-
- Üyelik Tarihi
- 24 Mar 2017
-
- Mesajlar
- 4,579
-
- MFC Puanı
- 1,437
Convulex 50 Mg 100 Ml Şurup
Formülü:
(5 ml için)
Aktif madde; Sodyum valproat 250mg
Diğer maddeler; Lycasin metilhidroksibenzoat propilhidroksibenzoat sakkarin sodyum sodyum siklamat
Farmakolojik özellikleri:
Farmakodinamik özellikleri:
Sodyum valproat geniş spektrumlu antiepileptik bir ajandır. Antikonvülsan etkisi beyinde inhibitör bir nörotransmitter olan gamma aminobutirik asid (GABA) metabolizması üzerine olan etkisine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Farmakokinetik özellikleri:
Oral alınımından sonra sodyum valproat gastrointestinal kanaldan hızla ve tamamen emilir. Plazma pik seviyelerine oral alınımından 1-4 saat sonra ulaşılır. Birlikte alınan yiyeceklerle emilen madde miktarı değişmez. Kararlı plazma konsantrasyonlarına dozlama aralıklarına bağlı olarak 3-4 gün içinde ulaşılır. Terapötik serum düzeylerinin 50-100 µg/ml civarında olması yeterli tedaviyi sağlamaktadır. Sodyum valproat plazma proteinlerine %90 düzeyinde bağlanır. Beyin omurilik sıvısı konsantrasyonları aktif maddenin serbest kısmı ile doğrudan ilintilidir. Verilen dozun %1 ila 3ü değişmemişşekilde böbreklerden atılır. Aktif maddenin büyük bölümü karaciğerde glukuronidasyon ve oksidasyona uğrar. Metabolitleri ise böbrekler yoluyla atılır. Plazma yarı ömrü 6-16 saat arasındadır.
Endikasyonları:
Jeneralize ve parsiyel epilepsiler -Primer jeneralize epilepsiler:
*Petit mal epilepsiler
piknoleptik absans
myoklonik ve astatik nöbetler (Lennox Sendromu)
İmpulsif petit mal (myoklonik petit mal)
İnfantil spasmlar (West sendromu)
*Grand mal epilepsiler -Parsiyel nöbetler: Basit veya kompleks nöbetler -Özellikle kompleks semptomlarla karakterize sekonder jeneralize olabilen parsiyel fokal nöbetler -Karışık tip nöbetler Çocuklarda febril konvülziyonların profilaksisinde: Yüksek risk altındaki ve en az bir kez konvülziyon geçirmiş olan süt çocukları veya küçük çocuklarda.
Kontrendikasyonları:
Convulex; -Bireysel veya ailesel karaciğer hastalığında (Child-Pugh C) -Belirgin karaciğer yetmezliğinde (akut veya kronik) -Hemorajik diyatez vakalarında -Pankreas fonksiyonlarının yetmezliğinde -Porfiride -Sodyum valproata karşı aşırı duyarlılığı olan vakalarda kontrendikedir.
Uyarılar/Önlemler:
Uyarılar: Karaciğer disfonksiyonu: Valproik asit ile tedavi sırasında bazen fatal karaciğer yetmezliği görülebilmektedir. İki yaşın altındaki ve multipl antikonvülsanlar kullanan konjenital enzim metabolik rahatsızlıkları olan mental geriliğin eşlik ettiği şiddetli nöbet rahatsızlıkları olan ya da organik beyin lezyonları olan çocuklarda bu karaciğer yetmezliği riski çok daha fazladır. Bu grup çocuklarda valproik asit büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Genellikle tedavinin ilk altı ayı içinde non-spesifik semptomlarla (nöbetlerin kontrol edilememesi kaslarda zaafiyet letarji yüzde ödem iştahsızlık kusma) ortaya çıkabilen bu duruma karşı hasta yakından izlenmelidir. Erken teşhis için klinik semptomlar önemlidir. Sarılık öncesi görülebilecek aşağıdaki belirtiler özellikle risk altındaki hastalarda dikkate alınmalıdır. -Spesifik olmayan ve genellikle ani ortaya çıkan ve bazen sürekli kusma ve karın ağrısının eşlik ettiği asteni anoreksi yorgunluk hali ve başdönmesi -Epilepsili hastalarda nöbetlerin tekrarlaması Bu tip klinik belirtiler görüldüğünde hastanın derhal doktora başvurması gerektiği bildirilmelidir. Hasta çocuksa aynı uyarı ailesine yapılmalıdır. Klinik muayene ve karaciğer fonksiyonunun biyoloijk değerlendirilmesini içeren incelemeler derhal gerçekleştirilmelidir.
