Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Divan-ı Kebir

zaman

johndoe
MFC Üyesi
Konum
zaman'dan...
  • Üyelik Tarihi
    8 Nis 2008
  • Mesajlar
    88
  • MFC Puanı
    11
Dîvân-ı Kebîr (Büyük Divan) / Dîvân-ı Şems-i Tebrizî Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin söylediği ilahi aşk şiirlerinden oluşan, 44 bin 8 yüz 34 beyitlik (rubai beyitleri ile birlikte yaklaşık 50 bin beyit) nazım bir eserdir. Mevlânâ'nın "Âşıklar Divanım" biçiminde adlandırdığı eser aynı zamanda "Şems Divanı" ya da "Divan-ı Şems-i Tebrizî" olarak anılmaktadır. Divan edebiyatında divanların, şairlerinin isimleri ile anılması geleneğine ters düşen bu son adlandırma; Mevlânâ'nın gazellerinin sonunda kendi adı yerine (birkaç istisna dışında) her zaman Şems-i Tebrizi adını kullanmasından kaynaklanmaktadır.

Eser, Horasan ilinin halk Farsçası ile yazılmıştır. Yek avaz gazellerden oluşmaktadır.
Mevlânâ bu gazellerinde, "Şems (güneş) başta olmak üzere, bağ-bahçe, gül-bülbül, âşık-mâşûk, deniz-damla, mey-sâkî gibi sembollerle ilâhî aşkı hep ön plânda tutmakta; Mesnevî'sinde olduğu gibi Allah'a kavuşmadan gönlünün huzur bulamayacağını, ilâhî aşkı yazmada aciz kalıp kaleminin kırıldığını, bu dünyanın bir balçıktan ibaret olduğunu, çok yemenin menzile ulaşmada engel teşkil ettiğini, aşkın akla olan üstünlük ve yüceliğini, nefsin kötülüğünü, miskin miskin oturan insanların bu tembellikleriyle maksada (ilâhî aşk) ulaşamayacaklarını, gecelerin uyumakla değil de aşk ve ibadetle geçirilmesi gerektiğini"[1] vurgulayarak şiirlerini didaktik bir üslupla söylemektedir. Bazı şiirlerinde de gazelin ruhundan farklı olarak sosyal konulara girer; rüşvet yiyen kadıları eleştirir; yalancı şeyhleri, yobaz bilginleri menfaatçi ve aşağılık olarak nitelendirir; pazar yerlerinden, düğün adetlerinden, sokakta oynayan çocuklardan, zulmete direnişten, özgürlükten bahseder[1].
 

zaman

johndoe
MFC Üyesi
Konum
zaman'dan...
  • Üyelik Tarihi
    8 Nis 2008
  • Mesajlar
    88
  • MFC Puanı
    11
Divan-ı Kebir'in en eski el yazma nüshaları

İstanbul-Süleymaniye Kütüphanesi Esat Efendi Kitapları, No:2693
347 Yaprak, Selçuklu nesih yazısı, hattatı belli değil, 13. yüzyıl sonlarında yazıldığı tahmin ediliyor.
Vatikan-Bibliotheca Vaticana, Pers.130
270 Yaprak, Selçuklu nesihi, hattatı belli değil, 13. yüzyıl sonlarına doğru yazıldığı tahmin ediliyor.
Dublin-Chester Beatty Library
309 Yaprak, Selçuklu nesihi, hattatı belli değil, 13. yüzyıl sonlarına doğru yazıldığı tahmin ediliyor.
İstanbul-Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi Kitapları, No:694
Afyon-Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi, No:158 277 yaprak, Nesih yazı, Hattat Muhammed, B. Yusuf tarafından 203 H. (miladî takvime göre 1103) yılında yazılmıştır.
 

zaman

johndoe
MFC Üyesi
Konum
zaman'dan...
  • Üyelik Tarihi
    8 Nis 2008
  • Mesajlar
    88
  • MFC Puanı
    11
Divan-ı Kebir'den gazel ve rubai örnekleri[3] [değiştir]

