(d.? / ö.1330)
Tefsir, Hadis ve Fıkıh âlimi, Şeyh Edabali Hazretleri'nin damadı, Os*manlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in bacanağıdır. Doğum tarihi bilin*memektedir. Sultan Orhan devrinde vefat etmiştir. Aslen Karamanlı olup, ho*cası Edabali Hazretleri'nin hemşehrisidir. Çeşitli ilimleri Şeyh Edebali Hazretleri'nden tahsil etti. Tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. İnsanlara doğru yolu göstermede çok gayretliydi. Bu sırada Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı'nın, İlhanlı Gazan Han tara*fından İran'a götürülmesi üzerine devlet parçalandı. Her önüne gelen bey oldu. Herkes sığınacak yer arar oldu. Bu haber Osman Bey'in meclisine ulaştı. Mec*liste bulunan Osman Bey'e iyi bir hatip ve vaiz olan Dursun Fakih şu teklifi yaptı: "Beyim! Yüce Allah size sığınacak yer arayan Müslümanları bir araya toplayıp idare etmek basiretini ve gücünü ihsan etmiştir. Allahü Teala Hazretleri'nin inayeti, dua ordusunun himmet ve bereketi, gaza ordusunun kuvvet ve kudretiyle çevrenizdeki tekfurları dize getirip, birçoklarının topraklarını mül*künüze dâhil ettiniz. Şimdi sıra Anadolu topraklarını ehil olmayanların elinden kurtarıp, ahalisini huzura kavuşturmaya gelmiştir. Müsaade buyurun da adınıza hutbe okuyup, sizi sultan ilan edelim." dedi. Osman Bey düşünüp istişarelerde bulundu. Sonunda Dursun Fakih'e hak verdi. O gün Dursun Fakih, Osman Ga*zi adına hutbe okuyup, beyinin sultanlığını ilan etti. Dursun Fakih, bundan sonra Osman Gazi'nin cihad hareketlerine sonuna kadar katıldı. Hem Osman Bey'in yardımcısı, hem de dinî konuların hallinde görevli şeyhülislamı durumunda idi. Osman Gazi, 1302 yılında memleketi beş ayrı idarî bölgeye ayırıp, Bile*cik idaresini Şeyh Edebali Hazretleri'ne bıraktı. Dursun Fakih, bundan sonra hocası Şeyh Edebali Hazretleri'nin yanında kalıp onun yerine tedrisat ve fetva işleriyle meşgul oldu. Edebali Hazretleri'nin vefatından sonra 1326 yılında onun zaviyesinde şeyhlik makamına oturdu. 1330 yılında İznik Orhan Gazi tarafından alındıktan sonra, Bilecik kadısı olan Çandarlı Kara Halil, İznik kadılığına getirildi. Bu tarihten itibaren Dursun Fakih'e de Bilecik kadılığı görevi verildi. Dursun Fakih'in bu görev sırasında vefat ettiği sanılmaktadır. Kabri Bilecik'te, hocası Şeyh Edebali türbesi içinde*dir. Şeyh Edebali Hazretleri, hatip, kadı ve şair olan talebesi ve damadı Dursun Fakih ile yan yana yatmaktadır. Bu çok sevilen Derviş gazinin bir makam tür*besi de, Söğüt ilçesinin Küre Köyü civarında bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Dursun Fakih Hazretleri'nin ilmi, zühd ve takvası güzel ahlakı yanında diğer bir yönü de şair oluşudur. Nitekim onun "Mukaffa Kalesi Gazâvâtnâmesi" adlı eseri günümüze kadar gelmiştir. Dursun Fakih Hazretleri, eserini şu şekilde bitirmektedir:
Yâ İlâhî Habîbinin hürmeti,
Rahmetinle bağışla bu ümmeti.
Suçumuz çok, anı şefi' kılaruz.
Rahmetini ol sebepten bilürüz.
Rahmetin umar isen Dursun Fakı,
Rasûlüllah'ın mu'cizatlarını oku...
