- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Eyl 2015
-
- Mesajlar
- 1,638
-
- MFC Puanı
- 94
19. yüzyıl, insanlık tarihinde hızlı değişimlerin yaşandığı bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tren yollarından, gazetelere; üretimin fabrikalarda yapılmaya başlamasından sosyalist fikirlerin ortaya çıkmasına; Euklidesçi olmayan geometrilerin keşfinden modern mantığın kuruluşuna; enerjinin korunum yasalarının ifade edilmesinden elektromanyetizma kuramının geliştirilmesine; sömürgeciliğin yayılmasından tüm Amerikan kıtasının beyaz adam tarafından işgal edilmesine kadar sayısız olay, bu yüzyılda vuku bulmuştur. Bilimin ilerlemesi hissedilir hale gelmiş, bu ilerlemelerin insanlığın önünde yeni ufuklar açması, felsefecileri de derinden etkilemiştir.
19. yüzyılda yaşanan bilimsel gelişmeler arasında Batı Felsefesini derinden etkileyen en önemli kuramlardan birisi, hiç şüphesiz Darwinin geliştirdiği evrim kuramıdır. Bazıları, Darwinin bu kuramını Newtonun mekanik kuramı ile karşılaştırmakta ve Newtonun madde ve kuvvetler hakkında geliştirdiği fikirlere benzer biçimde, Darwinin canlıların değişimini ve çeşitlenmesini açıkladığını iddia etmektedirler.
Darwinin geliştirdiği kurama göre genlerde meydana gelen rastlantısal değişimler, bireylere çevreye uyum süreçlerinde farklı avantajlar sağlamakta, bunun sonucunda da doğal bir seçilim sürecinde çevreye en iyi uyum gösteren hayatta kalmaktadır. Bu suretle, bireyler sahip oldukları genetik özellikleri sonraki nesillere aktarmaktadırlar. Bu aktarım süreci de uzun bir zaman dilimi içerisinde türlerin değişimini ve çeşitlenmesini temin etmektedir.
Bu kuramın hem felsefî hem de bilimsel tartışmalar bakımından farklı ve köktenci sonuçları olmuştur. Örneğin, İngiliz düşünür Herbert Spencer (1820- 1903), bu düşünce biçimini tarihe ve toplumlara uygulamış ve toplumsal Darwincilik adı verilen bir görüş geliştirmiştir. Psikoloji alanında Amerikalı psikolog ve felsefeci William James (1842-1910), işlevselcilik olarak adlandırılan yeni bir kuram geliştirmiştir.
İşlevselcilik Darwinin evrim kuramının etkisinde gelişmiş bir psikoloji kuramıdır. Zihinsel süreçleri ve davranışları organizmanın çevresiyle uyum süreci içerisinde ele almayı ön plana çıkarır. Uzun vadede kalıcı bir psikoloji yaklaşımı olamasa da davranışçılığın gelişmesinde belirleyici etkisi olmuştur.
19. yüzyılda yaşanan bilimsel gelişmeler arasında Batı Felsefesini derinden etkileyen en önemli kuramlardan birisi, hiç şüphesiz Darwinin geliştirdiği evrim kuramıdır. Bazıları, Darwinin bu kuramını Newtonun mekanik kuramı ile karşılaştırmakta ve Newtonun madde ve kuvvetler hakkında geliştirdiği fikirlere benzer biçimde, Darwinin canlıların değişimini ve çeşitlenmesini açıkladığını iddia etmektedirler.
Darwinin geliştirdiği kurama göre genlerde meydana gelen rastlantısal değişimler, bireylere çevreye uyum süreçlerinde farklı avantajlar sağlamakta, bunun sonucunda da doğal bir seçilim sürecinde çevreye en iyi uyum gösteren hayatta kalmaktadır. Bu suretle, bireyler sahip oldukları genetik özellikleri sonraki nesillere aktarmaktadırlar. Bu aktarım süreci de uzun bir zaman dilimi içerisinde türlerin değişimini ve çeşitlenmesini temin etmektedir.
Bu kuramın hem felsefî hem de bilimsel tartışmalar bakımından farklı ve köktenci sonuçları olmuştur. Örneğin, İngiliz düşünür Herbert Spencer (1820- 1903), bu düşünce biçimini tarihe ve toplumlara uygulamış ve toplumsal Darwincilik adı verilen bir görüş geliştirmiştir. Psikoloji alanında Amerikalı psikolog ve felsefeci William James (1842-1910), işlevselcilik olarak adlandırılan yeni bir kuram geliştirmiştir.
İşlevselcilik Darwinin evrim kuramının etkisinde gelişmiş bir psikoloji kuramıdır. Zihinsel süreçleri ve davranışları organizmanın çevresiyle uyum süreci içerisinde ele almayı ön plana çıkarır. Uzun vadede kalıcı bir psikoloji yaklaşımı olamasa da davranışçılığın gelişmesinde belirleyici etkisi olmuştur.