PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,671
-
- MFC Puanı
- 26,804
Descartes’in kendi felsefesini özetlediği “Düşünüyorum, o hâlde varım” veya “Düşünüyorum, öyleyse varım” cümlesi, felsefe tarihinin en bilindik ve etkili sözlerinden birisidir. Peki ama “Düşünüyorum, öyleyse varım” ne demektir? Descartes bu cümleyi kurarken aslında neyi anlatmak istiyordu?
Descartes’ın bu ünlü sözü bize şunu gösteriyor özetle: Varoluş, ancak varolduğunun bilincinde, düşünen bir varlığın varolması koşuluyla düşünülebilir.
Bu formülde varolmak ve varolduğunu düşünmek aynı şeydir. Bir şeyi (veya bir varlığı) düşünmek ve bu şeyin (veya varlığın) varolduğunu düşünmek, o şeye (veya varlığa) hiçbir şey katmaz. İster gerçek, ister düşsel olsun, her türlü düşünce gelip varoluşta düğümlenir. Bu nedenle Kant, “ontolojik kanıt”ın Tanrı’nın varlığına ilişkin kanıtlayıcı önermesini eleştirecek ve hiçbir gerçek varlığını sadece onun varoluşunun düşünülmesinden çıkarılamayacağını öne sürecektir.
Varlığın, düşündüğü için varolması, Dekartçı bir bakışla şu örnekle açıklanabilir:Ben bir bilgisayar programının içindeki kodlardan birisi tarafından gösterilen bir simülasyon karakteri de olsam, o kodlardan birisi de olsam, rüya da görüyor olsam, edilgen bir ‘kavanozdaki beyin’ de olsam, sonuçta ben ben’i düşünüyorum ve bu yapılan ya da yaşanan her ne ise onu ben yapıp yaşıyorum. O hâlde bunları düşünebildiğime göre, ben varım. Fakat ben ben’in varlığından başka hiçbir şeyin varolup varolmadığını bilemem; çünkü benden başka hiçbir şeyin ben olup olmadığımı bilmiyorum. Dolayısıyla ben olduğumu bildiğim bu düşünce dâhilinde ben, varım; çünkü bu bilinçteyim ve düşünüyorum. Bilinçte olmam ve düşünüyor olmam bir şeye bağlı ya da mahkûm olsa da sonuç olarak bilincimi ve düşüncemi şu anda fark eden bir şey var ve o şey de benim. Demek ki ben, varım.
Descartes’ın bu ünlü sözü bize şunu gösteriyor özetle: Varoluş, ancak varolduğunun bilincinde, düşünen bir varlığın varolması koşuluyla düşünülebilir.
Bu formülde varolmak ve varolduğunu düşünmek aynı şeydir. Bir şeyi (veya bir varlığı) düşünmek ve bu şeyin (veya varlığın) varolduğunu düşünmek, o şeye (veya varlığa) hiçbir şey katmaz. İster gerçek, ister düşsel olsun, her türlü düşünce gelip varoluşta düğümlenir. Bu nedenle Kant, “ontolojik kanıt”ın Tanrı’nın varlığına ilişkin kanıtlayıcı önermesini eleştirecek ve hiçbir gerçek varlığını sadece onun varoluşunun düşünülmesinden çıkarılamayacağını öne sürecektir.
Varlığın, düşündüğü için varolması, Dekartçı bir bakışla şu örnekle açıklanabilir:Ben bir bilgisayar programının içindeki kodlardan birisi tarafından gösterilen bir simülasyon karakteri de olsam, o kodlardan birisi de olsam, rüya da görüyor olsam, edilgen bir ‘kavanozdaki beyin’ de olsam, sonuçta ben ben’i düşünüyorum ve bu yapılan ya da yaşanan her ne ise onu ben yapıp yaşıyorum. O hâlde bunları düşünebildiğime göre, ben varım. Fakat ben ben’in varlığından başka hiçbir şeyin varolup varolmadığını bilemem; çünkü benden başka hiçbir şeyin ben olup olmadığımı bilmiyorum. Dolayısıyla ben olduğumu bildiğim bu düşünce dâhilinde ben, varım; çünkü bu bilinçteyim ve düşünüyorum. Bilinçte olmam ve düşünüyor olmam bir şeye bağlı ya da mahkûm olsa da sonuç olarak bilincimi ve düşüncemi şu anda fark eden bir şey var ve o şey de benim. Demek ki ben, varım.