- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Yûsuf adında gezgin bir zât, Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin İsm-i âzamı bildiğini öğrenince, Mısıra gitti. Huzûruna varınca, önceleri iltifat görmedi. Sonra huzûra kabûl edildi ve Zünnûn-i Mısrî hazretlerine bir sene hizmet etti.
Bir gün ona;
- Ey üstâd, sana bir sene hizmet ettim, artık hakkımı vermen gerekir. Senin İsm-i âzamı bildiğini söylediler. Onu, benden iyi emânet edeceğin bir başka kimse olmayacağını bilirsin,dedi.
Zünnûn-i Mısrî hazretleri sükût etti. Ona cevap vermedi. Altı ay sonra bir tabağa konmuş ve bir mendile sarılmış bir şey çıkardı.
Ona[/URL]
[/COLOR]
- Fustatta bulunan falan dostumuzu bilirsin değil mi? diye sorunca;
- Evet, dedi.
Zünnûn hazretleri ona;
- İşte bunu ona götür. dedi.
O da sarılı tabağı aldı, giderken;
"Zünnûn-i Mısrî gibi bir zât hediye gönderiyor. Acabâ nedir, ne kadar kıymetlidir?" diye düşündü.
Merakını yenemeyerek tabağı açtı. İçinden bir fare fırladı ve kaçıp kayboldu. Bu duruma kızarak, Zünnûn-i Mısrî'nin yanına geldi.
Zünnûn-i Mısrî ona;
- Biz seni denedik. Sana bir fâre emânet ettik, ona hıyânet ettin. Hiç sana İsm-i âzamı güvenip teslim edebilir miyim? dedi.