Doğu Ve Batı Mitolojilerinde Hayvan Motifi
Dinler tarihinde animizm ve totemizm birbirlerinden ayrılmayan ve birbirlerinin içinden
dogmus ve gelismis düsünce ürünleridir . İnsan totem olarak kabul ettigi varlıgın içinde
zamanla kutsal bir ruhun (anima) yasadıgına inanmıstır. Hayvan tapımı da bu totem anlayısından
köken alan oldukça eski bir inanıstır. Birçok toplum hayvanları kutsal ya da bazı yörelerde ise
dogrudan tanrı olarak kabul etmis ve özellikle Eski Mısır bu konuda çok zengin bir kaynak
olusturmustur .
İlk insanlar yasadıkları çevredeki hayvanların gücünden ve onların yırtıcılıklarından
baslangıçta ürkmüsler bu ürküntü bir süre sonra hayranlıga dönüsmüs ve sonuçta hayvanlara tapınma
seklini almıstır. Bu dönem insanoglu'nun hayvanın üstünlügünü kesin olarak kabul ettigi bir dönemdir
ve "zoomorfik dönem" (hayvan biçimli tanrılar dönemi) olarak adlandırılır.
Bir hayvanın tanrı olarak algılanabilmesi hayvanın gücü ve hayvanın sevimliligi seklinde iki
temel ilkeye dayanır. Nitekim bu dönemde sadece güçlü ve yırtıcı hayvanlar degil geyik gibi sevimli
hayvanlar da tanrılıga yükseltilmislerdir. Ancak bunlar her zaman azınlıktadır .
Bunu izleyen süreçte gelisen ve büyüyen uygarlık ile toplumsal yasamdaki insan lehine olan
farklılasmalar zoomorf tanrı inancını geriletmis ve sonuçta yarı hayvan-yarı insan yeni tanrılar
türemistir. Bu tanrılar hayvanın gücü ve çevikligiyle insanın zeka ve ihtirasının birlestigi "sfenks"
özellikte varlıklardır.
Bu evreden sonra ise tanrı tümüyle insan biçiminde düsünülür. Gerek gördükleri zaman bu
tanrılar hayvan biçimine dönüserek o hayvanın fiziksel yapısının geregi olan güç ve çevikligi kendi
arzuları dogrultusunda kullanırlar. Ancak ne olursa olsun artık bu evrede tanrı bir insandır ya da insan
biçimlidir (antromorfik dönem) ve hayvanlara hükmeder .
Hintlilerin kutsal kitaplarından Upanisadlar'da bir öykü vardır :
"Ulu Tanrı açlık ve susuzluk verdi. O zaman tanrılar ona "bize yasayabilecegimiz ve
beslenebilecegimiz bir yer ver " dediler. Tanrı bir boga yarattı. "Yeterli degil" dediler. Bir at yarattı.
"Yeterli degil" dediler. Sonunda bir insan yarattı. "Simdi iyi yaptın" dediler. Tanrılar tatmin
olduklarından dolayı insan bütün diger yaratıkların efendisi olarak kabul edildi. Ulu Tanrı diger
tanrılara "Yerlerinizi alın" dedi."
Burada da anlatıldıgı gibi korku ve hayranlık dönemlerini geride bırakan insanoglu zekası ve
zekasının ürünü olan uygarlıgı aracılıgıyla hayvanlara hükmetmeye baslamıs ve baslangıçta tanrı
olarak kabul ettigi hayvanın tanrısı artık kendisi olmustur.
Mitoloji; insanlık tarihinde uzun bir dönem tanrı olarak kabul edilmis hayvanların motifleri
yönünden son derece zengin bir kaynaktır. Bu mitolojik öykülerde sıklıkla biçim degistirme yani
hayvan-insan ve insan-hayvan geçisleri ya da degisimleri vardır. Sonuçta her kültürün mitolojisinde
hayvanların degisik biçimlerde ve oranlarda da olsa mutlaka yer aldıgı görülür .
