4.EL KESME VE RECM ARASINDAKİ SUÇ-CEZA AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMALI İLİŞKİ:
a) Suç ve ceza arasındaki ilişki cezanın caydırıcılığı yönüne kaydığını şuradan anlayabiliriz ki:İslamda bir elin diyeti 50 devedir..Hırsızlık haddinin nisabı ise bazı mezheplerde çeyrek dinar olmak üzere bizimkinde bir dinardır..(Kurandan başka bağlayıcı kaynak tanımayanların nazarında bir böyle bir nisab olamaz..Bir ciklet dahi çalınsa el kesmek icap etmeli)
50 devenin fiyatı 50*7 bin:350 bin..1 dinar ise 4*95 yaklaşık olarak 500 lira..Diğer mezheplere göre 125 lira dirhem üzerinden hesaplanırsa 4 dirhem: 4*4 yaklaşık 16 gram *1 gram gümüş ederi 1.8 :yaklaşık olarak 30 lira..Yani mezheplerin farklı yaklaşımları çerçevesinde 30 liradan 500 liraya çıkıyor..Ortalama hesap olarak 100 lira alsak 100 liralık bir malın karşılığında 350 bin lira diyet gerektiren el kesiliyor..Yaklaşık olarak 3500 katı ağırlaştırılmış bir ceza..Bu hesap bize had cezalarının caydırıcılık yönünün ön planda tutulduğunu ve ağırlaştırılmış yapıda olduklarını gösteriyor..O nedenle Zina suçuna verilen cezayı fazla bulmak veya beğenmemek kulun takdirinde değildir. Düşününki bir Alman 20 yaşında islamiyete inanmamış olarak ölüyor..Bu genç 5 yıl akıl-baliğ dönemi yaşamış ve bu dönemde ne hırsızlık ne adam öldürme ne başka bir bireye haksızlık yapmadan yaşamış olsun..Ama islamiyeti duymasına rağmen kabullenmeden göçüp gidiyor.Bu kişi 5 senelik bu küfür hayatının karşılığında hangi cezaya müstahaktır?Ebedi cehennem..Biz beğenmesek te öyle beğensek te öyle..
b)Burası çokönemli:Hırsız 30 liralık bir mal çaldı ve mezhebin birinin hükmüne göre eli kesildi..(Elin kesilmesi ayrı bir kayıp elin kesilirken yaşanılan acı ayrı bir mesele).Zina ettin cezası ne ?Kuran müslümanlarına göre 100 sopa..Sopayı vururken el omuzdan değil bilekten hareket edecek ..Sopa ne fazla kalın ne fazla ince olacak..Birey zayıfsa, hastaysa onun durumunu da göz önünde tutarak verilecek belki 15 dakikada belki de yarım saatte bitiverecek bir müeyyide..30 lira çalıyorsun(hatta 30 kuruşluk sakızda çalsan Kuran müslümanı Kuranda başka bir yol bulamayacak) el gidiyor zina ediyorsun 15 dakikalık konforun gidiyor..Öyleyse zinanın bu kuran müslümanlarınca yeri 30 liralık(veya 30 kuruşluk) hırsızlıktan kat be kat aşağıda..Kıyaslanamayacak kadar hafif....Soruyorum şimdi..Hırsızlık haddinin ayrı zamanlarda yüz defa hatta bin defamı uygulanmasını istersin yoksa el kesme cezasını mı?Tabiki aklını henüz peynir ekmekle yememiş bir birey elim yerinde dursun da ben bin değil 10 bin sopa yemeye razıyım diyecektir...
5.1.Son olarak Recm cezasının pratikte uygulanmasının zor olduğunu, teorik yerinin yanında uygulamada ancak yarı sembolik/sembolik bir anlam ifade ettiğini izah edeceğim..(aynı şey el kesme cezası için de geçerlidir..Ancak konu recm olduğu için sadece recmi ele alacağım)
Zina eden kişinin cezalandırılması ancak iki şekilde olur .İkrar veya 4 erkek şahid (mezhebimize göre hamilelik gibi karine işlemez) getirmek..İkrar kişinin kendi itirafıdır..Peygamber dönemindeki örneklerine bakarsak:
Hz. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (radıyallâhu anh) gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi). Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamın kavmine birisini yollayarak:
"Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?"diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:
"Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler. Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.
Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.
Râvi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
"Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel" dedi. Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.
"İşte çocuk, doğurdum!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.
"Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (radıyallâhu anh) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince:
"Ey Hâlid ağır ol!" dedi ve ilâve etti:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !"
Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi."
Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).Bunlar konunun temelini oluşturan rivayetler..İncelersek:
a) Maiz (r.a.)adlı sahabi işlediği zina suçunun günahından arınmak istiyor..Gelip suçunu ikrar ediyor..Efendimiz geri çeviriyor..Bu iş 4 defa vuku buluyor..Her birinde geri çeviriyor..Neden?Çünkü hernekadar zinaya recm var ama bu pratikte uygulanmak için değil.Veya uygulanması için hevesli olmak ve çareler aramak özendirilmemiş..Teorik bir anlam ifade etsin ve zinanın ne feci bir günah olduğunu zihinlerde canlı tutsun yeterli..Her defasında geri çevirmesi, o sahabinin eve gidip bir kez daha düşünmesi ; bir kez daha yaşam ve tevbe adına kendine şans vermesi içindir..Aynı geciktirme ve hatta caydırma taktiği Gamidiyeli kadında da şahit oluyoruz..Efendimiz artık ısrarla müracaatlar ve hatta recmin uygulaması için adeta yalvarmalar neticesinde bu cezayı uygulamak zorunda kalmıştır..
b)İkrarın 4 defa olması(bizim mezhepte) bu rivayetlerden gelir..Bir kişi bir heyecana kapılır ve anlık bir tepkiyle yöneticinin karşısına dikilip beni temizle diyebilir..İslam bu şahsın kendi aleyhine yaptığı bu ikrarı hemen uygulamaya almaz..Ondan 4 ayrı mecliste ve 4 farklı vakitte gelip bu ikrarı tekrarlaması istenir , bütün bunlar ikrarı yapan şahsın cayması için mühlet anlamındadır...
c)Maizle ilgili hadisin bir yerinde , Maiz aldığı darbelerden canı yanmış ve kaçmak istemiş derken birinin vurduğu darbeyle yere yıkılmış.Efendimizin tepkisi ilginç:Keşke bıraksaydınız..Yani kişi recm esnasında caysa bile bu ikrardan dönme olduğu için cezanın infazı durdurulur..Başından sonuna kadar kişiyi kararından vazgeçirmeye yönelik bir sistem işlemektedir..
5.2. Şimdi daha da ilginç bir noktaya ulaştık:
a)4 şahidin şahitliğiyle suçun sübut bulması:4 şahidin akıllı , ergen , adil ,olması..3 ü adil birisi değilse yani fasıksa hepsine birden iftira cezası uygulanır.Zorlaştırıcı unsurlar:4 erkeğin aynı olaya şahid olması ,hepsinin adil olması şeklinde üst üste binen zorlaştırmalar..Düşünün ki namaz kılmayanın dinde gevşeklik gösterenin v.s. adaleti olmaz.Ve dolayısıyla da şahitliği geçersizdir.Böyle 4 ehil şahsı günümüzde aynı anda aynı olaya şahidlik yaptırmak gerçekten güçtür..Diyelim ki oldu ,
b) Şahidler zinanın biçimsel niteliği olarak zaninin erkekliğini kılıcın kınına girdiği gibi gördüklerini açıkça beyan etmelidirler..Öyle gece gördüm ,ama kesin zina ediyorlardı , yatak oynuyordu , yorgan hareketliydi ,yatağın içindeydiler , yan odadan sesler geliyordu değil..Açıkça erkek ve kadının cinsel birleşmelerinin en ince detayına kadar görülmesi ve bu noktada hiç şüphenin olmaması gerek..Zorlaştırıcı unsurlar:Böyle bir şahidlik ancak gün artasında elinde mikrofon ey ahali toplanın biz uygunsuz bir film çekiyoruz diyerek sağlanır.Geri hiç bir türlü hele de gece vakti zinanın fıkıhta istenen şekliyle tespiti mümkün değildir..
