- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
ÇOK GEC DİYE BİR ZAMAN YOKTUR.
Okulun ilk günü
yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?.." Güldüm... "Tabii" dedim... "Hadi sarıl bana..." Öyle sımsıkı sarıldı ki... "Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin" diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
"Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..."
Dersten sonra kantine gidip
derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.
Sömestr boyunca Rose kampüsün en popüleri oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor
daha dolu yaşıyordu...
Sömestr sonunda
Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken
biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
"Ne kadar beceriksizim
olur mu?..."
Biz kahkahalarla gülerken
o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
"Yaşlandığımız için eğlenmekten
ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
Yaşlanmakla
kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar
pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey yapmayanlardır..."
Ders yılı sonunda Rose
yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...
Mezuniyet töreninden bir hafta sonra
huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
"Yapabileceğimiz herşeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı: "Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur"