Gezegenimizin manyetik kalkanında bulunan açıklıkların insanları nasıl etkileyeceğiyle ilgili bugüne kadar pek çok spekülasyon yapıldı. Bilim insanların bu sorunun peşinde pek çok çalışma yaptı ve bu durum gerçekleştiğinde hayatımızın konforunun biraz da olsa kaçacağı bilgisi verildi.
Bilim insanlarına göre Dünya’nın bazı yerlerinde bulunan manyetik alanın zayıflaması, gezegenin zararlı ultraviyole radyasyondan korunması konusunda bazı değişikler olmasını sağlayacak. Ancak aktarılana göre bu değişiklikler beklenen gibi fiziksel etkiler yaratmaktan çok başka sorunları beraberinde getirecek. Bu durumun gerçekleşmesi uyduların çalışmasını etkileyecek ve bu da otomatik olarak Telekom ağları ve internet bağlantısı da dahil olmak üzere küresel iletişim sistemlerinde büyük kesintiler anlamına gelecek.
Bunların yayında bilim insanları tükenmiş bir manyetik kuvvete sahip alanda uçan uzay araçlarının teknik sorunlarla karşılaşma olasılığının da yüksek olduğunu söylüyor. Jeomanyetik fırtınalara odaklanan ve 1921 güneş fırtınası üzerinde bir çalışma yürüten Mike Hapgood’a göre bu güçlü jeomanyetik olay, insanların günümüzde yaygın olarak kullandığı pek çok teknolojik yeniliğin yerle bir olmasına sebep olacak.
Çok önemli etkilere yol açabilir:
Bilim insanları ayrıca GPS sisteminin bozulmasından ötürü lojistik ve acil durum hizmetlerinin önemli ölçüde etkileneceğini de bildiriyor. Bu tarz manyetik alan ters dönüşlerinin elbette tek günde gerçekleşmeyeceği aşikar ancak endişelerin dile getirilmesinin en azından konu hakkında önlem alınması ve düzeltmeler yapılması noktasında etkili olacağı düşünülüyor.
Yakın zamanda yapılan başka bir araştırma da gezegensel yüzeyin yüzlerce kilometre altında üretilen Dünya’nın manyetik alanının zayıflaması konusunda uyarıyor. Avrupa Uzay Ajansı, son 200 yılda Dünya’nın manyetik alanının var olan gücünün %9’unu kaybettiğini dile getiriyor. 1958’de bilim insanları tarafından keşfedilen, Afrika ve Güney Amerika arasında yer alan Güney Atlantik Anomalisi manyetik alanın en fazla zayıfladığı bölge olarak biliniyor.
Konuyla ilgili o günden günümüze kadar pek çok araştırma ve çalışma gerçekleştirilirken, bu araştırmaların sonucu ortaya yeni veriler çıkarıyor. Açığa çıkan veriler sonucu yeni çalışmalar başlıyor ve bilim insanları uzun zamandır bu konu üzerine kafa yoruyor. Son gelen haberlerin ardından durumun nasıl şekil alacağını uzmanların bir sonraki açıklamalarından öğreneceğiz.
Bilim insanlarına göre Dünya’nın bazı yerlerinde bulunan manyetik alanın zayıflaması, gezegenin zararlı ultraviyole radyasyondan korunması konusunda bazı değişikler olmasını sağlayacak. Ancak aktarılana göre bu değişiklikler beklenen gibi fiziksel etkiler yaratmaktan çok başka sorunları beraberinde getirecek. Bu durumun gerçekleşmesi uyduların çalışmasını etkileyecek ve bu da otomatik olarak Telekom ağları ve internet bağlantısı da dahil olmak üzere küresel iletişim sistemlerinde büyük kesintiler anlamına gelecek.
Bunların yayında bilim insanları tükenmiş bir manyetik kuvvete sahip alanda uçan uzay araçlarının teknik sorunlarla karşılaşma olasılığının da yüksek olduğunu söylüyor. Jeomanyetik fırtınalara odaklanan ve 1921 güneş fırtınası üzerinde bir çalışma yürüten Mike Hapgood’a göre bu güçlü jeomanyetik olay, insanların günümüzde yaygın olarak kullandığı pek çok teknolojik yeniliğin yerle bir olmasına sebep olacak.
Çok önemli etkilere yol açabilir:
Bilim insanları ayrıca GPS sisteminin bozulmasından ötürü lojistik ve acil durum hizmetlerinin önemli ölçüde etkileneceğini de bildiriyor. Bu tarz manyetik alan ters dönüşlerinin elbette tek günde gerçekleşmeyeceği aşikar ancak endişelerin dile getirilmesinin en azından konu hakkında önlem alınması ve düzeltmeler yapılması noktasında etkili olacağı düşünülüyor.
Yakın zamanda yapılan başka bir araştırma da gezegensel yüzeyin yüzlerce kilometre altında üretilen Dünya’nın manyetik alanının zayıflaması konusunda uyarıyor. Avrupa Uzay Ajansı, son 200 yılda Dünya’nın manyetik alanının var olan gücünün %9’unu kaybettiğini dile getiriyor. 1958’de bilim insanları tarafından keşfedilen, Afrika ve Güney Amerika arasında yer alan Güney Atlantik Anomalisi manyetik alanın en fazla zayıfladığı bölge olarak biliniyor.
Konuyla ilgili o günden günümüze kadar pek çok araştırma ve çalışma gerçekleştirilirken, bu araştırmaların sonucu ortaya yeni veriler çıkarıyor. Açığa çıkan veriler sonucu yeni çalışmalar başlıyor ve bilim insanları uzun zamandır bu konu üzerine kafa yoruyor. Son gelen haberlerin ardından durumun nasıl şekil alacağını uzmanların bir sonraki açıklamalarından öğreneceğiz.