Önlemler: Tedavi başlangıcında doktor diğer kullanılan ilaçları kesin olarak bilmelidir. Convulex (valproik asit) tedavisine başlanmadan önce muhakkak karaciğer fonksiyon testleri ve kan koagülasyon değerleri saptanmalı ve dozaj artırıldığında veya iki aylık dönemlerle trombosit agregasyonu ve fibrinojen seviyeleri kontrol edilmelidir. Hipofibrinojemi ve koagülasyon bozuklukları transaminaz değerlerinin yaklaşık 3 kat yükselmesi serum alkali fosfataz ve bilirübin seviyelerinin yükselmesi gibi toksik hepatit belirtileri görüldüğünde tedavi kesilmelidir. Transaminaz değerlerinde düşük düzeyde artma görülmesi halinde ise dozaj azaltılmalı ve koagülasyon değerlerinin yanısıra karaciğer fonksiyon testleri de kontrol edilmelidir.
3 yaşın altındaki çocuklarda sodyum valproat uygulanacaksa monoterapi önerilir ancak tedaviye başlamadan önce sodyum valproatın potansiyel yararına karşılık karaciğer harabiyeti riski bu gruptaki hastalarda iyi değerlendirilmelidir. 3 yaşın altındaki hastalarda aynı zamanda salisilat kullanımı karaciğer toksisitesi riski nedeniyle önlenmelidir. Çok ender olarak pankreatit bildirilmesine rağmen ciddi abdominal ağrı ve kusma görülmesi halinde ise serum amilaz değerleri kontrol edilmeli sonuçların patolojik düzeyde çıkması halinde tedavi kesilmelidir. Convulex idrar analizlerinde ketonların pozitif değer vermesine neden olabilir. Convulex kullanan hastalarda cerrahi müdahelelerden önce trombosit sayısı ve pıhtılaşma ve kanama zamanı değerleri incelenmelidir. Böbrek yetersizliği olanlarda serbest valproik asidin serum yoğunluğunun artabileceği göz önünde bulundurulmalı ve doz azaltılmalıdır. Üre siklusu enzim defekti şüphesi olduğunda tedaviye başlamadan önce metabolik tetkikler yapılmalıdır. Çünkü valproatın hiperamonemiyi artırma riski vardır. Her ne kadar sodyum valproat ile immün bozukluklar çok ender görülmüşse de sistemik lupus eritematozuslu hastalarda sodyum valproatın potansiyel yararı ile riski iyi değerlendirilmelidir. Şurup 0.05 BE/ml karbonhidrat içerdiğinden diyabetiklerde dikkat edilmelidir.
Hamilelik ve emzirme döneminde kullanımı:
Gebelik kategorisi D. Tedavi edilmiş epilepsili annelerden elde edilen deneyimler sonucunda gebelik süresince valproat kullanımına ilişkin riskler şu şekilde tanımlanmıştır: Epilepsi ve antiepileptiklerle ilgili riskler: Epilepsisi olan ve antiepileptik tedavi gören annelerin çocuklarında malformasyon görülme riski oranı genel nüfüsunkinin (yaklaşık %3) 2-3 katıdır. Kombine tedavi gören kadınların çocuklarında malformasyon daha yüksek oranda görülmektedir ancak tedavinin ve hastalığın birbiri ile bağlantıları kesin olarak saptanmamıştır. Sık rastlananlar dudak yarığı ve kardiyovasküler malformasyonlardır. Antiepileptik tedavinin birden kesilmesi annede hastalığın şiddetlenmesine neden olur bu da fetüs üzerinde zararlıdır. Sodyum valproat ile ilgili risk: Gebeliğin ilk üç ayında sodyum valproata bağlı toplam malformasyon riski diğer antiepileptik ajanlara bağlı riskten yüksek değildir. Bu etkilerin görülme sıklığı henüz kesin saptanmamıştır. Fasial dismorfi vakaları bildirilmiştir. Özellikle kol ve bacaklarda olmak üzere az sayıda multipl malformasyon vakası gözlenmiştir. Sodyum valproat daha çok miyelomeningosel spina bifida gibi nöral tüp defektine neden olur bu etkinin görülme sıklığı tahminen %1-2dir. Yukarıdaki veriler ışığında: -Antiepileptik tedavi gören kadınnın gebe kalması tavsiye edilmez. -Eğer hasta gebe kalmak istiyorsa bu antiepileptik tedaviyi gerektiren endikasyonun gözden geçirilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmeli ya da folat takviyesi düşünülmelidir. -Valproat ile yapılmakta olan antiepileptik tedavi eğer etkili ise gebelik sırasında durdurulmamalıdır. Monoterapi tercih edilmelidir; etkili minimum günlük doz bölünmüş dozlar halinde gün içine yayılarak uygulanmalıdır. Yine
de hasta antenatal dönemde özel kontrol altında tutularak nöral tüp defekti veya diğer bir malformasyon oluşursa vaktinde saptanmalıdır. Özetle; hamilelerde gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır ve daima yarar/risk oranı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer preparatlarla kombinasyondan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Hepatik yetmezlik fatal sonuçlanabilir. Fetus üzerine teratojenik etkisi vardır.