c) Eğer zina suçu şahitlerin beyanıyla sabit olmuşsa ilk taşlamayı şahitler yapmalıdır..Eğer şahitler bu işten içtinap ederlerse recm düşer..Yine şahitleri psikolojik baskı altına alıyor.. Öncelikle islamiyette suçlar örtülür bu şahitler gördükleri günahı açık ederek belki tecessüs ederek hata etmişlerdir.Hiç bir ayet veya hadis böyle bir şahitliğin efdal veya sevap getirici olduğunu söylemez...Kişilerin yalnız başına işledikleri günahlar örtülür , ifşa etmek islami ahlaka uygun değildir..
d)Şahidler aynı anda, Dalton kardeşler gibi peşi sıra gelmelidir..3 ü bir gelirse bu sefer suçlu zina eden değil ( o güçlü makamına geçiyor)bu zinaya şahitlik ettiğini söyleyen bu 3 kişi olacağından hizmetlerinin karşılığı olarak 80 er sopa ile ödüllendirilirler.
5.3.Diyelim ki 4 adil şahid her ne hikmetse böyle bir gözlemi yapmış , setredilmesi gereken günahı açıp gizlememiş ,tecessüs etmiş ,kılıcın kınına girdiğini felan tespit etmiş; bir gayretle bunu rapor etmek için soluğu yöneticinin yanında alıyor ..Hanefi fıkhına göre ceza alıp almamak yine de zina yapanın inisiyatifindedir..İsterse şahidler yırtınıp dursun herhalükarda zina eden isterse bu işten sıyrılır..Nasıl mı?
BİRİNCİ YOL:Muta nikahı (geçici nikah) yaptık der..Her nekadar Muta da bizim mezhepte zina benzeri bir günahsa da Hadleri şüphelerle düşürün hadisi gereğince infaz iptal olur.
İKİNCİ YOLiyelim ki zinacı arkadaş genelevde basıldı.Bu şahsa da cezanın uygulanması bizim mezhepte yine şahsın kendi isteğine bağlıdır..Tek demesi gereken bu seks işcisine para vererek ilişkiye girdiğidir...Ebu Hanifeye göre para karşılığı zina şeklen Muta nikahına benzediği için haddi düşürür..
SONUÇ:Görüldüğü gibi mezhebimizde zina suçuna Recmin uygulanması atomun parçalanmasından daha zordur..Ancak ve ancak zina eden yalvar yakar olur kafayı bu işle bozup kendisi için başka çıkış yolu arama ihtiyacı hissetmeden 4 defa gelip gidip kapı aşındırsa yönetici de mecburen bu cezayı uygulamak durumunda kalır..Bu nedenledir ki Asrı saadette uygulanan cezalar birisi Yahudilerin müracaatıyla kendi kitaplarınca , birisi tecavüz gereği 2-3 ü de ikrarla ..Şehadet usulü pek yoktur..4 halife zamanında da 2-3 vaka onlar da ikrar..Osmanlıda da 600 sene de 10 civarı..Her yüz seneye 1 vaka..İşte kopartılan tüm yaygara bu hazin! tabloya ..Komşu ülkede 60 bin sivil çakıyla doğranıyor kimisi demir çubuklarla kafasına vura vura öldürülüyor.Gazzede yüzlerce kadın çocuk fosfor bombalarıyla hayata veda ediyor.Gören veya ses çıkaran yok..Bunları pas geçen hümanizm bu 6 vaka için ortalığı birbirine katabiliyor..Acaba gerçekten bir hümanizm gösterisimi yoksa ideolojik konum almamı?.