Bu çalısmada polyteist (çok tanrıcı) dinlerin mitolojilerinde önemli yer tutan memeli hayvan
motifleri incelenerek insan-hayvan iliskilerinin kökenleri ve gelisimleri ortaya konulmaya çalısılmıs
ve tarihin en eski karanlık devirlerinden baslayarak tek tanrıcı dinler asamasına degin mitolojik
boyutta insan-hayvan iliskileri degerlendirilmis ve günümüze ulasabilen olası etkileri yorumlanmıstır.
Materyal ve Metod
Arastırmanın materyalini mitoloji konulu Türkçe çeviri ve yabancı dillerde yazılmıs yayınlar
olusturmustur. Buradan elde edilen dogu ve batı mitolojilerine ait bilgiler hayvan türlerine göre
sınıflandırılmıs ve arastırmanın bu ilk bölümünde çogu veteriner hekimligi uygulamaları yönünden de
önem arz eden 19 tür memeli hayvana ait mitolojik bilgiye ve yoruma yer verilmistir.
Bulgular
At
Yunan mitolojisi de en az diger mitolojiler kadar at konusunda zengin motiflere sahiptir.
Denizler tanrısı Poseidon denizlerin dibindeki muhtesem sarayında yasar. Atinalılara büyük bir bagıs
yapmak istedigi bir gün elindeki çatal asayı yere saplar ve yarılan topraktan kisneyerek ve sahlanarak
bir at çıkar. Poseidon arabasını dalgaların üzerinde çeken altın yeleli atlar besler .Ancak ilk
atın bir deniz tanrısı aracılıgıyla olusumu zaman içerisinde tanrı Poseidon'a kayalıkların tepesinden
denize atılmak suretiyle at kurban edilmesi geleneginin yerlesmesine neden olur .Yunan
mitolojisinde çok önem verilen tanrı Poseidon'un at biçiminde insan ayaklı ve denizi simgeleyen mavi
yeleleri olan Arione adında bir de oglu vardır (2238). Yunan mitolojisinde konusabilen ve inanılmaz
derecede hızlı kosabilen Areion adlı bir at vardır. Bu at aygır kılıgındaki tanrı Poseidon’un kısrak
biçiminde saklanan toprak tanrıçası Demeter ile çiftlesmesinden meydana gelmistir (14). Yunan
mitolojisinin önemli bir motifi de kanatlı at "Pegasos"tur. Pegasos Medusa adlı bir kadının kafası
kesildikten sonra topraga akan kandan olusmustur. Tanrıça Athena onu dogar dogmaz sanat perileri
Musa'lara büyütmeleri için vermistir. Bu nedenle Pegasos sanatçıların hayal gücünü simgeler ve
ozanlarca ilham perisi olarak kabul edilir. Tanrılar tanrısı Zeus sonunda Pegasos'u gökte bir yıldız
yapar
Yunan mitolojisinde at tanrıça Artemis'in sembolü olarak kabul edilir ve kutsal olarak kabul
edilir (Folkways). Ayrıca at kulaklı at kuyruklu at ayaklı yarı insanlar vardır ki bunlara Satyr adı
verilir. Yaslıları ise Silen adını alır.
Bunların dısında yunan mitolojisinde özel öneme sahip Centaur'lar (At-adam) vardır. Bunlar
yarı insan-yarı at biçimli yaratıklardır. Basları gögüsleri ve kolları kimi zamanda ön bacakları insan
gibidir. Karınlarından arkası at biçimindedir. Yeleleri ve kuyrukları vardır. Daglarda ve ormanlarda
yasayan bu at-adamlar çig et yerler ve çogunlukla yabani ve azgındırlar Binici ile atın
birlesmesinden olusan bu yaratıklar bir çok efsanede rol oynamıslar ve sürülerin koruyucusu küçük
tanrılar olarak kabul edilmislerdir .
