• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Erkeklerle ilişkisi kadının psikolojisini kötü etkiliyor mu?

DarkWoman

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2019
Konular
5,318
Mesajlar
11,488
MFC Puanı
66,370
Erkeklerle ilişkisi kadının psikolojisini kötü etkiliyor mu?

Kadın erkek ilişkileri yazılı olmayan kurallarla düzenleniyor. Erkek egemenliği, rol ve statülerle belirlenen kadın - erkek dengesi üzerine dayanıyor. Çarpıklıklar da bu denge üzerinde boy atıyor. Belki de erkek egemenliğinin hangi şekle bürünerek ve kılıklara girerek hüküm sürdüğünü keşfetmemiz en akıllılarımızın bile yıllarını alacak bir süreç. Cinayet bile erkek işlerse başka türlü görünüyor gözümüze, kadın işlerse başka türlü. Kadın - erkek ilişkilerinde çoğu zaman kadınlar istismara uğruyor. Bu bütün dünyada böyle. Son günlerde yaşanan olaylara atfen konuşmuyorum. Çünkü her olayı kendi içinde ele almak gerek. Bu toplumda kadının irdelenmesi, kadın - erkek ilişkilerinin gözden geçirilmesi lazım. Çünkü eski tanımlarla bugünün ilişkileri yürümüyor. Kadın - erkek rollerinde son 10-15 yıldır belirgin değişiklikler var. Kadın iş hayatına katıldı ve toplumdan hak talepleri arttı.

Kadınlar model olarak artık neyi seçiyorlar?

Erkek egemen dünyada kendisine örnek olarak erkek egemen dünyanın sunduğu modelleri örnek alıyor. Yani koca maço bir adamsa, o da maço davranmaya başlıyor. Yani karşınızda size bağırıp çağıran bir erkeğe tepki geliştirmek zorundasınız. O tepki de erkek egemen dünyanın tepkileri oluyor.Kadınlar artık aldatılmaya, aşağılanmaya daha şiddetli tepki veriyor diyebilir miyiz? Rahatlıkla diyebiliriz. Kadın artık kendisine biçilen genel geçer rolleri daha açık bir şekilde reddedebiliyor. Bir yanda modern diğer yanda dinsel bir kimlik peşinde gibi görünüyor.

Bu aslında kendini ifade etme, yeni bir modelin arayışı. Bence bunların hepsi erkek egemenliğine bir başkaldırıdır. Size saçma gelebilir ama tesettürle de olsa kadın özgürlüğünü ilan etti. Kadınlar yeni bir kimlik arıyor. Burada bir yanlışa düşülüyor. Kadınlar, erkeklerde beğenmediğimiz davranışları örnek alıyor. Daha erkeksi, lumpen, sigara içen, klasik annelik rolünü reddederken annelik hislerini feda eden, benim olmayanı kimseye yâr etmem diyen daha arabesk bir hale geliyor. Yani kadınlar zor kullanmaktan kaçınmıyor...

Kadınların da egemenliklerini ilan etme yolunda öfkeyle bu türlü bir hak iddiası içinde olabileceklerini düşünüyorum. Erkeklerin buna hakkı olduğu bir toplumda kadınların böyle bir hakka sahip olmak istemelerini anlayabiliyorum. Anlamadığım şey erkek egemenliği ile mücadelede aynı metodları kullanmak istemeleri...



Kadınlar beyin fonksiyonları açısından erkeklerden farklı mı?

Biyolojik olarak beynin organize oluşunda çok büyük farklılıklar gözlenmiyor. Fakat işleyişte önemli farklılıklar var. Kadın daha iyi hatırlar, kolay unutmaz. Östrojen beyinde unutmayla gelişebilecek hastalıkları yavaşlatıyor, belleği daha güçlü hale getiriyor. Kadın belleğine yazılmış olayları erkekten daha canlı tutuyor. Olayların üzerinden çok zaman geçse bile olayı aynı şekilde yaşayabiliyor.


Erkek ile kadın olayları farklı algılar mı?

