbür dünyaya götürebilirsin
Ne de geri gelirsin öteki tarafa gidince.”
ÖLÜM
Ecel karşıma dikildi işte,
burcu burcu,
öd ağacı kokusu gibi
Sanki rüzgarlı bir gün,
oturmuş yelkeni altında..
Ecel karşıma dikildi işte
Lotüs çiçekleri kokuşlu
Soğuk ırmağın kıyısında..
-------------
yaşama sevinci, Mısırlı için ecele karşı bir zaferdi. Mezarlar ve tapınaklar, ölümden sonra hayatın devam edeceğine inanıldığından ötürü, doğa güzelliklerinin, bayram ve şenliklerin, ziyafet ve oyunların resimleriyle süslenirdi.
“Yarınından ürkerek yatağa girme sakın.
Düşünme ertesi gün nasıl geçecek diye.
İnsan bilmez yarın neler getirecektir,
Tanrının elindedir yarının gerçekleri.”
SANATÇININ AYDINLIĞI ŞİİRİ
“ Elinde keskiyle çalışan sanatçı
Tarlayı belleyen ırgattan fazla yorulur.
Akşam olunca yan gelip yatar mı?
Ne gezer?
Kolları koparcasına çalışır
ortalığı aydınlığa kavuşturmak için.
4. BÖLÜM : ESKİ MISIR EDEBİYATI VE AŞK ŞİİRLERİNE DAİR
DİLİN GÜCÜ
“Güçlü olmak istersen söz ustası ol.
Dil, yiğit elindeki kırbaç gibidir.
İyi konuşan daha merttir iyi dövüşenden.
Dize getiremezler yüreği aşkla dolu olanı.
İyilikle, adaletle hüküm sürer
atalarının dilini güzel konuşan.”
YAZARLIĞA ÖVGÜ
“İnsan ölüp gider,
Toprak olur eti kemiği.
Çökmek ve çürümek herkesin alın yazısı.
Ama okurlar var oldukça,
yazanlar sonsuz yaşar .”
ŞEN TÜRKÜ
“Ben seninim sevgilim,
Bütün güzelliğimle senin.
Çiçeklerle, kokulu otlarla
Süslediğim bahçem gibi senin...
...
Kol kolayız,, el eleyiz...
Tepeden tırnağa huzur içindeyiz.
...
Sesin şarap gibi iç okşayıcı,
Seni duydukça güzeldir yaşamak.
(Seninle olmak, devirmektir tanrının doldurduğu aşk bardaklarını)
En güzel yemeklere,
en keskin içkilere değişmem
yüzümde gezinen bakışlarını...
”SENİ SEVE SEVE
“Senin o tatlı soluğunu sindiriyorum içime
Eşsiz güzelliğini seyrediyorum her gün.
...
Seni seve seve gençleşsin diyorum bedenim.
Ruhumu okşayan ellerini ver bana
Ellerini tutarak yaşasam diyorum
Adım düşmesin dilinden ... sonsuzluğa kadar.
SEVGİ EZGİLERİ
“...
Dedim ki: Sevgilim yaşatır beni,
adını duysam dirilirim.
Canıma can katar yolladığı haberler.
Sevgilim, ilaçların en güçlüsüdür,
üstündür bütün ilaçlardan.
Sağlığım onun gelmesine bağlı,
onu bir görsem bir şeyciğim kalmayacak.
... (+)
Sevgilimi görme (saati) yaklaşırken,
Güzelliğin böylesini...
Gönlümde sonsuz bir sevinç.
Sonsuz zaman geri alamaz,
bana sevgilimin getirdiğini.
... (+)
Ey sevgilim,
Sonsuzluğa kadar sürecek varlığın,
Sen var oldukça sürecek sonsuzluk.
HOŞ TÜRKÜ
“Mekmek çiçekleri, barış getirin bize!
Yüreğimin sözünü dinleyeceğim artık.
Sen beni kucaklayınca,
Saçtığın ışık öyle parlak ki,
gözlerime merhem sürmem gerekiyor.
...
Bütün erkekler içinde sensin benim erkeğim.
...
Yeryüzü aydınlığa gömülmüş :
Ne olur, birlikte uyusak böyle.
(Zaman dursa)
Sonsuzluğun sonuna kadar.
EROTİK SEVGİ ŞİİRLERİ
“Yemek vakti gitmek istiyorsun demek?
(Demek) senin asıl sevgilin yemek.
Bu telaş niye?
Giysi satın almak da niye bu saatte?
Üzme tatlı canını sevgilim,
Yatağımın örtülerinden (daha iyi bir giysi) yok bizim için.
Susadın mı?
Al memelerimi.
Bak, dolmuş taşıyorlar.
Güzellikleri lotüs çiçeği gibi
Memelerim, dünyanın en güzel yemişleri.
...
Memfis'e gidiyorum ırmak boyunca.
Koca tanrı Ta'ya diyeceğim ki:
“Gerçekler tanrısı Ta,
bu gece sevgilimle yatır beni.”
Ahh, bunu düşünmek bile şaraba çeviriyor ırmağı,
(titretiyor bedenimi)
..
Seninle olmak sevgilim,
Güneş kentinde olmak gibidir.
Ağaçlarla dolu bahçeye dönüyorum,
kucak kucak çiçekle…
...
Görüyorum,
Ayaklarının ucuna basa basa yaklaşıyorsun,
beni arkadan (kucaklayıp) öpmek için,
Ağır ve hoş kokular saçan saçlarımı öpmek için...
Sen kollarını dolayınca boynuma
Firavun olmuş gibi seviniyorum.”
YÜREĞİN ŞEN Mİ?
“Tanrının elinde yoksul musun?
Eksik olsun ambarlarda servet.
Yüreğin şen mi, için ferah mı?
Olmaz olsun,
üzüntü kumkuması zenginlik.”
Alıntıdır.