Özellikle bu at-adamlardan Kheiron (Chiron) adı ile anılanı hastaları iyilestirmekte büyük ün
kazanır ve hekimligin kurucularından sayılır. At-adam Kheiron'un annesi Philyra'ya gönül veren tanrı
Kronos karısının kıskançlıgından korktugu için at kılıgına girer ve Philyra ile öyle birlesir. Bu
nedenle tanrı Kheiron yarı at-yarı insan olarak dogar. Baska bir anlatımla Philyra'nın tanrı Kronos'dan
kaçmak için kısraga dönüstügü ve Kronos'unda bunun üzerine ona at biçiminde yaklastıgına inanılır
.Kheiron dogdugu Pelion daglarında annesi ile birlikte yasar ve annesi Philyra ogluna
ögrencilerini yetistirmede yardımcı olur. Pelion daglarında yetisen sifalı otları toplar ve insanhayvan
hekimi olarak ögrencilerine bunların sifalı etkilerini ögretir. Hekimlige yönelik tüm bilgilerini
daha dogmadan Tanrı Apollon'dan edinen Kheiron çesitli el becerilerine de sahiptir ve Akhilleus'u
yetistirmis tıp tanrısı Aesculap'a ise hekimligi ögretmistir. Akhilleus Kheiron'dan ögrendigi
hekimlik sanatını ve edindigi ilaç bilgisini Troya Savasında yaralılar üstünde kullanmıstır (24). Atları
da çok seven Akhilleus'un Pedasos Balios ve Ksanthos adlı ölümsüz üç atı vardır. Akhilleus tanrı
Poseidon'un babasına armagan ettigi bu atlardan özellikle Ksanthos'a çok baglıdır. Savaslara Ksanthos
ile katılır. Savaslarda Akhilleus'a hep yardım eden bu ölümsüz at bir gün dile gelerek efendisine
yakında ölecegini bildirir .
Trakya krallarından Diomedes ülkesine gelen yabancıları atlarına yem olarak yedirmektedir.
Antik Yunan'ın ünlü kahramanı Herakles Diomedes'i kendi atlarına yedirerek bu vahsi töreye son
verir .Hintlilerin Ay tanrıçası olan Çandra'nın hint mitolojisinde on at tarafından çekilen bir arabada
oturdugu düsünülür .
Hititiler'in Anadolu'da atı ilk evcillestiren kavim oldugu bildirilmektedir. Ancak
onların mitolojilerinde de at Hintlilerde oldugu gibi tanrıların bir binek hayvanı olmaktan öteye
gidememistir .
Orta Avrupa'daki kavimlerin birçogunda atlar tanrı'nın gözde hayvanı olarak kabul
edildiklerinden koruma altına alınmıslardır .
Asya Türkleri'nin destanlarında önemli bir yere sahip olan atların bir totem olarak "12 Hayvanlı Türk Takviminde" 7. yıla adını verdigi görülür .Samanlıgı kabul eden Türklerle Mogolların inanıslarına göre at gökten inmistir. Yakut Türklerine göre de kahramanların atları "Günes
Alemi"nden gelir. Bazı Türk boylarında da atların "Apsatı" adında bir tanrısı oldugundan söz edilir.
Bir de kanatlı ve kürekli atlar da vardır ki; bunların hem uçarak hem de yüzerek Kaf dagının ardındaki
"Süt Gölü"nde yasadıklarına inanılır. Hızır ölüme çare ararken bu atları görür ama tutamaz. Nihayet
"Süt Gölü"ne sarap dökerek atları sarhos eder ve bir çiftini yakalayıp kanatlarını koparır. Bunları
çiftlestirir ve böylece bunlardan at nesli türer. Bir baska efsaneye göre cins atlar tanrılar ile
ejderhalardan türemistir. Bir baska efsaneye göre de bir magarada tanrıların atı bulunmaktadır. Bazı
kısraklar oraya gider çiftlesir ve gebe kalırlar. Cins atlar iste bunlardan türer .
Türkistan'da gökten inmis bakır bir at vardır. Bu at yarıya kadar topraga gömülüdür. Haziran
ayında nehirden bir at çıkar ve bu gökten inmis bakır at ile çiftlesir .
Mogol kahinler tanrılarla konusmak için görünmezlerden gelen bir boz ata binerek göklere
çıkarlar. Samanlar da göge çıkarken "Pura" adı verilen atları kullanırlar. At görünmez alemlerden
haber getiren gelecek fenalıkları önceden sezen dostu düsmanı tanıyan bir yaratıktır. Kahramanların
yardımcısı ve silah arkadasıdır.Gerekirse konusur ve sahibine nasihatler verir. Bir Mogol inanısına
göre de at uçarak üzerindeki kahramanı cehenneme götürür ve sonra geri getirir .
Dinler tarihinde animizm ve totemizm birbirlerinden ayrılmayan ve birbirlerinin içinden
dogmus ve gelismis düsünce ürünleridir . İnsan totem olarak kabul ettigi varlıgın içinde
zamanla kutsal bir ruhun (anima) yasadıgına inanmıstır. Hayvan tapımı da bu totem anlayısından
köken alan oldukça eski bir inanıstır. Birçok toplum hayvanları kutsal ya da bazı yörelerde ise
dogrudan tanrı olarak kabul etmis ve özellikle Eski Mısır bu konuda çok zengin bir kaynak
olusturmustur .
İlk insanlar yasadıkları çevredeki hayvanların gücünden ve onların yırtıcılıklarından
baslangıçta ürkmüsler bu ürküntü bir süre sonra hayranlıga dönüsmüs ve sonuçta hayvanlara tapınma
seklini almıstır. Bu dönem insanoglu'nun hayvanın üstünlügünü kesin olarak kabul ettigi bir dönemdir
ve "zoomorfik dönem" (hayvan biçimli tanrılar dönemi) olarak adlandırılır.
Bir hayvanın tanrı olarak algılanabilmesi hayvanın gücü ve hayvanın sevimliligi seklinde iki
temel ilkeye dayanır. Nitekim bu dönemde sadece güçlü ve yırtıcı hayvanlar degil geyik gibi sevimli
hayvanlar da tanrılıga yükseltilmislerdir. Ancak bunlar her zaman azınlıktadır .
Bunu izleyen süreçte gelisen ve büyüyen uygarlık ile toplumsal yasamdaki insan lehine olan
farklılasmalar zoomorf tanrı inancını geriletmis ve sonuçta yarı hayvan-yarı insan yeni tanrılar
türemistir. Bu tanrılar hayvanın gücü ve çevikligiyle insanın zeka ve ihtirasının birlestigi "sfenks"
özellikte varlıklardır.
Bu evreden sonra ise tanrı tümüyle insan biçiminde düsünülür. Gerek gördükleri zaman bu
tanrılar hayvan biçimine dönüserek o hayvanın fiziksel yapısının geregi olan güç ve çevikligi kendi
arzuları dogrultusunda kullanırlar. Ancak ne olursa olsun artık bu evrede tanrı bir insandır ya da insan
biçimlidir (antromorfik dönem) ve hayvanlara hükmeder .
Hintlilerin kutsal kitaplarından Upanisadlar'da bir öykü vardır :
"Ulu Tanrı açlık ve susuzluk verdi. O zaman tanrılar ona "bize yasayabilecegimiz ve
beslenebilecegimiz bir yer ver " dediler. Tanrı bir boga yarattı. "Yeterli degil" dediler. Bir at yarattı.
"Yeterli degil" dediler. Sonunda bir insan yarattı. "Simdi iyi yaptın" dediler. Tanrılar tatmin
olduklarından dolayı insan bütün diger yaratıkların efendisi olarak kabul edildi. Ulu Tanrı diger
tanrılara "Yerlerinizi alın" dedi."
Burada da anlatıldıgı gibi korku ve hayranlık dönemlerini geride bırakan insanoglu zekası ve
zekasının ürünü olan uygarlıgı aracılıgıyla hayvanlara hükmetmeye baslamıs ve baslangıçta tanrı
olarak kabul ettigi hayvanın tanrısı artık kendisi olmustur.
Mitoloji; insanlık tarihinde uzun bir dönem tanrı olarak kabul edilmis hayvanların motifleri
yönünden son derece zengin bir kaynaktır. Bu mitolojik öykülerde sıklıkla biçim degistirme yani
hayvan-insan ve insan-hayvan geçisleri ya da degisimleri vardır. Sonuçta her kültürün mitolojisinde
hayvanların degisik biçimlerde ve oranlarda da olsa mutlaka yer aldıgı görülür .
Bu çalısmada polyteist (çok tanrıcı) dinlerin mitolojilerinde önemli yer tutan memeli hayvan
motifleri incelenerek insan-hayvan iliskilerinin kökenleri ve gelisimleri ortaya konulmaya çalısılmıs
ve tarihin en eski karanlık devirlerinden baslayarak tek tanrıcı dinler asamasına degin mitolojik
boyutta insan-hayvan iliskileri degerlendirilmis ve günümüze ulasabilen olası etkileri yorumlanmıstır.