Bize Doğru Gel, Bize! [değiştir]
Bir an olsun düşüncelerden vazgeçsen ne olur? Balık gibi bizim denizimize dalsan, orada dalgalar yutsan ne çıkar?
Düşüncelerinden uyur, onlardan vazgeçersen Ashâb-ı Kehf'ten sayılırsın, düşüncelerden mukaddes, münezzeh bir nur kesilirsin; ne olur bu hale gelsen!
Sen bir saman çöpüsün, bizse devlet kehribarıyız; şu samanlıktan sıyrılıp kehribara dönsen ne olur ki.
Artık bu sefer toprak olacağım diye yüz kere ahdettin. Bir kerecik de ahdinde dursan ne çıkar.
Sen gizli bir incisin amma şu samanlıkta toprak rengini almışsın. A güzel yüzlü, ne olur yüzündeki tozu toprağı bir yıkasan da arınsan!
Padişah oğlusun sen, Cebrâil'in bile secde ettiği varlıksın sen. Ne çıkar a yoksul, babanın yurdunu bir arasan!
Tümden ayrılmış bir parçasın, bedenden ayrılmış bir elsin ancak; bari bundan sonra bizden ayrılmasan ne olur.
O vakit başsız kalırsın, malın mülkün gider, hırstan, kibirden ayrılırsın; fakat işte o zaman ululuk âleminde baş gösterir, görünürsün; ne olur bunu yapsan.
Hakk'ın zikrinden bir şerbet iç de düşünceden kurtul. Ey ilâhi rızaya mazhar olan, savaşa sarılmasan ne olur. Yeter artık, sen bir dağa benzersin; dağda altın madeni ara, bağırmayı bırak. Bağırıp dağı seslendirmesen ne çıkar! (Gölpınarlı, I, 253; Furûzânfer,844)

Yaratılmıştan geç, Yaradana ulaş!
Âşık isen, âşıklarla otur!
Gece gündüz demeden kapılarında dur!
Bu kapıdan içeri girdiğinde ise,
Yaratılmışlardan uzaklaş; yaradanla otur! (No:1198)

Gönül O'nu ister, Her şey bahane...
Başımı koyduğum her yerde, secde edilen O'dur
Dört köşe ve altı bucakta tapılan O'dur.
Bağ-bahçe, gül-bülbül, sema, sevgili;
Bütün bunlar hep bahane; asıl maksat olan O'dur. (No:206)
 

zaman

johndoe
MFC Üyesi
Konum
zaman'dan...
  • Üyelik Tarihi
    8 Nis 2008
  • Mesajlar
    88
  • MFC Puanı
    11
129-Sevgili geldi, hiç bir su ile sönmeyecek aşk ateşini gönlümüze düşürdü.

Mef'ulü, FS'ilat, Mefa'îlü, Fa'ilat
(c. I, 310)


• Feleğin, gökyüzünün, rüyada bile görmediği o ay yüzlü sevgili yine geldi. Hiç bir su ile sönmeyecek aşk ateşini yine gönlümüze düşürdü.

• Sen benim bir beden evime bak, bir de canıma bak! Beden aşk şarabıyla mest olmuş. Can ise o şaraba dayanamamış, yıkılmış, yerlere serilmiş.

• Şarap evinin, meyhanenin sahibi gönlümle dost olunca, kanım aşk şarabı oldu; damarlarımda dolaşmağa başladı. Ciğerim de aşk ateşinde kebap oldu.

• Gözüm onun güzel hayali ile dolunca ona bu lütfu verdiği için; "Ey kadeh, sen ne tesirlisin, ne güzelsin? Ey şarap var ol, aferin sana!" diye sesler geliyor.

• Gönül aşk denizini görünce beni yalnız bırakarak birden bire içten fırladı, kendini o denize attı ve bana: "Haydi, elinden geliyorsa ara da beni bul bakalım!" diye seslendi.

• Doğunun güneşi ve Tebrîz şehrinin kendisi ile iftihar ettiği Şemseddin'in yüzünün parlak güneşinin ardısıra bulutlar gibi aşık gönüller koşuşup duruyor.
 

zaman

johndoe
MFC Üyesi
Konum
zaman'dan...
  • Üyelik Tarihi
    8 Nis 2008
  • Mesajlar
    88
  • MFC Puanı
    11
130. Yıldızlar bana; "Bu gece çok aydınlık, çok parlak!" diye seslendiler.

