Hakkında daima çelişkili yorumlar yapılan; delilikle dâhilik
despotlukla hoşgörü
dinsizlikle sofuluk
avamilikle entelektüellik
askerlikle salon adamlığı arasında hayranlıkla ve kahırla anlatılan biridir Petro. Her sınıftan insanın sosyal hayata katıldığı bir şehir hayatı düşünmüş ve bunun yollarını açmıştır. Rusya tarihinin de en etkili Çar ve askeri lideri olan I.Petro
18.y.y. başlarında ülkesini savaşlarla süper güç yapmıştır. Bu başarısının arkasında da
Osmanlı'da III.Selim'in yapmayı çok isteyip de yapamadığı
batı düşüncesini kendi millî geleneği ile birleştirmesi yatmıştır.
Petro tahta çıktığı ilk yıllarda 2 metrelik boyu
fiziksel gücü ile hırslı bir hükümdar olmuştu. İlk hedefi Rusya'yı büyük bir devlet haline getirmek olan Çar
yalnız kara gücü ile Rusya'nın önemli bir devlet olamayacağını anlamıştı. Ülkesinin deniz bağlantısı olmaması nedeniyle sıcak denizlere inme politikası gütmüş
bunu da Osmanlı üzerinden gerçekleştirmek istemişti. Petro
Karadeniz'in kilidi sayılan Azak kalesini alabilmek için 1695'te Voronej'de bir tersane kurdurarak ilk Rus deniz gücü olan Azak ( Azov) Filosu'nu tesis etti. Bu filonun desteği ile karadan ve denizden kuşatılan Azak
1696'da Rusların eline geçmiş ve Osmanlı Devleti'ne indirilen ilk Rus darbesi bu olmuştu. Askeri bakımdan zayıf olan Rusya'nın
zaptı güç bir kaleyi alacak kadar kuvvetli hale gelmesi İstanbul'da endişe yaratmaya başlamıştı.
Azak zaferine rağmen Rus gücünün zayıf olduğunu düşünen Petro
Rusya'nın Rönesans ve reform hareketlerini kaçırdığını düşünerek teknoloji
endüstri
savaş sanatı hakkında batıdan neler alabileceğini görmek için bizzat Avrupaya gitti. Rusya'ya döndüğü zaman yanında kendisine yardımcı olacak iş adamı ve askeri uzmanlar getirerek
bilim ve teknikte Rusya'nın önünü açacak bir Bilimler Akademisi kurdu. Rus alfabesini sadeleştirmiş
ilk gazete ve ilk kahve gibi yeniliklerin yanında sakalların kısa tutulması
tutulmadığı takdirde sakal vergisi alınması gibi garip yenilikler de uygulatmıştı. Bunların yanı sıra Rusya sınırlarını genişleticek bir kara ordusu oluşturulmasını başlatmış
bunun için de zorunlu askerlik uygulamasını yürürlüğe koyarak her yirmi haneye bir asker verme yükümlülüğü getirmiştir. Çok kısa zamanda 600 bin kişiyi aşan bir orduya sahip olan Petro
yeni doğan bebeğinin haberini alınca "Rus ordusuna biri daha katıldı" diyerek kutlama yapıyordu.
Petro
kara ordusunun yanında donanma yapımına hız vermiş 50'den fazla savaş gemisi ve 700 destek gemisinin inşasını başlatmıştı. Rus donanmasını Baltık'ın hakimi olarak Adriyatik'e hakim olan Avrupalı güçlerin karşısına çıkmayı planlamıştı. 1700 yılında ise İsveç'e savaş ilan etmiş
20 yıl süren büyük Kuzey Savaşları başlamıştır. Bu savaşların sonuncusu olan Poltova Savaşı'nda Rus ordusunu İsveç ordusu karşısında üstün kılmış
savaştan kaçan İsveç Kralı Demirbaş Charles (Şarl)'in Osmanlı'ya sığınması ile Rusya'yı Osmanlı Devleti'yle karşı karşıya getirmiştir.
Petro'nun Charles'in peşinden Osmanlı topraklarına girmesi ile Osmanlı Rusya'ya savaş ilan etti. Baltacı Mehmet Paşa komutasında 100 bin kişilk Osmanlı ordusu 9 Nisan 1711' de yola çıktı. Onunla aynı anda 360 gemilik bir donanma da Azak'ı almak için Karadeniz'e açılmıştı. İki ordu Prut ovasında karşı karşıya geldi. Baltacı Osmanlı ordusunun büyük ateş gücü ve Kırım ordusunun yardımıyla Rus ordusunu kuşatmış
yenilmek üzere olan Rusya
ordunun başında bulunan Mareşal Şermetiyef'i Baltacı Mehmet Paşa'ya yollayarak barış teklifinde bulunmuştu. Baltacı
barış teklifini kabul ederek 1711' de imzalanan Prut Antlaşmasıyla Osmanlı'ya Azak ve çevresini geri kazandırmıştır. İsveç kralı ise ülkesine gönderildi.
I.Petro Karadeniz'de istediğini elde edemeyince Baltık'a yöneldi. Kurduğu büyük donanma ile Baltık'ı ele geçirip
kara ordusu ile İsveç'i tamamen alarak İstediğini elde etmiş ve nihayet Rusya Avrupa'nın en büyük gücü olmuştur.
Petro uzun süren savaşların ardından Başkenti Moskova'dan kendisinin kurduğu St.Petersburg'a taşımış ve 1725 yılında 53 yaşında Petersburg'da ölmüştür.
Kaynaklar:
Paul Bushkovitch Büyük Petro İletişim yayınları 2012
A.Cevdet Paşa Tarih-i Cevdet Hikmet Neşriyat s.354-357
İ.Hakkı Uzunçarşılı Osmanlı Tarihi TTK Ankara 2005 s.583-584