- Konum
- Bıraktığın yerdeyim.
-
- Üyelik Tarihi
- 24 Tem 2015
-
- Mesajlar
- 594
-
- MFC Puanı
- 125
EINSTEIN'IN BEYNİ
Günlük hayatımızda ne zaman ki üstün zekâya dair herhangi bir konuşma geçse hemen ünlü fizikçi Albert Einstein'ın adı anılıyor. 7'den 70'e herkesin tanıdığı bu ünlü bilim insanının beyin morfolojisine (şekilbilim) dair de pek çok varsayım ileri sürülüyor. Beyin kıvrımlarının fazlalığı ya da beyninin ebat olarak büyüklüğüyse öne sürülen varsayımlar içinde en yaygın olanları. Peki, ölümünden 42 yıl sonra Einstein'ın beyni şu anda halen korunuyor mu? İşte bu sorunun yanıtı ve merak edilen beynin hikâyesi:
Einstein'ın Ölümü
Ünlü matematikçi ve fizikçi Albert Einstein 18 Nisan 1955'de hayata veda ediyor. 76 yaşında vefat eden Einstein'ın beyni bedeni yakılmadan önce Princeton Hastanesi'nde bir patolog olan Dr. Thomas S. Harvey tarafından korunmaya alınıyor. Bu tarihten sonra ünlü bilim insanının beyninin başına gelenlerse bir çeşit giz diyebiliriz.
Arama Çalışmaları
1970'lerin ortalarında gazeteci Levy, Einstein'ın beyninin iki farklı kavanozda saklanmış olduğunu keşfediyor.
1970'lerin ortalarında bir gazeteci olan Steven Levy Einstein'ın beynini bulmak için yola çıkıyor. Levy, yaptığı araştırmalar sonucunda Einstein'ın beyninin halen Doktor Harvey'de, Kansas'da bulunduğunu keşfediyor. İki kavanozda saklanan beynin serebellum ve serebral korteks kısımları dışında kalan parçalarının kesitlerinin alınmış olduğunu ortaya çıkarıyor.
Çalışmaların Yayımlanması Einstein'ın beyninin biyolojik incelenişine dair üç adet bilimsel yayın bulunuyor. 1985 yılında yayımlanan ve "Bir Bilim İnsanının Beynine Dair: Albert Einstein" * isimli makalenin yazarları arasında ölümünden itibaren beyni korumaya alan Thomas Harvey'in de bulunması pek de sürpriz olmuyor. Araştırmacılar, yaptıkları bu çalışmada beyindeki sinir hücreleri ve glia hücrelerinin sayıları arasındaki orana bakıyorlar. Normal insanların beyinleriyle karşılaştırıldığında, Einstein'ın beyninde 9. ve 39. bölgelerde sinir hücrelerinin glia hücrelerine oranının daha küçük olduğunu rapor ediyorlar.
Şekilde beynin 9. ve 39. bölgelerini görüyoruz.
Beynin 9. bölgesi ön lobda bulunuyor. Bu lob davranışları planlama, dikkat ve hafıza açısından önemli bir beyin bölgesi. 39. bölgeyse pariyetal lobda bulunuyor. Bu lob dil ve diğer karmaşık zihinsel işleyişlerin merkezi. Sonuç olarak bu bölgelerde Einstein'ın her bir sinir hücresi başına düşen glia hücresinin daha fazla olduğu keşfediliyor.
Sinir Hücreleri: Sinir sisteminde duyusal bilgiyi iletip işleyen hücreler.
Glia Hücreleri: Sinir hücrelerini destekleyip onlara besin sağlarlar. Miyelin kılıf oluşturarak sinir sistemindeki sinyallerin daha hızlı iletilmesine olanak verirler.
Glia hücrelerinin sinir hücrelerini besleyen hücreler olduklarını göz önünde bulundurursak, makalenin sonunda yazarlar Einstein'ın sinir hücrelerinin metabolik ihtiyacının artmış olabileceğini, bu nedenle de normale oranla daha fazla glia hücresiyle beslendiklerini iddia ediyorlar. Bu durumuysa Einstein'ın daha iyi düşünme ve kavram oluşturma yetisine bağlıyorlar.
Günlük hayatımızda ne zaman ki üstün zekâya dair herhangi bir konuşma geçse hemen ünlü fizikçi Albert Einstein'ın adı anılıyor. 7'den 70'e herkesin tanıdığı bu ünlü bilim insanının beyin morfolojisine (şekilbilim) dair de pek çok varsayım ileri sürülüyor. Beyin kıvrımlarının fazlalığı ya da beyninin ebat olarak büyüklüğüyse öne sürülen varsayımlar içinde en yaygın olanları. Peki, ölümünden 42 yıl sonra Einstein'ın beyni şu anda halen korunuyor mu? İşte bu sorunun yanıtı ve merak edilen beynin hikâyesi:
Einstein'ın Ölümü
Ünlü matematikçi ve fizikçi Albert Einstein 18 Nisan 1955'de hayata veda ediyor. 76 yaşında vefat eden Einstein'ın beyni bedeni yakılmadan önce Princeton Hastanesi'nde bir patolog olan Dr. Thomas S. Harvey tarafından korunmaya alınıyor. Bu tarihten sonra ünlü bilim insanının beyninin başına gelenlerse bir çeşit giz diyebiliriz.
Arama Çalışmaları
1970'lerin ortalarında gazeteci Levy, Einstein'ın beyninin iki farklı kavanozda saklanmış olduğunu keşfediyor.
1970'lerin ortalarında bir gazeteci olan Steven Levy Einstein'ın beynini bulmak için yola çıkıyor. Levy, yaptığı araştırmalar sonucunda Einstein'ın beyninin halen Doktor Harvey'de, Kansas'da bulunduğunu keşfediyor. İki kavanozda saklanan beynin serebellum ve serebral korteks kısımları dışında kalan parçalarının kesitlerinin alınmış olduğunu ortaya çıkarıyor.
Çalışmaların Yayımlanması Einstein'ın beyninin biyolojik incelenişine dair üç adet bilimsel yayın bulunuyor. 1985 yılında yayımlanan ve "Bir Bilim İnsanının Beynine Dair: Albert Einstein" * isimli makalenin yazarları arasında ölümünden itibaren beyni korumaya alan Thomas Harvey'in de bulunması pek de sürpriz olmuyor. Araştırmacılar, yaptıkları bu çalışmada beyindeki sinir hücreleri ve glia hücrelerinin sayıları arasındaki orana bakıyorlar. Normal insanların beyinleriyle karşılaştırıldığında, Einstein'ın beyninde 9. ve 39. bölgelerde sinir hücrelerinin glia hücrelerine oranının daha küçük olduğunu rapor ediyorlar.
Şekilde beynin 9. ve 39. bölgelerini görüyoruz.
Beynin 9. bölgesi ön lobda bulunuyor. Bu lob davranışları planlama, dikkat ve hafıza açısından önemli bir beyin bölgesi. 39. bölgeyse pariyetal lobda bulunuyor. Bu lob dil ve diğer karmaşık zihinsel işleyişlerin merkezi. Sonuç olarak bu bölgelerde Einstein'ın her bir sinir hücresi başına düşen glia hücresinin daha fazla olduğu keşfediliyor.
Sinir Hücreleri: Sinir sisteminde duyusal bilgiyi iletip işleyen hücreler.
Glia Hücreleri: Sinir hücrelerini destekleyip onlara besin sağlarlar. Miyelin kılıf oluşturarak sinir sistemindeki sinyallerin daha hızlı iletilmesine olanak verirler.
Glia hücrelerinin sinir hücrelerini besleyen hücreler olduklarını göz önünde bulundurursak, makalenin sonunda yazarlar Einstein'ın sinir hücrelerinin metabolik ihtiyacının artmış olabileceğini, bu nedenle de normale oranla daha fazla glia hücresiyle beslendiklerini iddia ediyorlar. Bu durumuysa Einstein'ın daha iyi düşünme ve kavram oluşturma yetisine bağlıyorlar.