Yenidoğandaki riskler: Gebelik süresince anneleri sodyum valproat almış yenidoğanlarda nadir hemorajik sendrom vakaları bildirilmiştir. Bu hemorajik sendrom hipofibrinojenemi ile ilişkilidir; fatal olabilen afibrinojenemi de bildirilmiştir. Bu hipofibrinojenemi muhtemelen koagülasyon faktörlerinin azalmasıyla ilgilidir. Bununla beraber bu sendromun Vitamin Kya bağlı faktörlerin fenobarbital ve diğer enzim indükleyici ilaçlara bağlı azalması ile ayırıcı tanısı yapılmalıdır. Bundan dolayı yenidoğanda trombosit sayımı fibrinojen plazma düzeyi koagülasyon testleri ve koagülasyon faktörleri tetkik edilmelidir. Laktasyonda: Anne sütündeki valproat miktarı düşük olup annenin serum düzeyinin %1 ile %10 arasındadır. Bugüne kadar neonatal dönemde kontrol altında tutulmuş ve anne sütü ile beslenmiş çocuklarda klinik etkilere rastlanmamıştır.
Formülü:
(5 ml için)
Aktif madde; Sodyum valproat 250mg
Diğer maddeler; Lycasin metilhidroksibenzoat propilhidroksibenzoat sakkarin sodyum sodyum siklamat
Farmakolojik özellikleri:
Farmakodinamik özellikleri:
Sodyum valproat geniş spektrumlu antiepileptik bir ajandır. Antikonvülsan etkisi beyinde inhibitör bir nörotransmitter olan gamma aminobutirik asid (GABA) metabolizması üzerine olan etkisine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Farmakokinetik özellikleri:
Oral alınımından sonra sodyum valproat gastrointestinal kanaldan hızla ve tamamen emilir. Plazma pik seviyelerine oral alınımından 1-4 saat sonra ulaşılır. Birlikte alınan yiyeceklerle emilen madde miktarı değişmez. Kararlı plazma konsantrasyonlarına dozlama aralıklarına bağlı olarak 3-4 gün içinde ulaşılır. Terapötik serum düzeylerinin 50-100 µg/ml civarında olması yeterli tedaviyi sağlamaktadır. Sodyum valproat plazma proteinlerine %90 düzeyinde bağlanır. Beyin omurilik sıvısı konsantrasyonları aktif maddenin serbest kısmı ile doğrudan ilintilidir. Verilen dozun %1 ila 3ü değişmemişşekilde böbreklerden atılır. Aktif maddenin büyük bölümü karaciğerde glukuronidasyon ve oksidasyona uğrar. Metabolitleri ise böbrekler yoluyla atılır. Plazma yarı ömrü 6-16 saat arasındadır.
Endikasyonları:
Jeneralize ve parsiyel epilepsiler -Primer jeneralize epilepsiler:
*Petit mal epilepsiler
piknoleptik absans
myoklonik ve astatik nöbetler (Lennox Sendromu)
İmpulsif petit mal (myoklonik petit mal)
İnfantil spasmlar (West sendromu)
*Grand mal epilepsiler -Parsiyel nöbetler: Basit veya kompleks nöbetler -Özellikle kompleks semptomlarla karakterize sekonder jeneralize olabilen parsiyel fokal nöbetler -Karışık tip nöbetler Çocuklarda febril konvülziyonların profilaksisinde: Yüksek risk altındaki ve en az bir kez konvülziyon geçirmiş olan süt çocukları veya küçük çocuklarda.
