- Konum
- Cennet Şelaleleri. ♡
-
- Üyelik Tarihi
- 20 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 4,143
-
- MFC Puanı
- 312
Tokofobi sözcüğünü hiç duydunuz mu? Bu soruya yanıtınız hayır olsa bile Türkçe karşılığı olan, doğum yapma korkusuna aşina olduğunuzu tahmin ediyoruz
Her ne kadar hamilelik ve doğum, insan doğasın bir parçası olsa da kişisel deneyimlere, karaktere ve cinselliği algılayış biçimine göre bazı kadınlar bu durumu doğalarına aykırı bir durummuş gibi algılayabiliyorlar. Dolayısıyla çoğu kadın, özellikle ilk hamileliğinde doğum yapma korkusu (tokofobi) taşıyabiliyor.
Yapılan araştırmalar kadınların yaklaşık yüzde 20sinin doğumdan korktuğunu ortaya koyuyor.
Dr. Harika Bodur Öztürk, tokofobi ile ilgili şu bilgileri veriyor
Siz hangi tip tokobofiksiniz?
Tokofobiyi birincil, ikincil ve depresif hastalık zemininde gelişen doğum korkusu olmak üzere üç kategoride inceleyebiliriz.
Birincil tokofobiye sahip kadınlar, hamilelik oluşumundan önce bu korkuya sahiptir ve genellikle bu süreç çocuklukla erişkinlik arasındaki dönemde başlar.
Etyolojide (hastalık etkenlerini inceleyen bilim dalı) sosyal, psikolojik ve psikodinamik etkenler bulunur.
İkincil olgularda ise tokofobi, travmatik doğum sonrası gelişebildiği gibi ikinci evrenin uzadığı normal doğum, düşük, ölü doğum veya hamilelik sonlandırması sonrası da gelişebilir.
İkincil tokofobi posttravmatik stres bozukluğuyla da ilişkilendirilir. Gece kabusları nedeniyle ciddi uyku bozuklukları da şikayetler arasındadır.
Tokofobikler sezaryen sever
Tokofobi, doğum öncesi depresyonun belirtisi olabildiği gibi, günümüzde tıbbi neden olmaksızın annenin isteğine bağlı sezaryen doğum oranlarını artırdığı da bir gerçek. Buna karşın tıbbi neden olmaksızın yapılan sezaryen doğumların yararlı olduğuna dair veri de mevcut değil.
Doğum korkusu nasıl geçer?
Doğum korkusunu azaltmaya yönelik araştırmalar 1920li yıllardan itibaren yapılıyor. 1950li yıllarda psikoproflaksi (olağandışı davranış biçimlerini önlemek ve kişinin çevreye uyum sağlaması için psikolojik yöntemler kullanılarak yapılan koruma yöntemi), 1990lı yıllardaysa hipnozun etkileri, değerlendirilen yöntemler oldu.
Ancak psikoproflaktik hazırlık kurslarının doğum süreci üzerine olumlu etki göstermediği anlaşılmış.
Rydingin yaptığı bir araştırmada doğum korkusu nedeniyle tıbbi gerekçesiz sezaryen doğum isteyen hamilelere, doğum öncesi kısa dönem psikoterapi uygulanmış ve daha sonra bu hamilelerin yüzde 50sinin normal doğum gerçekleştirebildiği görülmüş. Dolayısıyla doğum korkusu yaşayan anne adaylarına psikoterapi uygulanması, bir tedavi yöntemi olarak düşünülebilir.