Bir sezon önceki şampiyon kadrodan Gomez, Sosa, Gökhan Töre gibi isimlerin ayrılması, ve geciken transferler ile tam kadro yapılamayan sezon başı hazırlıkları rakiplerini iştahlandırsa da, lig başlayınca ortaya konulan futbol, sezonun Beşiktaş açısından kolay geçeceğine bir işaretti. Nitekim Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yarıştan erken kopacağının sinyalleri de gelmeye başladığında Türk futbolu bir kaç ay 'Beşiktaş Nisan'da şampiyonluğunu ilan eder ve ligin hiç bir tadı kalmaz' tartışmaları ile zamanı dolduruyordu.Bu tartışmalar Beşiktaş tarafından gerçeğe dönüştürülecekken 2 haftada kaybedilen 5 puan ligin kaybolmuş heyecanının yeniden alevlenmesini sağladı.Ve Siyah Beyazlılar bu heyecanlı ortamı üç hafta üst üste galip gelerek Gaziantep'te sonlandırdı.
Her ne kadar Teknik Direktör Şenol Güneş bu şampiyonluğun zorlu bir süreç sonunda geldiğini söylese de Fenerbahçe ve Galatasaray'ın olmadığı bir yarışta hiç bir taraftar ve spor otoritesi şampiyonluğu Beşiktaş'ın kazanacağından en ufak bir şüphe duymamıştı.Elbette ki zorlu maçlar da oynanmış ve hatta Beşiktaş'ın zor maçları kazanmakta zorlandığı da bir hayli tartışılmıştı. Ama gerçek olan tek şey 'zor maçları değil en çok maç kazanan takımın' şampiyon olduğuydu ve Beşiktaş 22 galibiyet ile en çok kazanan 69 gol ile de en çok gol atan takımdı. Zaten zor maçları da kazanmış olsaydı herkesin dediği gibi lig Nisan da bitecekti.​

Beşiktaş'ın üst üste 2 yıl şampiyon olarak kazandığı başarı Türk futbolunda bir gerçeği daha ortaya koydu. O da bir futbol takımını teknik direktör takımına çevirmeyi becerirseniz başarı mutlaka gelir gerçeği.Geçen sezondan itibaren ortaya hep pozitif futbol koymaya çalışan ve futbolculara 'sahaya çıktığınızda oynadığınız oyundan zevk alın, zevk almıyorsanız oynamıyorsunuz demektir' diyen Şenol Güneş başarının baş mimarı oldu.'Kim gelirse gelsin oyun düzenine sadık olmalı ve takım için oynamalı' felsefesini oyuncuların beynine yerleştiren Güneş, adeta Gordon Milne gibi Beşiktaş'ın efsanesi olma yolunda ilerliyor.
Oyuncuların sisteme verdikleri olumlu tepki ve aralarında yarattığı arkadaşlık ve aile ortamı da Şenol Güneş'in üst üste 2 şampiyonluğu kazanmasında en büyük etkendi.Sosyal medyayı oldukça faal bir şekilde kullanan futbolcuların paylaştıkları fotoların hemen hemen hepsinde, gülen yüzlerle takım arkadaşlarının olması ve diğer fotoların da hep mutlu aile fotoları olması Beşiktaş'taki iyi ortamı hep gözler önüne serdi.​

Teknik Direktör, oyuncu uyumunun yanı sıra gözardı edilmemesi gereken en önemli d etkenlerden biri de Beşiktaş yönetiminin 3 yıldır uyguladığı transfer politikası.
Şampiyon olan takımın kritik 3 futbolcusu takımdan ayrılmışken yerlerine alınan futbolcuların performansı başarıyı getiren faktörlerden oldu.Milli Takımın sağ beki ve sol bekini sadece imza parası vererek almak,Barcelon'da kaldırmadığı kupa kalmamış olan dünyaca ünlü Adriano'yu 600 bin Euro gibi bir rakama transfer etmek ve Benfica'dan 2 yıllığına kiralanan Talisca'nın transferindeki isabet deyim yerindeyse '12'den vurmak' oldu.Bunların yanısıra ikinci yarının parlayan yıldızı Aboubakar'ın performansı da görülmeye değerdi.
Transfer'in bitmesine kısa bir süre kala kurulan geniş kadronun avantajını ilk devrede iyi kullanan Beşiktaş, Talisca, Oğuzhan, Caner gibi önemli oyuncuların yaşadığı uzun süreli sakatlığı kayıpsız geçmeyi başardı.Bu dönemde görev alan Gökhan İnler, Tolgay, Tosic, Necip gibi isimler yıldızlaşırken doğru transfer yapmanın faydaları bir kez daha görülmüş oldu.Taraftarın resmen küstüğü ve neredeyse her maç tepki koyduğu Tolga Zengin'in de kulübeye çekilerek Fabricio'nun kaleyi devralması da şampiyonluktaki olumlu etkenlerden biri olarak kayıtlara geçti. Devre arasında transfer edilen Ryan Babel ise çabuk sağladığı uyum ve oynadığı futbol ile büyük bir transfer başarısı oldu.​

Kara Kartallar için yeni mabedleri olan Vodafone Stadı'nın kazanılan iki şampiyonluktaki payı azımsanmayacak kadar büyük. Açıldıktan 7 hafta sonra ilk şampiyonluğun kazanıldığı statta adete yenilmez bir takım olan Siyah Beyazlılar evinde lig ve Avrupa maçlarında hiç yenilmedi ve sezonun seyirci ortalamasını da 3'e katlayarak taraftarı ile bütünleşti. Beşiktaş taraftarı takımın hiç bir maçta yalnız bırakmayarak en büyük itici güç oldu ve şampiyonluğun mimarlarından biri olmayı hak etti.​