Osmanlı Devleti, zina suçunun cezası olan recm, hırsızlık suçunun cezası olan kat'-ı yed yani el kesme gibi had cezalarını uygulamış mıdır?Osmanlı Devleti'nde, uygulamadaki bazı aksaklıklara rağmen, itirazsız kabul edilen ve değiştirilmeyen suç ve ceza grubu, had suçları ve cezalarıdır. Had kelimesi, sözlük anlamı itibarıyla men etmek demektir. Terim olarak ise, Allah hakkı (kamu hakkı) olarak uygulanması gereken miktarı belli ceza demektir. Bu çeşit suç ve cezalarda tam anlamıyla kanunilik ilkesi geçerlidir. Şeriatın tarifine az da olsa uymadığı an, had cezaları uygulanmaz. Suçlara da cezalara da had tabiri kullanılmaktadır. Had cezalarını gerektiren suçlar yedi tanedir: Zina, iffete iftira (kazf), içki içmek (şirb), hırsızlık (sirkat), yol kesme (hirâbe=kat-ı tarik), dinden dönme (riddet) ve isyan (bağy).Had cezalarının en önemli özelliği, en küçük bir şüpheden sanığın yararlanması ve daha önemli olanı da, isbatının çok ağır olmasıdır. Bu şartlar yerine gelmediği takdirde, had cezaları değil, ta'zîr cezaları uygulanacaktır. Mesela Zina suçu üç şekilde sabit olur: Birincisi, tam ehliyetli, Müslüman, erkek ve dürüst dört şahidin bizzat gördüklerini beyan etmeleriyle sabit olur ki, bu çok zor bir yoldur. Ayrıca zaman aşımına da uğramaması şarttır, ikincisi, zina edenin dört defa zina suçunu ikrar etmesidir. Üçüncüsü; karinelerdir. Evli olmayan bir kadının gebe kalması ile de zina suçu sabit olur.Böylesine zor şartlarla isbat edilebilen ve en küçük bir şüphe ile bertaraf edilen zina haddinin uygulaması da çok az olmuştur. Osmanlı hukuk tarihinde her zaman zina haddi kabul edilmiş, ancak uygulaması pek nadir vuku' bulmuştur. Suçun teşekkülü ve isbatı için aranan şartlardan biri olmayınca ta'zir cezaları gündeme gelecektir. Bu konuda Osmanlı hukuk tarihinden bazı örnekler verelimulkadiroğulları ceza kanunundan: "her kim zina eylese, şer' ile ya örf ile sübut bulsa, ergen ise had olmaz ise on üç altın alına. Evli ise recm olmazsa on beş altın alına".
Kanuni'nin ceza kanunnâmesinden; "Bir Müslüman zina eylese, şer' ile sabit olsa ve zina eyleyen muhsan yani evli olup bay olsa siyâset olunmadığı yani hadd-i zina urulmasa...". Yaptığımız araştırmalar, bütün Osmanlı tarihi boyunca uygulanan recm cezasının iki elin parmaklarından daha az olduğudur. Mesela, 929 tarihli bir mahkeme ilamı Kanuni devrinde recmin tatbik edildiğini gösterdiği gibi, 1091 yılında da hem de Padişahın huzuruyla bir recm cezası uygulanmıştır. İstanbul Aksaray'da Murad Paşa semtinde, bir yeniçeri emeklisinin hanımı komşusu bir Yahudi ile zina etmiş ve mahallelinin olayı basması ve dört şahidin şahitlik etmesi üzerine, At Meydanında uygulanan bu recm cezasına, Rumeli Kazaskeri Beyâzî-zâde Ahmed Efendi hüküm vermiştir.
Osmanlı hukuk tarihi boyunca, hadd-i sirkatin de uygulandığını, şer'iye sicillerin-deki karar örneklerinden öğreniyoruz. Ayrıca kanunnâmelerde de mesele tasrih edilmiştir. Mesela, Dulkadiroğulları kanununda "Ve her sârıkın (hırsızın) ki kat'ı yed olunca, eğer aynı ile sirkat etdiği davar olursa, alınup sahibine verile; durmaz ise tazmin olunmaya" denilmektedir. Osmanlı Kanunnâmelerinde ise, " ..tahılın uğuriasa, şer'an kesmek lâzım olması... cürm alına" ".. sirkat nisaba yetişmemiş, olsa kadı ta'zir ede"(Bilinmeyen Osmanlı Ahmed Akgündüz)
a) Suç ve ceza arasındaki ilişki cezanın caydırıcılığı yönüne kaydığını şuradan anlayabiliriz ki:İslamda bir elin diyeti 50 devedir..Hırsızlık haddinin nisabı ise bazı mezheplerde çeyrek dinar olmak üzere bizimkinde bir dinardır..(Kurandan başka bağlayıcı kaynak tanımayanların nazarında bir böyle bir nisab olamaz..Bir ciklet dahi çalınsa el kesmek icap etmeli)
50 devenin fiyatı 50*7 bin:350 bin..1 dinar ise 4*95 yaklaşık olarak 500 lira..Diğer mezheplere göre 125 lira dirhem üzerinden hesaplanırsa 4 dirhem: 4*4 yaklaşık 16 gram *1 gram gümüş ederi 1.8 :yaklaşık olarak 30 lira..Yani mezheplerin farklı yaklaşımları çerçevesinde 30 liradan 500 liraya çıkıyor..Ortalama hesap olarak 100 lira alsak 100 liralık bir malın karşılığında 350 bin lira diyet gerektiren el kesiliyor..Yaklaşık olarak 3500 katı ağırlaştırılmış bir ceza..Bu hesap bize had cezalarının caydırıcılık yönünün ön planda tutulduğunu ve ağırlaştırılmış yapıda olduklarını gösteriyor..O nedenle Zina suçuna verilen cezayı fazla bulmak veya beğenmemek kulun takdirinde değildir. Düşününki bir Alman 20 yaşında islamiyete inanmamış olarak ölüyor..Bu genç 5 yıl akıl-baliğ dönemi yaşamış ve bu dönemde ne hırsızlık ne adam öldürme ne başka bir bireye haksızlık yapmadan yaşamış olsun..Ama islamiyeti duymasına rağmen kabullenmeden göçüp gidiyor.Bu kişi 5 senelik bu küfür hayatının karşılığında hangi cezaya müstahaktır?Ebedi cehennem..Biz beğenmesek te öyle beğensek te öyle..
b)Burası çokönemli:Hırsız 30 liralık bir mal çaldı ve mezhebin birinin hükmüne göre eli kesildi..(Elin kesilmesi ayrı bir kayıp elin kesilirken yaşanılan acı ayrı bir mesele).Zina ettin cezası ne ?Kuran müslümanlarına göre 100 sopa..Sopayı vururken el omuzdan değil bilekten hareket edecek ..Sopa ne fazla kalın ne fazla ince olacak..Birey zayıfsa, hastaysa onun durumunu da göz önünde tutarak verilecek belki 15 dakikada belki de yarım saatte bitiverecek bir müeyyide..30 lira çalıyorsun(hatta 30 kuruşluk sakızda çalsan Kuran müslümanı Kuranda başka bir yol bulamayacak) el gidiyor zina ediyorsun 15 dakikalık konforun gidiyor..Öyleyse zinanın bu kuran müslümanlarınca yeri 30 liralık(veya 30 kuruşluk) hırsızlıktan kat be kat aşağıda..Kıyaslanamayacak kadar hafif....Soruyorum şimdi..Hırsızlık haddinin ayrı zamanlarda yüz defa hatta bin defamı uygulanmasını istersin yoksa el kesme cezasını mı?Tabiki aklını henüz peynir ekmekle yememiş bir birey elim yerinde dursun da ben bin değil 10 bin sopa yemeye razıyım diyecektir...
5.1.Son olarak Recm cezasının pratikte uygulanmasının zor olduğunu, teorik yerinin yanında uygulamada ancak yarı sembolik/sembolik bir anlam ifade ettiğini izah edeceğim..(aynı şey el kesme cezası için de geçerlidir..Ancak konu recm olduğu için sadece recmi ele alacağım)
Zina eden kişinin cezalandırılması ancak iki şekilde olur .İkrar veya 4 erkek şahid (mezhebimize göre hamilelik gibi karine işlemez) getirmek..İkrar kişinin kendi itirafıdır..Peygamber dönemindeki örneklerine bakarsak:
Hz. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (radıyallâhu anh) gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi). Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamın kavmine birisini yollayarak:
"Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?"diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:
"Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler. Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.
Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.
Râvi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
"Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel" dedi. Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.
"İşte çocuk, doğurdum!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.
"Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (radıyallâhu anh) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince:
"Ey Hâlid ağır ol!" dedi ve ilâve etti:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !"
Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi."
Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).Bunlar konunun temelini oluşturan rivayetler..İncelersek:
a) Maiz (r.a.)adlı sahabi işlediği zina suçunun günahından arınmak istiyor..Gelip suçunu ikrar ediyor..Efendimiz geri çeviriyor..Bu iş 4 defa vuku buluyor..Her birinde geri çeviriyor..Neden?Çünkü hernekadar zinaya recm var ama bu pratikte uygulanmak için değil.Veya uygulanması için hevesli olmak ve çareler aramak özendirilmemiş..Teorik bir anlam ifade etsin ve zinanın ne feci bir günah olduğunu zihinlerde canlı tutsun yeterli..Her defasında geri çevirmesi, o sahabinin eve gidip bir kez daha düşünmesi ; bir kez daha yaşam ve tevbe adına kendine şans vermesi içindir..Aynı geciktirme ve hatta caydırma taktiği Gamidiyeli kadında da şahit oluyoruz..Efendimiz artık ısrarla müracaatlar ve hatta recmin uygulaması için adeta yalvarmalar neticesinde bu cezayı uygulamak zorunda kalmıştır..
b)İkrarın 4 defa olması(bizim mezhepte) bu rivayetlerden gelir..Bir kişi bir heyecana kapılır ve anlık bir tepkiyle yöneticinin karşısına dikilip beni temizle diyebilir..İslam bu şahsın kendi aleyhine yaptığı bu ikrarı hemen uygulamaya almaz..Ondan 4 ayrı mecliste ve 4 farklı vakitte gelip bu ikrarı tekrarlaması istenir , bütün bunlar ikrarı yapan şahsın cayması için mühlet anlamındadır...
c)Maizle ilgili hadisin bir yerinde , Maiz aldığı darbelerden canı yanmış ve kaçmak istemiş derken birinin vurduğu darbeyle yere yıkılmış.Efendimizin tepkisi ilginç:Keşke bıraksaydınız..Yani kişi recm esnasında caysa bile bu ikrardan dönme olduğu için cezanın infazı durdurulur..Başından sonuna kadar kişiyi kararından vazgeçirmeye yönelik bir sistem işlemektedir..
5.2. Şimdi daha da ilginç bir noktaya ulaştık:
a)4 şahidin şahitliğiyle suçun sübut bulması:4 şahidin akıllı , ergen , adil ,olması..3 ü adil birisi değilse yani fasıksa hepsine birden iftira cezası uygulanır.Zorlaştırıcı unsurlar:4 erkeğin aynı olaya şahid olması ,hepsinin adil olması şeklinde üst üste binen zorlaştırmalar..Düşünün ki namaz kılmayanın dinde gevşeklik gösterenin v.s. adaleti olmaz.Ve dolayısıyla da şahitliği geçersizdir.Böyle 4 ehil şahsı günümüzde aynı anda aynı olaya şahidlik yaptırmak gerçekten güçtür..Diyelim ki oldu ,
b) Şahidler zinanın biçimsel niteliği olarak zaninin erkekliğini kılıcın kınına girdiği gibi gördüklerini açıkça beyan etmelidirler..Öyle gece gördüm ,ama kesin zina ediyorlardı , yatak oynuyordu , yorgan hareketliydi ,yatağın içindeydiler , yan odadan sesler geliyordu değil..Açıkça erkek ve kadının cinsel birleşmelerinin en ince detayına kadar görülmesi ve bu noktada hiç şüphenin olmaması gerek..Zorlaştırıcı unsurlar:Böyle bir şahidlik ancak gün artasında elinde mikrofon ey ahali toplanın biz uygunsuz bir film çekiyoruz diyerek sağlanır.Geri hiç bir türlü hele de gece vakti zinanın fıkıhta istenen şekliyle tespiti mümkün değildir..