Erkek ile kadın arasında sinyalizasyon farkları olduğu düşünülüyor. Benzetmede hata olmaz. Kedi - köpek gibi. Örneğin kedi mutlu olunca mırıldar köpeğe havlama gibi gelir. Kedi kızınca kuyruk sallar, köpek mutlu olunca. Yani köpek kedinin en huzurlu olduğu anda onu tehdit gibi görüp saldırıya geçebilir. Bu durum kadın - erkek ilişkilerini nasıl etkiler? Erkek bugüne kadar kadını aldattığında başına böyle şeyler geleceğini hiç düşünmemişti artık düşünmek zorunda. Çünkü kadınların tepkileri de erkeklere benzemeye başladı.



Aldatılan kadın ne hissediyor, bu durumdaki bir kadın nasıl tepkiler verebilir?

Kadının aldatılmışlığı cinsel sadakatsizliğin gerçekleştiği anda değil erkeğin elinin kiri söyleminden itibaren başlamış durumda. Hatta belki de doğarken. Bu sebeple kadın baştan itibaren sadakatsizlik oyununun kurbanı zaten. Evlilik bu anlamda bir kandırmaca kadın için. Sadece mal gibi hissetme eğer bir insanın içindeki acının tek tanımlayıcısı ise ne hissediyor diye sormamak lazım. Sadece mal gibi hissediyor! Ne tepki verebildikleri de ortada. Aldatılma kadar aldatabilme olasılığını, hakkını hayatın kendisine tanımadığı bir insan çaresizliğin ve öfkenin ötesinde ne hissedebilir?

Ayrılık acısı genç bir kadınla daha ileri yaşlardaki kadını aynı şekilde mi etkiler?

Kadın evlendiğinde ve yıllar geçtikçe toplumsal kabul artıyor. Hem evde hem işte statüsü değişiyor, güçleniyor. Ayrılık 25 yaşında bir kadın için daha kolayken 40 yaşında bir kadın tüm şansını yitirmiş, ömrünü harcamış oluyor. Çünkü bir daha böyle bir şansı olmuyor. Yıllarca uğraşarak ancak elde ettiği statüyü bir anda kaybedince bunu kabul edemiyor. Buradaki statü kaybı bir ömürle, yıllarla ödeniyor. Elbette bu durum öldürme, şiddet gösterme hakkını kimseye vermez. Fakat bu da erkek egemen dünyanın bir kuralı.


Sevdiği adama zarar veren, onu yaralayan, öldüren kadınlar bunu planlı mı yapar yoksa anlık bir durum mudur?

Sevdiğine zarar verme, yaralama veya öldürme hem kadın hem erkek için daha çok dürtüsel yani anlık bir durum olabilir. Sevginin olduğu yerde beklentiler, beklentilerin olduğu yerde hayal kırıklıkları oluşuyor. Hayal kırıklığının olduğu yerde de üzüntü ve öfke olur. Ancak bu durum bir insanı yaralamak veya öldürmek için yeterli bir zemin yaratır mı derseniz cevabım hayır! Bu durumda özellikle patolojik kıskançlığı, uyuşturucu madde kullanımlarını, alkol kullanımını, depresyonun bazı tiplerini, epilepsi gibi bedensel hastalıkları düşünmek gerekir.

Kadınların yaşadığı psikiyatrik sorunlar neler?

Toplumumuzu temsil edebilecek nitelikte çok çalışma yok elimizde. Bu sebeple söyleyeceğim şeyler benim mesleki tecrübelerimle daha çok ilgili. Psikiyatri kliniklerine başvuranlara baktığımızda kadın sayısı erkeklerin iki katı. Neredeyse bu kliniklere başvuranların yüzde 65-70’ini kadınlar oluşturuyor. Kalan yüzde 30-35 erkeği kliniklere getirenler ise yine kadınlar; anneler, eşler, kız kardeşler. Kadın, âdet döneminde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle bedensel ve ruhsal değişimleri daha iyi kavrıyor olabilir. Ama şu da gerçek; toplumumuzda neredeyse yüzde 15 oranlarında rastlanan depresyon vakalarının büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Anksiyete bozukluklarında da durum aynı. Kadınlarda en dikkatle ele alınması gereken rahatsızlık “âdet öncesi gerginlik”lerdir. Bu duruma çok sık rastlanır ve kadında gerginlik, sinirlilik, alınganlık gibi haller yarattığı için aile düzeni ve saadetini bozan, geçimsizlik yaratan en önemli neden olarak karşımıza çıkar.
 
Üst