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.
Tefsir, Hadis ve Fıkıh âlimi, Şeyh Edabali Hazretleri'nin damadı, Os*manlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in bacanağıdır. Doğum tarihi bilin*memektedir. Sultan Orhan devrinde vefat etmiştir. Aslen Karamanlı olup, ho*cası Edabali Hazretleri'nin hemşehrisidir. Çeşitli ilimleri Şeyh Edebali Hazretleri'nden tahsil etti. Tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. İnsanlara doğru yolu göstermede çok gayretliydi. Bu sırada Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı'nın, İlhanlı Gazan Han tara*fından İran'a götürülmesi üzerine devlet parçalandı. Her önüne gelen bey oldu. Herkes sığınacak yer arar oldu. Bu haber Osman Bey'in meclisine ulaştı. Mec*liste bulunan Osman Bey'e iyi bir hatip ve vaiz olan Dursun Fakih şu teklifi yaptı: "Beyim! Yüce Allah size sığınacak yer arayan Müslümanları bir araya toplayıp idare etmek basiretini ve gücünü ihsan etmiştir. Allahü Teala Hazretleri'nin inayeti, dua ordusunun himmet ve bereketi, gaza ordusunun kuvvet ve kudretiyle çevrenizdeki tekfurları dize getirip, birçoklarının topraklarını mül*künüze dâhil ettiniz. Şimdi sıra Anadolu topraklarını ehil olmayanların elinden kurtarıp, ahalisini huzura kavuşturmaya gelmiştir. Müsaade buyurun da adınıza hutbe okuyup, sizi sultan ilan edelim." dedi. Osman Bey düşünüp istişarelerde bulundu. Sonunda Dursun Fakih'e hak verdi. O gün Dursun Fakih, Osman Ga*zi adına hutbe okuyup, beyinin sultanlığını ilan etti. Dursun Fakih, bundan sonra Osman Gazi'nin cihad hareketlerine sonuna kadar katıldı. Hem Osman Bey'in yardımcısı, hem de dinî konuların hallinde görevli şeyhülislamı durumunda idi. Osman Gazi, 1302 yılında memleketi beş ayrı idarî bölgeye ayırıp, Bile*cik idaresini Şeyh Edebali Hazretleri'ne bıraktı. Dursun Fakih, bundan sonra hocası Şeyh Edebali Hazretleri'nin yanında kalıp onun yerine tedrisat ve fetva işleriyle meşgul oldu. Edebali Hazretleri'nin vefatından sonra 1326 yılında onun zaviyesinde şeyhlik makamına oturdu. 1330 yılında İznik Orhan Gazi tarafından alındıktan sonra, Bilecik kadısı olan Çandarlı Kara Halil, İznik kadılığına getirildi. Bu tarihten itibaren Dursun Fakih'e de Bilecik kadılığı görevi verildi. Dursun Fakih'in bu görev sırasında vefat ettiği sanılmaktadır. Kabri Bilecik'te, hocası Şeyh Edebali türbesi içinde*dir. Şeyh Edebali Hazretleri, hatip, kadı ve şair olan talebesi ve damadı Dursun Fakih ile yan yana yatmaktadır. Bu çok sevilen Derviş gazinin bir makam tür*besi de, Söğüt ilçesinin Küre Köyü civarında bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Dursun Fakih Hazretleri'nin ilmi, zühd ve takvası güzel ahlakı yanında diğer bir yönü de şair oluşudur. Nitekim onun "Mukaffa Kalesi Gazâvâtnâmesi" adlı eseri günümüze kadar gelmiştir. Dursun Fakih Hazretleri, eserini şu şekilde bitirmektedir:
Yâ İlâhî Habîbinin hürmeti,
Rahmetinle bağışla bu ümmeti.
Suçumuz çok, anı şefi' kılaruz.
Rahmetini ol sebepten bilürüz.
Rahmetin umar isen Dursun Fakı,
Rasûlüllah'ın mu'cizatlarını oku...
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.