c) Eğer zina suçu şahitlerin beyanıyla sabit olmuşsa ilk taşlamayı şahitler yapmalıdır..Eğer şahitler bu işten içtinap ederlerse recm düşer..Yine şahitleri psikolojik baskı altına alıyor.. Öncelikle islamiyette suçlar örtülür bu şahitler gördükleri günahı açık ederek belki tecessüs ederek hata etmişlerdir.Hiç bir ayet veya hadis böyle bir şahitliğin efdal veya sevap getirici olduğunu söylemez...Kişilerin yalnız başına işledikleri günahlar örtülür , ifşa etmek islami ahlaka uygun değildir..
d)Şahidler aynı anda, Dalton kardeşler gibi peşi sıra gelmelidir..3 ü bir gelirse bu sefer suçlu zina eden değil ( o güçlü makamına geçiyor)bu zinaya şahitlik ettiğini söyleyen bu 3 kişi olacağından hizmetlerinin karşılığı olarak 80 er sopa ile ödüllendirilirler.
5.3.Diyelim ki 4 adil şahid her ne hikmetse böyle bir gözlemi yapmış , setredilmesi gereken günahı açıp gizlememiş ,tecessüs etmiş ,kılıcın kınına girdiğini felan tespit etmiş; bir gayretle bunu rapor etmek için soluğu yöneticinin yanında alıyor ..Hanefi fıkhına göre ceza alıp almamak yine de zina yapanın inisiyatifindedir..İsterse şahidler yırtınıp dursun herhalükarda zina eden isterse bu işten sıyrılır..Nasıl mı?
BİRİNCİ YOL:Muta nikahı (geçici nikah) yaptık der..Her nekadar Muta da bizim mezhepte zina benzeri bir günahsa da Hadleri şüphelerle düşürün hadisi gereğince infaz iptal olur.
İKİNCİ YOLiyelim ki zinacı arkadaş genelevde basıldı.Bu şahsa da cezanın uygulanması bizim mezhepte yine şahsın kendi isteğine bağlıdır..Tek demesi gereken bu seks işcisine para vererek ilişkiye girdiğidir...Ebu Hanifeye göre para karşılığı zina şeklen Muta nikahına benzediği için haddi düşürür..
SONUÇ:Görüldüğü gibi mezhebimizde zina suçuna Recmin uygulanması atomun parçalanmasından daha zordur..Ancak ve ancak zina eden yalvar yakar olur kafayı bu işle bozup kendisi için başka çıkış yolu arama ihtiyacı hissetmeden 4 defa gelip gidip kapı aşındırsa yönetici de mecburen bu cezayı uygulamak durumunda kalır..Bu nedenledir ki Asrı saadette uygulanan cezalar birisi Yahudilerin müracaatıyla kendi kitaplarınca , birisi tecavüz gereği 2-3 ü de ikrarla ..Şehadet usulü pek yoktur..4 halife zamanında da 2-3 vaka onlar da ikrar..Osmanlıda da 600 sene de 10 civarı..Her yüz seneye 1 vaka..İşte kopartılan tüm yaygara bu hazin! tabloya ..Komşu ülkede 60 bin sivil çakıyla doğranıyor kimisi demir çubuklarla kafasına vura vura öldürülüyor.Gazzede yüzlerce kadın çocuk fosfor bombalarıyla hayata veda ediyor.Gören veya ses çıkaran yok..Bunları pas geçen hümanizm bu 6 vaka için ortalığı birbirine katabiliyor..Acaba gerçekten bir hümanizm gösterisimi yoksa ideolojik konum almamı?.