Materyal ve Metod
Arastırmanın materyalini mitoloji konulu Türkçe çeviri ve yabancı dillerde yazılmıs yayınlar
olusturmustur. Buradan elde edilen dogu ve batı mitolojilerine ait bilgiler hayvan türlerine göre
sınıflandırılmıs ve arastırmanın bu ilk bölümünde çogu veteriner hekimligi uygulamaları yönünden de
önem arz eden 19 tür memeli hayvana ait mitolojik bilgiye ve yoruma yer verilmistir.
Bulgular
At
Yunan mitolojisi de en az diger mitolojiler kadar at konusunda zengin motiflere sahiptir.
Denizler tanrısı Poseidon denizlerin dibindeki muhtesem sarayında yasar. Atinalılara büyük bir bagıs
yapmak istedigi bir gün elindeki çatal asayı yere saplar ve yarılan topraktan kisneyerek ve sahlanarak
bir at çıkar. Poseidon arabasını dalgaların üzerinde çeken altın yeleli atlar besler .Ancak ilk
atın bir deniz tanrısı aracılıgıyla olusumu zaman içerisinde tanrı Poseidon'a kayalıkların tepesinden
denize atılmak suretiyle at kurban edilmesi geleneginin yerlesmesine neden olur .Yunan
mitolojisinde çok önem verilen tanrı Poseidon'un at biçiminde insan ayaklı ve denizi simgeleyen mavi
yeleleri olan Arione adında bir de oglu vardır (2238). Yunan mitolojisinde konusabilen ve inanılmaz
derecede hızlı kosabilen Areion adlı bir at vardır. Bu at aygır kılıgındaki tanrı Poseidon’un kısrak
biçiminde saklanan toprak tanrıçası Demeter ile çiftlesmesinden meydana gelmistir (14). Yunan
mitolojisinin önemli bir motifi de kanatlı at "Pegasos"tur. Pegasos Medusa adlı bir kadının kafası
kesildikten sonra topraga akan kandan olusmustur. Tanrıça Athena onu dogar dogmaz sanat perileri
Musa'lara büyütmeleri için vermistir. Bu nedenle Pegasos sanatçıların hayal gücünü simgeler ve
ozanlarca ilham perisi olarak kabul edilir. Tanrılar tanrısı Zeus sonunda Pegasos'u gökte bir yıldız
yapar
Yunan mitolojisinde at tanrıça Artemis'in sembolü olarak kabul edilir ve kutsal olarak kabul
edilir (Folkways). Ayrıca at kulaklı at kuyruklu at ayaklı yarı insanlar vardır ki bunlara Satyr adı
verilir. Yaslıları ise Silen adını alır.
Bunların dısında yunan mitolojisinde özel öneme sahip Centaur'lar (At-adam) vardır. Bunlar
yarı insan-yarı at biçimli yaratıklardır. Basları gögüsleri ve kolları kimi zamanda ön bacakları insan
gibidir. Karınlarından arkası at biçimindedir. Yeleleri ve kuyrukları vardır. Daglarda ve ormanlarda
yasayan bu at-adamlar çig et yerler ve çogunlukla yabani ve azgındırlar Binici ile atın
birlesmesinden olusan bu yaratıklar bir çok efsanede rol oynamıslar ve sürülerin koruyucusu küçük
tanrılar olarak kabul edilmislerdir .