Müstef'ilün, Fe'uliin, Müstef'ilün,
(c.I, 305)


• Bir yaz gecesi oturmuş ay ışığında düşüncelere dalmıştım. Birden bire yıldızlar bana; "Bu gece çok aydınlık, çok parlak!" diye seslendiler. Bu sesi yunca yıldızlara; "Haberiniz yok mu?" dedim. "Biz bu gece o ay yüzlü sevgili ile beraberiz!"

• Herkese seslenmek, herkesi çağırmak için yüksek dama çık; "Bu gece herhangi bir gece değildir. Bu gece mana güllerinin devşirileceği bir gecedir. Bu ce kadehsiz mana şarabının içileceği bir gecedir. Geliniz fırsatı kaçırmayın!" diye Hakk dostlarını çağır!

• Bu gece sevgilimiz gönül gibi bizimle beraberdir. Bizim kucağımızdadır.Elini sevgi ile boynumuza atmıştır

"Bu beyitler yanlış anlaşılmamalı. Tamamıyla manevî manalar ifade etmektedir. Cenab-ı Hakk; "Nerde olursanız, ben sizinle beraberim!" (Hadîd Suresi, 57/4) diye buyuruyor. Haşa Allah maddî bir varlık mıdır ki bizim yanımızda bulunsun? Bütün bunlar Allah'ı manen hisetmemizi, O'nun bize pek yakın olduğunu anlatmak içindir.

• Aşıklar meclisinde sabaha kadar şarap kadehi dönmede, ihsanlar, iyilikler ilmede, bu gece sabaha kadar gül süsenle halvete girmişler, yalnız başlarına kalmışlardır.

• Ben bu mehtaplı gecede çok cömert olacağım. Vuslat şarabını herkese; halkın ileri gelenlerine de, geride kalanlarına da, bilginlerine de, bilgisizlerine de bol bol sunacağım.

•Sen bu gece gönlün elindeki korku bağlarını çöz! Çöz de, gitsin başını aşkın ayağına koysun! Çünkü kem gözüm korkusundan ağlayıp duran o zavallı bu gece emniyettedir.
• Bir yaz gecesi oturmuş ay ışığında düşüncelere dalmıştım. Birden bire yıldızlar bana; "Bu gece çok aydınlık, çok parlak!" diye seslendiler. Bu sesi yunca yıldızlara; "Haberiniz yok mu?" dedim. "Biz bu gece o ay yüzlü sevgili ile beraberiz!"

• Herkese seslenmek, herkesi çağırmak için yüksek dama çık; "Bu gece herhangi bir gece değildir. Bu gece mana güllerinin devşirileceği bir gecedir. Bu ce kadehsiz mana şarabının içileceği bir gecedir. Geliniz fırsatı kaçırmayın!" diye Hakk dostlarını çağır!

• Bu gece sevgilimiz gönül gibi bizimle beraberdir. Bizim kucağımızdadır.Elini sevgi ile boynumuza atmıştır

"Bu beyitler yanlış anlaşılmamalı. Tamamıyla manevî manalar ifade etmektedir. Cenab-ı Hakk; "Nerde olursanız, ben sizinle beraberim!" (Hadîd Suresi, 57/4) diye buyuruyor. Haşa Allah maddî bir varlık mıdır ki bizim yanımızda bulunsun? Bütün bunlar Allah'ı manen hisetmemizi, O'nun bize pek yakın olduğunu anlatmak içindir.

• Aşıklar meclisinde sabaha kadar şarap kadehi dönmede, ihsanlar, iyilikler ilmede, bu gece sabaha kadar gül süsenle halvete girmişler, yalnız başlarına kalmışlardır.

• Ben bu mehtaplı gecede çok cömert olacağım. Vuslat şarabını herkese; halkın ileri gelenlerine de, geride kalanlarına da, bilginlerine de, bilgisizlerine de bol bol sunacağım.

•Sen bu gece gönlün elindeki korku bağlarını çöz! Çöz de, gitsin başını aşkın ayağına koysun! Çünkü kem gözüm korkusundan ağlayıp duran o zavallı bu gece emniyettedir.
 
Üst Alt