Kontrendikasyonları:
Convulex; -Bireysel veya ailesel karaciğer hastalığında (Child-Pugh C) -Belirgin karaciğer yetmezliğinde (akut veya kronik) -Hemorajik diyatez vakalarında -Pankreas fonksiyonlarının yetmezliğinde -Porfiride -Sodyum valproata karşı aşırı duyarlılığı olan vakalarda kontrendikedir.
Uyarılar/Önlemler:
Uyarılar: Karaciğer disfonksiyonu: Valproik asit ile tedavi sırasında bazen fatal karaciğer yetmezliği görülebilmektedir. İki yaşın altındaki ve multipl antikonvülsanlar kullanan konjenital enzim metabolik rahatsızlıkları olan mental geriliğin eşlik ettiği şiddetli nöbet rahatsızlıkları olan ya da organik beyin lezyonları olan çocuklarda bu karaciğer yetmezliği riski çok daha fazladır. Bu grup çocuklarda valproik asit büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Genellikle tedavinin ilk altı ayı içinde non-spesifik semptomlarla (nöbetlerin kontrol edilememesi kaslarda zaafiyet letarji yüzde ödem iştahsızlık kusma) ortaya çıkabilen bu duruma karşı hasta yakından izlenmelidir. Erken teşhis için klinik semptomlar önemlidir. Sarılık öncesi görülebilecek aşağıdaki belirtiler özellikle risk altındaki hastalarda dikkate alınmalıdır. -Spesifik olmayan ve genellikle ani ortaya çıkan ve bazen sürekli kusma ve karın ağrısının eşlik ettiği asteni anoreksi yorgunluk hali ve başdönmesi -Epilepsili hastalarda nöbetlerin tekrarlaması Bu tip klinik belirtiler görüldüğünde hastanın derhal doktora başvurması gerektiği bildirilmelidir. Hasta çocuksa aynı uyarı ailesine yapılmalıdır. Klinik muayene ve karaciğer fonksiyonunun biyoloijk değerlendirilmesini içeren incelemeler derhal gerçekleştirilmelidir.
Önlemler: Tedavi başlangıcında doktor diğer kullanılan ilaçları kesin olarak bilmelidir. Convulex (valproik asit) tedavisine başlanmadan önce muhakkak karaciğer fonksiyon testleri ve kan koagülasyon değerleri saptanmalı ve dozaj artırıldığında veya iki aylık dönemlerle trombosit agregasyonu ve fibrinojen seviyeleri kontrol edilmelidir. Hipofibrinojemi ve koagülasyon bozuklukları transaminaz değerlerinin yaklaşık 3 kat yükselmesi serum alkali fosfataz ve bilirübin seviyelerinin yükselmesi gibi toksik hepatit belirtileri görüldüğünde tedavi kesilmelidir. Transaminaz değerlerinde düşük düzeyde artma görülmesi halinde ise dozaj azaltılmalı ve koagülasyon değerlerinin yanısıra karaciğer fonksiyon testleri de kontrol edilmelidir.
3 yaşın altındaki çocuklarda sodyum valproat uygulanacaksa monoterapi önerilir ancak tedaviye başlamadan önce sodyum valproatın potansiyel yararına karşılık karaciğer harabiyeti riski bu gruptaki hastalarda iyi değerlendirilmelidir. 3 yaşın altındaki hastalarda aynı zamanda salisilat kullanımı karaciğer toksisitesi riski nedeniyle önlenmelidir. Çok ender olarak pankreatit bildirilmesine rağmen ciddi abdominal ağrı ve kusma görülmesi halinde ise serum amilaz değerleri kontrol edilmeli sonuçların patolojik düzeyde çıkması halinde tedavi kesilmelidir. Convulex idrar analizlerinde ketonların pozitif değer vermesine neden olabilir. Convulex kullanan hastalarda cerrahi müdahelelerden önce trombosit sayısı ve pıhtılaşma ve kanama zamanı değerleri incelenmelidir. Böbrek yetersizliği olanlarda serbest valproik asidin serum yoğunluğunun artabileceği göz önünde bulundurulmalı ve doz azaltılmalıdır. Üre siklusu enzim defekti şüphesi olduğunda tedaviye başlamadan önce metabolik tetkikler yapılmalıdır. Çünkü valproatın hiperamonemiyi artırma riski vardır. Her ne kadar sodyum valproat ile immün bozukluklar çok ender görülmüşse de sistemik lupus eritematozuslu hastalarda sodyum valproatın potansiyel yararı ile riski iyi değerlendirilmelidir. Şurup 0.05 BE/ml karbonhidrat içerdiğinden diyabetiklerde dikkat edilmelidir.
