Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Çölde Kum Saati

diShy

~ یơυℓℓεss ..
Onursal Üye
  • Üyelik Tarihi
    27 Kas 2009
  • Mesajlar
    24,120
  • MFC Puanı
    79
Kış güneşinin ağır ağır akıp gittiği bir zamanda bir kadın kapıyı açarak içeri girdi. Siyah paltosu siyah gözlerine uygundu. Makyajsız yüzüyle yıllara meydan okuyan dudaklarıyla ve omuzlarına düşen koyu kestane saçlarıyla asıl soracağını bir kenara usulca iterek ardından geleni sordu; "ben sizi nereden tanıyorum? ".

İkinci kata çıktı. Ancak karşılıklı iki kapının bulunduğu sığdığı uzunca bir koridorda yürümeden önce parmaklarında sallanıp duran anahtarlığa baktı. Anahtarlığın yıpranmış halkasına takılı dikdörtgen kırmızı renkli altıya üç ebatındaki sallanan bakalitte yazan kapı numarası aşınmış olsa bile altı olduğunu belli ediyordu. O koridorda sayısız kere yürümüşlerdi. Şimdi o koridorun başında yürümeden öylece o numaraya dalgın sefil ve ne işim var burada der gibi bakıyordu. Omuzları çöktü. Eskiden olsa çökmezdi. Şimdi öyle yalnız çöktü. Sanki o çöküşü birileri görmesin diye sağa sola bakındı. Koridorun ucunda ilk adımı atmayı düşünürken odaları temizleyen kadını onca yıldan sonra gelişinden anladı. Kucakladığı çarşaflarla yastık kılıflarıyla ona doğru yaklaşıyordu. Yaklaştı yaklaştı.
Yanından meraklı bakışlarla geçti geçmedi döndü yaşlı kadın; "ben sizi tanıyorum! ".

Yatağı ortalayarak kenarına oturdu. Vişne çürüğü nevresimi kaldırınca çarşafında yastıklarında vişne çürüğü olduğunu gördü. Bir koku bir ses bir işaret bir çıtırdı bir şuh kahkaha ardından gelen doyumsuz saatlerin saniyelerini aradı boş yere. Kalktı pencereye yürüdü. Tül perdeleri aralamadan caddeye baktı. Kar yağmaya başlamıştı. Eski peteğe yürüyen suyun sesini duydu. Beş dakika sonra oda ısındı.

Pencereden uzaklaştı. Yatağın tam ortasına uzandı. Atkısını beresini çıkardı. Hâlâ parmaklarında sallanan anahtarlık bir ara tebessüm etmesine neden oldu. Bu yatağın ortasında altmışaltı pozisyonuna girmeleri fazla uzun sürmemişti. Bu yatağın tam ortasında altmışaltı kâğıdı karıştırıp birbirlerine tuzaklar kurmuşlardı oyun sırasında. Oyundu güya. Kin nefret kızgınlık sevişme sırasında kalçalarına batan tırnaklar morluklar emişler kıskançlıklar ve cilveleşmeler kıkırdaşmalar...

Kapı çalındı.
-Evet,
- Yavrum ben Nezihe teyzen...

Odaları temizleyen Nezihe hanım şişmanlamıştı. Yerinden doğruldu.
- Nasılsınız Nezihe hanım? Nezihe hanım yıllar sonra gelen konuğa yabancı gibi bakmadı. Becermezdi bakmasını. Ya da konuğa öyle geldi. Yabancı gibi mi bakmıştı? Yok canım! Baksa Yavrum ben Nezihe teyzen demezdi.
- Yalnız mı kalacaksın?
- Bir iki gün...sonra bakalım...
- İyi ya...karnın aç mı? Ekmek arası sucuk yaptırayım sana domatesli. Pek severdiniz çayla...
- Severdik!

Pencerenin kenarındaki masa da ekmek arası sucuk domatesli öylece duruyor. Çay bardağı boşaldı. Demlikten bir yenisini doldurdu. Seylan katılmış çay. Kekremsi. Sandalyeye çöktü. Kâğıt kalem tütün kibrit...Yazmak için zamanı vardı. Bacaklarını yatağa uzattı sandalyeden. Kar çoğalmıştı. Cadde bir an önce dinlenmek ister gibi geleni gideni kovarcasına acele ediyordu.



Ben sizi nereden tanıyorum.

Necmi Dayan
 
Üst Alt