Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Cüveyrite Bintül Haris (r.a.) Kimdir

Cohen

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    2 Şub 2013
  • Mesajlar
    1,686
  • MFC Puanı
    66
Cüveyrite Bintül Haris (ra)

Hz. Peygamber’in zevcesi ve müminlerin annesi.

Hz. Cüveyriye, Mustalikogullari kabilesinin baskani Hâris b. Ebî Dirar’in kizidir. Ayni kabileden Safvân oglu Musâfi’den dul kalmisti. Mustalikogullari, Hicret’in altinci yilinda Medîne’ye saldiri için hazirlik yapmaya basladilar. Durumu ögrenen Hz. Peygamber (s.a.s.), yediyüz kisilik bir askerî kuvvetle, onlardan önce davranarak Müreysi’ suyu basinda saldirdi. On kisi öldürüldü. Müslümanlar bu gazvede bir sehit vermisti. Mustalikogullari’nin bütün erkekleri, kadinlari ve çocuklari esir alindi. Deve, sigir ve davarlarina da ganimet olarak el konuldu. Esirler arasinda bulunan, kabile baskani Hâris’in kizi Cüveyriye için, dokuz okiyye altin, kurtulus fidyesi olarak tespit edilmisti. Cüveyriye yirmi yaslarinda bir kadindi. Kurtulus fidyesini temin edemeyince Hz. Peygamber’den yardim istedi.

Hz. Âise bu olayi söyle rivayet eder:

“Mustalikogullari kabilesinin kadinlari esir düstüklerinde ganimet olarak gaziler arasinda paylasildi. Önce beytülmâle beste bir ayrildi. Sonra her atliya iki pay, her yaya savasçiya ise birer pay verildi. Hâris’in kizi Cüveyriye, Kays oglu Sâbit’e düsmüstü. Cüveyriye Rasûlullah (s.a.s.)’a geldi; dedi ki: Ey Allah’in Peygamberi, ben Hâris’in kizi Cüveyriye’yim. Babam Benî Müstalik kabilesinin baskanidir. Benim basima gelen felâketi biliyorsun. Sâbit beni dokuz okiyye kurtulus fidyesi ile serbest birakacak. Beni kurtar”. Rasûlullah cevap olarak buyurdular ki: “Ondan daha hayirli bir teklifim var, kabul eder misin? Teklifiniz nedir ya Rasûlallah? “Hem o parayi verip seni azat edecegim, hem de seninle evlenmek istiyorum.” Cüveyriye: “Memnuniyetle kabul ederim” dedi. Rasûlullah (s.a.s.) da:

“Ben de kabul ettim. ” buyurdular. (Ahmed b. Hanbel, Müsned VI, 277; Ebû Dâvud, Sünen, IV, 22; Ibn Hisâm, Sîre, III, 307; Ibn Sa’d, Tabakat, VIII,116,117). Bu haber hemen etrafa yayildi. Esirleri ellerinde tutan sahabîler; “Biz Allah elçisinin sihrî hisimlarini nasil esir olarak tutabiliriz!” diyerek, hepsini serbest biraktilar. Bu manzara karsisinda Müstalikogullari Islâm’a girdiler. Bu yüzden Hz. Âise O’nun hakkinda; “Ben kavmi için Cüveyriye’den daha hayirli ve daha bereketli bir kadin bilmiyorum” demistir” (Ahmed b. Hanbel, VI, 277; Ibn Hisâm, Sîre, III, 307, 308; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Islâm Hukuku, Istanbul 1983, s. 238; Mahmud es-Savvâf, Rasûlullah’in Pak Zevceleri, Terceme, Ali Aslan, Ankara (t.s), s. 68-71).

Hz. Peygamber Cüveyriye’yi babasina teslim edip; ondan istedi. Cüveyriye müslüman olmustu. Rasûlullah (s.a.s.) kendisine mehir olarak dört yüz dirhem gümüs verdi ve O’nunla evlendi (M. Âsim Köksal, Islâm Tarihi, XII, 55, 56). Daha önceki adi “Berre” iken, Hz. Peygamber tarafindan, kadincik, kizcagiz anlaminda “Cüveyriye” ismi verildi. Hz. Cüveyriye çok oruç tutar ve çok namaz kilardi. Hayir severdi. Kendisi aç durur, yoksullari doyururdu. Bir gün Allah Rasûlü Cüveyriye’yi sabah namazini kildiktan sonra, kusluk vaktine kadar dua ve zikirle uzunca zaman mesgul olurken görmüs ve kendisine söyle buyurmustur: “Ben senden sonra, üç kerre, dört kelime söyledim ki, bugün sabahtan beri senin söylediklerinle tartilsa, onlardan daha agir gelir. Dikkat et, o kelimeleri sana da ögreteyim: Sübhânallâhi adede halkihî; (Allah’i yaratiklarinin sayisinca tesbih ederim). Sübhânallâhi riza nefsihî (Allah’i razi olacagi Sekilde tesbih ederim). Sübhânallâhi zinete arsihi (Allah’i Arsi’nin agirliginca tesbih ederim. Sübhânallâhi midâde kelimâtihi (Allah’i kelimelerinin miktarinca tesbih ederim). ” (Ahmed b. Hanbel, VI, 430; Ebû Dâvud, II, 81; Tirmizî, V, 556; Ibn Sa’d, Tabakât, VIII, 119; Âsim Köksal, a.g.e., XII 57-58)

Hz. Cüveyriye’den altmisbes hadis rivâyet edilmistir. Hicrî 56 tarihinde vefat etmistir (Sahîh-i Buhârî Muhtasari Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Ankara 1983, VII, 454).
 
Üst Alt