Sual: Hadis düşmanları, (Hadisler dinde delil olsaydı, din eksik olurdu, çünkü hiçbir hadis âlimi, bildiği bütün hadisleri kitaplarına yazmamıştır. Mesela Müslimde olan bir hadis, Buhârîde olmayabilir. O zaman bu hadiste bildirilen hüküm dine girmemiş ve din de eksik kalmış olur) diyorlar. Böyle söylemeleri doğru mudur?
CEVAP
Hadis, Resulullahın vahye dayanan sözleridir. İslamiyetin bir parçası değil tamamıdır, çünkü Peygamber efendimiz, Allahü teâlânın emri ile Kuran-ı kerimi açıklayarak, İslamiyeti tebliğ etmiştir. (Bu âyet-i kerime, bu hadis-i kudsî, bu da hadis-i şerif) diye bildirmiştir. Bunlar delil olmazsa, ortada din kalmaz. (Hadisler delil değildir) demek, (Kuran delil olamaz) demektir, çünkü böyle söylemek, Kuran-ı kerimin, (Resulüme itaat edin, onun bildirdiklerine uyun) emrini inkârdır. Yani İslamiyeti yıkmanın başka bir yolu olur.
Müslimdeki bir hadis, Buhârîde olmayabilir, Buhârîdeki bir hadis de, Müslimde olmayabilir. Kütüb-i sittedeki diğer hadisler de böyledir. Birinde olup ötekinde olmayan hadisler, elbette olur. Hepsini bir hadis âliminin kitabına yazması gerekmez. Eshab-ı kiram bütün hadisleri bildirmiştir. Hadis kitapları, bir bütün olarak ele alınınca, dinde hiçbir eksik hükmün kalmadığı görülür. Kuran-ı kerim, hadislerle açıklanarak, dinimizde eksik bırakılan mesele kalmamıştır. Namazın rekâtları, farzları, vacibleri, namazı bozan hususlar gibi çok şey, Kuran-ı kerimin emrine uyularak, hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Hadis-i şerifleri delil saymamak, Kuran-ı kerimi delil saymamak olur. Hadisler delil olmazsa, her şeyin hükmünü Kuran-ı kerimde bulamayız.
Hadislerin delil olmasını inkâr edip, (Yalnız Kuran delildir) diyenler kesinlikle samimi değildir, çünkü Allahü teâlâ, (Yalnız bana tâbi olun, yalnız bana itaat edin) buyurmuyor. (Resulüme de itaat edin) buyuruyor. Eğer hadisler, yani dinimiz eksik olsaydı, Allahü teâlâ, (Dininizi tamamladım) buyurmazdı. Hadislerin eksik olup olmadığını hâşâ Allahü teâlâ bilmez mi? Resulullah'a uymak gerektiğini bildiren birkaç ayet-i kerime meali:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından sakının!) [Haşr 7]
(O Peygamber, güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157] (Allahü teâlâ, haram kılma yetkisini Resulüne de vermiştir.)
(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]
(Biz her Peygamberi, kendisine itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64]
(Kuranı insanlara beyan edesin, açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
Buradaki beyan etmek, âyet-i kerimeleri başka kelimelerle ve başka şekilde anlatmak demektir. (Huccetullahi alel-âlemin)
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Cebrail aleyhisselam, Kuranla beraber, onun açıklaması olan sünneti de getirdi.) [Darimi]
(Bana Kuran-ı kerimin misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]
(Yalnız Kurandaki helâl ve haramı kabul edin diyenler çıkar. İyi bilin ki, Peygamberin haram kılması, Allahın haram kılması gibidir.) [Tirmizî]
CEVAP
Hadis, Resulullahın vahye dayanan sözleridir. İslamiyetin bir parçası değil tamamıdır, çünkü Peygamber efendimiz, Allahü teâlânın emri ile Kuran-ı kerimi açıklayarak, İslamiyeti tebliğ etmiştir. (Bu âyet-i kerime, bu hadis-i kudsî, bu da hadis-i şerif) diye bildirmiştir. Bunlar delil olmazsa, ortada din kalmaz. (Hadisler delil değildir) demek, (Kuran delil olamaz) demektir, çünkü böyle söylemek, Kuran-ı kerimin, (Resulüme itaat edin, onun bildirdiklerine uyun) emrini inkârdır. Yani İslamiyeti yıkmanın başka bir yolu olur.
Müslimdeki bir hadis, Buhârîde olmayabilir, Buhârîdeki bir hadis de, Müslimde olmayabilir. Kütüb-i sittedeki diğer hadisler de böyledir. Birinde olup ötekinde olmayan hadisler, elbette olur. Hepsini bir hadis âliminin kitabına yazması gerekmez. Eshab-ı kiram bütün hadisleri bildirmiştir. Hadis kitapları, bir bütün olarak ele alınınca, dinde hiçbir eksik hükmün kalmadığı görülür. Kuran-ı kerim, hadislerle açıklanarak, dinimizde eksik bırakılan mesele kalmamıştır. Namazın rekâtları, farzları, vacibleri, namazı bozan hususlar gibi çok şey, Kuran-ı kerimin emrine uyularak, hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Hadis-i şerifleri delil saymamak, Kuran-ı kerimi delil saymamak olur. Hadisler delil olmazsa, her şeyin hükmünü Kuran-ı kerimde bulamayız.
Hadislerin delil olmasını inkâr edip, (Yalnız Kuran delildir) diyenler kesinlikle samimi değildir, çünkü Allahü teâlâ, (Yalnız bana tâbi olun, yalnız bana itaat edin) buyurmuyor. (Resulüme de itaat edin) buyuruyor. Eğer hadisler, yani dinimiz eksik olsaydı, Allahü teâlâ, (Dininizi tamamladım) buyurmazdı. Hadislerin eksik olup olmadığını hâşâ Allahü teâlâ bilmez mi? Resulullah'a uymak gerektiğini bildiren birkaç ayet-i kerime meali:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından sakının!) [Haşr 7]
(O Peygamber, güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157] (Allahü teâlâ, haram kılma yetkisini Resulüne de vermiştir.)
(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]
(Biz her Peygamberi, kendisine itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64]
(Kuranı insanlara beyan edesin, açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
Buradaki beyan etmek, âyet-i kerimeleri başka kelimelerle ve başka şekilde anlatmak demektir. (Huccetullahi alel-âlemin)
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Cebrail aleyhisselam, Kuranla beraber, onun açıklaması olan sünneti de getirdi.) [Darimi]
(Bana Kuran-ı kerimin misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]
(Yalnız Kurandaki helâl ve haramı kabul edin diyenler çıkar. İyi bilin ki, Peygamberin haram kılması, Allahın haram kılması gibidir.) [Tirmizî]