Osmanlı Devleti, zina suçunun cezası olan recm, hırsızlık suçunun cezası olan kat'-ı yed yani el kesme gibi had cezalarını uygulamış mıdır?Osmanlı Devleti'nde, uygulamadaki bazı aksaklıklara rağmen, itirazsız kabul edilen ve değiştirilmeyen suç ve ceza grubu, had suçları ve cezalarıdır. Had kelimesi, sözlük anlamı itibarıyla men etmek demektir. Terim olarak ise, Allah hakkı (kamu hakkı) olarak uygulanması gereken miktarı belli ceza demektir. Bu çeşit suç ve cezalarda tam anlamıyla kanunilik ilkesi geçerlidir. Şeriatın tarifine az da olsa uymadığı an, had cezaları uygulanmaz. Suçlara da cezalara da had tabiri kullanılmaktadır. Had cezalarını gerektiren suçlar yedi tanedir: Zina, iffete iftira (kazf), içki içmek (şirb), hırsızlık (sirkat), yol kesme (hirâbe=kat-ı tarik), dinden dönme (riddet) ve isyan (bağy).Had cezalarının en önemli özelliği, en küçük bir şüpheden sanığın yararlanması ve daha önemli olanı da, isbatının çok ağır olmasıdır. Bu şartlar yerine gelmediği takdirde, had cezaları değil, ta'zîr cezaları uygulanacaktır. Mesela Zina suçu üç şekilde sabit olur: Birincisi, tam ehliyetli, Müslüman, erkek ve dürüst dört şahidin bizzat gördüklerini beyan etmeleriyle sabit olur ki, bu çok zor bir yoldur. Ayrıca zaman aşımına da uğramaması şarttır, ikincisi, zina edenin dört defa zina suçunu ikrar etmesidir. Üçüncüsü; karinelerdir. Evli olmayan bir kadının gebe kalması ile de zina suçu sabit olur.Böylesine zor şartlarla isbat edilebilen ve en küçük bir şüphe ile bertaraf edilen zina haddinin uygulaması da çok az olmuştur. Osmanlı hukuk tarihinde her zaman zina haddi kabul edilmiş, ancak uygulaması pek nadir vuku' bulmuştur. Suçun teşekkülü ve isbatı için aranan şartlardan biri olmayınca ta'zir cezaları gündeme gelecektir. Bu konuda Osmanlı hukuk tarihinden bazı örnekler verelimulkadiroğulları ceza kanunundan: "her kim zina eylese, şer' ile ya örf ile sübut bulsa, ergen ise had olmaz ise on üç altın alına. Evli ise recm olmazsa on beş altın alına".
Kanuni'nin ceza kanunnâmesinden; "Bir Müslüman zina eylese, şer' ile sabit olsa ve zina eyleyen muhsan yani evli olup bay olsa siyâset olunmadığı yani hadd-i zina urulmasa...". Yaptığımız araştırmalar, bütün Osmanlı tarihi boyunca uygulanan recm cezasının iki elin parmaklarından daha az olduğudur. Mesela, 929 tarihli bir mahkeme ilamı Kanuni devrinde recmin tatbik edildiğini gösterdiği gibi, 1091 yılında da hem de Padişahın huzuruyla bir recm cezası uygulanmıştır. İstanbul Aksaray'da Murad Paşa semtinde, bir yeniçeri emeklisinin hanımı komşusu bir Yahudi ile zina etmiş ve mahallelinin olayı basması ve dört şahidin şahitlik etmesi üzerine, At Meydanında uygulanan bu recm cezasına, Rumeli Kazaskeri Beyâzî-zâde Ahmed Efendi hüküm vermiştir.
Osmanlı hukuk tarihi boyunca, hadd-i sirkatin de uygulandığını, şer'iye sicillerin-deki karar örneklerinden öğreniyoruz. Ayrıca kanunnâmelerde de mesele tasrih edilmiştir. Mesela, Dulkadiroğulları kanununda "Ve her sârıkın (hırsızın) ki kat'ı yed olunca, eğer aynı ile sirkat etdiği davar olursa, alınup sahibine verile; durmaz ise tazmin olunmaya" denilmektedir. Osmanlı Kanunnâmelerinde ise, " ..tahılın uğuriasa, şer'an kesmek lâzım olması... cürm alına" ".. sirkat nisaba yetişmemiş, olsa kadı ta'zir ede"(Bilinmeyen Osmanlı Ahmed Akgündüz)