• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Denizli’den Geçen Medeniyetler

Herkül

Admin
Üyelik Tarihi
4 Haz 2013
Konular
8,797
Mesajlar
29,749
MFC Puanı
17,440
Denizli’den Geçen Medeniyetler
7739_65r_co1966_1_laodikeia_denizli_28.05-300x200.jpg

Denizli’den Geçen Medeniyetler Beşiği ““Laodikeia””

Denizli, geçmişten günümüze kadar pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü, hem yerleşik hayat hem de geçiş noktası olarak çok hareketli yaşam sahnelerine tanık olan önemli illerden birisidir. Özellikle de antik dönemde yaşayan pek çok ileri medeniyetin bu topraklarda yaşadığını bir nevi belgeleyen ve kazılardan çıkarılan antik bulgular, bu toprakların önemini bir kere daha vurgular niteliktedir. Döneminin çok üzerinde medeniyetlerin gelip yerleştiği düşünülünce, Denizli’nin Pamukkale’si ve tabi ki Laodikeia’sı vazgeçilemez doğal miraslarımız içerisinde yer almaktadır.

Laodikeia, Denizli’’nin 6 km kuzeyinde yer alan bir antik kent olarak karşımıza çıkar. Coğrafi bakımda hem su kaynaklarına yakın, hem de verimli topraklara sahip olmasıyla çok uygun bir noktada yer alan bu antik şehir, Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Bu ırmağa yakınlığı nedeniyle, antik kaynaklardaki adı “Lykos’un kıyısındaki ya da kenarındaki Laodikeia” olarak da tanımlanan bu şehir, mitolojik yönden incelendiğinde de “Zeus’un şehri” olarak da nitelendirilmektedir. Bu tanımlamayı ortaya süren tarihçi Plinius, Laodikeia’’yı Zeus’un şehri anlamına gelen “Diospolis” adıyla belgelere sunmuştur. Diospolis olarak bir şehrin nitelendirilmesi, bir nevi orada Zeus kültürüne önem verildiğini de ifade etmektedir.

Diospolis’’ten sonra “Rhoas” isimli bir köyün yıkıntıları üzerine inşa edilen Laodikeia, şu an günümüzdeki adını alana kadar pek çok kez isim değiştirmiştir. Rhoas ismini alan bölgenin bu şekilde nitelendirilmesi ise daha çok yerli Anadolu dillerinden geçen bir isim olduğu için verildiği düşüncesini barındırmaktadır.

Şehrin şu anki ismi olan Laodikeia’’yı alması ise II. Antiokhos tarafından çok sevdiği eşinin adını vermesiyle olmuştur. Kral II. Antiokhos’’un M.Ö 263-261 yılları arasında kurduğu bu şehir ve karısının ismi olan Laodikeia günümüze kadar aktarılarak gelmiştir.

7739_laodikeia11-300x225.jpg

M.Ö. 1. yüzyıl dönemlerinde, Anadolu tarihinin gördüğü en gelişmiş ve aynı zamanda en ünlü kentlerinden biri olarak dikkatleri üzerinde toplayan Laodikeia, aynı dönem meşhur olan ve sürekli düzenlenen gladyatör döğüşlerinin burada yapılmasından dolayı da çok popüler hale gelmiştir.

Romalıların benimsediği ve çok farklı bir özen gösterdikleri Laodikeia için dönemin en güçlü ve akıllı devlet adamlarından biri olan Cicero bu kente gelmiş, buranın hukuki olarak yaşadığı sorunları çözmek için uğraşmıştır. Aynı zamanda Roma İmparatoru Hadrianus, M.S. 129 yılında Laodikeia’ya gelerek bu önemli şehri ziyaret etmiş, Roma’ya bu kentten mektuplar yazdırmıştır.

Laodikeia’’yı çok önemli bir antik kent haline getiren bir başka husus ise, Küçük Asia’’nın 7 ünlü kilisesinden birisinin bu şehir sınırları içerisinde yer almasından kaynaklanmaktadır. Bu kilise, Laodikeia’’da Hristiyanlığın ne kadar gelişmiş olduğunu göstererek bir nevi kültür beşiği olduğunu da belgelemektedir.

Kendin çöküşü, M.S. 194 yılında meydana gelen ve büyük bir afet olarak tüm şehirde yıkıma sebep olan çok büyük bir depremden dolayı olmuştur.

Şehirde yapılan kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan kazılarda, kentin hem büyük hem de küçük bir antik tiyatroya sahip olduğu görülmektedir. Bu da kültür ve medeniyet olarak Laodikeia kentinin ne kadar gelişmiş bir iç yapıya sahip olduğunu göstermektedir.

7739_denizli8l-300x223.jpg

Büyük tiyatro, bu antik kentin kuzeydoğu tarafından yer almaktadır. Roma tarzına uygun şekilde tasarlanan bu antik tiyatronun Skene’si yani hem dekorların bulunduğu hem de oyuncuların üzerlerini giyinip çıkardıkları binası tamamen yıkılmıştır. Ancak Cavea, yani tiyatroyu izlemeye gelenlerin oturduğu basamak basamak, kademeli bir şekilde dizayn edilen bölüm ile orkestrası çok sağlam bir şekilde ayakta durmaktadır. Bu tiyatro o kadar büyüktür ki, 20.000 kişiyi alabilecek bir kapasitededir.

Küçük tiyatro ise, konum olarak büyük tiyatronun 300 m kuzeybatısında yer alan bir bölgededir. Bu tiyatro da Roma tarzına uygun şekilde tasarlanmıştır. Skene’si bu bölgenin de tamamen yıkılmıştır. Cavea ve orkestrasında da yer yer bozulmalar olduğu görülmektedir.

Bu şehrin en çok dikkat çeken büyük yapılarının arasında Stadyum ve Gymnasium yer almaktadır. Yapılar, şehrin güneybatısında doğu batı yönünde uzanan büyük bir alandadır. M.S. 79 yılında yapılan stadyum, 350 m uzunluk 60 m genişliğe sahiptir. Günümüzde büyük bölümü tahrip olmuştur.

Bu gelişmiş ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış şehrin içinde aynı zamanda idari işlerin görüşüldüğü meclis binası, kilise, Zeus tapınağı ve anıtsal çeşme de bulunmaktadır.
 
Üst