(d.? / ö.1507)
Osmanlı dönemi Mudurnu velilerindendir. Ali Bey adında bir zatın oğlu olup, "Uzun Davud" ve "Dâvud-i Mudurnî" diye tanınmıştır. Doğum tarihi belli değildir. Halvetiyye şeyhlerinden Seyyid Yahya-i Şirvânî'den hilafet alan Şeyh Habib Hazretleri'nin sohbetlerine devam ederek yetişip hilafet almıştır. Cezbeli bir veli idi. Allah sevgisi ile sık sık kendini kaybederdi. İsfendiyaroğlu Kızıl Ahmed adında bir zat, Şeyh Davud'a bir mektup ya*zarak, tasavvuf mensupları arasında bilinen, avam tarafından anlaşılamayan “Devâir-i Hamsa”dan bahseden bir eser yazmasını rica etti. O da bu teklifi ka*bul edip, bu konuda "Gülşen-i Tevhid" adında bir kitap yazdı. Dâvûd-i Halveti Hazretleri'nin dostlarından biri şöyle anlatıyor: "Arkadaşlarımdan bazıları ile Karaman tarafına seyahate çıkmıştık. Yo*lumuz susuz bir bozkıra uğradı. Susuzluktan perişan olmuştuk. Bu halde iken karşıdan kalabalık bir topluluk göründü. Onlarda su bulabilirim ümidiyle sevinmiştim. Yakınımıza geldiklerinde, bir meczub dervişin "Allah, Allah" diye zikrederek yürüdüğünü ve elinde su dolu bir ibrik bulunduğunu gördüm. Bana doğru bakınca elindeki ibriği havaya doğru fırlattı. Havadan yere düştüğünde o anda susuzluğu gidiverdi. Bu zatın kim olduğunu araştırınca, kafile reisinin Şeyh Dâvûd, cezbeli dervişin de Süleyman adında bir derviş olduğunu anladım. Hemen eteğine yapışıp talebeleri arasına katıldım." Dâvûd-i Halvetî Hazretleri, 913 (m.1507) yılında Mudurnu'da vefat etti.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.
Osmanlı dönemi Mudurnu velilerindendir. Ali Bey adında bir zatın oğlu olup, "Uzun Davud" ve "Dâvud-i Mudurnî" diye tanınmıştır. Doğum tarihi belli değildir. Halvetiyye şeyhlerinden Seyyid Yahya-i Şirvânî'den hilafet alan Şeyh Habib Hazretleri'nin sohbetlerine devam ederek yetişip hilafet almıştır. Cezbeli bir veli idi. Allah sevgisi ile sık sık kendini kaybederdi. İsfendiyaroğlu Kızıl Ahmed adında bir zat, Şeyh Davud'a bir mektup ya*zarak, tasavvuf mensupları arasında bilinen, avam tarafından anlaşılamayan “Devâir-i Hamsa”dan bahseden bir eser yazmasını rica etti. O da bu teklifi ka*bul edip, bu konuda "Gülşen-i Tevhid" adında bir kitap yazdı. Dâvûd-i Halveti Hazretleri'nin dostlarından biri şöyle anlatıyor: "Arkadaşlarımdan bazıları ile Karaman tarafına seyahate çıkmıştık. Yo*lumuz susuz bir bozkıra uğradı. Susuzluktan perişan olmuştuk. Bu halde iken karşıdan kalabalık bir topluluk göründü. Onlarda su bulabilirim ümidiyle sevinmiştim. Yakınımıza geldiklerinde, bir meczub dervişin "Allah, Allah" diye zikrederek yürüdüğünü ve elinde su dolu bir ibrik bulunduğunu gördüm. Bana doğru bakınca elindeki ibriği havaya doğru fırlattı. Havadan yere düştüğünde o anda susuzluğu gidiverdi. Bu zatın kim olduğunu araştırınca, kafile reisinin Şeyh Dâvûd, cezbeli dervişin de Süleyman adında bir derviş olduğunu anladım. Hemen eteğine yapışıp talebeleri arasına katıldım." Dâvûd-i Halvetî Hazretleri, 913 (m.1507) yılında Mudurnu'da vefat etti.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.