Özellikle bu at-adamlardan Kheiron (Chiron) adı ile anılanı hastaları iyilestirmekte büyük ün
kazanır ve hekimligin kurucularından sayılır. At-adam Kheiron'un annesi Philyra'ya gönül veren tanrı
Kronos karısının kıskançlıgından korktugu için at kılıgına girer ve Philyra ile öyle birlesir. Bu
nedenle tanrı Kheiron yarı at-yarı insan olarak dogar. Baska bir anlatımla Philyra'nın tanrı Kronos'dan
kaçmak için kısraga dönüstügü ve Kronos'unda bunun üzerine ona at biçiminde yaklastıgına inanılır
.Kheiron dogdugu Pelion daglarında annesi ile birlikte yasar ve annesi Philyra ogluna
ögrencilerini yetistirmede yardımcı olur. Pelion daglarında yetisen sifalı otları toplar ve insanhayvan
hekimi olarak ögrencilerine bunların sifalı etkilerini ögretir. Hekimlige yönelik tüm bilgilerini
daha dogmadan Tanrı Apollon'dan edinen Kheiron çesitli el becerilerine de sahiptir ve Akhilleus'u
yetistirmis tıp tanrısı Aesculap'a ise hekimligi ögretmistir. Akhilleus Kheiron'dan ögrendigi
hekimlik sanatını ve edindigi ilaç bilgisini Troya Savasında yaralılar üstünde kullanmıstır (24). Atları
da çok seven Akhilleus'un Pedasos Balios ve Ksanthos adlı ölümsüz üç atı vardır. Akhilleus tanrı
Poseidon'un babasına armagan ettigi bu atlardan özellikle Ksanthos'a çok baglıdır. Savaslara Ksanthos
ile katılır. Savaslarda Akhilleus'a hep yardım eden bu ölümsüz at bir gün dile gelerek efendisine
yakında ölecegini bildirir .
Trakya krallarından Diomedes ülkesine gelen yabancıları atlarına yem olarak yedirmektedir.
Antik Yunan'ın ünlü kahramanı Herakles Diomedes'i kendi atlarına yedirerek bu vahsi töreye son
verir .Hintlilerin Ay tanrıçası olan Çandra'nın hint mitolojisinde on at tarafından çekilen bir arabada
oturdugu düsünülür .
Hititiler'in Anadolu'da atı ilk evcillestiren kavim oldugu bildirilmektedir. Ancak
onların mitolojilerinde de at Hintlilerde oldugu gibi tanrıların bir binek hayvanı olmaktan öteye
gidememistir .
Orta Avrupa'daki kavimlerin birçogunda atlar tanrı'nın gözde hayvanı olarak kabul
edildiklerinden koruma altına alınmıslardır .
Asya Türkleri'nin destanlarında önemli bir yere sahip olan atların bir totem olarak "12 Hayvanlı Türk Takviminde" 7. yıla adını verdigi görülür .Samanlıgı kabul eden Türklerle Mogolların inanıslarına göre at gökten inmistir. Yakut Türklerine göre de kahramanların atları "Günes
Alemi"nden gelir. Bazı Türk boylarında da atların "Apsatı" adında bir tanrısı oldugundan söz edilir.
Bir de kanatlı ve kürekli atlar da vardır ki; bunların hem uçarak hem de yüzerek Kaf dagının ardındaki
"Süt Gölü"nde yasadıklarına inanılır. Hızır ölüme çare ararken bu atları görür ama tutamaz. Nihayet
"Süt Gölü"ne sarap dökerek atları sarhos eder ve bir çiftini yakalayıp kanatlarını koparır. Bunları
çiftlestirir ve böylece bunlardan at nesli türer. Bir baska efsaneye göre cins atlar tanrılar ile
ejderhalardan türemistir. Bir baska efsaneye göre de bir magarada tanrıların atı bulunmaktadır. Bazı
kısraklar oraya gider çiftlesir ve gebe kalırlar. Cins atlar iste bunlardan türer .
Türkistan'da gökten inmis bakır bir at vardır. Bu at yarıya kadar topraga gömülüdür. Haziran
ayında nehirden bir at çıkar ve bu gökten inmis bakır at ile çiftlesir .
Mogol kahinler tanrılarla konusmak için görünmezlerden gelen bir boz ata binerek göklere
çıkarlar. Samanlar da göge çıkarken "Pura" adı verilen atları kullanırlar. At görünmez alemlerden
haber getiren gelecek fenalıkları önceden sezen dostu düsmanı tanıyan bir yaratıktır. Kahramanların
yardımcısı ve silah arkadasıdır.Gerekirse konusur ve sahibine nasihatler verir. Bir Mogol inanısına
göre de at uçarak üzerindeki kahramanı cehenneme götürür ve sonra geri getirir .