Hamilelik ve emzirme döneminde kullanımı:
Gebelik kategorisi D. Tedavi edilmiş epilepsili annelerden elde edilen deneyimler sonucunda gebelik süresince valproat kullanımına ilişkin riskler şu şekilde tanımlanmıştır: Epilepsi ve antiepileptiklerle ilgili riskler: Epilepsisi olan ve antiepileptik tedavi gören annelerin çocuklarında malformasyon görülme riski oranı genel nüfüsunkinin (yaklaşık %3) 2-3 katıdır. Kombine tedavi gören kadınların çocuklarında malformasyon daha yüksek oranda görülmektedir ancak tedavinin ve hastalığın birbiri ile bağlantıları kesin olarak saptanmamıştır. Sık rastlananlar dudak yarığı ve kardiyovasküler malformasyonlardır. Antiepileptik tedavinin birden kesilmesi annede hastalığın şiddetlenmesine neden olur bu da fetüs üzerinde zararlıdır. Sodyum valproat ile ilgili risk: Gebeliğin ilk üç ayında sodyum valproata bağlı toplam malformasyon riski diğer antiepileptik ajanlara bağlı riskten yüksek değildir. Bu etkilerin görülme sıklığı henüz kesin saptanmamıştır. Fasial dismorfi vakaları bildirilmiştir. Özellikle kol ve bacaklarda olmak üzere az sayıda multipl malformasyon vakası gözlenmiştir. Sodyum valproat daha çok miyelomeningosel spina bifida gibi nöral tüp defektine neden olur bu etkinin görülme sıklığı tahminen %1-2dir. Yukarıdaki veriler ışığında: -Antiepileptik tedavi gören kadınnın gebe kalması tavsiye edilmez. -Eğer hasta gebe kalmak istiyorsa bu antiepileptik tedaviyi gerektiren endikasyonun gözden geçirilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmeli ya da folat takviyesi düşünülmelidir. -Valproat ile yapılmakta olan antiepileptik tedavi eğer etkili ise gebelik sırasında durdurulmamalıdır. Monoterapi tercih edilmelidir; etkili minimum günlük doz bölünmüş dozlar halinde gün içine yayılarak uygulanmalıdır. Yine
de hasta antenatal dönemde özel kontrol altında tutularak nöral tüp defekti veya diğer bir malformasyon oluşursa vaktinde saptanmalıdır. Özetle; hamilelerde gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır ve daima yarar/risk oranı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer preparatlarla kombinasyondan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Hepatik yetmezlik fatal sonuçlanabilir. Fetus üzerine teratojenik etkisi vardır.
Yenidoğandaki riskler: Gebelik süresince anneleri sodyum valproat almış yenidoğanlarda nadir hemorajik sendrom vakaları bildirilmiştir. Bu hemorajik sendrom hipofibrinojenemi ile ilişkilidir; fatal olabilen afibrinojenemi de bildirilmiştir. Bu hipofibrinojenemi muhtemelen koagülasyon faktörlerinin azalmasıyla ilgilidir. Bununla beraber bu sendromun Vitamin Kya bağlı faktörlerin fenobarbital ve diğer enzim indükleyici ilaçlara bağlı azalması ile ayırıcı tanısı yapılmalıdır. Bundan dolayı yenidoğanda trombosit sayımı fibrinojen plazma düzeyi koagülasyon testleri ve koagülasyon faktörleri tetkik edilmelidir. Laktasyonda: Anne sütündeki valproat miktarı düşük olup annenin serum düzeyinin %1 ile %10 arasındadır. Bugüne kadar neonatal dönemde kontrol altında tutulmuş ve anne sütü ile beslenmiş çocuklarda klinik etkilere rastlanmamıştır.